Abdullah Güner’in haberi
Bu yıl hem konusuyla hem de bilhassa çocukların gösterdiği yoğun ilgiyle gerçekleşen İstanbul Kitap Fuarı Pazar günü sona erdi. 9 gün boyunca okurları ve yayıncıları sevindiren fuara birçok yazar söyleşi programı ve imza günüyle katıldı.
Ülkemizde yayın dünyasının en büyük buluşması olan 31. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda yer alan bazı yayınevlerine fuarın nasıl geçtiğini sorduk, fuarla ilgili değerlendirmelerini aldık.
Profil Kitap / Münir Üstün
İstanbul Kitap Fuarı’nın yayınevi açısından nasıl geçtiğini kısaca değerlendirir misiniz?
31. İstanbul Kitap Fuarı (TÜYAP) geçen yıllara oranla çok başarılı ve bereketli geçti. Başarılı geçmesinin nedenlerinin en başında kolay ulaşım, yani metrobüsün Tüyap’ın neredeyse kapısına kadar gitmesiydi. Bunun yanı sıra ülkemizde kitaplara olan ilginin son on yılda sistemli bir şekilde arttığını söyleyebilirim.
Yayınevinizden daha çok hangi kitaplara ilgi gösterildi?
Profil Kitap olarak çok çeşitli ürün yelpazesini okuyucularımızın beğenisine sunduk. Özellikle şiir, tarih ve çizim kitaplarımıza olan yoğun ilgiden çok mutluyuz. İbrahim Tenekeci, Tarık Tufan ve Ayşe Hür’ün kitapları yoğun ilgi gördü.
Fuarla ilgili bundan sonrası için neler yapılmasının daha iyi olacağını düşünüyorsunuz?
Fuarın alanının genişlemesi isteği yıllardır gündemde. Sanırım önümüzdeki yıl Çin’in Onur Konuğu olacağı TÜYAP Kitap Fuarında yeni alanlar açılacak. Çünkü önümüzdeki yıl Çin 1000m2 yer talebiyle fuara katılacak. Eminim fuarın yerleşim alanları dahil bir çok değişiklik bizleri bekliyor. Ayrıca TÜYAP Fuar yönetiminden giriş ücretlerinin kaldırılmasını, otopark ücretlerinin ucuzlamasını bekliyoruz. En önemli isteklerimizden biriside Fuar yöneticilerinin siyaset yapmaması ve adil olmalarıdır. Umarım önümüzdeki yıl Onur Yazarı ve Fuar Teması seçilirken biraz daha dikkatli olurlar…
Kırk Ambar Yayınları/ Recep Kibar
Bu yıl düzenlenen 31. İstanbul Kitap Fuarı’nın kısaca değerlendirmesini yapabilir misiniz?
Fuar okuyucularla birebir görüşmek, direkt okuyucularla iletişim kurmak açısından güzel bir imkan sağladığını düşünüyoruz. Bu anlamda güzel geçti diyebilirim. Ama bulunduğumuz yerin fuarın biraz arka kısmında kalmasından dolayı fazla okuyucunun gelmediğini düşünüyorum. Kenarda ve arkada kalan yayınevlerine çok fazla kişi uğramıyor. Bu da eksi bir durum bizim için.
Kırk Ambar Yayınları’nda en çok hangi kitaplar satıldı?
Kırk Ambar’da en çok Mesnevi satıldı, Mesnevi’den Hikayeler, Mantıku’t-Tayr satıldı. Bir de Tagore’a ait 3 tane kitabımız var. Bunlarla ilgili bir kampanya yaptık. Ondan da bir sirkülasyon yakalamış olduk. 3 kitap 5 lira şeklinde, tamamen tanıtım amaçlı, kar amacı gütmeyen bir çalışma olmuş oldu. Tabi bundan da şunu görmüş olduk. Türkiye’de Tagore’un hiç tanınmadığını gördük, insanlar bir şekilde Tagore ile tanışmış oldular.
Fuarla ilgili bundan sonrası için neler yapılabilir?
