Mayıs ayında pek çok eserin tekrar baskısı yapıldı. Yeni kitaplardan bazıları raflardaki yerini alırken, bazıları da okuyucusuyla buluşmak için gün sayıyor. İşte yayınevlerinin bu ay yeni çıkardıkları kitaplar…
KÜRE YAYINLARI
Uluslararası İlişkiler Teorileri, Scott Burchill, Andrew Linklater,Richard Devetak, Jack Donnelly, Terry Nardin, Matthew Paterson, Christian Reus-Smit, Jacqui True, Çev: Muhammed Ağcan – Ali Aslan, 459 Sayfa, 35 TL
Bu başarılı ve popüler ders kitabı, uluslararası ilişkiler çalışma alanındaki belli başlı teorik yaklaşımlara sistematik ve kapsamlı bir giriş niteliğindedir. Dünyanın farklı ülkelerinden öncü akademisyenler tarafından yazılan bölümler, realizmden liberalizm, feminizm ve post-yapısalcılığa disiplindeki kilit teorilerin ayrıntılı ve eleştirel tartışmalarını sunmaktadır. Bu konu başlıkları, dünya siyaseti çalışmalarında teorinin önemini ele alan bir giriş bölümü ile belirli bir bağlama oturtulmaktadır.
Bu tamamen gözden geçirilmiş yeni edisyon, teorideki gelişmeleri ve Arap Baharı ve küresel ekonomik kriz gibi önemli olayların teorik yaklaşımlara etkisini dikkate alarak baştan sona güncellenmişir.
“Beşinci edisyonu yapan bir kitap, şüphesiz doğru bir şeyler yapıyordur. Bu mükemmel metnin niçin tüm dünyada kullanılmaya devam ettiği hiç sır değildir. Muazzam kapsam, etkileyici derinlikte analizler ve harika yazılmış bölümler, hepsi birlikte, bu kitabın hem lisans hem lisansüstü dersler için tavsiyesini gerekli kılmaktadır. Bu kitabı kullanmayan dersler önemli şeylerden mahrum kalır; keza öğrenciler de!”
Colin Wight
“Uluslararası İlişkiler alanında son yıllarda yayımlanmış en faydalı kitaplardan biri… Sahanın gelişen literatürüne değerli bir katkı.”
Chris Brown
PINAR YAYINLARI
Hatırla Diye, Demet Tezcan, 160 Sayfa, 12 TL
Unutmanın vebaline, unutulmanın acısına kayıtsız kalmamak için bazen bir şahsın, bazen bir toplumun hikâyesine dokunmanın, dünde kalan kimi acıları bugüne taşımanın, ders alalım diye olmuşa, olabileceğe dair hatırlatmanın döküldüğü satırlar…
Bazen korkunç işkencelerin yaşandığı bir cezaevinde, baskı ve zulmün kol gezdiği dönemde, bazen bir şehidin kutlu nefesinde, bazen bir annenin yangın yeri yüreğinde, bir kadının sürgününde, bazen milyonda bir ihtimalin peşinde, umudun ölümüne katedilen yolunda, bir mezar taşı arayışında, bir çocuğun geride bıraktığı ahındaki hatırlatmalar. Yaşanmışı unutmamaya dair olduğu gibi yaşanabileceklere de dairdir aynı zamanda.
Geçmişi unutma evet, sorumluluklarını da unutma-hatırla, yaptıklarının neticesi olarak, sana rağmen olabilecekleri, sen kayıtsız kalırsan, sen hesap gününü unutursan neler olabilir onu da unutma! İnsanoğlu, unutursa yaşananlardan ders alamaz, kendi tarihini yazamaz, geçmişi geleceğe
YEDİTEPE YAYINLARI
Sorularla Eski Türk Tarihi, Ali Ahmetbeyoğlu, 368 Sayfa, 22 TL
Türk Milleti tarihin ilk dönemlerinden beri doğuda Çin içlerinden batıda Orta Avrupa’ya, kuzeyde Sibirya’dan güneyde Yemen ve Habeşistan’a kadar uzanan geniş coğrafyaya yayılmış, günümüze kadar gelen bir tarih meydana getirmiştir. Dünya tarihinde hiçbir milletin bu kadar farklı sahayı vatan haline getirerek hükümran olduğu olduğu görülmemiştir.
Bu sebeble Türk tarihini bilmek ve anlamak aynı zamanda bir çok milletin tarihi hakkında da az veya çok bilgi sahibi olmak demektir. Bu babda zincirin halkaları gibi Türk tarihinin bütünlüğü içerisinde İslamlaşmadan evvelki devirlerimiz ayrı bir ehemmiyet taşımıştır.
Bu bağlamda, elinizdeki eserde Türk adının ortaya çıkışından, Türklerin dünyanın dört bir tarafına yayılmaları, yurt tuttukları coğrafyalarının özellikleri, eski devir Türk tarihi çalışmalarında karşılaşılan zorluklar, eski Türk devletlerinin siyasi tarihlerinin ana hatları, Türk devlet teşkilatı, Türk toplumunu oluşturan en ufak birim olan aileden, hükümdarlara kadar Türk sosyal hayatı, İslamiyet öncesi Türk edebi eserleri, kahramanları ve destanları gibi konularda en çok merak edilen sorular cevaplandırılmaktadır. Bu eserin tarihçiler yanında, Türk tarihinin eski dönemlerine merak duyan ve atalarını tanımak isteyen, toplumun her meslek ve kesiminden herkes için faydalı olacağı kanaatindeyiz.
ENSAR YAYINLARI
Müslüman Olarak Kur’an-ı Kerim Hakkında Neler Bilmeliyiz?, İsmail Özcan, 88 Sayfa, 5 TL
Bin dört yüz yıldan beri bir tek harfi bile yıpranmamış bir mucizedir, hayat fışkıran bir mucizedir Kur’an-ı Kerim. Dünya haşr gününde hesaba çekilse, Kur’an-ı Kerim’in kendisine gönderilmesini bir kurtuluş, bir şan belgesi olarak ileri sürer ve beraat eder.
Allah’ın yarattığı güzellikleri Kur’an’la görür Müslüman, Kur’an’la düşünür, Kur’an’la anlar, hilkatin sırlarına Kur’an’la erer…
Müslümanlar Kur’an’dan uzaklaştı uzaklaşalı gün yüzü görmediler. İnsanlık aya çıksa, Zühre’yi bir martı gibi avlasa, Merih’ten petrol getirse, Kur’an’a dönmedikçe ruh yıkıntısını, çöküşünü durduramayacaktır.
