İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, Yalın Alpay ile birlikte kaleme aldıkları “Olaylarla Türkiye Ekonomisi: Yirminci Yüzyıl Türkiye Ekonomi Tarihi” isimli yeni kitabını anlattı. Alkin, Türkiye’nin yakın zamanda siyasal zeminde değişim hazırlığında olduğunu ve kitabın bu süreçte halk oylaması öncesi önemli bir katkı sağlayacağını ifade etti. Alkin, “Bu kitapla biz, ne kadar çok vatandaş Türkiye’nin geçmişi ile alakalı doğru bilgiye sahip olursa kararları da o kadar isabetli ve yerinde olacak diye düşündük” dedi.
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin’in ve Yalın Alpay’ın birlikte binden fazla kaynak kullanarak yazdıkları “Olaylarla Türkiye Ekonomisi: Yirminci Yüzyıl Türkiye Ekonomi Tarihi” kitabı raflarda yerini aldı. Özellikle referandum süreci öncesinde bir kaynak eser niteliği taşıyan kitapla ilgili Prof. Dr. Emre Alkin detaylı açıklamalarda bulundu.
“BİZE GERÇEĞİN KENDİSİ LAZIM”
Emre Alkin, özellikle okuyucularla gerçek tarih bilgilerini paylaşmak üzere binden fazla kaynak eser kullandıklarını ve bu doğrultuda da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 2001 yılında yaşanan ekonomik krize kadar olan süreci değerlendirdiklerini söyledi. Alkin aynı zamanda, “Türkiye Cumhuriyeti’nde vatandaşın ekonomiyi bilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle bu anayasa değişikliğinden sonraki yeni dönem yaklaştıkça bu değişimlerin doğru şekilde vatandaş tarafından takip edilebilmesi için sosyoekonomik olayları iyi takip edebilmesi lazım. Bize okullarda öğretildiği gibi, medyanın anlattığı ya da büyüklerimizin kendi siyasal görüşleriyle anlattığı gibi değil bize gerçeğin kendisi lazım. Biz Yalın’la böyle bir vazife edindik ve binden fazla kaynak ve eser kullanarak Türkiye tarihine yön veren iktisadi gelişmeleri ilk ağızlardan ve çeşitli tahlillerden yola çıkarak yorumlamaya çalıştık” şeklinde konuştu.
“İNSANLAR KENDİ TARİHİNDEN UTANMAMALI”
Önümüzdeki dönem Türkiye’nin siyasetinin, ekonomisinin ve sosyal hayatının yeniden tasarlanacağı bir dönem olacağını bu yüzden özellikle herkesin anlayabileceği bir dille bu kitabı ele aldıklarını dile getiren Alkin, “Kitapta bizden gizlenen süreçlere de değindik. Hiçbir şekilde ekonomiden anlamayan birisi bu süreçlerin hepsine vakıf olabilecek. Mesela; zorla sermayenin millileştirilmesi yapılmış. Gayrimüslim vatandaşların elinden alınan mülkler var. İnsan bir kere kendi tarihinden utanmamalı. Önemli olan aynı hataların tekrar yapılmaması. Yapılmış hataları ve faydasız sonuçlarını da bir şekilde göstermemiz lazım ki insanlar hatta gençler aynı hataları yapmasınlar. Çünkü birçok hata yapılmış ve aynı zamanda da bu yapılan hatalar zamanında iyi de gösterilmiş. Her ne kadar tekrar yapılmasın desek de yine aynı şeyler denenmiş tabii. Mesela 1923 yılından beri irili ufaklı 80 devalüasyon olmuş Türkiye’de. ‘Devalüasyon olduğu zaman Türkiye çökecek’ diyen yaklaşımların da yanlış olduğunu bu şekilde görüyoruz. Çünkü bir şekilde Türkiye bunu atlatmış. Demek ki mevzumuz bizim döviz kurları değil, mevzumuz başka bir şey” diye konuştu.
