Niçin ‘Seyyid Kutub Yorgunluğu” konusu seçildiğini şöyle açıklıyor:
Bizim açımızdan bunun cevabı; Seyyid Kutub hakkında söylenenleri bir kez daha tekrarlamak, ağdalı bir dille Kutub’un tespitlerini hiçbir kritiğe tâbi kılmadan yinelemek veyahut Şehit (inşallah) Kutub’u idolleştirmek hiç değil.
‘Niçin Seyyid Kutub’ sorusuna, amacımızın ‘ne olduğundan evvel ‘ne olmadığından’ başlamak zorunda olmamızda aranmalıdır sorunun yanıtı. Zira yeni Türkiye İslamcılığı için Kutub söylemi bir yük gibi durmaktadır. ‘Yine ve hâlâ mı Kutub’ naifliği, kümülatif fikrî bir değişim, gelişim ve derinlikten, hatta ‘Kutub’u aşma’ durumundan ziyade; savruluşu imlediği ve ifşa ettiği için rahatsızlığın ifadesi olarak durmaktadır. Yenidünya ve gerçekliğimizde Kutub, bir kambur, bir ağırlık olarak görülmektedir.
Bu sayısında NİDA, Kutub’a, doğrunun merkezî konumunu değil; ‘İslâmî alternatif arayışlarının, bireysel, sosyal ve siyasal alanda sahih yöneliş çabasını’ temsil eden metaforik bir anlamını yüklemeye çalışmış.
Dergide konuyla ilgili yazısı bulunan yazarlar:
- Arif Arcan,
- Altan Murat Ünal,
- Ali Bulaç,
- Nusret Altundağ ve
- M. Yaşar Soyalan.
- Konu hakkında, kapsamlı iki de röportaj yer alıyor: Biri Kutub üzerine çalışan
- Halil İbrahim Yenigün ve
- Mısrî mütefekkirlerden Muhammed İmâra.
Bunların dışında dergide; Ragıb Ergün, Ömer Karataş, Yunus Namaz, İbrahim Sarmış, Adil Akkoyunlu, Hüseyin Karatay, Mehmet Çelen, Semra Kürün Çekmegil, Fatıma Neşe Tuna ve Raziyenur Özköse’nin yazıları yer alıyor.
Her ay bir mütefekkirin manifestosunu yayınlayan NİDA’daki bu ay ki manifesto da Metin Önal Mengüşoğlu’ndan…