Bize getirdiğin namazlarla, oruçlarla, hayat bağışlayan kısasla, Allah’tan başkasının önünde eğilmeyen peygamber örnekleriyle, ay bölen, ölü dirilten, susuz kayadan pınar fışkırtan, büyücülerin en ustalarını mahcup bırakan ve terbiye eden, bir asaya ruh üfleyen mucizelerle ne kutlu bir kitapsın sen şanlı Kur’an!
(Sezai Karakoç, Babıâli’de Sabah Gazetesi 09.02.1968)
İSAR YAYINLARI
Türkiye’de İslâm Hukuku Çalışmaları Literatürü, Hamdi Çilingir / M. Salih Eser, 528 Sayfa, 25 TL
Literatür çalışmaları, geçmişte yapılan yayınların mahiyet ve şeceresini ortaya koyma yanında, gelecekte üretilecek bilgiye kaynaklık ve rehberlik etme, bilginin daha sıhhatli bir zeminde üretilmesine katkı sağlama konusunda önemli bir işlev görmektedir.
Her alan için söz konusu olduğu gibi, Fıkıh/İslâm hukuku alanında araştırma yapanlar için de bu anlamda bir literatüre duyulan ihtiyaç izahtan vârestedir.
Ancak, hukuk teorisinden hukuka, siyasetten ekonomiye, ibadetlerden ceza hukukuna, borçlar hukukundan aile hukukuna, insan haklarından çevre hukukuna kadar geniş bir alanla irtibatlı olan Fıkıh/İslâm hukukuna dair Cumhuriyet dönemi boyunca yayınlanmış akademik çalışmaların kapsamlı bir bibliyografyası bu güne kadar çıkarılmamıştır.
Bu kitap, söz konusu eksikliği gidermek üzere hazırlanmış olup, 1928-2012 tarihleri arasında Türkçe olarak yayınlanmış kitap, tez, makale ve tebliğ mahiyetindeki akademik literatürü, konu başlıklarına göre ortaya koymayı hedeflemektedir. Fıkıh/İslâm hukuku ile ilgili araştırmaların giderek genişlik ve derinlik kazandığı ülkemizde, böyle bir eserin, hem geçmiş çalışmaların değerlendirilmesi, hem de gelecek çalışmaların inşa edilmesine önemli bir katkı yapacağı açıktır.
ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Hüseyin Nihal Atsız, Bozkurtlar, 626 Sayfa, 27,5 TL
Bozkurtlar, yazarının vaktiyle verdiği lütufkâr müsaadeleri sonucunda “Bozkurtların Ölümü” ve “Bozkurtlar Diriliyor” adlı ölümsüz eserlerin, bir arada yayınlanmak suretiyle aldığı yeni isimdir.
Bozkurtlar, her idealist Türk’ün heyecanında, fikir dünyasında, ülkücülüğünde ve inancında payı olan dev bir eserdir. Bu roman, Atsız Bey’in daha sağlığında iken edebiyatımızın klâsikleri arasında yerini almış ve yazarını da ölümsüzleştirmiştir.
Ötüken Neşriyat, uzun bir aradan – ki bu zaman zarfında bir çok meşru ve korsan baskıları da yapıldıktan- sonra, Türklüğün şuur ve gururu olan Bozkurtlar’ı yeniden yayınlarken on binlerce okuyucusunun heyecanını tazelemekten ve sevincine vesile olmaktan kıvanç duyar.
İZ YAYINCILIK
Çok Sesli Bir Ölüm, Rasim Özdenören, Yeni Baskı, 143 Sayfa, 10 TL
Çağdaş Türk hikayeciliğine yepyeni bir çehre ve yerli bir boyut getiren Rasim Özdenören, Çok Sesli Bir Ölüm’de, bireyin bilinçaltı derinliğine inerek ruhsal çözümlemelerde bulunurken, susturulmuş ve bastırılmış duyguların, dış dünyanın gerçekliği ile çakmamasından kaynaklanan insanlık trajedilerini, olayın somut sosyoloji, tarihsel, ekonomik temellerini de vererek doyumsuz bir üslupla anlatır. Keskin ve köklü bir kültür değişiminin yaşandığı ülkede, bu değişimin kuşaklar arası iletişimsizliği nasıl derinleştirdiği, giderek nasıl kopma noktasına getirdiği işlenirken, insan olgusu sadece dış yapısı ve davranışları ile ele alınmaz, onun bilinçaltı boyutu ve zihinsel macerasının coğrafyası da ortaya çıkarılır.
Aşkın Diyalektiği, Rasim Özdenören, 255 Sayfa, 16 TL
Özdenören, aşkı bir mecaz kılan beşerî koşulların bir köprü, bir merdiven olduğunu ihsas ettirirken, aşkın gerçeğini yatay boyutu dikey boyuta bağlamanın bir imkanı olarak irdeliyor. Aşkın diyalektiği ise, bu bağlantıyı kurmanın, aşk derdine düşmenin, merdiveni çıkmanın kendine özgü serüveninde karşılaşılan türlü hallerden ibaret; kalbin çeşitli hallerinden…
Ölmüş Oyuncaklar Müzesi, Akif Hasan Kaya, 120 Sayfa, 8,5 TL
Akif Hasan Kaya, öykülerinde insanı, insanın hallerini sürekli olarak toplumsal bir zemin üzerinde anlatıyor. Ülkemizde ve Ortadoğu’da yaşanan acılar, zulümler ve göçler onun öykülerinin başat temaları arasında yer alıyor. Öykülerindeki tematik zenginlik, insani olanı bütün yönleriyle anlatmanın doğal bir sonucu. Onun öyküleri, sürekli olarak gözden kaçırılan sorunları yeniden yeniden gündemimize taşıyor.
Öykülerinde görsel bir dil kullanan Kaya, Ölmüş Oyuncaklar Müzesi’nde öykünün bütün imkanlarını deniyor. Dilin sınırlarına yaslanıyor, yokluyor, onu genişletmenin yollarını arıyor. Dilin ve öykünün dünyası genişledikçe, bu dünya okuru da kendi içine çekiyor.
Seyyidler ve Şerifler, Mithat Eser, 216 Sayfa, 14 TL
Ehl-i beyt, evlâd-ı Rasûl, seyyid ve şerîf gibi isimlerle anılan Hz. Muhammed’in soyu, her dönemde toplum içerisinde seçkin insanlar olmuştur. Hz. Peygamber’e duyulan muhabbet sebebiyle onun torunlarına karşı toplumun gösterdiği ilgi, siyasetçilerin onlara karşı tutumları, seyyid ve şerîflerin hep gündemde kalmasını sağlamıştır.
