“Dürr ve Sadef”i ağlaya ağlaya yazdım

Kitap
Dursun Kabaktepe’nin röportajı Yazar Emine Fikriye Beledli, Peygamber Efendimiz (SAV)’in annesi Hz. Âmine ile anne karnında bile mucizeleriyle olayların gidişatını değiştiren sevgili...
EMOJİLE

Dursun Kabaktepe’nin röportajı

Yazar Emine Fikriye Beledli, Peygamber Efendimiz (SAV)’in annesi Hz. Âmine ile anne karnında bile mucizeleriyle olayların gidişatını değiştiren sevgili Resulümüzün doğumunu ve çocukluğunu romanlaştırdı. Dürr ve Sadef ismini verdiği kitabı Nesil Yayınlarından çıktı.

Bizde Emine Fikriye Beledli’ye yazarlık hikâyesini, ilk romanını, hayatındaki kırılma noktasını, Peygamber Efendimiz (SAV)’in annesi Hz. Âmine’yi yazmaya nasıl karar verdiğini, en çok nelerden etkinediğini ve yazarken nelere dikkat ettiğini sorduk. O da Moralhaber.Net’e samimi açıklamalarda bulundu.

-Önce sizi tanıyalım Emine Hanım.

-Şanlıurfa doğumluyum. Ben dört aylıkken göç yolları görünmüş aileme. Altı yıl İzmir, sonrası İstanbul… İstanbul Üniversitesi Türkoloji bölümünü bitirdikten sonra uzun yıllar edebiyat öğretmenliği yaptım.

-Edebiyata ilginiz nasıl ortaya çıktı?

-İlkokul ikinci sınıfta anneanneme gittiğim günlerden birinde dayımın kitaplığı ilgimi çekti. Oradan Henri Charriere’in Kelebek romanını aldım. Orada kaldığım süre içinde okudum. Kitabın kürek mahkûmu kahramanının trajik hayatı beni çok etkiledi. Hala unutamadığım sahneleri vardır. Romanın tadını almıştım. O günden sonra tam bir roman kolik oldum. Başka hayatlar, başka dünyalar, başka ülkeler küçük Fikriye’nin büyük dünyası oldu. Harçlıklarımı biriktirip roman almaya başladım. Çevremdeki bütün kütüphanelere üyeydim. Çarşamba günleri Kocamustafapaşa Otobüs Durağı’na gelen bir gezici halk kütüphanesi vardı. Mavi bir otobüstü. Ondan da çok faydalandım. Romanlarla büyüdüm. Yemek yemek gibi su içmek gibi vazgeçilmesi mümkün olmayan hayati bir ihtiyaç olmuştu roman benim için. Orta ikinci sınıfta şiirler ve öyküler yazmaya başladım. Ağırlıklı olarak şiir yazıyordum.

Peki, etkilendiğiniz bir edebiyatçı oldu mu?

Etkilendiğim belirli bir edebiyatçı ismi söyleyemem. Dünyanın ve Türkiye’nin klasik şair ve yazarlarının hepsi benim üslup sahibi bir yazar olmamda katkı sahibidirler.

-İlk çalışmalarınız nerede yayınlandı?

Karşı Edebiyat dergisinde yayınlandı.

HAYATIMDAKİ ASIL MAKSADA DÖNÜŞ NOKTASI

-Başlangıçta hayalini kurduğunuz yazarlık tipi ile bugünkü Emine Fikriye Beledli’nin yazarlığı arasında bir fark var mı?

Başlangıçta sadece sosyal romanlar yazmayı hayal ediyordum. Hatta yazdım bir tane. Adı; Bana İçindeki Şairi Dinlet. Yayınlamak kısmet olmadı. Sosyal bir romandı. Toplumdaki sosyal dalgalanmaları bir öğretmen, bir mimar ve bir doktorun arkadaşlıkları çerçevesinden vermiştim. İçinde tasavvufi öğeler de vardı. Hikâyelerimde ise toplumumuzdaki kadın trajedilerini dile getiriyordum. Kan davaları, töre cinayetleri gibi.

-Neden böyle bir değişim yaşandı?

Moral Haber’de yazmaya başladıktan sonra Haluk İmamoğlu beyefendi beni görüşme için davet etti. Sitede yayınlanan hikâyelerimi, şiirlerimi beğenmişler. Haluk Bey bana “Bu kalem Hz. Hatice’yi nasıl yazar merak ediyorum. Sizden Bir Hz. Hatice romanı bekliyorum” dedi. Benim için bu görüşme çok önemli. Çünkü bu, hayatımdaki asıl maksada dönüş noktasıdır. Allah ondan razı olsun Haluk Bey benim bu yola girmeme vesile oldu. Peygamber Efendimizin (s.a.v) annesini yazıyorum hocam diye mail attığımda bayramdı. Bize ikinci bir bayram yaşattınız diyen cevabı beni çok duygulandırmıştı. Eser yayınlandıktan sonra da destek oldu, oluyor.

-Önceden yazmış olduğunuz bir romanınız olmasına rağmen "Dür ve Sadef" yayınlanan ilk romanınız oldu? Bunu neye bağlıyorsunuz?

Her şey Allah Teâlâ’nın takdiriyle olur. Rabbimin arzusunun bu yönde olduğunu düşünüyorum.

