Hayati Sır’dan ruhun sırlarını açan kitap:
RUHUN ‘AŞK’ HALİ!
Ey Kalbim Kur’an!
‘Ruh’! Ruha kavuşunca! Tüm kainat hisseder o anı! Ve zikrederler…
Tüm yıldızlar… ağaçlar… kuşlar… çocuklar… masumiyet! Zikreder… Bu ‘aşk’ı!
‘Aşk’! ‘Aşk’a gelir…
Hangi zaman… Acil bir zaman… Olaylar hızla akarken… Kötülük her gün biraz daha artarken… İyilik azalırken… Şeytan… ‘Ruh’umuzu kuşatırken… Şimdi ‘oku’mayacağız da! Ne zaman okuyacağız… Ey Kalbim Kur’an! ‘Ruh’umuz Aşktır ‘biz’im… “Ruhun ‘Aşk’ Hali”yiz… ‘Biz’! Bu kuşatılmayı ancak! Kalbimizdeki vahyi ‘oku’yarak aşabiliriz… O zamanlar işte! ‘Aşk’ın o ‘bir’ halinin içine girmeliyiz… ‘Ruh’umuzu kurtarmalıyız… Ruhumuzla sırlanmalıyız…
Ey Kalbim Kur’an! Başlıyoruz… Ruhun sırlarını açıyoruz…
Hayati Sır ‘ruhun’ derinlerine iniyor son kitabında.
Çünkü…
‘Ruh’ konusu! ‘Bir’ sırdır… Üzerine düşünürken… Tefekkür ederken… Yazarken…. Temkinli olunmalıdır… ‘Kalem’ titrer… Yazmak istemez bazen… Zorla yazdırılmaz… Beklenir… Sükunet içine girilir… Secde edersin… Secdedeyken… ‘Kalem’! Yazmak ister… Asıl yazı odur… ‘Alın yazısı’ gibidir…
Kitaptan Seçmeler:
‘Bir’ unutuluştur dünya! ‘İnsan’ ‘bir’ unutuluştur… Unutmak için doğar bunca çocuk!
*İnsan kalbiyle ayaktadır… Kalbi çarpmazsa ayağa kalkamaz… Ölüdür… Kalbin zikri! Kur’an’dır…
*O Kur’an sesi! Benzersizdir… Eşsizdir… Biriciktir… İnsanlığın ana dilidir…
*Şiir! Elbette! Kıblesi olan şair için! ‘Bir’ kurtuluştur bu dünyadan…
*Bilir misiniz ki? İnsan… ‘Bir’ meçhule yazar… Kıyılardan! Yazdıkça uzaklaşır… Bedenini de terk eder…
*Ölüm! İnsanı öteki dünyada bilinir kılar…
*Hakikat! Kainatın ahengiyle ‘bir’ titreşmektir… O ahenkli titreşmenin içindeyken yazabilmektir… Budur! Hakikatli yazı!
*Sessizlik olmadan duyamazsınız… İç sesinizi! Bunca gürültü bunun için… Duyamayasınız diyedir… İç sesinizi! ‘Şeytan gürültüsü’!
*Koruyun yeryüzünü! Gökyüzünü! Kainatın hakikatini! ‘Mehdiyet’ budur! Kalbinizde ‘bir’ hidayete erin ki! ‘Hakikat’ korunabilsin…
*Aklınızı kalbinize alın…
*O an işte! Kalbin… Zamansızlığının içindedir… Ve arada hiçbir şey yoktur… Rabbinizle!
*‘Şey’leşmeyen insan kalmasın ister şeytan!
*Sessizliğin ‘bir’ dili vardır… Ağaçların! Toprağın… Bozkırların… Gökyüzünün… Yeryüzünün ‘bir’ dili! İşte o dil! Cennet’in dilidir…
*İçiniz… ‘Bir’ gökyüzüdür! Sırlarla kaplı ‘bir’ gökyüzü! İnsan… Ancak! İçinden… Yükselebilir ‘miraç’a!
*İnsan! Ruhunu koruyabilmek için… Bu dünyada ‘hayvan’ kesilmelidir…
*Hepimiz… Daha önce Cennet’teydik… Hatırlatıyoruz… Gelecekten haber vermek değil aslında! Geçmişi hatırlatmak… Cennet’i!