Fuarda tanıtıma yönelik çalışmalar yapmak gerektiğini düşünüyorum. Bu etkili bir tanıtım olmalı tabi ki. Çünkü zaman zaman bazı tanıtımlar hedefine ulaşmayabiliyor veya etkisi çok az olabiliyor. Yani bununla ilgili birtakım ön çalışmaların ve araştırmaların yapılması gerekiyor. Fuarda satışa dönük değil tanıtıma dönük bir çalışma yapılmalı.
Fuarı yapanlar açısından düşündüğümüzde neler yayınevleri ve okurlar açısından fuarı daha etkili kılmak için ne tür çalışmalar yapmalılar?
Fuarın şehir merkezinden uzak olması büyük bir dezavantaj. Ulaşımın metrobüsle sağlanması bu kısmen sağlanmış oldu. Ama fuarı insanların gündemine getirme noktasında yeterli bir çalışma yapılmadığını düşünüyorum. Daha çok gündeme getirerek daha çok tanıtım yaparak insanların fuara çekilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir de fuar demek yazar demektir esasında. İnsanlar yazarları görmek, yazarlara ulaşmak, onlarla bir şekilde temas kurmak istiyor. Yazarları çekemedik biz fuara. Tabi bu bir organizasyon sorunu hem yayınevlerinin hem de fuar organizasyonunun problemi. İmza günü olmasa bile söyleşiler organize edilmeliydi. Söyleşi organizasyonları yayınevlerine bırakıldı. Yayınevlerinin imkanı olabiliyor, olamıyor. Bir Orhan Pamuk gelmeliydi, bir Amin Maalouf kesinlikle gelmeliydi. Buna benzer dünya çapında, ulusal ün yapmış yazarlar fuara gelmeliydi ki gündem oluşabilsin.
Sel Yayıncılık / Bilge Sancı
Bu yıl düzenlenen 31. İstanbul Kitap Fuarı’nın kısaca değerlendirmesini yapabilir misiniz?
Bizce gayet başarılı geçti, beklentimiz karşılandı. Fuarın esprisi zaten okurlarla buluşmak, okurlarla yüzyüze gelmek ve yayınladığımız kitaplar hakkında geri dönüşleri birebir kendi ağızlarından dinlemek. Bu anlamda beklentilerimizi karşıladı.
Hangi kitaplar daha çok satıldı?
Tabi yeni çıkan kitaplarımıza daha çok ilgi vardı. Eduardo Galeano’nun ‘Ve Günler Yürümeye Başladı’ , Will Self’in ‘Sert Çocuklara Sert Oyuncaklar’, Küçük İskerder kitapları, Salah Birsel kitapları ilgi gören kitaplardı. Ayrıca düşünsel serimizden de daha çok sosyal bilimler ve politika yayınladığımız seriden de ‘Demokrasinin Ötesinde’, Ulrike Marie Meinhof’un ‘Protestodan Direnişe’, Terry Eagleton’un ‘Edebiyat Olayı’ stantta daha çok ilgi gördü.
Bu seneki fuarın önceki yıllardan farkı?
Tabi herkesin bildiği bir şeyi tekrar etmekte fayda var. Fuar çok uzak. Metrobüsün fuar önüne kadar gelmesi olumlu bir fark yaratsa da metrobüsle gelmek dahi bir çile hem okur için hem de bizler için. Ama bu sene seçilen temadan da kaynaklı çocukların ve öğrencilerin fazlalığı hissedildi.
Büyük Doğu Yayınları / Emrah Kısakürek
İstanbul Kitap Fuarı’nın yayınevi açısından nasıl geçtiğini kısaca değerlendirir misiniz?
Yayınevimiz açısından gayetle iyi geçmiştir. İstanbul fuarına bu yıl yoğun talep olması haliyle yayınevimize de aynı oranda yansımıştır.
Fuarların okuyucularla daha fazla irtibata geçilmesi için uygun ortamlar olduğu düşünüldüğünde bizim için bu fuarın çok iyi geçtiği söylenebilir.
Yayınevinizden daha çok hangi kitaplara ilgi gösterildi?
Yayınevimizde Necip Fazıl Kısakürek’in aşağıdaki kitaplarına ilgi çok olmuştur.
