İsrailli dört komutanın yargılandığı Mavi Marmara davası İstanbul Adalet Sarayı’nda görülüyor. 6 ve 7 Kasım’da yapılan duruşmalar sonrası ara verilen dava; bugün devam ediyor. Mahkemede 6 ve 7 Kasım’da yabancı aktivistler dinlendi. Bugün de Mavi Marmara’da bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları dinleniyor
ÖNCEKİ DURUŞMALARDA NELER YAŞANMIŞTI
Duruşmada ilk olarak Mavi Marmara yolcusu Fatima Murabiti dinlendi. Gemiye nasıl katıldığı hakkında bilgi veren Murabiti, ‘Gazze’ye 2009 yılında gittim ve oradaki insani felakete tanık oldum. 2010 yılında bu filodan haberdar oldum. Ona katılmak istedim.’ dedi.
Wright: Bu dava çok önemli
İsrail askerlerinin yaptığı katliamın Amerikalı mağduru Marry Ann Wright, bu davanın İsrail’in ilk kez katil olarak yargılanması nedeniyle tarihi olduğunu söyledi. Wright, Mavi Marmara gemisinde iki gün seyahat ettiğini ve saldırı sırasında filodaki ‘Challenger 1’ isimli diğer gemide olduğunu belirterek, İsrail askerlerinin gemiye silahlı müdahalesini ‘çok korkunç’ bir girişim olarak nitelendirdi. Yıllarca Amerikan ordusunda görev yaptığını ve filoya saldıran askerlerin silahlarla neler yapabileceklerini iyi bildiğini mahkemede anlattığını ifade eden Wright “Bu dava İsrail’in ilk kez katil olarak yargılandığı bir davadır. Dolayısıyla bu dava çok önemli” dedi.
Meadors: Türkiye dürüstçe davrandı
Yardım filosundaki Yunan bandıralı geminin yolcularından Amerikalı Joe Meadors, mahkemede İsrail askerlerinin otomatik silahlarla gemilerine nasıl çıktığını anlattığını söyledi. Meadors, “Güverteye çıktılar ve bizi koltuklarımıza oturttular, pasaportlarımız hariç her şeyi aldılar ve bize geri vermediler” diye konuştu.
İsrail, Amerikan USS Liberty gemisine 1967’de saldırdığında gemide olduğunu belirten Meadors, 34 kişinin öldüğü söz konusu saldırıda Amerika’nın sadece soruşturma açmakla yetindiğini kaydetti. Davayı heyecan verici olarak nitelendiren Meadors, şöyle konuştu: “Yaptıklarından dolayı İsrail’den ilk kez hesap soruluyor. Amerika, onlarca yıl geçmesine rağmen bunu reddetti. Fakat Türk devleti, İsrail’e karşı bu davayı açmayı kabul ederek dürüstçe davrandı.”
‘One Minute’ diyorlardı
Mavi Marmara’ya saldırı davasının mağdurlarından Fahrettin Seyyar, ”Bize askerler (İsrail askerleri) sürekli olarak, ‘Tayyip (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan) gelsin sizi kurtarsın, one minute’ diyorlardı, herhalde bu deyim ağırlarına gitmiş” dedi. Seyyar saldırı sırasında Mavi Marmara gemisinde bulunduğu belirterek, gemide ve daha sonra götürüldükleri liman ile havalimanında sürekli olarak psikolojik baskı gördüklerini söyledi.
Yanında yüklü miktarda para olduğunu ifade eden Seyyar, İsrail askerlerinin kendisindeki parayı istediklerini üzerini ve eşyalarını sürekli olarak kontrol ettiklerini anlatarak, şunları belirtti:
”Hatta en son havalimanına gitmeden önce en az 10 kez üzerimde arama yaptılar. Ben de sürekli olarak parayı elimde tuttum. Birçok arkadaşımızı da darp ettiler ve sözlü tacizde bulundular. Ayrıca bize askerler (İsrail askerleri) sürekli olarak, ‘Tayyip (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan) gelsin sizi kurtarsın, one minute’ diyorlardı, herhalde bu deyim ağırlarına gitmiş.” Seyyar, sanıklardan şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini bildirdi.
“İsrail’in iddialarının hepsi yalan”
Mağdur sıfatıyla ifade veren eski İsrail vatandaşı Feiler, 22 yaşına kadar İsrail vatandaşı olarak yaşadığını, daha sonra İsveç vatandaşlığına geçtiğini söyledi. İsrail ordusunda da askerlik yaptığını ifade eden Feiler, saldırı sırasında Gazze’ye giden ”Sofya” isimli gemide bulunduğu anımsatarak, ”Kullandıkları gerçek mermiydi, o farkı anlayabiliyorum. Mavi Marmara’da olan biteni görüp duyuyorduk. Ama bu şekilde sonuçlanacağını tahmin edemedik. Aşdod Limanı’na geldiğimizde, beni gruptan İsrail vatandaşı olduğum için ayırdılar. Ama ben, sorulan sorulara cevap vermeyi reddettim” diye konuştu.
