Kitapta, hız kesmeyen, irtifa kaybetmeyen bir şiir ve muzipçe gülümseyen kederli bir şairle karşı karşıyayız. Göç telaşının bütün şiirlere sindiği ‘Yarın Bekleyebilir’de "Spor olsun! Skor önemli değil" diyen bir şair kalbinin lirik iniltilerinden cüzler okuyacaksınız.
"Son dizelerini okudunuz şiirin/ Ben Hüseyin Atlansoy nisan altmışiki/ Haydi… Allahasırmarladık/ Kalbinize bir kez olsun bakın sizin mi?" Hüseyin Atlansoy’un yeni şiir kitabı "Yarın Bekleyebilir" (Hece Yayınları) bu çarpıcı dizelerle kapanıyor. En son 2006’da toplu şiirlerini "Su Burcu" adıyla yayınlayan Atlansoy, Yarın Bekleyebilir’de büyük şiire kaldığı yerden devam ediyor. İrtifa kaybetmeden, naifliğini ve lirizmini yitirmeden sözlerini tek ve uzun bir şiire tamamlıyor. Belki de o yüzden kader ve keder; hayat ve ölüm iki iyi kardeş onun şiirinde.
Hüseyin Atlansoy, 80 kuşağının en iyi şairlerinden biri. Lise ders kitaplarına girmiş bu söz ustası, yıllardır taşrada mütevazı bir hayat sürüyor. Büyük şehirlerin gürültüsünden dağdağasından uzakta, kalbin lirik titreşimlerine kulak verip yağmur gibi şiirler yazıyor. Yarın Bekleyebilir’in sayfalarında ‘dünyanın kıyısı’na kurulmuş, dışına siyahları çekmiş kederli ve öfkeli, bir o kadar merhametli bir şair fotoğrafıyla karşılaşıyoruz. "Belki bir kızımız daha olacak elbet yine kederden" diyen "şikâyet edemeyecek kadar elemli" bir şair portresi bu… Zaten "bu dünyada insan/buluttan ayrılan kederli damla"dan başka nedir ki?
İlk kitabı İntihar İlacı’ndan (1985) beri muhalif bir duruşu, ‘zenci bir sureti’ var Atlansoy’un. "Mesele sonuna kadar/zenci kalabilmekte der/ya malcolm x bir yerde/aynı yerdeyim milim değişmem." Onun en başından beri bu eleştirel duruşu, duyuşu Ömer Erdem’in tespitiyle çatışmanın ve ideolojinin uzağında, özgüvenli ve bir o kadar naiftir. "Şehir düşse de düşmez içimizdeki Ali" derken yahut "Yağmasa da yağmur hiç/ Kesilmez kalbimizin merhameti" dizesinde şairin o kendinden emin sesini duyarız. Bu mısralar aynı zamanda Hüseyin Atlansoy şiirinin kalbine giden yolda bize rehberlik edebilir. Yarın Bekleyebilir’de bir göç telaşı, bir göç hazırlığı bütün şiirlere sinmiş diyebiliriz. "Bir türlü bitmiyor, göç temizliği/kalem yazmaya başladıktan beri." derken Atlansoy bir hesaplaşmanın şiirini yazıyor. Ölüm farklı biçimlerde karşımıza çıkıyor bu şiirlerde "tabutum üstünde sanki bir çekiç/ gibi ilerliyor zaman", "gülümsüyor Azrail", "Dokunuşu sıcak/ ölümün/aslı serin".
Atlansoy, ölüm vadisindeki bu gezintiyi "Ölüme yaklaştıkça ciddiyet artıyor" diye açıklıyor. Belki de ölümün bu koyulukta şiirinde yer alışı ‘son sözler’e bir adım olarak okunabilir. "İlk üç kitaba İlk Sözler adını vermiştim. Kaçak Yolcu ve Karşılama Töreni ikinci bir blok. Bu iki bloku bir araya getirdikten sonra üçüncü ve son bir adım düşünüyorum. Bu adımın da ‘son sözler’ olacak bir özellik taşımasını istiyorum." Atlansoy’a bu sözleri hatırlatıp Yarın Bekleyebilir, son sözlerin ilk adımı mı diye soruyorum. "Evet bu son blok. İlk mi son adım mı zaman gösterecek. Yarını bekleyebilirsem…" diye cevap veriyor. Kitabın adıyla ilgili de bir bilgiyi paylaşıyor: "Aslına bakarsanız kitap isim olarak ilk önce Gösteri Uçuşu’nu düşünmüştüm. Hani kartal uçar uçar ve kendini tamamlar ya… İşte öyle. Gökyüzünü tamamlamak gibi bir derdi yoktur. Çünkü gökyüzü zaten bütünlüklü ve tamdır."
"ÖLÜYORUM YA HER ŞİİR BİTİMİNDE"
Hüseyin Atlansoy bir şiiri bitirdiğinde keyiflenenlerden değil. Bunu Arjantin şiirinde "ölüyorum ya her şiir bitiminde" diyerek ifade ediyor. Şiirden kaçmak isteyen ama bu kaçışların her seferinde yakalanan bir şair: "Bir şiir noktalandığında ben tükeniyorum. Bu tükeniş de bana acı veriyor. Bir Azrail yoklaması benim için şiir bu yüzden elem, keder hatta yeis, acı bir gülümseyişle mecburen size eşlik ediyor." diyor. Şiirden kaçış halini de bakın nasıl söylüyor Acemi şiirinde: "Hem bak artık kazmayacağım/ yoruldum güzelim kendime mezar/ sizlere ince dizeler yok yazmayacağım." Hüseyin Atlansoy şiirinin belirgin vasıflarından biri de ironik söylem. "Atlansoy, her şeyin farkında olan; ama farkında değilmişçesine ironik masumiyetle konuşan bir şair." İroni, şairin kendi ifadesiyle "Zeki fakat ezik kalmaya mahkum edilmiş kişilerin elinde güçlü bir silah"tır. Atlansoy bu silahı maharetle kullanıyor. "Seminer en güzeli modern çağlarda" dizesiyle başlayan Kursiyer şiirinde "Her şeyin kursu verilmeli günümüzde/ daktilo satranç bilgisayar hatta ölümün bile" derken ya da "yazlıklara koşuyorlar/yakında/ ölümün de yazlığı çıkacak/ bir de devre mülk olsa" dizelerinde bu ironik dili görüyoruz.
Atlansoy sıkı dizeden vazgeçmeyen şairlerden. Onun her şirinde mutlaka okurunu çarpan bir şah dize bulunur. Ve genelde en vurucu dizeleri en sona saklar şair. Biz de öyle yapalım ve bu yazının sonunu "İyicil Tilki" şiirinin son dizeleriyle bitirelim: "Spor olsun! Skor önemli değil/Hadi kolay gelsin".
Suskunlar
‘Yıllarca ve tek kelimesiz’
Birbirimizi sevebiliriz
Razıyız bakışımızdan
Yanlış anlaşılmalara bile
Oysa konuşabilirdik
Bütün kelimeler şahit
Zaman