Çile, Çöle İnen Nur, Son Devrin Din Mazlumları, O ve Ben, Bir Adam Yaratmak, Ulu Hakan II. Abdülhamid Han, Sultan Vahidüddin, Yahudilik Masonluk Döenmelik, Kafa Kağıdı, Bediüzzaman Said Nursi, Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar.
Fuarla ilgili bundan sonrası için neler yapılmasının daha iyi olacağını düşünüyorsunuz?
Fuara ulaşım kolaylaştıkça okuyucuların teveccühünün artacağını düşünüyoruz. Bu konuda fuar ile birlikte yerel yönetimlerin de desteği gerekmektedir.
Şule Yayınları / Hüseyin Demir
İstanbul Kitap Fuarı’nın yayınevi açısından nasıl geçtiğini kısaca değerlendirir misiniz?
Fuar geçen seneye nazaran çok çok iyi geçti.
Yayınevinizde en çok hangi kitaplar satıldı?
Klasiklerden tutun da aşağı yukarı bütün kitaplar ilgi gördü. Örneğin, İsmet Özel, Ali Ural ve Taşkın Tuna’nın kitaplarının ilgi gördüğünü söyleyebilirim.
April Yayıncılık / Nazlı Berivan Ak
İstanbul Kitap Fuarı’nın yayınevi açısından nasıl geçtiğini kısaca değerlendirir misiniz?
Önceki senelerde olduğu gibi en yoğun salon olan ikinci salonda okurlarımızla buluştuk. Önceki senelerde olduğu gibi okurlarımızın ilgisi büyüktü, özellikle düzenlediğimiz Zaytung söyleşi ve Afili Filintalar buluşması büyük ilgi çekti. Bu sene yalnızca okurlar değil aynı zamanda sektörde yer alan profesyonelleri de standımızda ağırladık. Çevirmenler, editörler, yayıncılar bir araya geldi, yeni projeler geliştirildi, kitap fuarı yalnızca kitap satışının yapıldığı bir alan olarak değil aynı zamanda bir yayıncı zirvesi görünümüne büründü. Yabancı yayınevleri ve telif hakları ajansları da bu yıl fuarda yer aldı, standımızda bu isimlerle de toplantılar yaptık, kendi kitaplarımızı tanıttık, onların kataloglarını inceledik. Tüm bu noktalar göz önüne alındığında başarılı bir fuar geçirdiğimizi söyleyebilirim.
Yayınevinizden daha çok hangi kitaplara ilgi gösterilmiştir?
Şahane Hatalar, Şahane Hatalar Talih Kuşu, Bira Kadın ve Şahane Hatalar, Mutluluk Projesi, Sinestezya, Jodi Picoult serisi (Anlaşma, Bir Daha Bak, Abra Kadabra, Taş Kağıt Makas) ve tabii ki değişmeyen bestseller Olasılıksız.
Fuarla ilgili bundan sonrası için neler yapılmasının daha iyi olacağını düşünüyorsunuz?
Butik yayınevleri ve sahaflara yönelik çalışmalar güçlendirilebilir. Odak ülke teması çok önemli, bu yıl Hollanda edebiyatıyla ilgili zihin açıcı etkinlikler yapıldı, gelecek yıllarda da farklı ülkelerle bu durumun devam edeceğini umuyorum. İstanbul Kitap Fuarı gün geçtikçe daha da profesyonel bir görünüm kazanıyor, uluslararası bir fuar noktasına gelmesi için yayıncılar ve organizatörlerin el birliğiyle çalışmaya devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Semerkand Yayınları / Serkan Kocabaş
Bu yıl düzenlenen 31. İstanbul Kitap Fuarı’nın kısaca değerlendirmesini yapabilir misiniz?
31. Uluslararası Tüyap Kitap Fuarı’na Semerkand Yayınları olarak farklı bir stand tasarımı ile okuyucularımızla buluştuk. Semerkand bünyesinde bulunan 9 yayınevi ve 500 ü aşkın kitap çeşidini kitapseverlerle tanıştırdık. Bu yıl ki fuar teması "Çocuk ve Gençlik Edebiyatı" olması sebebiyle çocuklar ve gençler tarafından yoğun ilgi gördük. Bu bağlamda Genç-Fed‘e bağlı gençlik kulüplerinin genç izcileri fuarda Semerkand standını ziyaret etti. Semerkand yazarları ile muhabbetli dakikalar geçiren gençler, Semerkand kitaplarını inceleyerek satın aldılar.
