Anadolu Şehir Efsaneleri ve Hikâyeleri
Yazar :İsrafil ALTINER
Eserin Dili :Türkçe
Kategorisi :Tarih/Kültür/ Turizm
Kağıt Bilgisi :Kuşe
Kapak Bilgisi :Karton
Baskı Tarihi :Aralık-2014
Baskı Sayısı :1 Baskı (3,000 ADET)
Sayfa Sayısı :104
Ebat :22 x 22
Isbn :978-605-61271-5-1Etiket Fiyatı :30,00 TL kdv dahil
ARKA KAPAK HİKÂYESİ
Söze Anadolu’dan Başlayalım
Demir asa, demir çarık… Şöyle, Anadolu’ya Anadolu içlerine Ankara’ya yakın, Kızılcahamam’a kadar uzanalım. Biraz ilerde Taşlıca köyü var, Köyün yanı başında bir taş oluk oluğun yanında bir yatırın türbesi var.
Anadolu’nun dili burada çözülür. Bir ihtiyar anlatır uzun uzun …
Bir Türk sultanı, asker toplayıp sefere çıkar, dağ, taş, dere tepe aşarlar. Ağustos sıcağı dudakları çatlatır, damakları kurutur. Asker susuz, su mataraları boş, işte tam bu sırada omzunda ayran bakracı, ak saçı lime lime, heykel gibi bir ana görünür. Yanık bağırların, susuz mataraların tek umudu bu şefkat sembolü ihtiyar ana da. Kadın yaklaşır yavrularım der hoş geldiniz alın ananızın ak sütü gibi helal olsun için ayranımdan omzundan bakracını indirir, buradaki taş oluğa doldurur. Asker oluğa üşüşür, mataralarını doldururlar …
—Doldur oğlum!
—Dolu ana.
—Doldur yiğitlerim
—Ana dolu.
İhtiyar ana (doldur!) dedikçe, Askerler (ana dolu!) diyerek, buz gibi ayranla bağırlarını serinletirler. Bir bakraç ayran, bir orduya yeterde artar bile. O günden sonra, bu kutsal topraklara (Anadolu) deyiverir herkes.
Oluğun yanı başındaki mezar, bu ihtiyar ananındır. Ziyaret edilmesi gerekmektedir. Daha doğrusu bu mezar, bu toprakları kanıyla sulayan yiğitlerin anası, Anadolu’nun ta kendisidir. Bu taş oluğu, bu adsız mezarı Anadolu’nun her köşesinde bulabilir, bu hikâyeyi her yerde duyabilirsiniz.
Batılı coğrafyacıların çoğu zaman (Küçük Asya) dedikleri Anadolu adı (Anatolos)’ dan gelmekte. Batı kaynaklarında bu ad (Anatolia) olarak geçer. Genel olarak İslam âlemi ve Araplar, Doğu Roma toprakları içinde kalan Anadolu’ya (Memalik-i Rum) demişler, öyle tanımışlardı. Türkler (Anatolia) adını (Anadolu) olarak Türkçeleştirmiş, bunu bir ananın kutsal şefkatine bağlamışlardır. Tol kelimesinin (Yurt-Mekân) demek olduğunu söyleyenlerde vardır.
Şüphesiz bu ilmi bir çalışma değildir. Belki bir folklor derlemesi diyebilirsiniz. Ama ne denirse densin, Anadolu’da nereye giderseniz gidin, Şehirlerin, Kasabaların ve Köylerin adları üzerine çeşitli hikâyeler ve efsaneler dinlersiniz. Biz bazı örneklerini verdik, bazen benzerlini bazen de çok farklı olanlarını duyabilirsiniz. Gerisini siz getiriniz, sorunuz ve araştırınız…
Şimdi biz bu Ana’nın irili-ufaklı çocukları olan şehirlere dönelim ve adlarını okuduğumuz, yâda dinlediğimiz hikâye ve efsaneleriyle dillendirelim.