Türk savunma sanayiinin ilkleri

Kitap
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Hürkuş’un açılış töreninde “Havacılık ve savunma sanayiine isimlerini silinmeyecek şekilde yazdırdılar fakat başarıları yeterince takdir edilmedi, ge...
EMOJİLE

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Hürkuş’un açılış töreninde “Havacılık ve savunma sanayiine isimlerini silinmeyecek şekilde yazdırdılar fakat başarıları yeterince takdir edilmedi, genç nesillere tanıtılması için gayret sarf edilmedi” dediği savunma sanayiinin abide şahsiyetlerden ilk uçak fabrikatörü Nuri Demirağ’ın ilginç hayat hikayesi “İstanbul’un 100 Sanayi Kuruluşu” isimli kitapta anlatıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. tarafından yayımlanan kitapta, ilk uçak bombasısını üreten Şakir Zümre’nin bomba fabrikasıyla başlayan fakat yaşadığı talihsizlikler nedeniyle soba üretimiyle biten hazin ticari serüveni ne de yer verilmiş.
 
SİGARA KAĞIDI’NDAN İLK UÇAK FABRİKASI’NA NURİ DEMİRAĞ’IN İLGİNÇ HAYAT HİKAYESİ

1920’li yıllarda Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkan Türkiye sermaye açısından fakirdir. Ülkenin ihtiyacı olan uçaklar ancak o yılların zenginlerinin bağışlarıyla alınır. Nuri Demirağ’ın yanına da uçak alımı için bağış istenmek üzere gidilir. Demirağ bu teklif karşısında bağış yapmak yerine fabrika kurmayı ve bundan böyle uçak konusunda dışa bağımlılıktan kurtulmayı önerir.
 
Teklifi elbette oldukça caziptir ve derhal fabrika kurma girişimlerine başlanır. İlk iş olarak, Avrupa uçak üretim merkezlerini ziyaret eder. Demirağ yanına aldığı mühendis ve teknisyenlerle Çekoslovakya, Almanya ve İngiltere’deki uçak fabrikalarını gezer, birçok teknik öğrenir. Yurda döndüğünde ise somut bir girişim yaparak, anlaştığı Çekoslovak firmayla Beşiktaş’ta ilk uçak fabrikasını kurar.
 
HEM YOLCU HEM SAVAŞ UÇAĞI “NU. D.38”
 
Ürettiği son teknoloji uçaklarla birçok Avrupa devletinin de ilgisini çeken Nuri Demirağ Uçak Fabrikası’nın Nu. D.38 isimli uçağı hem bir yolcu uçağı hem de bir savaş uçağı olarak tasarlanmıştır. Fabrika ilk siparişini hemen alır; sipariş Türk Hava Kurumu tarafından verilmiştir. Böylece 10 adet eğitim uçağı 65 adet de planör imalatına, bir yandan da Nu. D.38 adlı yeni bir uçak imaline başlanır. Buna göre bu uçak çift motorlu bir yolcu uçağı olacak, ancak aynı zamanda savaş zamanında da eksiksiz bir bomba uçağına dönüşebilecektir. 270 km hızla gidebilecek ve 5.500 metre yükseklikten uçabilecektir. Üretilen bu ilk yolcu uçağı büyük bir coşkuyla karşılanır ve Türkiye kamuoyunun olduğu gibi yabancı kamuoyunun da dikkatlerini çeker.
 