Yayınlarımız her kesim okuyucu tarafından beğeni ile karşılandı. Mostar Köprüsü ve Recistan temalı stant tasarımıyla okurlarıyla buluşan Semerkand Yayınları, 7’den 70’e herkesin ilgisini çekmeyi başardı. 2. salonda bulunan tüm stantların arasından kendini gösteren Semerkand Yayınları, yayın anlayışı ve değerlerini yansıtmadaki kararlılığıyla maddi çıkar gütmeyen bir kuruluş olduğunu da göstermiş oldu.
Yayın anlayışı gereği topluma güvenilir bilgiler ulaştırmayı ilke edinen Semerkand Yayınları; temel tasavvufî bilgiler, sohbetler, menkıbelerin yanında çocuklara yönelik eğitici ve öğretici kitaplar da neşrediyor. Aynı zamanda kültür, tarih ve edebiyat içerikli yayınlar da yapıyor. Stant görevlileri, okurların Semerkand’ın bu çizgisini beğendiklerini belirttiler. Her konuda kitapseverlere yardımcı olmaya çalışan Semerkand Yayınları stant görevlileri, her kesimden insana hitap etmenin haklı gururunu yaşadıklarını belirttiler. Semerkand yazarlarından Siraceddin Önlüer, Hüseyin Okur, Dilaver Selvi ve Şemseddin Bektaşoğlu okurlarıyla buluşarak kitaplarını imzaladılar. Standı ziyaret edenler yazarlarla hasbihal ettiler.
Yayınevinizden daha çok hangi kitaplara ilgi gösterilmiştir?
Kalbin Hastalıkları, Kalplerin Keşfi, Kadın ve Aile İlmihali, Büyük İslam ilmihali, 500 Hadis-i Şerif, Arifler Yolunun Edepleri, Hz. Muhammed’in Hayatı, Dil Belası, Ölüm ve Sonrası, İki Aşk Çiçeği, Şah-ı Nakşibend kitapları en çok ilgi gören kitaplar arasında yer almayı başardı.
İz Yayınları / Birsen Gül
İstanbul Kitap Fuarı’nın yayıneviniz açısından nasıl geçtiğini kısaca değerlendirir misiniz?
Gayet sağlıklı… Zaten memnunuz. Fiyatlar güzeldi. Profesyonel bir fuar olduğu için her yıl da katılıyoruz. Getirisi yüksek, bizim için güzel bir fuar.
Yayınevinizden çıkan hangi kitaplara daha çok ilgi gösterildi?
Bizim başlıca eserleri bizden çıkan yazarlarımız var. Çok çeşitli, faklı ilahiyat yayınları olduğu için çeşit farklıydı. Toplu tüm kitapları olan; Rasim Özdenören, Hasan Aycın, Fatma Barbarasoğlu, Ömer Faruk Dönmez, Hayrettin Karaman, Recep Alpyağıl, İlhan Kutluer gibi isimlerin tüm eserleri bizdedir.
Bu sene metrobüsün gelişi, hava şartlarının iyi geçmesinden dolayı yoğunluk vardı, evet.
Timaş Yayınları / Tuba Gül Tayfur
Bu yıl düzenlenen 31. İstanbul Kitap Fuarı’nın kısaca değerlendirmesini yapabilir misiniz?
Bizim açımızdan olumlu geçti. Gayet memnun kaldık fuardan. Hem kitaplara gösterilen ilgi anlamında hem de okurlarla buluşma anlamında güzeldi bizim için.
Yayınevinizden çıkan hangi kitaplara daha çok ilgi gösterildi?
Bizim yazarlarmızdan öen çıkan kitaplar; Nazan Bekiroğlu’nun Nar Ağacı, İlber Ortaylı’nın Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı, Nevzat Tarhan’ın Mesnevi Terapi’si, Şule Yüksel Şenler’in Huzur Sokağı.
