Haber: Arzu Erdoğral
Ergenekon ve Balyoz gibi ‘darbe teşebbüsü’ davalarında yargılanan 5 isim resmi olmayan seçim sonuçlarına göre milletvekili seçildi. CHP, Ergenekon davası tutuklu sanıkları Mustafa Balbay’ı İzmir 2. Bölge 2. sıradan, Mehmet Haberal’ı da Zonguldak 1. sıradan aday göstermişti. CHP, Erzincan Ergenekon davası sanığı İlhan Cihaner’i Denizli 2. sıradan, Ergenekon sanığı Sinan Aygün’ü de Ankara 2. Bölge’den aday göstermişti. Kesin olmayan sonuçlara göre CHP’nin darbe davaları sanığı 4 adayı da milletvekili seçildi. MHP’nin İstanbul 1. Bölge 1. sıradan aday gösterdiği Balyoz Darbe Planı davası tutuklu sanığı emekli Korgeneral Engin Alan milletvekili seçildi. Bu isimlerle ilgili şimdi gözler İstanbul’daki özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde…
Peki, Türkiye’nin ilk kez karşılaştığı bu durum karşısında hukukçular ne söylüyor;
HAKLARINDA BERAAT KARARI KESİNLEŞİRSE GÖREVLERİNE DEVAM EDEBİLİRLER
Hukukçu Kezban Hatemi
83. maddenin 2. fıkrası gereğince “seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydı ile Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır” hükmü uygulanarak bu kimseler meclise milletvekili olarak seçilmiş olsalar dahi yetki makamın, Balyoz ve Ergenekon davalarında görevli olan savcılık makamının derhal bildirmesi şartı ile bunların TBMM’ye katılmamaları yemin etmemeleri tahliye edilmemeleri gerekmektedir.
Bu işlem yapıldıktan sonra tutukluluk hallerinin devam etmelidir. Taki hakkında beraat kararı veya mahkumiyet kararı verilmiş ve kesinleşmiş olsun.
Beraat kararı verildiği ve kesinleştiği takdirde bunlar artık tahliye edilecektirler ve milletvekili olarak meclise katılmalarında bir engel kalmayacaktır.
Mahkumiyet kararı verildiği ve kesinleştiği takdirde Anayasa m. 83/3 gereğince artık delillerin yok edilmesi vs. gibi bir sakınca söz konusu olmadığı için meclis dokunulmazlığın kaldırılmasına karar vermedikçe bunların hakkındaki ceza hükmünün icrasının üyelik sıfatının sona ermesine bırakılmasının gerektiği ileri sürülmekte ise de bu şekilde sadece Anayasa’nın bir cümlesinin sözünü gözönünde bulunduran yorum kanaatimce Anayasa’nını ruhuna , diğer bir deyişle Anayasanın bütününden çıkan anlama aykırı olur .
Çünkü Anayasa’nın 76. maddesi gereğince darbe teşebbüsü gibi bir suçtan bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar ve terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biri ile hüküm giymiş olanlar affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.
Demek oluyor ki darbe teşebbüsünden mahkum olan kimselerin durumu Milletvekili iken alelade bir suçtan hüküm giyen diğer kimselerin durumundan elbette farklı olmalıdır. Bunlar hakkındaki özel hüküm baştan itibaren milletvekili seçilme yeterliğini ortadan kaldırmaktadır. Dolayısı ile 83. maddenin 3. fıkrasının uygulanmasına imkan yoktur.
Darbe teşebbüsünden hüküm giyme, Milletvekili seçilme yeterliğinin ilgilide mevcut olmadığının sabit olması demektir. Affa uğramış olsa dahi milletvekili seçilemeyecek bir kişinin mahkumiyet hükmünün yerine getirilmesi üyelik sıfatının sona ermesine asla bırakılmaz. 83. maddenin 3. fıkrası ancak 76. madde kapsamına girmeyen mahkumiyetler içindir.