*Budur ‘hakikat’! Kendi içine girdikçe kalbine çıkman… Kur’an’ı bulman… Ve ‘an’laman… O an! O an ey sevgili! İşte! O anın içindeyken… O ‘bir’ halin içindeyken… Rabbine teslim olman…
*Ey ‘aşk’ olan insan! Senin içindir kainat! Sır üzerine ‘bir’ sır olamazsan… Yanmazsan… ‘Nur’ olabilirsen…
*Cennet’in sırrı olan ‘insan’! Bu dünyada da! ‘Bir’ sırdır evet! ‘İnsan’ kalabilirse! Şeytanın ‘haz’ tuzaklarından korunabilirse! ‘Hız’lanmazsa! ‘Hız’ kazanıp ‘nar’ olmazsa!
* ‘İnsan’ın her halini tahayyül etmek istiyoruz… ‘Ruh’ üflenmeden bile önceden… Çok önceden… ‘İnsan’ yaratılmadan önceden… O an! İşte tam da o andır!
*‘İnsan’! ‘Bir’ sır olduğu zaman… Kendinden kendine ‘bir’ yol açılır… Sırlı ‘bir’ yol! Cesursan… Teslimiyeti biliyorsan… O yoldan! O ‘sır’lı yoldan… Yürürsün içeriye! Kendinden içeriye!
*Rabbimiz… Elbette! ‘Biz’leri korudu! ‘Ruh’un emanetçilerini! Kalbin muhafızları! Kalbin… Ve ‘Muallak Kaya’sının… Göklerin kapısının… İndirildiğimiz gibi çıkacaktık… Yükselecektik! ‘Miraç’a! Budur ‘hakikat’! Şeytan! Bu kapıyı kapatmak istemektedir… ‘Tapınak’! Bunun içindir… O ‘Bir’ Ruhu taşıyan emanetçilerin… Bu dünyadan… Çıkışlarına izin vermemek…
*Bilemedi ‘insan’! Şeytanın… Tuzaklarını! O yüzden düştü! Ruhundan… Bedeninin içine! Hapsoldu! Dünyaya geldi!
*Görünmek istemiyoruz… Suretsiz kalmak istiyoruz… Suret! ‘Ruh’u gölgeler…
*Kur’an! ‘Biz’im… Alın yazımız…
*Bu dünyada! Kaybolmayan… Kaybolamayanların! Rablerini bulması zordur…
*Sanırlar ki! Şirk-etler… ‘Biz’leri fişliyorlar… Oysa! Fişlenen onlardır… Bilin istedik! Onların cin istihbaratları varsa! Biz-im de! Çok şükür ki! Melekelerimiz açık! Her an ‘melekler’le irtibattayız…
* ‘Dünya’sız ‘bir’ yolculuk olsun… ‘Dünya’ sizi çağırsın… Çağırsın… Çağırsın… Siz! Öylesine açılın ki! ‘Dünya’! Artık size sesini duyuramasın… Kıyılarda kalsın…
‘İnsan’ın kendisi ‘bir’ sorudur… Kendi kendine ‘bir’ soru! Cevabı bellidir… Rabbinin Ruhudur ya! Sana ‘emanet’ olan… Hangi soru! Hangi cevap!
*‘İnsan’! ‘İnsan’lığını! ‘Bir’ sessizlik sonucunda kavrar… Kalbin sessizliğinde! Zihnin dinginliğinde! Şeytan gürültüsü olmadan… O ‘bir’ halin içindeyken… İç içeyken… Rabbiyle!
*Bilin ki! Yazı! Kendi kendine ‘bir’ söyleşidir… Kağıt! Kalem! Ve anlam! Kelimelerin iç yüzüdür ‘yazı’! Kainatın iç yüzünü gösterir… ‘Biz’e! Yazmak… Kainatı gezinmektir… Dağlar! Yıldızlar! Gezegenler! Ey! Yeryüzünden gökyüzüne kayan o ‘yıldız’ ben-im! ‘Sır’ olanın içindeki ‘yıldız’! ‘Bir’ meçhul yıldız… ‘Ben’i! Bir tek Rabbim bilir…
*Ey kalbim! Seninle! Senin kayığınla! Açıldık! Açılabildik! Ve huzura gelebildik! Her ‘şey’i kaybettik… Çok şükür…
*‘Mehdiyet Sırrı’! Yeryüzü Halifesi İnsanın… ‘Ruh’unun… Kalbinde! Tek ‘Bir’ ‘Ruh’a kavuşmasıdır… Budur… Hakikat! Sırrın sırrı! Özün özü!