Bu kitap, seyyid ve şerîflerin dünyanın dört bir tarafına yayıldığı ve devletler kurdukları, Cafer Sâdık, Musa Kazım gibi on iki imam içerisinde yer alan önemli kişilerin yaşadığı Abbâsîlerin ilk döneminde, Hz. Peygamber’in torunlarının idarecilerle ilişkilerinden toplum içerisindeki itibarlarına, evliliklerinden giyim-kuşamlarına varıncaya kadar pek çok alanda seyyid ve şerîflerin serencamını ele almaktadır.
Hz. Peygamber’in vefatından günümüze kadar güncelliğini kaybetmeyen Ehl-i Beyt’in dinî, sosyal ve kültürel konumlarıyla ilgili meseleler, eser vasıtasıyla okuyucuların istifadesine sunulmuştur.
AKIL FİKİR YAYINLARI
Uzağın Sesi, Cansaran Kızıltaş, 226 Sayfa
Hafiften bir şarkı dokunuyor saçlarıma. Eski bir kitabın sayfalarında geziniyorum. Bir dilek olmak istiyorum ardıç ağacının dalına konmak, bir çeşmenin ölümsüzlüğüne kavuşmak için.
Ölümlülerin dünyasında bir ağıt, herhangi bir yürekte sevda. Unutulmuş bir toprakta tohum. Eski bir duvarın yorgunluğuna uzanıyorum. Bahar öpüyor saçlarımı. Şefkatlimi şefkatli. Sonra bir ‘’İğde Kokusu’’.
Her şey ‘’Biraz’’ değil miydi aslında?. Pervazın kenarına konan serçe, biraz sevgi artığı, içtiğimiz su biraz hayat kırıntısı,yediğimiz ekmek biraz umut!. Bu gün bütün bunlara karıştım. Biraz suya , biraz havaya, biraz da sokağa!.
Genç çocuğun kırgın bakışları değdi gözlerime. Yürüdüm hayat herkes için ‘’Biraz’’dı aslında.
Yağmur yağıyordu İstanbul’a.
O ise kaybettiği düşünün ‘’Saklı Anahtar’’ına ağlıyordu.
‘’Sokak hem içimizde hem de dışımızdaydı’’ O kadar yoğun akıyordu ki. Sesler ve sokak birbirine karışıyordu.’
’Ses’’ beni kendine çağırıyor. Onun büyüsüne kapılıyorum. Onu dinliyorum. Yüreğime dokunuyor. Onu anlamamı istediğini düşünüyorum. Onca sesler arsında ‘’sesiyle’’ var olma savaşı verdiğini artık biliyorum. Ve bütün bunların bir deniz minaresinin iniltisindeki ‘’UZAĞIN SESİ’’ olduğunu anlıyorum.
Cansaran Kızıltaş.
‘’Cansaran Kızıltaş, sımsıcak anlatımı, saf ve pür dünyası. Bir gergef gibi duyguları ve olayları işleyişi ile dikkati çekiyor. Öyküleri yer yer deneme ve şiir sınırlarını da taşmakla birlikte, edebiyatın kendine özgü sınır tanımazlığı içinde bu okurun dimağında güzel bir tat bırakıyor’’
Sadık Yalsızuçanlar.
”Cansaran Kızıltaş bu hikayeleriyle beni çok tanıdık yerlere götürdü. Yaşanmış ve bedeli ödenmiş satırlar bunlar. Birde yürekten gelişleri var ki, çok yakıcı”…
Mario Levi
ŞULE YAYINLARI
Şarkı Söyleme Dersi, Catherine Mansfield, ÇEV: Orhan Düz, 189 Sayfa, 8 TL
Katherine Mansfield’in kısa hikayenin bir edebiyat türü olarak gelişmesinde önemli katkıları olmuştur. Kendisi hikaye yazı- mında konudan çok anlatımın güzelliğine önem vermiş, şiirsel bir dil kullanmıştır. Yazarda incelikli anlatım, psikolojik çatış- malar, derin gözlem yeteneği dikkati çeker.
Genellikle hassas kahramanlarla hikayelerini oluşturan Mansfield,
bu kahramanların ruh durumlarını göstermek için tatlı betimlemeler kullanmıştır. Mansfield’in bu kitabında başta kendisini
üne kavuşturan “Garden Parti” olmak üzere düşkırıklığının bir yaşama nasıl bulaştığını ve nasıl yaşandığını anlatan “Ölü Albayın Kızları” hikayeleri de bulunmaktadır.
Anadolu’da İslamiyet, Franz Babinger / Fuad Köprülü, 160 Sayfa, 12 TL
Bu kıymetli eser, Alman Doğubilimci Franz Babinger’in 1921 yılında üniversite açılış dersi olarak sunduğu ve ertesi yıl ZDMG’de basılan makalesinin çevirisiyle, Fuat Köprülü’nün kendi birikimlerini ekleyerek bu makaleye verdiği eleştirel cevaptan oluşmaktadır.
Anadolu’nun Türklerin eline geçmesinden sonraki din tarihinin geniş bir panoramasını veren eser, aynı zamanda bu tarihin kaynakları üzerinde de değerlendirmelerde bulunuyor. Dipnotlar ise nitelik ve niceli bakımından kayda değer.
Susam ve Zambaklar, John Ruskin, 87 Sayfa, 8 TL
John Ruskin kitap ve kadın konulu yapıtına Susam ve Zambaklar adını yani bu iki çiçek ismini vererek vahşetin ve savaşın değil; güzelliklerin, hep içinde yaşadığı ve takdir etmesini bildiği doğanın bütün yeniliklerin kapısını açacağını göstermek istemiştir. Susam, kralların hazinelerini açan sihirli bir sözcüktür; İngiliz toplumunun o susamı kullanarak yapılacak sağlıklı ekmeklere ihtiyacı vardır. Kraliçelerin bahçelerinde açan bir çiçek olan zambaksa sürekli bir ihtimam ve sevgi ister. İngiliz Edebiyatı’nın klasikleri arasına girmiş bu eser, konu ve önemi açısından yazarın en popüler eserlerinden biri olup İngiltere’de verilen “Sunday School” ödülüne layık görülmüştür.
