Adli yılın açılış töreninde konuşma yapan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun hükümeti hedef aldı. Refahyol Hükümeti’ni ‘Postmodern’ darbeyle deviren 28 Şubat döneminin komutanlarının, hesap verdiği güne denk gelen Feyzioğlu’nun konuşması özetle şöyle:
– Demokrasilerde ‘seçim sandığı’ kuşkusuz vazgeçilmezdir. Ancak demokrasi, sandıktan sandığa oy vermekle sınırlı bir rejim değil, bir yaşam biçimidir.
– Dünya ve Türkiye tarihine bakıldığında, milli irade tabiri daha ziyade, seçimle iş başına gelmiş ancak çoğulculuk yerine çoğunlukçuluğu benimsemiş ve giderek otoriter eğilimler sergilemeye başlamış siyasi iktidarların tercihi olmuştur. Çağdaş demokrasiler ise çoğulcudur. Başka bir anlatımla çağdaş demokrasiler, sadece o an için çoğunlukta olan siyasi görüşleri değil, sayıca azınlıkta olan başka görüşleri de kucaklar.
– (Avukatların başörtüsü ile duruşmalara katılmalarının yolunu açan Danıştay kararına ilişkin) Kanunun açık hükmüne rağmen avukatlık mesleğinin kamu hizmeti niteliğini gözardı eden Danıştay 8. Dairesi’nin yürütmeyi durdurma kararının gerekçesini sindiremiyoruz.
BAKAN ERGİN’DEN DERS GİBİ YANIT
Feyzioğlu’nun sert eleştirilerine Adalet Bakanı Sadullah Ergin’den cevap geldi. Bakan Ergin, Feyzioğlu’nun “Demokrasilerde ‘seçim sandığı’ kuşkusuz vazgeçilmezdir. Ancak demokrasi, sandıktan sandığa oy vermekle sınırlı bir rejim değildir. Çoğulcu yöntemler kullanılmalı” eleştirisi için “Sayın Barolar Birliği başkanı kendi oturduğu koltuğa çoğunlukçu bir seçim sistemiyle gelmiştir” dedi.
Şaşmaz bir tek baro kalmış
Ergin şöyle konuştu: “79 vilayette yapılan seçimlerde yüzde 50 oy alan liste, genel kurul delegelerinin tamamını alarak seçilmiştir ve çoğulculuğa asla kapı aralamayan bir sistemdir. Bu sistemin değiştirilmesi için girişim yapanlara karşı da çok büyük muhalefet ortaya koymaktadırlar. Bütün kurumlar eleştirilerden nasibini aldı ama burada yılmaz, şaşmaz bir Barolar Birliği görüntüsü ortaya çıktı. Çoğulculuğa vurgu yapan, çoğunlukçuluğu eleştiren bir bakış açısı ortaya koydu, doğrudur. Demokrasiler çoğulcu oldukları ölçüde kıymetlidir ama Sayın Barolar Birliği Başkanı kendi oturduğu koltuğa çoğunlukçu bir seçim sistemiyle gelmiştir. Kendileri oturdukları koltuğa çoğunlukçu yöntemlerle gelenler, bu kürsülerden bize çoğulcu tavsiyelerde bulunma hakkına sahip değiller.”
Ergin, “Barolar Birliği seçimlerinin de çoğulcu şekilde yapılması için öneriler yapacağız. Umarım sayın Başkan bunu kabul eder” diye konuştu. Feyzioğlu’nun darbe davaları ile Yassı adayı kıyaslamasını sert tepki gösteren Bakan Ergin, Bu çok yaman bir çelişki. Darbe yapanla, darbe girişiminde bulunanla, darbeye muhatap olmuş, yargılanmış, idam edilmiş olanları aynı kefeye koymak ne denli sağlıklıdır, kamuoyunun takdirine sunuyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Elmalarla armutlar karışıyor
Bakan Ergin, Meclis’te düzenlenen Adli Yıl açılış resepsiyonunda da Feyzioğlu’nun seçim sistemi ile ilgili “nisbi oranlı kabine” örneği sorusuna yanıt verdi. Ergin “Elmalarla armutları karıştırıyor. Benim kastettiğim nisbi temsil şudur. Hatay örneği ile vereyim; Hatay’ın on milletvekili var. AK Parti Hatay’da birinci parti ve en çok milletvekili çıkaran partidir. Ancak biz Hatay’dan on milletvekili çıkarmadık. Biz 5, CHP 4, MHP ise bir milletvekili çıkardı” dedi.
Baro’nun inanç özgürlüğü çelişkisi
Ergin, Feyzioğlu’nun yaptığı konuşmasında inanç özgürlüğüne ilişkin çelişkiye de dikkat çekerek, “Bir yandan inanç özgürlüğünü savunduklarını ifade ederken diğer yandan Danıştay’ın avukatların başörtülü savunma yapabilmelerini sağlayan kararını da eleştirmekte ve gerekçesini hazmedemediklerini ifade etmektedirler” diye konuştu.
İLLERDEN ORGANİZE MESAJLAR
Türkiye genelinde baro başkanları da TBB Başkanı Feyzioğlu’nun eleştirilerine paralel açıklamalar yaptı:
DENİZLİ
– Müjdat İlhan: Milyonlarca sayfadan oluşan dosya içeriğine, binlerce sayfadan oluşan mütalaalara karşı savunma hakkı iki saatle kısıtlanan sanık müdafi, bu uygulamanın savunma hakkının kutsallığına aykırı olduğunu söylediğinde mahkeme heyetinin talebi ile hakkında Bakanlık soruşturma izni veriyorsa, savunma ve avukatlar olarak başka sorundan bahsetmemiz gereksizdir.
BURSA
– Ekrem Demiröz: 12 Eylül gibi yargı baskı ve kuşatma altındadır. Biz hukukçular, bu dönemde de iktidarın taleplerine göre değil hukuka göre görev yapacağız tüm güvencemizde budur.
ESKİŞEHİR
– Rıza Öztek: Kitaplardan Atatürk, Türk bayrağı ve İstiklal Marşı da kaldırılıyor.
İZMİR
– Sema Pekdaş: Geçen yıl hukuk devletinde görülmeyen uygulamalar yaşandı. Bu sebeple avukatlar üzgün, kırgın ve öfkeli. Yeni adli yılında insan hakları ihlâllerine karşı hukukun üstünlüğüne dair çok söz söyleyeceğiz.
DİYARBAKIR
– Tahir Elçi: Demokratik bir ülkede, örgütlenme, toplanma veya ifade özgürlüğü hakkı kapsamında kalan, açık ve kamuoyunun gözü önündeki faaliyetler, TMK kapsamında örgüt üyeliği gibi inanılması güç suçlamalara konu olmaktadır.
İSTANBUL
– İstanbul Barosu ise ‘Diren Türkiye, avukatın seninle’ başlıklı bir ilan yayınladı: Hukuksuzluğun görünürde bir yargı eliyle meşrulaştırılmaya çalışıldığı, Türkiye’nin hukuk devletinin gerisinde kanun devleti olmaktan dahi çıkarıldığı, olaya ve kişiye özel uygulamalarla hukukun, kişisel çıkarlara alet edildiği, başta toplantı ve gösteri yürüyüşü olmak üzere demokratik meşru hakların kullanımının hukuksuz ve orantısız şiddetle bastırılmaya çalışıldığı dayanaksız biçimde ceza tehdidine tabi tutulduğu görülmektedir.
Akşam, Star