*Ruh! ‘Ruh’a kavuşunca! Hiçbir ‘ateş’! ‘Biz’i! Yakamaz…
* ‘Ruh’! Ruha kavuşunca! Tüm kainat hisseder o anı! Ve zikrederler… Tüm yıldızlar… ağaçlar… kuşlar… çocuklar… masumiyet! Zikreder… Bu ‘aşk’ı! ‘Aşk’! ‘Aşk’a gelir…
*Biliyorsun değil mi? “Rabbin seni hiç terk etmedi…”
*Nefsini bilen… Rabbini bilirse! ‘Bir’ sınırsızlık özlemi değil de nedir ‘nefs’? Yeter ki! Nefsin dahilinde olmasın ‘hız’! Bir şeytan hızı! Hızlandırmasın sonsuzluğu! Ölümsüzlüğü!
*‘Biz’! Dünyaya indirilmeden önce! Dünya! Cinlerindi! ‘Biz’ de! Günah işledikten sonra! ‘Tevbe’ etsek bile! Dünyaya indirildik… Cinlerin arasına! ‘Kan hazzı’ böyle bir ‘şey’! ‘İnsan’ı! ‘Ateş’liyor…
*‘Ruh’ bilir ki! Ruhun en küçük parçası bile! Bütünü içinde taşır… Cüz! Külli olanın ‘sır’larını içinde barındırır… ‘Tevhid’! Bu değil midir?
*Kainatta! Her zerrede! Bilinç vardır… Her zerre! Birbirini bilir… İnsan! Birbirini bilmese bile! Zerreler bilir… Tüm kainat! ‘Bir’ sırdır… Tevhid sırrıdır!
*Kainat! Kur’an’ın içindedir… Kur’an’ı okurken… Gezinirsiniz… Göklerde! Göklerde gezinirken de! Kur’an okursunuz ‘aslında’!
*Diyoruz ki! ‘Teknoloji’! Arıza yapacak! ‘Yapay Zeka’ sinecek! Korkacak! ‘Bir’ mümin eli gelip! Onun düğmesine basacak… Kapanacak! Yeniden açıldığında! ‘Arıza’ verecek…
*‘İnsan’! ‘Aslında’! ‘Yazı’ yazmayı bilmez… Cennet’te ‘yazı’ yoktu! Ve ‘bir’ okuma! Yoktu! Sadece ‘bir’ his vardı! Rabbinle ‘bir’ olduğunun hissi! O his üzerine işte! ‘Günah’ işlendi!
*Dünyada ne kadar insan varsa! O kadar insanı da! Almalısın kalbine! ‘Masum’ olanları… Kalbinde tut!
*Savaş var! Aklı! Şeytanın şirk-etlerinden kurtarma savaşı! Aklı! Kalbimizin içine alma savaşı! Akleden ‘bir’ kalbin savaşı!
*Şunu iyi bilin ki! ‘Kur’an’ın ruhuyla! Ancak! Kur’an’ın ruhuyla! Kendi ruhunuza kavuşabilirsiniz… Kur’an’ın ruhunu ‘oku’yabilirseniz… Ve ‘Aşk’a gelebilirsiniz…
*Bu savaş! ‘Ruh’un muhafızlarıyla! Şeytanın yapay ‘şey’leri arasında olacaktır…
*Cennet’teyken… ‘Bir’ Ruh hali içindeyken… Şeytan… ‘Kan’ın içine yerleşmeden daha! Öylesine hafiftik ki! Yerçekimi yoktu! ‘Sır’ buradaydı! Tekrar edelim… ‘Yerçekimi’ yoktu! Ve uçuyorduk… Ruhumuzla!
*‘Günah’tan sonra ağırlaştık… Uçamaz olduk! Ve yeryüzüne indirildik… ‘Günah’! Ağırlaştırdı bizi!