KOYU KİTAP
Valizimde Gölgeler, Serkan Koktay, 288 Sayfa, 14 TL
Valizimde Gölgeler, ince ve derinlikli bir şekilde işlenmiş hayatların romanı. Kimlik arayışından daha çok insan olabilmenin öyküsü. Karakter, zaman ve mekan çeşitliliği içinde çağıldayan, yaşamın her rengini bulabileceğiniz bir baş yapıt. Okuyanın iç sesiyle hemen buluşabileceği kıvrak bir üslübun sahibi Serkan Koktay’ın karakterleri, toplumsal baskılara maruz kalmış kadınlar, erkekler, eşcinseller ve farklı kültürel tabakalardan oluşuyor. Hepsinin, geleceğe dair umutlarının çiçekleri kitabın her kelimesinde, sayfa aralarında. Bu kitabı okuduktan sonra kendinize, insana bakışınız değişecek.
Valizimdeki Gölgeler, günümüz okurlarının Salçalı Ekmek ile tanıyıp çok sevdiği Serkan Koktay’ın ikinci kitabı.
NESİL YAYINLARI
Endülüs`te Hazan, İsmail Toraman, 304 Sayfa, 11 TL
Avrupa krallıklarını büyüleyici güzelliğiyle kendisine hayran bıraktıran bir medeniyet ülkesi Endülüs…
Sancılı geçen yıllar, kaynayan fitne kazanları, bozulan devlet otoritesi ve türlü türlü ihanetler…
Bir yanda; devletinin bekası için kendisini feda eden Hacip Asım…
Diğer yanda; Batıdan yükselen Doğuyu görebilmek ve yanan fitne ateşini bir nebze olsun dindirebilmek için, Endülüs’e kadar gelen Derviş Yusuf…
Endülüs’te Hazan romanı Endülüs’ün “Büyük Fitne” dönemini anlatıyor. Ve bizi kırmızı güllerin solduğu, kanlı bulutların gökyüzünü istila ettiği hüzünlü bir hikâyeye tanık olmaya davet ediyor….
Resulullah (a.s.m.) Döneminde Eğitim ve Öğretim, Prof. Dr. Şakir Gözütok, 256 Sayfa, 12 TL
Tarihin tozlu sayfalarında gezindiğimizde, bugüne kadar bütünüyle ele alınamamış ve incelenememiş konuların başında ‘İslam eğitim tarihi’ni görüyoruz. Şimdiye kadar yapılan çok sayıda araştırmaya karşılık, din eğitimi sahasında hâlâ el değmemiş pek çok konunun olduğu aşikâr.
Öyle ki, İslamî eğitimin ilk safhasına, bilakis Resulullah (a.s.m.) dönemine bakıldığında eğitim ve öğretim durumu konu ile ilgili bilinen eserlerde yeterince ele alınmamış.
Resulullah Döneminde Eğitim ve Öğretim, hem İslam eğitim tarihi sahasındaki sözkonusu eksikliği gidermek hem de günümüze kadar şekillenen İslamî eğitimin ilk dönemlerdeki durumunu tespit etmek gayesi taşıyor. İslam’ın zuhurundan önceki dönemi ele alıp daha sonra Resulullah (a.s.m.) dönemini vuzuha kavuşturuyor.
Ve; Resulullah’ın (a.s.m.) sağlığında mevcut eğitim ve öğretimin durumunu genel hatlarıyla inceleyip, belli bir süzgeçten geçirerek, dönemin eğitim ve öğretimine ışık tutuyor.
Resulullah Döneminde Eğitim ve Öğretim, dönemin eğitim ve öğretim durumunu ortaya koyabilme ve ilmî gelişmelerin seyrini gösterebilme noktasında ufuk açıcı bir çalışma…
Sünnet Pedagojisinde Ergenlik, Nuriye Çeleğen, 208 Sayfa, 10 TL
* Ergenlik nedir? Peygamberler ergenlik bunalımı yaşamış mı?
* Allah Resûlü’nde ergenlik sıkıntıları olmuş mu?
* O’nun (aleyhissalâtu vesselam) yanındaki ergenler bunalıma düşmüş mü?
* Huyları farklı insanlar aynı eğitim metoduyla terbiye edilebilir mi?
* Kişiye özel eğitim metodu var mı?
* Eğitimde hangi esmalar yansır?
* Kişiyi terbiye eden esma hangisi?
* Çocuklarımızı hangi pedagojiye göre eğitiyoruz? Sünnet pedagojisini ne kadar biliyoruz?
* Eğitimde ebeveyn perde olur mu?
* Ergenlik biyolojik bir hal midir? Neden herkeste aynı durum gözlenmiyor?
* Ergenlik döneminin yakıcı ve yıkıcı geçmesinin temeli ergenin ilk günahla karşılaşması mıdır?
* Bilim ergenlik dönemini sorunlu kabul ederken, Allah Resûlü bu yaşlardaki ergenlere nasıl en büyük sorumlulukları vermişti?
Sünnet Pedagojisinde Ergenlik bu ve daha pek çok sorunun cevabını veriyor. Çocuklarımızın eğitiminde sorun yaşamamak için ‘sünnet pedagojisi’ni hayatımıza dahil ediyor.
Bir Mükemmel Günün Hikayesi, Ayşegül Akakuş Akgün, 112 Sayfa, 6 TL
Bazen hiç hesapta olmayan bir plan devreye giriverir ve hep daha sonra diyerek ertelediğiniz dopdolu bir gün yaşarsınız.
Günlerini verimli geçirmek isteyen bir genç kız, ailesi şehir dışına çıktığında bir gün boyunca yalnız kalır. Evde yalnız kalan bir genç kızın elbette tek programı arkadaşlarıyla gezmektir. Oysa bir gün daha mükemmel geçirilebilir.
Peki, bir genç kızın asıl planı ne olmalı?
İki günü birbirine eşit yaşamayı kendisine zarar sayan bir genç kızın hikâyesi…
Bir Mükemmel Günün Hikâyesi, günlük yaşamını boşa harcadığını düşünen gençlerin aslında manevî planlarla nasıl mutlu olduklarının hikâyesini anlatıyor.