BİR KAZA SONUCU TÜM SİPARİŞLER İPTAL EDİLDİ
 
Nuri Demirağ yaptığı bu girişimlerle yetinmez ve  fabrika bünyesinde bir de pilot okulu açar; okul birçok mezun verir. Bu arada şimdiki Yeşilköy Havaalanı’nın bulunduğu bölge Demirağ tarafından satın alınarak test uçuşları için kullanılır. Nuri Demirağ o yıllarda Selahattin Alan isimli bir uçak mühendisiyle çalışır. Bu mühendis uçakların tasarımı, teknik işlerin takibi gibi konularla ilgilenir. Üretilen uçakların test uçuşlarının yapıldığı dönemde Selahattin Alan da bir uçuş yapmak ister. Heyet önünde uçağın test uçuşunun gerçekleştiği sırada yeterli uçuş deneyimine sahip olmayan Selahattin Alan’ın yanlış iniş yapması sonucu uçak yere çakılır. Selahattin Alan, yere çakılan uçaktan sağ çıkamaz. Bu olayın ardından Türk Hava Kuvvetleri güvenliği olmadığı gerekçesiyle tüm siparişlerini iptal eder. Uçak üretim işleri bir türlü düzelmeyen Demirağ, 1945 yılında Türkiye’nin ilk uçak fabrikası olan Nuri Demirağ Uçak Fabrikası’nı kapatır.
 
NURİ DEMİRAĞ SİGARA KÂĞIDI İMALATHANESİ

Nuri Demirağ ismini sadece İstanbul Beşiktaş’ta kurduğu uçak fabrikasıyla duyurmaz. Demirağ birçok sanayi kolunda yatırımlar yapıp ülke ekonomisine katkıda bulunmuş bir girişimci ve sanayicidir. Onun önemli yatırımlarından biri de, sigara kâğıdı imali alanındadır. Nuri Demirağ, rüştiyeden mezun olduktan sonra çeşitli iş kollarında görev yapar. Maliye Vekâleti’nde müfettiş olarak çalışır. Bu yıllar I. Dünya Savaşı’nın bitip Mütareke döneminin yaşandığı yıllardır. İstanbul işgal altındadır ve Müslüman halka karşı sürekli tehdit ve hakaret vardır.

Görevi gereği, Nuri Demirağ bir gün Maliye’nin Tatavla Şubesi’ne teftişe gider. Burada kendinden yaşça küçük Rum delikanlıların hakaretine maruz kalır. Bunun üzerine, bu görevde böyle eli kolu bağlı daha fazla oturamayacağına, memleket için bir şeyler yapması gerektiğine kanaat getirir ve memuriyetten istifa eder.Bir şeyler yapmak için elinde birikmiş 56 sarı lirasından başka bir sermayesi yoktur. Bu düşüncelerle Eminönü çarşısında dolaşırken çeşitli sigara kâğıtları gözüne çarpar. O yıllarda bütün sigara kâğıtları Rum veya Ermeni vatandaşlar tarafından üretilmektedir.

"Neden Müslüman-Türk imalatı bir sigara kâğıdı olmasın?" der ve elindeki tek sermaye olan 56 sarı lira ile Eminönü’nde küçük bir sigara kâğıdı imalathanesi açar. Bafra sigara kâğıdı üretiminin gayrimüslim bir aile tarafından yapıldığı ve bu sektörün gayrimüslim vatandaşların ve yabancıların elinde olduğu düşünüldüğünde, Türkler tarafından ilk sigara kâğıdı üretimi böylelikle 1918 yılında bu imalathanede gerçekleşmiş olur. İsmi özellikle Türk Zaferi konan bu sigara kâğıdı Türk halkı tarafından kısa sürede benimsenir. Ay yıldızlı resme sahip olan sigara kâğıdı, adeta zaferin müjdecisi gibi kabul edilir. Bu sigara kâğıdı İstanbul’da tüketildiği gibi işgal altındaki birçok Türk toprağına da gider. Türk Zaferi adını taşıyan sigara kâğıtları defalarca işgalci askerler tarafından yakılır ama Türk halkı bu sigara kâğıdını kullanmaktan vazgeçmez.Türk Zaferi, Türk Sancağı, Hamurluzade gibi isimlerle üretimi yapılan sigara kâğıtları o yıllarda adeta yabancılar tarafından üretilen ve İstanbul’u Türk toprağı olarak göstermeyen haritalarla süslü sigara kâğıtlarıyla savaşır.