Sonuç itibari ile; Kanaatimce Balyoz ve Ergenekon davalarından tutuklu bulunanlar haklarında kesin hüküm verilinceye kadar yetkili savcılığın derhal TBMM başkanlığına bildirmesi üzerine, meclise katılamayacaklar ve yemin etmeyeceklerdir. İleride haklarında beraat kararı verilir de kesinleşirse ancak bu takdirde milletvekili olarak görevlerine devam edebileceklerdir. Darbe teşebbüsünden kesin hüküm giyenlere gelince Anayasa madde 76’nın ehliyetsizlik kuralı devreye girecek ve bunların milletvekilliği sıfatının düştüğünü meclis tarafından karar verilecektir. Karar verildikten sonra da bunların üyelik sıfatının düştüğü tesbit edildiğine göre hükmün yerine getirilmesinin üyelik sıfatının sona ermesine bırakılması da tabiati ile asla söz konusu olmayacaktır. Hukuk mantığı ve sağduyunun vardıracağı sonuç bundan ibarettir. Fakat maalesef bu kadar açık bir mantıki ve hukuki sonuca karşı da elbette itiraz eden dahili ve harici bedhahlarımız olacaktır.
ANAYASA’NIN 83. ve 14. MADDESİ GAYET AÇIK
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Servet Armağan
Bir kimsenin seçime girmesine engel şartları, seçim kanununu kısmen anayasa düzenlemiş bulunuyor. İnsanın hükümlerine göre bazı suçlardan mahkûm olanlar parlamentoya giremezler. Mesela zimmet suçu, istidat suçu ve bu arada da bölücü faaliyetler veya terör fiilleri gibi. Bir başkası ise devletin ve anayasanın düzenine karşı işlenmiş suçlardan mahkûm olanlar parlamentoya giremezler. 83.Madde’de yasama dokunulmazlığından istifade edemeyecek olanlar böyle düzenlenmiş. Ve 14.Madde’de bulunan suçlardan takibata uğrayanlarda yasama dokunulmazlığından istifade edemezler. Burada söz konusu olan Ergenekon ve Balyoz davası vs. gibi davalar halk dilinde darbecilik diye adlandırılıyor. Fakat esasında bunlar anayasal düzen ve işleyişine karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiş ceza kanunudur. Ergenekon ve Balyoz gibi isimlerle adlandırılan suçlar bu kapsama giriyor. Yani bu suçlardan mahkûm olanlar yasama dokunulmazlığından istifade edemezler ve parlamentoya giremezler. Bir diğer nokta ise bu gibi kimselerin yani tutuklu olanlar ya da muhakemesi hala devam edip de tutuksuz olanların salıverilmesi şart değil. Yani mahkemelerin bunları bırakma mecburiyeti yok. Ceza Usul Kanunu’nda bir kimsenin tutukluluk halinin devamı ya da salıverilmesini düzenleyen maddeler var. Ve bu maddelere bağlı bir kimsenin milletvekili seçilmesi durumunda mahkemeleri bağlayan, onlara emreden ve onları zorunlu kılan herhangi bir hüküm yok. Bu demektir ki; Bir kimse milletvekili de seçilse ve tutukluysa bu kimse hemen otomatik olarak salıverilmez. Hâkimin takdirine bağlı bir durumdur.
Böyle bir durum ilk defa Türkiye’nin başına geldiği için bu eksik düzenleme bir tedirginlik meydana getiriyor. İlk defa terör, bölücülük ve darbe suçuyla muhakeme edilen ya da tutuklanan bir kimse milletvekili oluyor. Önemini vurgulamak isterim ki bu ilk defa oluyor. Bu durumun gelecek seçim dönemine kadar açıklığa kavuşturulması iyi olur. Kısaca özetleyecek olursak mahkemelerin bu gibi kimseleri salıverme mecburiyeti yok. Ki salınsa dahi yasama dokunulmazlığından istifade edemezler. Anayasa’nın 83. ve 14. Maddesi gayet açık.