Mağdur avukatının, ”Gemiye inmeden mi ateş açtılar Yoksa kamuoyunda yansıtıldığı gibi gemiye indikten sonra mı ateş açtılar ” sorusuna Feiler, ”Gördüğüm kadarıyla İsrail askerleri gemiye inmeden helikopterden ateş açtılar. İsrail’in yaydığı ‘gemide silah var’ (iddiaları) oysa ki bunların hepsi yalan” cevabını verdi.
Feiler, hazırlıklar sırasında Mavi Marmara gemisine konferans vermek için gittiğini belirterek, ”Oraya gittiğimizde geminin güvenlik elemanlarınca arama yapıldı. O gemiye yasa dışı bir şeyin götürülmesi mümkün değil” diye konuştu.
”Saldırıda hayatını kaybedenlerin önünde saygıyla eğiliyorum. İnsani bir amaç için yola çıkılmıştı” diyen Feiler, davaya katılmak istediğini ve sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Duruşmada daha sonra dinlenilen mağdurlardan Paeven Yakup, saldırı sırasında Mavi Marmara gemisinde bulunduğu ifade ederek, ‘Saldırıda yaralanan Süleyman Söylemez ağabeyin elini tuttum, elimi sıkıyordu. İsrail askerleri onu götürecekleri zaman beni de götürmelerini istedim. Çünkü Süleyman ağabey ağır yaralıydı’ diye konuştu.
Yakup, askerlerin tuvalete gitmek için gemidekilere izin vermediğini aktararak, askerlerin tuvalette ceset olduğunu söylediklerini ancak daha önce kendisinin lavaboya gittiğinde ceset görmediğini ifade etti.
Askerlerde 5 çeşit silah vardı
Mağdurlardan Mustafa Tuna da olay anında Mavi Marmara gemisinde bulunduğunu ve emekli asker olduğunu, bilgi amaçlı bazı şeyler söylemek istediğini kaydederek, ‘Askerlerin elinde 5 çeşit silah vardı. Bunlardan sadece bir tanesi plastik mermi atar, diğerleri gerçek mermi ile kullanılan silahlardı’ ifadelerini kullandı. Gemide, olayda hayatını kaybedenler ile ilgilendiğini söyleyen Tuna, ‘Bizi esir alacakları için bizlere saygısı olmayanın şehitlerimize de saygısı olmazdı. Bu nedenle ceset torbası bulmaya çalıştım. Ayrıca aldığım bilgiye göre, şehitlerimizi alkolle yıkamışlar. Yaralılarımızı bile kötü bir şekilde sanki leş taşırlarmış gibi taşıdılar. Hatta birini gördüm kafası aşağıya gelecek şekilde götürdüler’ dedi.
‘9 kardeşimiz vahşice katledildi’
Mağdurlardan Ramazan Kaya da ‘İsrail’in dokunulamaz olgusunun bu davayla kırıldığını görmekten memnuniyet duyuyoruz’ diyerek sözlerine başladı. Saldırı sırasında Mavi Marmara gemisinde bulunduğunu dile getiren Kaya, ‘9 kardeşimiz vahşice katledildi. Her türlü psikolojik baskı, tehdit ve hakareti gördük’ diye konuştu.
“Yoğun bir ateş vardı”
Saldırı sırasında Mavi Marmara gemisinde bulunan mağdurlardan Fraj Al Afgany de deniz ortasında diğer gemilerle buluştuklarını anlatarak, ”Kaptan hoparlörle bazı İsrail gemilerini teşhis ettiğini söylüyordu. Geminin ön sol tarafında birinci katındaydık. Üç savaş gemisi, 14 şişme bot, zodyak gördüm. Biraz sonra helikopter geldi. Işığını gemiye çevirmişti. Sonra 100 metre uzaklaştım. Ses bombaları ışık bombaları duydum. Ürdün’de askerlik yaptığım için bilgim var. Yoğun bir ateş vardı. Susturuculuydu” dedi.
