Petek:Soruşturma engelleniyor algısı oluşturuluyor

Hukuk
Engin Dinç’in röportajı  17 Aralık’ta gerçekleştirilen yolsuzluk ve rüşvet operasyonu halen tartışılmaya devam ediliyor. Ünlü işadamı Reza Zarrab ve iki bakanın oğlunun tutuklandığı operasy...
EMOJİLE

Engin Dinç’in röportajı 

17 Aralık’ta gerçekleştirilen yolsuzluk ve rüşvet operasyonu halen tartışılmaya devam ediliyor. Ünlü işadamı Reza Zarrab ve iki bakanın oğlunun tutuklandığı operasyonun seçilmiş hükümete karşı bir darbe girişimi halini aldığı ise genel kanaat olarak kabul ediliyor. Fakat buna rağmen hükümetin iki bakanı Muammer Güler ve Zafer Çağlayan istifa etti. Operasyonla ilgili en büyük şüphe ise süreçte yaşanan hukuksuzluklar bulunduğu yönünde. Biz de operasyona yönelik soru işaretlerini Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Avukat Reşat Petek’e sorduk. 

17 Aralık’ta gerçekleştirilen yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili birçok iddia ortaya atılıyor. En önemli iddia bu operasyonda 3 dosyanın birleştirilerek, üstelik uzun bir müddet bekletildiği ve Hükümete karşı bir operasyona dönüştürüldüğü şeklinde. Bu iddia için sizin değerlendirmeleriniz neler? 

Operasyon sırasında CMK hükümlerine, yönetmelik ve genelgelere aykırılıklar olduğu iddiaları var. Bu iddialar işin özünü yani yolsuzluk ve rüşvet iddialarının soruşturulmasına engel değil. Yolsuzluk mutlaka mücadele edilmesi gereken bir başbelası. Önemli olan yolsuzluklarla mücadele ederken bir başka yolsuzluğa, haksızlığa kanunsuzluğa bulaşılmaması.

17 Aralık operasyonuna baktığımızda şimdilik cevabı kamuoyuna yansımayan bazı sorular var;

1.    Soruşturma TMK 10 kapsamında yürütülmediği halde, suçyeri Ankara olarak görülen Halk Bankası soruşturması neden İstanbul Cumhuriyet Savcısı tarafından yürütülüyor?

2.    Aralarında hukuki ve fiili irtibat olmadığı ifade edilen ( olsaydı dosyalarda BİRLEŞTİRME KARARI VERİLİRDİ), suç yeri, suç tarihi, şüphelileri farklı 3 ayrı soruşturma dosyasının operasyon düğmesine niçin aynı gün basılıyor?

3.    Başsavcıdan bile saklanan ve gizli yürütülen soruşturmada, operasyona başlanır başlanmaz gizli olması gereken bilgi ve belgeler medyaya nasıl servis ediliyor? Kim servis ediyor? Gizliliği ihlal suçunu kim işlemiştir? Bu konuda yapılan bir soruşturma var mıdır?

Bu soruların cevabı aydınlatılmadığı, bu yönde basın açıklamasıyla kamuoyu bilgilendirilmediği için, adli soruşturmanın iktidara karşı yürütülen bir operasyonun, psikolojik harekatın parçası olarak yorumlanması gündeme geliyor.

SORUŞTURMA SİYASAL BİR OPERASYONA ARAÇ OLARAK MI KULLANILIYOR? 

Operasyonla ilgili bir başka iddia da, normalde savcıların görev alanına girmeyecek bazı dosyaların Fatih Belediyesi’yle ilgili yolsuzluk dosyasıyla birleştirildiği yönünde. Gerçekten savcılar kendi görev alanlarına girmeyen dosyalar için mi soruşturma açtılar? 

Ortada suç işlendiği iddiası var ise savcıların görev alanına girer. Özellikle 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu kapsamında iddialar var ise soruşturmanın nasıl yapılacağı CMK yanında 3628 sayılı yasada düzenlenmiştir. Soruşturmanın gizliliği,  kimlere bilgi verileceği de bu yasada vardır. Savcının yasalara uygun soruşturma yapması gerekir. Dosyalarda gizlilik kararı olduğundan bahsediliyor. Bundan öte içerik hakkında bilgimiz olmadığı için değerlendirme yapmamız doğru olmayabilir.

Operasyonun ‘sıralı amirler’ dikkate alınmadan alt düzey emniyet yetkilileri üzerinden gerçekleştirilmesi de bir başka eleştiri konusu. Bu konuda çok fazla değerlendirme yapıldı. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir? 

Soruşturma gizlidir. Bu yasa hükmüdür. Ama bu gizlilik Cumhuriyet Savcılarını görevlendirmeye, gözetim ve denetime yetkili Başsavcıya değildir. Böyle önemli bir soruşturma Başsavcıya haber verilmeden operasyon yapıldıysa ve yukarıda bahsettiğimiz sorular da ortada ise, soruşturma siyasal bir operasyonda zamanlama sebebiyle araç olarak mı kullanılıyor sorusunu akıllara getirir.

Bu operasyona, 2 yeni savcı daha atanması ve bazı emniyet müdürlerinin görevden alınması da operasyona müdahale olarak değerlendirildi. Böyle bir değerlendirme ne derece doğru kabul edilebilir? 