Hukuçular Derneği Genel Başkan Yardımcısı Yasin Şamlı
MAHKEME TUTUKLULUĞUN DEVAMINA DA TAHLİYEYE DE KARAR VEREBİLİR!
Mahkemenin tahliye vermesini iki başlık altında değerlendirmek gerekir. Birinci olarak mevcut durumlarda yargılanıyor olmaları; milletvekilleri olmalarına engel midir, değil midir? İkincisi ise tahliye meselesi.
Birincisinde sanık oluşları seçilmelerine engel midir? Engel değildir. Milletvekili seçim kanununun 10. ve 11. maddelerine baktığımız zaman engel olmadığı görülmektedir. Çünkü 10. madde milletvekili seçim koşulunda 25 yaş sınırı arıyor. 11. madde de ise bazı suçlardan mahkûm olanların milletvekili olamayacağını söylüyor. Burada mahkûmiyet şartı aranıyor. Terör suçundan af edilmiş ibaresi olsa bile mahkûmiyet aranıyor.
Bu sanıkların durumuna baktığımızda henüz hükümlü değiller. Mahkûm olmamışlar, haklarındaki dava devam ediyor. Bu söylediğim maddeler bunların seçilmelerine engel değil.
İkincisi ise tahliye durumları, ceza muhakemesi kanununun 100. ve devamı maddeleri bu maddeler de ise birisi milletvekili seçilirse tahliye edilmesi gerekir gibi bir ibare taşımıyor. Bu yüzden bir sanığın milletvekili seçiliyor olması, tahliye edilmesini gerektiren bir sebep değildir. Mahkeme tutukluluk şartlarını, sebeplerini değerlendirip bu konuda bir karar verecektir. Tutukluluğun devamına da, tahliyeye de karar verebilir. Kaçma, ülkeyi terk etme gibi durumları varsa yani mahkûmun tutukluluk şartları devam ediyorsa; mahkeme tutukluluk halinin devamına da karar verebilir. Böyle bir durumda da yemin etmesi, milletvekilliğini fiilen yapması mümkün olmayacaktır. Ama tahliye edildiği takdirde mecliste görev yapmasının önünde bir engel kalmayacak demektir.
MAHKEME TAHLİYE KARARI VERMELİ
İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Öztürk Türkdoğan
Öncelikle bu konudaki mevcut anayasal ve yasal düzenlemelere baktığımızda özel bazı hükümler düzenlenmiş. Bazı suçlar bakımından milletvekili olsanız bile yargılamanız yapılabiliyor. Bu durum genel olarak milletvekili dokunulmazlığı bakımından ele alındığında sıkıntılı bir durum.
Tüm suçlar bakımından ortak bir değerlendirme yapılması gerekirken bazı suçlarda ayrım yapılması sıkıntılı bir durum. Ama tutuklama bakımından şöyle bakmak gerekir. Cezası kesinleşmemiş, tutukluluk durumu devam eden ve karar çıkmamış dosyalarda bir milletvekilinin tutuklu olarak yargılanmasının doğru olmayacağı kanaatindeyim. Çünkü sonuçta kaçma şüphesi yok, delilleri karartma şüphesi yok. Dolayısıyla parlamenter olarak görevini yerine getirmesi bakımından tahliye olması gerekir. Mahkemenin tutukluluk açısından koşulları yeniden değerlendirmesi ve söylediğim sebeplerden dolayı tahliyesine karar vermesi gerekiyor. Aksi takdir de mevcut yasaları oldukça fazla zorladığı ve yerine getirmediği sonucu doğar ki bununda olacağını pek zannetmiyorum. Tutukluluk bakımından bir değerlendirme yapacaklardır. Ve tahliye kararı vereceklerdir.