Afgany, geminin ön tarafındayken birinin yukarı baktığını, tam bu sırada açılan ateş sonucu yere yığıldığını anlatarak, şunları ifade etti: ”Kardeşimiz Halit, İngilizce bağırıp çağırıyordu. Bizim yardıma ihtiyacımız var, yaralılar ve ölüler var diye. Aramızda öldürülmüş insanlar vardı. Bütün dillerde anons yapılıyordu, Arapça, İngilizce, İbranice. Sol tarafta üzerimizde demir bir şemsiye vardı. Gemiye girmemizi istediler. Son ana kadar yerimizde kaldık. Askerlerden biri aniden geldi beni arkadan itti yüzüm yere çarptı. Lastik bir bağla kollarımı arkadan bağladılar. İsrail askerleri üstüme basıp geçtiler. O vaziyette 2 saat kaldım. Gemi ıslaktı. Sonra beni aldılar. Belimden 2 operasyon geçirdim. O pozisyonda durmam o kadar zordu ki acılar içindeydim. İngiliz bir kızdan ricada bulundum, İsrail askerine bağları mı çözmemi söyledi. Ama askerler reddetti. Çok acı çektim.”
”Tuvalete gitmesine bile izin vermediler”
Mustafa adında bir gencin tuvalete gitmek için izin istediğini belirten Afgany, ”İzin vermediler, en az 10 kez izin istedi. Birisi şişe getirdi. Arkadaşlardan biri onun üstüne örttü, işemesi için. Bunu mu istiyordunuz deyince asker gelip onu aldı, göğsüne vurdu. Arka tarafa götürdüler. Hepsinden şikayetçiyim” diye konuştu.
Gemideki zulüm
Mağdurlardan Latifi Ahmed Salah da saldırı sırasında Mavi Marmara gemisinde olduğunu ifade ederek, ”Sabah saatlerinde 4 helikopter, birkaç savaş gemisi ve bir sürü de bot vardı. İlk başta gemiye çıkamadılar. Helikopterden gemiye asker indirdiler” dedi. Saldırıda gerçek mermilerin kullanıldığını söyleyen Salah, gemide yaşadıklarını şöyle anlattı: ”Mermi seslerini duydum. Ölümler oldu, yaralananlar da vardı. Ancak yaralıları tedavi etmemize de engel oldular. Sonra geminin bir bölümüne topladılar. Ellerimizi ve gözlerimizi bağladılar. Bir süre sonra geminin güvertesine çıkardılar. Güvertede geminin yanına bir helikopter geldi ve deniz suyu ile bizi ıslattılar. Sonra limana geldik ve sorguya çekildik. Sorgudaki, bana ‘senin çok suçun var’ dedi. Çünkü Gazze’ye daha önce de gitmiştim, bunu bile suç olarak gösterdiler. İsrail’in yaptığı bir korsanlıktır. Şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum.”
Eski Cumhuriyet Başsavcısı Petek: Temsilî değil, gerçek bir yargılama
Davanın müdahil avukatlarından eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, davada İsrail’in değil, onun adına katliam yapan insanların yargılandığına dikkat çekti. Davanın söylendiği gibi temsilî değil, gerçek bir yargılama olduğunu söyleyen Petek, “Katılanların sesinden olayı dinleyince tüylerimiz diken diken oldu. Katliamı masum göstermek istiyorlar. Dokuz şehidimiz var. Hepsi için ayrı ayrı ceza isteniyor. Mahkemeye gelmezlerse haklarında yakalama kararı çıkarılabilir. İsrail bu nedenle tedirgin olmuş durumda. Zaten sanıklar gelmiyor, ne gerek var gibi bir tutum doğru değil.” şeklinde konuştu.
Duruşma Cuma günü devam edecek
Duruşmada söz alan müşteki avukatlarından Müşir Deliduman da sanıklar hakkında delillerin yok edilmesi hususunda ek iddianame hazırlanmasını, sanıklar hakkında kırmızı bülten çıkarılmasını, dava konusu suç aletlerinin araştırılıp bulunarak muhafaza altına alınmasını ve davanın Cumhurbaşkanına ihbar edilerek iddianamenin bir örneğinin de gönderilmesini talep etti. Mahkeme Başkanı Ümit Kaptan, mağdur ve müşteki 33 kişinin dinlenildiği duruşmayı, 9 Kasım Cuma gününe erteledi. Başkan Kaptan, Cuma günü bazı mağdur ve müştekilerin ifadesinin alınacağını, akabinde ise sanık ve mağdur avukatlarının taleplerinin alınacağını söyledi.
Bu arada duruşma nedeniyle adliye içinde ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Salona, sadece ana bloktan girildi ve bina içindeki bazı koridorlar geçişe kapatıldı. Asansörlerin de duruşmanın olduğu katta durmasına izin verilmedi.
TimeTürk