REMZİ KİTABEVİ
Elçiye Zeval Olmaz, Güzin Özen Yılmaz, 256 Sayfa, 17,50 TL
Büyük Türk’e elçi olmak kolay değildi. Dünyanın en önemli ticaret merkezi konumundaki İstanbul’da usta diplomat olmak yetmiyordu, güçlü ve dayanıklı olmak da şarttı. Payitahtta onları, rakip ülkelerin
elçileriyle entrika dolu, acımasız bir savaş bekliyordu. Osmanlı yöneticilerin çok farklı diplomasi yöntemlerine de ayak uydurmak zorundalardı. Kaptanıderya Gazi Hasan Paşa’nın aslanı
dizlerinin dibine çöktüğünde sakin kalmayı başarmak; sadrazam Rüstem Paşa topatan kavunu eşliğinde tehdit dolu alışılmamış bir haber gönderdiğinde, aynı yaratıcılıkta karşılık verebilmek
gerekiyordu. Elçiler arasında, İstanbul elçiliğinden sonra Fransa dışişleri bakanlığı
da yapan Vergennes gibi, hayallerindeki kadına Beyoğlu’nda rastlayarak aşkı ve mutluluğu İstanbul’da bulanlar da vardı, burada hayatını kaybedip bir daha ülkesine dönemeyenler de…
Güzin Özen Yılmaz bu kitapta, 16. ve 18. yüzyıllar arasında Osmanlı İmparatorluğu’nda görev yapmış yabancı elçilerin, ilginç ve renkli öykülerini gün ışığına kavuşturuyor.
Yeter ki Sonu İyi Bitsin, William Shakespeare, 160 Sayfa, 12,50 TL
Yeter ki Sonu İyi Bitsin hayali bir dünyada geçen, geleneksel halk masalı özellikleri yanında kimi toplumsal gerçekleri de irdeleyen sıra dışı bir “komedi”. Aşk ve para, erdem ve toplumsal statü gibi çelişen değerler yer yer çarpıcı ve ustalıklı bir dille sorgulanıyor.
Çoğu halk masalında görüldüğü gibi bu oyunda da yaşlılar daha olgun ve anlayışlı, gençler ise daha uyumsuz ve isyankâr. Sonuçta ise iyimserlik teması ağır basıyor.
TRUVA YAYINLARI
Yağmur “Kıyamet Çiçeği”, Onur Aydın, 256 Sayfa, 15 TL
Tarihin en büyük felaketlerinden biri; Çernobil Faciası! Çernobil’in kahramanları ve kurbanları… Destansı bir aşk hikâyesi… Trabzonspor ve unutulmaz bir futbol sezonu 1996… Ve Kazım Koyuncu… Farklı yaşamlar, ortak kader, tek bir öykü… Aşk, fedakârlık, acılar, mutluluklar, umutlar ve ölümler… Etkisinden uzun süre kurtulunamayacak bir kitap…
– Ölümü yavaş yavaş içlerine çekmeye başlamışlardı. Azrail, toz bulutu ile kamufle olmuş, ağır çekim bir ölümü enjekte etmek üzere içlerine sızmıştı.
– Amirin gözlerinin içine kararlılıkla baktı Viktor. “Burada, ülkesini ve çocuklarını sevmeyen hiç kimse yok!”
– Kazım konuşmaya başladığında bakışlardaki dikkat keskinleşmişti. “Bu ülkede yaşayan herkes için söylüyorum bunu. Bizim birbirimizi kabul etmemiz için, birbirimize benzememize gerek yok. Aynı dili konuşmamıza da gerek yok. Biz, biz olduğumuz için birbirimizi kabul edebiliriz”
– Hırsını alamıyor, Elena’yı bulamıyor ve hiçbirine güç yetiremiyordu. Sıktığı yumruğunu dişleriyle deler gibi ısırmaya başladı. Gözünden yaş değil, aşk ve gurur akıyordu.
– Adam da hayretle bakıyordu gördüklerine. “Valla Bayburt’u bilmem ama Trabzon, Trabzon olalı böyle bir şey görmedi” dedi gülerek. Sanki Trabzonspor şampiyonluğa değil, Trabzon özgürlüğe yürüyordu.
– O taş küçüktü ama meteor taşı gibi büyük bir etki yaratacaktı. Hiç kimse atılan küçük bir taşın, futbol tarihini değiştireceğini bilmiyordu.
LABİRENT YAYINLARI
Aşka Vakit Yok, Sibel Köklü, 160 Sayfa, 12 TL
“Asansörle dördüncü kata çıkıp Cemal Bey’in odası nerede diye etrafına bakındı. Daha önce hiç gelmemişti. Gazeteler plazalara taşındığından beri, kendilerini odalarına kapatan köşeciler, diğer çalışanlarla pek muhatap olmazdı. Birkaç sene önce gazetenin diğer bir köşe yazarı ile yaşanan polemik aklına geldi.
Dördüncü kattaki odasına çıkmak için asansöre binen köşe yazarı, arkasından gelen birkaç genç gazeteciyi engellemiş, onlarla birlikte yolculuk etmekten imtina etmişti. Tabii herkes bu seçkinci tavır karşısında şok olmuştu. Üstelik adam eski solcu, şarkıları dilden dile dolaşan bir sanatçıydı. Pek çoğu onun şarkılarıyla büyümüş olan genç gazeteciler bu davranıştan hem utanmış, hem de adamdan nefret etmişlerdi.”
(Kitaptan)
Sibel Köklü, okurlarla ilk defa buluşan gazeteci Rüya Keskin’in son macerasında, medyanın çürümüşlüğüne meydan okurken, Kıbrıs’taki kumarhanelerde dönen ve içinde siyasilerin de olduğu bir cinayeti çözmeye çalışıyor.
Karanlıkta İki Ceset, Suphi Varım, 144 Sayfa, 13 TL
“Sokratis Eliseos özel dedektifti. Avrupa’daki şirketlerin ticaret yapmak istedikleri İzmirli tüccarlar hakkında gizli araştırmalar yapar, borcunu ödemeden ortadan kaybolan işadamlarının peşlerine takılır, sahtekârlık olaylarıyla uğraşırdı. Cevdet Sami’yle beş yıldan beri tanışıyordu. İncelediği esrarengiz olayları çözmek için serkomiserin görev yaptığı karakola sık sık gider, ondan bilgiler alırdı. Polisin de ona danıştığı konular olurdu. Ancak Cevdet Sami, ilk kez bir cinayet olayında yardımını istemişti.”
(Kitaptan)
1800’ler İzmir’i. İki cinayet. Osmanlı’da bir serkomiser ve Rum bir dedektif. Çeşitli etnik vatandaşların yaşadığı, Rus ajanların cirit attığı bir ortam.