ALLAH TEÂLÂ İSTEDİĞİ YÖNE ÇEVİRİYOR KALEMİ

-Sizin romanınıza baktığımızda diğerlerinden farklı bir yönü ortaya çıkıyor. O da Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) ile annesi Hz. Âmine anlatılıyor.

-Evet başlangıçta da dediğim gibi Hz Hatice’yi yazarken kendimi Hz. Amine’yi yazarken buldum. Tümüyle takdiri İlahi. Hangi projeye başladığınızın bir önemi yok. Allah Teâlâ istediği yöne çeviriyor kalemi. Bakınız şu anda masamda başlanmış iki ayrı proje var ama benim kalemim Dürr ve Sadef’in devamını yazıyor.

-Dürr ve Sadef neyi ifade ediyor?

-Dürr eşi benzeri olmayan inci demektir. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi vessellemi temsil ediyor. Sadef ise incinin içinde oluştuğu kabuktur. Bunu anne karnına benzetebiliriz. Sadef, Hz. Âmine annemizi temsil ediyor. Sadefin içi beyaz ve parlaktır. Açılınca güneş doğmuş gibi olur. Efendimizin dünyaya gelişi ile de insanlığın güneşi doğuyor. Muhammed i Zi Şan doğuyor. Âlemlerin yaratılış sebebi doğruyor. O, kalpleri ısıtacak, O, hayatın dar, karanlık, yanıltıcı yollarını aydınlatacak, O, insanları küfrün karanlığında kaybolmaktan kurtaracak, O, mazlumların, kölelerin, diri diri toprağa gömülen, hiçbir sosyal ve hukuki hakkı bulunmayan kız çocuklarının kurtarıcısı ve yardımcısı olacaktır.

DÜRR VE SADEF’i AĞLAYA AĞLAYA YAZDIM

-Bu romanı ne kadar zamanda ve hangi duygularla yazdınız? Sizde ne tür hisler uyandırdı?

-İki yılda tamamlandı. Çok duygusal bir yaşamları var Dürr ve Sadef’in. Ağlaya ağlaya yazdım. Yazarken Efendimizin tüm hayatını vefatına kadar roman biçiminde yazmak ilhamı gelmişti içime. Duygularımı ailemle paylaştığımda onlarda benimle aynı duyguları hissettiler. Okuyuculardan da romanın devam etmesi yönünde istekler geliyor. Devamını yazmaya başladım. Sadef gitti Dürr kaldı. Bundan sonra Allah Teala izin verirse Dürr’ün, canımız ve cananımız sevgili Efendimizin (SAV) hayatına devam edeceğim inşallah.

-Eserinizde bir roman kurgusu olması ile birlikte değinilen kaynaklar da dikkat çekiyor. Kaynakları araştırırken nelere dikkat ettiniz ve kurallarınız neler oldu?

-Yazarken elli iki kaynaktan faydalandım. Allah Teâlâ, romanıma kaynaklık eden tüm yazarlardan razı olsun. Çok büyük işler başarmışlar. Ben bu kaynaklarda Peygamber efendimizin(s.a.v) ve mübarek annesinin hayatlarının daha az bilinen ya da hiç bilinmeyen yönlerini bulmaya çalıştım.

YÜREĞİM YANDI OKURKEN

-Peygamberimizin annesi Hz. Amine’nin sizi en çok etkileyen yönleri neler oldu?

-Allah Teâlâ’ya olan tevekkülü ve teslimiyeti, duygusallığı, şikâyetsiz ve isyansız yaşamı, fedakârlığı, nezaketi, yüce gönüllüğü, efendimize duyduğu zirvedeki annelik duyguları ve şair yönü beni çok etkiledi. Duygularını ifade edişteki kudret, hayranlık uyandırıcı. O kadar duygusal yazmış ki, yüreğim yandı okurken. Bu arada çok şaşırtıcı bir şey de oldu. Onun yazdığı bazı şiirlerin benim yazdığım bazı şiirlere çok benzediğini fark ettim. Hatta bazen bunu ben mi yazmıştım Amine annemiz mi diyerek kaynaklara geri dönmek zorunda kaldım.

-Kitap hakkındaki tepkileri ve değerlendirmeleri nasıl buldunuz?

-Herhangi bir olumsuz eleştiri almadım bugüne dek. Okuyucular romandan çok etkilenmişler. Ben ağlaya ağlaya yazdım. Onlar da ağlaya ağlaya okumuşlar. Aydınlatıcı ve bilinçlendirici bulmuşlar. Kafalarındaki bazı soru işaretlerine cevaplar bulmuşlar. Bilmedikleri pek çok olay ve bilgilerle karşılaşmışlar. Kalbi olarak efendimize ve annesine daha çok yaklaşmışlar. Feyz almışlar. Bunlar benim amaçlarım zaten. Bir insanı sevme dereceniz onu tanıma derecenizle doğru orantılıdır. Kitabımda efendimizi (s.av) ve mübarek annesini daha iyi tanıtmaya çalıştım. Romanım, insanları onlara daha da yakınlaştırmışsa bundan büyük mutluluk olamaz benim için. Bundan sonraki romanlarımda Rabb ül Âlemin izin verirse, yardım ederse, lütfederse efendimizi (s.a.v), al ve ashabını kalplere daha fazla yerleştirmeye çalışacağım…
 

moralhaber.net