Yaşanan ekonomik süreçler içerisinde izlenen stratejilerden ve örneklerden de bahseden Alkin, “Örneğin bu kitapla birlikte Türkiye’deki tarım topraklarının bu kadar küçülmesine rağmen neden birleştirilmesi ile ilgili herhangi bir şey yapılmadığını da anlıyoruz. Araştırdıkça ortaya çıkan gerçekler var. Tarımsal toprakların bu kadar küçülmesini kim istedi ya da tarımsal toprakların tekrar birleştirilmesi kim engelledi? Bu kadar küçük toprakların üzerinde tarım yapmak hiçbir şekilde mantıklı değilken neden acaba insanlar miras yoluyla küçülen bu topraklara rıza göstermişler? Neden bunun olmaması için yasa tasarısı kabul edilmemiş? Kitapla birlikte anlaşılıyor ki traktör satmak için. Ne kadar çok fazla toprak parçası varsa o kadar çok traktör satılıyor. Herkes kendi tarlası için traktör alıyor çünkü. Çeşitli egemen sermaye güçleri harekete geçmişler ve tarımsal alanların giderek bölünmesine yol açmışlar ve bunu önlemek için çıkarılmak istenen yasaları da engellemişler. Çünkü 60-70 yıldır bu tarımsal alanların birleştirilmesi için uğraşılıyor fakat hala başarılı olunamıyor. İşte bu ve daha fazla gerçeği bu şekilde gösterebiliyoruz” dedi.
3 ÖNEMLİ EKONOMİK SÜREÇ…
“Türkiye’nin 2001 yılına kadar 3 önemli ekonomi süreci var” diyen Alkin bu süreçlerle ilgili olarak, “İlki Atatürk dönemi dediğimiz yani 1. İktisat Kongresi ile başlayan ve Atatürk’ün ölümüne kadar devam eden bir yüksek büyüme dönemi var. Türkiye burada sıfırdan kuruluyor. Aradaki dönem yani 1961 yılına kadar olan dönem çok çalkantılı bir dönem olmuş çünkü arada 2. Dünya Savaşı var. Ondan sonraki 1961 yılında planlı kalkınma dönemi başlıyor. Bu politika ile birlikte daha disiplinli ve dikkatli bir iktisat politikası uygulandığını görüyoruz. Bu 1980 yılına kadar devam ediyor. Fakat askeri darbeye rağmen 1980 yılından itibaren liberalizm rüzgârları esiyor. Aslında bütün dünyada eserken Türkiye’de bundan mahrum bırakmıyor kendini diyebiliriz. Yani 3. dönem dediğimiz 1980 ve 2000 yılları arasından sağlam bir liberalizm rüzgârı var fakat büyüme hızları arzu edilen seviyede değil. 1990’lı yıllar dünyada altın yıllar fakat Türkiye’de büyümenin istikrarsız devam ettiği ve bol koalisyonlu yıllar. 2001 yılı ve sonrası ise bir başka dönem. Çünkü 2001 çok ciddi bir devalüasyon ve çok ciddi bir kriz. Burada bence Türkiye’nin sosyoekonomik yapısı kalıcı bir şekilde değişiyor. Yani o krize kadar aslında siyaseti, sosyal yaşamı ve ekonomisi bilinen bir çizgide giderken 2001 yılından sonra tamamen bu çizgilerin değiştiğini ve tasarımın farklılaştığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Siyaset, sosyal hareketler ve ekonomi aslında bir bütün” diyen Alkin son olarak da, “Olaylar ile Türkiye Ekonomisi özellikle Türkiye iktisat tarihi verenler için bir kaynak eser niteliğindedir. Fakat eğlenceli tarafı şu, içinde bize özel notlar var. Bu özel notlar normal konuşma lisanı ile yazılmış. Tabi teknik tarafı da var ama en azından biz konuşma lisanını birazcık yumuşattık ki okuyanlar ilgi ile okusunlar ve kendilerine lazım olan bu bilgileri alsınlar” diyerek sözlerini sonlandırdı.