Suphi Varım, önceki romanlarındaki sürükleyicilik ve heyecan dozunu artırmış. Karanlıkta İki Ceset, günümüz Türkçe polisiye edebiyatına yeni bir mihenktaşı olmaya aday bir roman. “Katil kim?” hiç bu kadar zor ve bilhassa zor olmamıştı. Polisiyenin labirentlerinde dolaşırken aynı zamanda eski İzmir’in, yani Simirna’nın kaldırımlarında yürümek ve faytonların tozunu yutmak okura büyük bir zevk verecektir…
PARADOKS YAYINLARI
Cennet Kadınları, Eda Bildek, 400 Sayfa, 19 TL
Dışarıda mevsim, havada çığlık çığlığa kuşlar, toprakta karıncalar zikrederken yaratıcıyı, bir kadının kalbinden yükselir bir erkek ve ellerinde büyür masum bir bebek… Kadının dokunduğu yerden açar umut çiçekleri. İnsana bahşedilmiştir kur-an’ın yükü ve merkezine edep diye inşa edilmiştir kadın. Her şey bir kadının varlığında hayata kavuşur. Bu yüzden kur-an, cahiliye döneminin itilmiş ve horlanmış kadınını fezaya yükseltmiştir, Allah resulünün ışığından.
Diri diri toprağa gömülen, pazarlarda köle diye satılan kadına dokunmuştur İslamiyet.
Ve bu kutsal kadının kendisine Hz Aişe’nin öğrenme, Hz. Hatice’nin vefa, Hz Asiye’nin bataklık içerisinde bile kurtuluş çiçeği olarak açan ruhunu örnek almasını işaret etmiştir. Kadın kendine değer vermeyi unutup, çirkinliklerden sıyrılamadığı gün, eli sopalı, kalbi karanlık erkekler yetişmeye başlamıştır bu ülkede. Sonra bu erkekler kadını daha da kayıplaştırmış, eksikleştirmiştir. Bir kadını değersizleştirmekle başlamıştır, yıkılan yuvaların resmi. Ülkemizde çağdaş kadın diye çizilen resimlerin ardında İslam’ın yücelttiği kadını yıkan darbeler sinsice işlenmiştir.
İşte çağımızın cehaletinden arınmak için Cennet kadınlarının en güzel örnekleri olan Hz. Âmine, Hz. Hatice, Hz. Meryem, Hz. Aişe, Hz. Asiye, Hz. Sümeyye, Hz. Fâtıma, Hz. Zeynep, Hz. Rabia, Hz. Hifâ gibi mukaddes kadınların hayatına yolculuk etme vakti. Kadın, iki hece alfabede… Oysa bir hayat risalesi gönüllerde…
Antoloji türünde yayımlanan kitap “Cennet Kadınları” 400 sayfadan oluşuyor. Kitap, Eda Bildek derlemesi ile Paradoks Yayınları tarafından neşredildi.
DERGAH YAYINLARI
Hikmet-i Peder, Ahmet Mithat Efendi, Haz: Gizem Akyol, 128 Sayfa, 7 TL
Bütün bir Tanzimat ve Servet-i Fünun devirlerini ve hatta Meşrutiyet devrinin de ilk yıllarını eserleriyle dolduran Ahmet Mithat Efendi’nin birden çok sıfatı vardır: Gazeteci, hikâye ve roman yazarı, tarihçi, ilahiyatçı, felsefeci… O, bütün bu alanlarda ciltler dolusu eseri bulunan, edebiyat-tan coğrafyaya, müzikten dinler tarihine hemen her konuda kalem oynatmış ve okuyucularını her alandan haberdar etmek isteyen bir gazeteci, bir ansiklopedisttir.
Hikmet-i Peder “babalık felsefesi”nin yorumlandığı bir romandır. Ahmet Mithat’ın pedagojiyle ilgili başka kitapları da olmakla birlikte bu eserinde evlilik, çocuk terbiyesi, eğitim ve aile konularını felsefî bir zeminde ele alınmış ve Kuran’daki “hikmet” kav-ramı devreye sokulmuştur. Bu yönüyle yazarın bu eseri, diğer eserlerinden farklılık gösterir.
Aziz Feylesofum / Refik Halid’den Rıza Tevfik’e Mektuplar HAZ: Abdullah Uçman , 13 TL
Osmanlı döneminde milletvekilliği ve Milli Eğitim Bakanlığı yapmış ve 150’likler listesine alındığından uzun yıllar sürgünde yaşamış olan şair ve filozof Rıza Tevfik Bölükbaşı’nın terekesinden çıkan ve ailesi tarafından Abdullah Uçman’a emanet edilen mektupların arasında devrin siyasi, edebî ve kültürel meseleleriyle alakalı, yakın tarihimize ışık tutacak birçok mektup bulunmuştur.
Bunların içinde Refik Hâlid tarafından yazılmış altmış yedi mektup, yine Abdullah Uçman
tarafından aslına uygun olarak hazırlanmış ve okuyucunun istifadesine sunulmuştur. Ayrıca çalışmaya Rıza Tevfik’in yazdığı ve kendisi hakkında yazılmış on üç mektup da “Ekler” başlığıyla ilave edilmiştir.
Askerî Modernleşmenin Dinî Müdafaası / Es‘ad Efendi’nin Şerhli es-Sa‘yü’l-Mahmûd Tercümesi, Mahmut Dilbaz, 248, Sayfa, 15 TL
Osmanlı ve İslâm dünyasında modernleşme hareketleri askerî yenilgilerin ve toprak kayıplarının artmasıyla birlikte askerî sistemde yapılan Batı tarzı yeniliklerle başlamıştır. Hususen XVIII. asrın ikinci yarısından itibaren teşebbüs edilen bu yeniliklerin meşruiyetini ve gerekliliğini savunmak üzere bir kısım ulemanın risaleler kaleme aldıklarını görmekteyiz.
Bu kitabın temel meselesi, modernleşme tarihimizin ilk safhası diyebileceğimiz bir zaman diliminde yaşamış Müslüman düşünür ve ilim adamlarının modernleşme hadisesiyle nasıl ve hangi düzeyde ilişki kurduklarını anlamaya ve açıklamaya çalışmaktır.
Bu soru, zikredilen dönemde yaşamış ilmiye mensubu bir zatın kaleme aldığı bir risale merkeze yerleştirilerek cevaplandırılmaya çalışılıyor…
Zehra / Nabizade Nazım’ın Ünlü Romanı…, HAZ: Nederet Kurudere, 171 Sayfa, 10 TL
Nabizade Nazım’ın eserleri arasında, roman türündeki tek kitabı Zehra’dır. Bununla beraber
Yazarı şöhrete kavuşturan kitap da bu eseri olmuştur.
