Son dönemde verdikleri kararlar eleştirilerin odağında yer alan ağır ceza hakim ve savcılarının katıldığı meslek içi eğitim programında konuşan Yargıtay 12. Ceza Dairesi Üyesi Gürsel Yalvaç, "Verdiğiniz kararlar milletin vicdanını yansıtır. Hiçbir güç kararınızı etkilemesin. Esen rüzgara göre yön değiştiriyorsanız, o rüzgar sizi bir gün sanık sandalyesine oturtur" dedi
Hrant Dink, Sivas gibi davalarda alınan kararlar nedeniyle eleştiri oklarına hedef olan ağır ceza hakimleri ve savcılara yönelik meslek içi eğitim programı düzenlendi. HSYK ve Türkiye Adalet Akademisi işbirliğinde yapılan özel yetkili hakim ve Cumhuriyet savcılarına yönelik programda konuşan Yargıtay 12. Ceza Dairesi Üyesi Gürsel Yalvaç, önemli tavsiyelerde bulundu.
Son dönemlerde önemli davaların görüdüğünü belirten Yalvaç, hiç bir şeyin hakimlerin kararlarını etkilememesi gerektiğini söyledi. Alınan her kararda farklı yorumların yapıldığını dile getiren Yalvaç, "Sokağın sıcaklığı kararlarınızı etkilemesin. Ben haberleri izlemiyorum. Mümkünse siz de izlemeyin. Çünkü verdiğiniz kararlarla ilgili ileri geri yorumlar yapılıyor" dedi.
HER ŞEYE RAĞMEN DİK DURMALISINIZ
Hakimlerin verdiği kararların milletin vicdanını yansıttığının altını çizen Yalvaç, "Ülkenin siyasi yapısı, iktidardaki siyasi parti, kişisel görüşleriniz ve kısacası hiç bir şey verdiğiniz kararlara yön vermemeli" diye konuştu. Verilecek yanlış kararların er geç kendilerine yansıtılacağını da vurgulayan Yalvaç, "Esen rüzgara göre yön değiştiriyorsanız, unutmayın ki o rüzgar sizi bir gün sanık sandalyesine oturtur" dedi. Her şeye rağmen dik durmanın hakimlik ve savcılık mesleğinin en önemli kurallarından biri olduğunu belirten Yalvaç, şöyle konuştu: "Verdiğiniz kararların ilerde önünüze getirilmesini istemiyorsanız, tüm etkilemelere rağmen dik durmanız gerekiyor."
HERKESİ MEMNUN EDEMEZSİNİZ
1993 yılında Sivas’ta yaşanan olaylara ilişkin görülen davada 5 kişi yönünden zaman aşımı kararının tartışıldığı şu günlerde zaman aşımı konusuna değinen Yalvaç, şunları söyledi: "Verdiğiniz bir kararı beğendikleri için ayakta alkışlayabilirler fakat yine sizin verdiğiniz bir karardan dolayı alabildiğince eleştirirler. Bunlardan etkilenmemek gerekir. Davaların isimlerini vermeden anlatmak istiyorum. İki ayrı dava Ceza Genel Kurulu’nda görüşülüyordu. Ceza Kurulu davaların ikisine de zaman aşımı verdi. Kurulda bulunanlar, bu davalardan biri için ayakta alkışlanırken, diğeri için de protesto edildi."
Biz işimizi yapalım
Basının davayı veya kararı görmek istediği yerden gördüklerinin altını çizen Yalvaç, "Bu konuya örnek olarak kendi yaşadığım bir olayı anlatayım" dedi ve şöyle devam etti: "Geçtiğimiz yıllarda Milli Gazete’de başörtüsü ile alakalı bir köşe yazısı dava konusu olmuştu. Dava Ceza Genel Kurulu’na intikal etti. Genel Kurul 2. toplantıda oy birliği ile yazının suç teşkil etmediğine karar verdi. Bu kararın ardından basında bir yaygara koparıldı. Ceza Genel Kurul başkanının ‘laikliğe aykırı karar verdiği’ bile yazıldı. Hatta ailesi hakkında uygunsuz şeyler yazıldı çizildi." Özel yetkili hakim ve Cumhuriyet savcılarının verdiği kararların ülke için çok önemli bir yer teşkil ettiğini vurgulayan Yalvaç, "Biz kendi işimizi yapalım. Sonuçları bizi ilgilendirmesin" diye konuştu.
Alınan karar olumlu
Kararı değerlendiren 23. Dönem AK Parti Konya Milletvekili Hüsnü Tuna, "Bizi zor durumda bırakan davaların AİHM’e gitmesini engellemek olumlu bir çalışmadır" dedi. Türkiye’nin sorunlarını kendi içinde çözen bir devlet olmak için yoğun bir çaba sarfettiğini vurgulayan Tuna, "Bu olaya AİHM’in Türkiye’ye bir yol haritası çizdiğini yönünden bakmanın yanı sıra Türkiye’nin AİHM’e giden davaları azaltmak için komisyon kuruyor doğrultusunda da bakmak gerektiğini düşünüyorum. AİHM’e giden davaların sayısı artmaya başlamıştı. Artık AİHM’de de kararlar uzun sürede veriliyordu. Bu komisyon uzlaşı için çok önemli" dedi.
Tarafların iş yükünü önemli oranda hafifletir
Kararı ‘olumlu bir gelişme’ olarak değerlendiren bir başka isim ise eski Cumhuriyet Savcısı Reşat Petek oldu. Türkiye’nin AİHM’e giden davaların sayısını azaltmak için bir süredir yoğun bir çalışma içinde bulunduğunu belirten Petek, "AİHM’de bulunan davaların uzlaşma ile çözülmesi gerekiyordu. Bu komisyonu da bu yüzden bir ‘Uzlaşma Komisyonu’ olarak değerlendirebiliriz. 3 bin davanın dondurulup AİHM’in adil yargılama kriterleri içersinde yargılanması aslında Türkiye’nin yapmak istediği bir çalışmaydı. Petek, "Bu komisyon AİHM kriterleri çerçevesinde çalışırsa hem Türkiye’nin hem de AİHM’in yükünü hafifletir" diye konuştu.
YeniŞafak