İki savcının ilave edilme gerekçesini Başsavcı açıkladı. Bu yasalara tamamen uygundur. Soruşturmanın bu yolla engellenmek istendiği iddiaları, olayın siyasi ve psikolojik boyutuyla alakalı bir konu olduğunu düşünüyorum. Zira HSYK olağanüstü toplandı savcılar görevden alınacak iddiaları da kendiliğinden gündeme gelmiş değil. Bu soruşturma vesile edilerek oluşturulmak istenen; “ yargı yolsuzlukla mücadele ediyor, hükümet engellemek istiyor” algısıdır. Sosyal ve siyasi olayları iyi tahlil eden, stratejik planlamada tecrübeli bir merkez ancak bu sonucu sağlayabilir.

Basına yansıyan haberlerde operasyonu gerçekleştiren Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerin İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne bağlı ekipler tarafından takip edildiği iddiası ortaya atıldı. Savcılık’ta İstihbarat Şube Müdürlüğü amirini sorgulamak üzere çağırdı. Ancak İstanbul Emniyeti buna izin vermedi. Burada Savcılık’ın böyle bir talebinin olması hukuki midir? 

Yukarda söylediğim gibi suç işlendiği kuşkusu varsa Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma yapar maddi hakikati ortaya çıkarmak için delil toplar. Yürütülmekte olan soruşturma kapsamında olmayan yeni bir soruşturma ise, iş bölümü gereği sırası gelen başka bir savcı tarafından yürütülür. Bu görevlendirmelerde yetki Cumhuriyet Başsavcısındadır. Yolsuzluk soruşturmasını yürüten savcıların her olayı aynı dosya kapsamında Başsavcıdan yeni görev almadan soruşturmaları yasal değildir.

Operasyonda konuşulan bir başka konuda savcıların, operasyonda adı geçen bakanlarla ilgili 2 saat içinde 550 sayfalık bir tezkereyi hazırlayarak TBMM’ye göndermek istedikleri yönünde haberler oldu. İstanbul Emniyeti ise 2 saatte böyle bir fezlekenin hazırlanamayacağı iddiasıyla söz konusu fezlekeye imza atmadı. Gerçekten böyle bir operasyonda bu kadar kısa zamanda böyle bir fezleke hazırlanabilir mi? 

Bu haberler kendi içinde tutarlı görünmüyor. Fezlekeyi emniyetin ilgili birimi hazırlar. Savcı hazırlayıp da emniyet yetkililerine imzalatacak değil. Ancak iddia edildiği gibi ifadelerin yeni alındığı anda 550 sayfalık bir fezleke hazırlanmış ise, tekrar söylüyorum bu iddia doğru ise, olayın siyasi bir operasyon olduğu soruşturmanın siyasi hedefe ulaşmak için araç olarak kullanıldığı tezini kuvvetlendirir. Kesin yorum ve değerlendirme doğru bilgi üzerine oturtulabildiği ölçüde sağlıklı olacaktır.

YOLSUZLUK YAPAN KİM OLURSA OLSUN YARGI ÜZERİNE GİTMELİ

17 Aralık operasyonundan sonra “adli yönetmelik”in değiştirilmesi de eleştiri konusu yapıldı. TBB de bu yönetmeliğin iptali için Danıştay’a dava açtı. Bu konuda sizin değerlendirmeleriniz nelerdir? 

Adli Kolluk Yönetmeliğinde yapılan değişiklik ilgili bakanlıkların idari işlemi kapsamında bir düzenlemedir. Esasen “savcı” yerine “Başşsavcılık” değişikliği diğer yasal düzenlemelere uygundur. Ancak soruşturmanın yargı erki içinde yer alan “başsavcı” yanında yürütme erki içinde yer alan “en üst dereceli kolluk amirine” bildirilme mecburiyeti getirilmesi, erkler ayrılığı ve soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun olmadığı kanaatindeyim. Bu konu hep tartışma konusu olmuştur. HSYK’nun 7 sayılı genelgesi bu konuya açıklık getirmektedir. Bu genelge soruşturmanın selametine zarar vermeden “vukuat raporu” biçiminde bilgilendirme yapılmasını öngörmektedir.

Son olarak sizin eklemek istedikleriniz nelerdir? 

Yolsuzluk yapan kim olursa olsun, muhatabın kimliğine bakılmadan yargının üzerine gitmesi esasen takdir edilecek bir durumdur. Soruşturma paralelinde olayın siyasi bir operasyona, psikolojik bir harekata dönüştürülmesine tepki vermek, yolsuzluk soruşturmasını engelleme veya suçlu olduğu iddia edilenleri himaye etmek olarak yorumlanmamalıdır.

Siyasal iktidar bu soruşturmayı seçilmişlere yönelik dış ve iç kaynaklı bir operasyon olarak değerlendirdiği için, devamında gelebilecek yeni siyasi operasyonlara karşı idari işlemlerle tedbir alıyor. Bu idari işlemlerin hukuksuz olduğunu iddia edenler yargıya başvurarak idari tasarrufların iptalini isteyebilir. Önemli olan demokratik hukuk devleti ilkeleri ihlal edilmeden çözüm üretmektir.

on5yirmi5.com