İthaki Yayınları / Zeynep Korkmaz
İstanbul Kitap Fuarı’nın yayınevi açısından nasıl geçtiğini kısaca değerlendirir misiniz?
Fuar genel olarak bizim açımızdan iyi geçti. Kitaplarımıza olan ilgiden memnunduk. Okuyucularımız ile de birebir temasa geçmek, istek ve şikayetlerini doğrudan alabilmek adına fuar iyi bir deneyim oldu.
Yayınevinizden daha çok hangi kitaplara ilgi gösterilmiştir? Hangi kitaplarınız daha çok satıldı?
Film yaklaşması sebebiyle Hobbit kitabımız oldukça ilgi gördü. Ayrıca yeni kitaplarımızdan Vergillius’un Ölümü ve Tolkien’in Bitmemiş Öyküler kitapları da çok satanlar arasındaydı. Jules Verne’nin ve Kemal Tahir’in eserleri de okuyucular tarafından çokça tercih edilen kitaplardandı.
Fuarla ilgili bundan sonrası için neler yapılmasının daha iyi olacağını düşünüyorsunuz?
Yayınevi olarak bu fuarda iyi bir düzen oturtabildiğimizi ve diğer fuarlarda da bu düzen çerçevesinde ilerleyebileceğimizi düşünüyoruz. Fuar ile ilgili olarak ise, ulaşımda servislerin kalkış noktaları arttırılabilir.Fuarların belirlendiği konsepte uygun olarak düzenlenmesi de faydalı olacaktır.
Kaknüs Yayınları/Muhammed Çiftçi
Bu yıl düzenlenen 31. İstanbul Kitap Fuarı’nın kısaca değerlendirmesini yapabilir misiniz?
Bu sene TÜYAP zirve yaptı. Bu zamana kadar yapılan fuarların hepsinden çok bu sene insan taşındı fuara. Fuar çok büyüyor bir taraftan. Büyüdükçe de bir kısım yayınevi her markası için salonda 3’er 5’er stant açıyor. Salon sayıları çoğalınca gelen müşteri salonları gezmiyor diye her salonda stant açıyor. Bu da fuarı çok büyük bir noktaya taşımış gibi gösteriyor. Aslında fuara yatırım yapan firmaları daha çok orada görebiliyoruz. Mesela biz 3 nolu salondaydık ve orada 5 tane firma % 40/50’sini kaplamış durumdaydı. Türkiye’de ciddi anlamda bir tekelleşme, bir sermaye tekelleşmesi yayıncılıkta hızla yerini almaya çalışıyor. Bundan kaçınılacak bir şey de yok. Batı’da da bu böyle artık. Batı’da da artık yayıncılık sermayenin kontrolünde. Belki meseleye bağımsız yayıncılık nereye gidiyor? Sorusu belki de sorulmayan bir soru.
Türkiye’de bağımsız yayıncılık nereye gidiyor?
Türkiye’de son 10 yıldır bağımsız yayıncılık çok iyiye gitmiyor. Bundan 10 yıl önceye 15 yıl önceye gittiğimiz zaman sıradan bir vatandaş bile bir matbaa da kendi kitabını bastırsa da onu dağıtabiliyordu. Bu, Türkiye’nin dünya ölçeğinde bağımsız yayıncılık açısından çok iyi bir yer edindiğinin de göstergesiydi. Süreç içerisinde biz bunu bir değer olarak bunu koruyamadık açıkçası. Hele son 10 yılda bu işte bankalardan tutun cemaatlere, yine kitap üzerine yatırım yapıp bir sermaye dolaşımına girmiş kurumlara kadar oluşturulan bir manzara var. Tabi bunu okurun görme durumu yok, algılama fırsatı yok. İşin içindeki insanlar olarak bunları görüyoruz açıkçası. Yayıncılık ileriye dönük bir sıkıntı içerisine girecek. Çünkü kitabınızı bir yerde yayınlasanız da dağıtamıyorsunuz. Yayıncılık sektöründe dikey bir büyüme var. Dikey büyüme sağlıksız büyüme. Halbuki yayıncılık sektörünün önünü açacak olan şey yatay bir büyümedir.