Mütareke yılları bitip de zafer kazanıldıktan sonra Nuri Demirağ’ın elinde 84 bin lira sermayesi vardır. Sonrasında imalathanenin ne zaman kapandığına dair kaynaklarda bilgiye rastlanılmamaktadır. Memuriyetten istifa ederek elindeki 56 sarı lira ile girişimciliğe başlayan Nuri Demirağ bir süre sonra uçak imal edecek kadar maddi güce kavuşmuş, ürettiği sigara kâğıtları ise Mütareke yıllarında Türk halkına bir umut ışığı olmuştur.
 
İLK UÇAK BOMBA FABRİKASI’NI DA ŞAKİR ZÜMRE KURDU
 
Şakir Zümre, Türk savunma tarihinde ilklere imza atmış bir sanayici. Varna doğumlu olan ve Avrupa’da eğitim gören Zümre, Bulgar Parlamentosu’nda milletvekilliği de yapmış. O yıllarda Sofya’da görevli bulunan Mustafa Kemal Atatürk’le yakın arkadaşlık kurar. Şakir Zümre aynı zamanda Fevzi Çakmak’la da akrabadır.

I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Bulgaristan’da bulunan Zümre, buradan Türkiye’ye mühimmat gönderimi için bağlantılar kurar. Kurtuluş Savaşı’nın bitimiyle de yurda döner. Döner dönmez tamamı yerli sermayeyle bir uçak bomba fabrikası kurmaya karar verir. Böylelikle Türk tarihinde bir ilk olacak fabrikanın temelleri 1925 yılında Haliç kıyılarında atılır.

Şakir Zümre Bomba Fabrikası inşaatın ardından hemen üretime geçer. Ancak Türkiye’de bomba imali konusunda yetişmiş ustalar yoktur. Bu sebeple birçok usta Avrupa kökenlidir. Gelen ustalar, Türk bomba imal ustalarının da yetişmesine katkıda bulunurlar ve ilerleyen yıllarda fabrikadaki ust aların
birçoğu Türk olarak ustalardan oluşur.
 
TÜRK HAVA KUVVETLERİ’NİN İLK DENİZALTI BOMBASI’NI DA ŞAKİR ZÜMRE ÜRETMİŞ
 
Şakir Zümre Türk Hava Kuvvetleri’nde bulunan uçaklar için de bomba üretir. Ürettiği ürünler içerisinde 100, 300, 500 ve 1.000 kiloluk uçak bombaları, yangın bombaları, eğitim bombaları, işaret ve aydınlatma fişekleri, el bombaları, top kaması ve mayınlar vardır. Ayrıca ilk Türk denizaltı bombası da bu fabrikada üretilir. Şakir Zümre Bomba Fabrikası ürettiği ürünlerin kalitesi ve çeşitliliğiyle sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da tercih edilir bir konuma gelir. Yunanist an, Polonya, Mısır, Bulgarist an gibi birçok ülke tarafından Şakir Zümre Fabrikası’na uçak bombası siparişi verilir. II. Dünya Savaşı esnasında ordu için çok geniş çaplı üretim yapılmaya başlanır. Hatta bu dönemde fabrikada çalışan işçi sayısı iki bine kadar çıkar.
 
DENİZALTI BOMBASI ÜRETİRİMİ ENGELLENİNCE KUZİNELİ SOBA ÜRETMEYE BAŞLADI…!!!
 
Şakir Zümre İlk Türk uçak bombası, ilk Türk denizaltı bombası gibi ilklere imza atan Şakir Zümre Bomba Fabrikası, ilerleyen yıllarda Avrupa’ya silah satışı yapmaya başlamasına rağmen çeşitli sebeplerden dolayı 1970 yılında üretimi durdurmuştur. Ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin Türkiye’ye silah yardımı yapması yerli üretimi ciddi ölçüde baltalar ve fabrika silah üretimini noktalamak zorunda kalır. Birçok ilke ve başarıya imza atan Şakir Zümre Bomba Fabrikası, bundan sonraki hayatını soba fabrikası olarak devam ettirir. Kuzineli soba gibi Türk halkının beğenisini kazanan sobalar üreten fabrika 1966’da kurucusu Şakir Zümre’nin vefatının ardından üretimini yavaşlatır. 1970 yılında ise ticaret sahnesinden çekilir.