Roman karakterlerinin ruh tahlillerinin ön plana çıkarılmış olması, eserin Türk edebiyatında ilk psikolojik roman denemesi olarak değerlendirilmesine de neden olmuştur. Ayrıca bazı kaynak ve hatıralarda Nabizade Nazım’ın, kitabın bazı bölümlerini yazabilmek için tulumbacıların arasında bir müddet yaşadığı belirtilmektedir.
Nabizade, Zehra’da döneminin felsefi akımlarını takip ettiğini hissettirdiği gibi iyi bir gözlemci olduğunu da kanıtlamaktadır.
YAPI KREDİ YAYINLARI
Neredesin Arkadaşım, Yaşar Kemal, 11 Sayfa, 6 TL
Yapı Kredi Yayınları’nın Doğan Kardeş dizisinden çıkan Neredesin Arkadaşım, Yaşar Kemal’in Çocuklar İnsandır kitabından yapılan bir seçme. Büyük ustanın 70’li yıllarda sokak çocuklarıyla yaptığı röportajların bir araya getirildiği Neredesin Arkadaşım, bugün hayatın acımasız yönünü ayna gibi suratımıza tutan sokak çocuklarının çaresizliğini anlatıyor. Biz her ne kadar bu sorundan kaçmak istesek de, Türkiye’nin değişmez bir gerçeği bu.
Türk edebiyatının çınarı Yaşar Kemal, 1970’li yılların İstanbul’unu karış karış gezerek sokak çocuklarıyla röportajlar yapmıştı. Surların kuytularında, karanlık sokaklarda, metruk binalarda onlarla konuşup çocukların gözünden hayatın acımasızlığını, aile hasretini, kimsesizliği ve hayallerini usta kalemiyle anlattı.
Aradan neredeyse 40 yıl geçti… En yüksek binalarının apartmanlar olduğu yıllardan, gökdelenlerin gökyüzünü hapsettiği zamanlara gelindi. İstanbul acımasızca büyüdü. Ama o çocuklar hep sokaklarda kaldı. Eskiden daha küçük kentin soğuğundaydılar, bugün beton metropolün gölgesinde iki büklüm uyuyorlar. Gece hayatının gürültüsüne boğulmuş sokaklarda, trafiğin sıkıştığı caddelerde ve sokak gösterilerini oyun edinmiş en ön saflarda onlar var. Üstelik artık savaştan kaçıp yersiz yurtsuz kalmış Suriyeli çocuklar da yanlarında.
Yaşar Kemal’in 1975’te sokak çocuklarıyla yaptığı röportajların yer aldığı ‘Çocuklar İnsandır’ kitabı bu nedenle halen güncel bir sorunu ortaya koyuyor. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Neredesin Arkadaşım, bu kitaptan alınan röportaj seçmelerini Doğan Kardeş dizisinde çocuklar için bir araya getiriyor.
Tel Dolaptaki Karpuz, Artun Ünsal, 153 Sayfa, 12 TL
1950’lerin Kadıköy’ünden Afganistan’ına, 60’ların Paris’inden 70’lerin Kıbrıs’ına, dost meclislerinden Çengelköy muhabbetlerine, aşklardan ayrılıklara, yollara ve yolculuklara…
Anadolu’nun geleneksel tatlarına dair “lezzet” kitaplarıyla tanınan Artun Ünsal, bu kez anılarıyla çıkıyor okurunun karşısına.
Elinde “eski hallerinden” yıpranmış bir bavul, siyah beyaz fotoğrafların içinden bakıyor hayata; tel dolaplı bir mutfağı, limon çiçeklerinin kokusunu ya da bir günbatımını hatırlayarak…
Mr. Norris Aktarma Yapıyor, Christopher Isherwood, Çev: Betül Kadıoğlu, 219 Sayfa, 15 TL
Christopher Isherwood, her ikisi de Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Hoşça Kal Berlin’le birlikte iki ünlü “Berlin romanı”ndan biri olan Mr. Norris Aktarma Yapıyor’da, Arthur Norris adlı tuhaf, sevimli, esrarengiz kahramanı odağa alarak 1930’lar Berlin’i ve Avrupa’sının bir portresini çiziyor. Hem Mr. Norris gibi çeşitli siyasi kamplar arasında ustaca “hat değiştiren” karakterler hem de Berlin’in yeraltı dünyasına itilmiş kişiler aracılığıyla, İkinci Dünya Savaşı arifesindeki Berlin’in kozmopolit dünyasına tanık oluyor, kentte şiddetlenen siyasi çatışmaları ve Nazizmin yükselişini bir “gündelik hayat tarihi” okur gibi okuyoruz.
Mr. Norris Aktarma Yapıyor sıra dışı kahramanları ve güçlü mekân duygusu sayesinde, kayıp bir dünyayı bütün renkleriyle yeniden canlandırıyor.
Okuya Yaza Geçiyor Ömür, Bitmiyor Kitap, Oğuz Demiralp 333 Sayfa, 23 TL
Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Sabahattin Ali, Ziya Osman Saba, Cahit Külebi, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Ahmet Oktay, Ferit Edgü, Oğuz Atay, Selçuk Baran, Orhan Pamuk, Mehmet Taner, İhsan Oktay Anar… Rousseau, Flaubert, E. Dickinson, Rilke, Kafka, R. Walser, Gide, W. Benjamin, Camus, Beckett, M. Houellebecq…
Eğer bu yazarları okuduysanız bu kitabı da okumanız gerekecek. Çünkü Oğuz Demiralp, geniş bir kültür alanında dolaşıyor. Dahası, derin okumalarla çıkardığı sonuçları tartışarak bütün bu yazarlara kültürel ve yazınsal bir açıklık getiriyor… Eleştirel de olsa yorumsal da olsa özgün kalmayı başaran, engin bakışlı bir yazın düşünürü ile baş başa kalmanın keyfini yaşatan bir kitap: Okuya Yaza Geçiyor Ömür, Bitmiyor Kitap.
İs Odası, Doğan Yarıcı, 104 Sayfa, 8 TL
Karanlık hastane koridorlarından rutubetli bodrum katlarına, gölgeli arka bahçelerden gece yalnızı lunaparklara, yaması yarabandı eski fotoğraflardan suskun ve nemrut kahvelere… Küçücük bir anı, kaçamak bir bakışı,
Çağdaş edebiyatımızın önemli kalemlerinden Doğan Yarıcı, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan İs Odası ile kocaman bir “an” bırakıyor okurun avucuna.