Türkiye’de geçen yıl yeni üretilmiş kitap adedi 45 bin. Bu yıl beklenen üretim 55 bin civarında yeni ürün. Şimdi memlekette % 90 kitapçının 100 m2’nin altında olduğu yerde bu kadar kitabı nerede teşhir edeceksiniz siz? Batı’da da aynı durum var ama en küçük kasabasında bile 150-200 m2’ye varan 4-5 katlı binalar var. Yani o kitap evlerinin sosyloji, felsefe, antropoloji, psikolojinin ayrılan yeri var. Yani üretilenleri teşhir edilebileceği mekanlar büyütülmedikçe bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Bu da çok sert bir rekabeti beraberinde getiriyor. İçerisinde beraberinde bir sürü kirli ilişkileri de barındıran bir yapı var.
Yayınevinizden çıkan hangi kitaplara daha çok ilgi gösterildi?
Kaknüs, İstanbul Kitap Fuarı’nda kendisini iki başlıkla gösterdi. Bir tanesi çocuk kitapları bölümümüz, diğeri de kültür kitapları bölümümüz. Çocuk kitapları bölümümüz oldukça ilgi gören iki karakterimiz var: Cemile ve Atakan. Bu iki karakterimiz oldukça ilgi gördü. Okul öncesi eğitime yönelik güçlü bir seri ikisi. Onun dışında güçlü bir psikoloji serimiz var. Hem serbest okuma anlamında metinlerimiz var hem de ders kitabı pozisyonunda kitaplarımız var.
Fuara onur yazarının seçiminde ideolojik bir tutum gözetildiğine dair TYB ve Basın Birliği’nden bir tepki geldiğiyle ilgili basında haberler çıktı. Sizce böyle bir ideolojik tutum söz konusu mu?
O ayrım her zaman vardı zaten, bu günün sorunu değil. TÜYAP bundan 6-7 yıl öncesine kadar sağ yayıncıların % 5’i aşmaması için dikkat ediliyordu. Başladığı günden bu güne sağın yazarlarından birinin zaten onur konuğu yapıldığını görmedim. Bırakın onur konuğu yapılmayı konferans salonlarında hafta sonu söyleşi için bile yer verilmez.
Yitik Ülke Yayınları / Kadir Aydemir
Bu yıl düzenlenen 31. İstanbul Kitap Fuarı’nın kısaca değerlendirmesini yapabilir misiniz?
Bu yıl ki Tüyap İstanbul Kitap Fuarı Yitik Ülke Yayınları ve Potkal Kitap Yayınları için oldukça verimli ve başarılı geçti. Yüzlerce okurumuzla buluştuk, yazarlarımız birçok imza günü yaptı. Yazar-okur buluşması anlamında bu fuar önemli bizim için. Sosyal medya üzerinde kurulan ilk yayınevi olan Yitik Ülke, ilk kez kendi adına açtığı stantta yer aldı, bu bizim için önem taşıyan bir girişimdi.
Yayınevinizden daha çok hangi kitaplara ilgi gösterilmiştir?
Bu yıl fuarda Sonsuz Unutuş, 80’lerde Çocuk Olmak Kitabı, 90’lar Kitabı, Tuhaf Alışkanlıklar Kitabı, İmza Kızın, Camdan Mezbahalar, Hayatını Seç, Siyah Sardunyalar, Alaca Dünya ve Yalnızlığım, Diş ile Düş Arasında, Yürek Kuyusu, Aşka 12 Mil Kala gibi kitaplarımız yoğun ilgi gördü.
Fuarla ilgili bundan sonrası için neler yapılmasının daha iyi olacağını düşünüyorsunuz?
Fuar zamanları oldukça neşeli geçiyor. Bizce çocuklar için ayrı bir kitap fuarı açılsa çok çok yararlı olur, ayrıca Türkiye’nin her şehrinde Tüyap ekibinin kitap fuarları düzenlemesini isteriz. Yitik Ülke Yayınları olarak emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
On5yirmi5.com