Komünist Ufuk, Jodi Dean, Çev: Nurettin Elhüseyni, 145 Sayfa, 11 TL
Komünizm 1989’da öldü mü yoksa ufkumuzu belirlemeye devam mı ediyor? Proletaryanın, emeğin yapısının, siyasal arenanın geçirdiği değişim karşısında Marksist solun pozisyonunda ne tür kaymalar oldu?
Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Komünist Ufuk, ekonomik krizlerin, halk ayaklanmalarının, hak arayış hareketlerinin giderek daha görünür ve belirleyici hale geldiği, buna karşılık komünist idealin giderek artan oranda tartışılmaya başladığı bir dönemde, komünizmin imkânlarını araştıran bir çalışma.
Sovyetler Birliği sisteminin başarısızlıkları ve hatalarından yola çıkan yazar, komünist idealin günümüzde nasıl hayata geçirilebileceğini son on yılın literatürünün kılavuzluğunda inceliyor ve yeni bir okuma modeli sunuyor. Bu yeni modelde komünizmin potansiyeli altı ana başlık altında inceliyor: Sovyetlerimiz, Mevcut Güç, Halkların Egemenliği, Ortak varoluş ve Ortak kaynaklar, Arzu, İşgal ve Parti. Mevcut sistemin açmazlarından bir çıkış yolu, yeni bir kolektif siyaset arayışında olanlar için elzem bir kitap Komünist Ufuk.
Rüya Ormanı, Filiz Özdem, 6 TL
Yapı Kredi Yayınları – SEK işbirliğiyle yayımlanan, Filiz Özdem’in yazdığı Rüya Ormanı, küçük Ali’nin süte dair ilginç bilgileri öğrendiği Sütün Yolculuğu’nun (YKY, 2013) devamı niteliğinde…
Yarı yıl tatilinde bir haftalığa anneannesini ve dedesini görmeye giden küçük Ali, dedesiyle birlikte karla kaplı güzelim ormanda yürürken aklına şahane bir fikir gelir: “Keşke rengârenk kar yağsaydı, ne kadar güzel olurdu, değil mi dede?”
Bu şahane fikrine, anneannesinin yaptığı elmalı kurabiyelere eşlik eden sütünü içerken bir yenisini ekler Ali: Kar taneleri rengârenk olabiliyorsa, çok sevdiği süt neden olmasın?
Ali’nin dileğini duyan Möömu, can arkadaşının hayalini gerçeğe dönüştürür ama bir farkla: Küçük dostunun rüya ormanında rengârenk kar taneleri yerine, çilekli süt akan şelaleler, ışıyan sarı dereler ve çikolata sütlü göller vardır! Büyülü bir ormandadır artık Ali; üstelik Möömu onu “renkli” arkadaşlarıyla da tanıştıracaktır.
Gölcüğün Küçük Avcıları, Yalvaç Ural, 57 Sayfa, 7 TL
Yalvaç Ural, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Gölcüğün Küçük Avcıları kitabında çocukluk arkadaşlarının sevgi ve merhametle sarmalanmış gerçek öyküsünü anlatıyor.
Çocuk edebiyatımızın en üretken yazarlarından olan Yalvaç Ural, içinde Thomas Hardy gibi ünlü yazarların yer aldığı Oxford University Press’in The Meaning of Gifts, Four Turkish Stories ve Bookworms Club Bronze adlı üç kitabında yayımlanan bu hüzünlü ama öğretici öyküde, Anadolu’da geçen çocukluğunu ve küçük dostlarını selamlıyor.
“Bilmeden yaptığımız yanlışın acısı yüreğimizi burarken, gözyaşlarımız arasında ikisini de çukura gömdük, üzerlerini kar çiçekleriyle örttük. O günden sonra sevgiliyle ilintili ne varsa, hep bir turna duyarlığıyla şekillendi içimizde.”
Hınzır Kedi Toful’un Günlüğü, Anne Fine, Çev: Selahattin Özpalabıyıklar
Konu Toful’sa hiçbir şey göründüğü gibi değildir!
Sıkı durun! Karşınızda hem bilgiç hem hınzır hem de komik bir kedi var. Adı Toful. Tamam, evet, kuşu o öldürdü. Doğru, eve de ölü bir fare getirdi. Ama konu bu değil ki! Onun asıl anlayamadığı, kedi kapısından büyük uğraşlar vererek geçirdiği tavşanı gören “ailesinin” kopardığı yaygara.
Bütün gerçekler Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan, Anne Fine’ın yazdığı Hınzır Kedi Toful’un Günlüğü’nde!
İngiliz yazar Anne Fine, sayısı 50’yi geçen kitaplarıyla “Carnegie Medal” , “Whitebread”, “Guardian”, “Smarties” gibi önemli İngiliz çocuk ve gençlik edebiyatı ödüllerini kazandı. Madame Doubtfire adlı çocuk romanı “Mrs. Doubtfire” adıyla filme alındı (1993). Başrolünü Robin Williams’ın oynadığı film, ülkemizde de “Zoraki Dadı” adıyla gösterildi ve büyük ilgi gördü.
Piri Resi’le Açık Denizde, Arslan Sayman, 109 Sayfa, 9 TL
Bruni’nin Avlusu, Engin Mavi, Hezarfen’in İzinde… Gökyüzünde ve Piraye’nin Bir Günü gibi beğenilen kitapların yazarı Arslan Sayman’dan macera meraklısı küçük okurlara yeni bir armağan: Piri Resi’le Açık Denizde, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.
Piri Reis’le Açık Denizde, küçük bir kızın kendini ve dünyayı keşfetme arzusunu, Deniz Üçbaşaran’ın hayat dolu çizgileriyle anlatıyor.
Keşifler, kâşifler, haritalar, dünya sehayatleri, tekneler, yelkenler, engin mavi denizler… Arslan Sayman’ın meraklı kahramanı Azra, herkesi şaşırtan ama kimsenin cevaplayamadığı bir sorunun peşine takılır: Dünya üzerinde, haritalarda görünmeyen, bugüne kadar kimsenin ayak basmadığı yerler var mıdır acaba?
Sorular birbirini kovalarken ünlü denizci Piri Reis ve büyük eseri Kitap-ı Bahriye’yle tanışan “kâşif adayı” Azra, bu büyük tutkunun peşinde kartografiden denizciliğe, “kişisel harita”dan “zihinsel harita”ya, pek çok yeni kavramla karşılaşır.