Yargıtay 16. Ceza Dairesinin, “Paralel Yapı” soruşturmaları kapsamındaki tutukluların tahliyesini kararlaştıran ve meslekten ihraç edilen hakimler Metin Özçelik ile Mustafa Başer‘e “silahlı terör örgütü üyeliği” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından 10’ar yıl hapis cezası veren kararının gerekçesi açıklandı.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, daire, gerekçesinde “ByLock“un Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulduğuna işaret edilerek, sanıkların bu programı ağ özelliğini bilerek (kasten), sisteme ancak şifre ile girilebilen dönemde birçok kez kullandıkları ifade edildi.
Yargıtayın, FETÖ’nün şifreli haberleşme ağı “ByLock”a ilişkin ilk tespitlerine yer verilen gerekçeli kararda, Başer’in 459, Özçelik’in ise 405 kez sisteme giriş yaptığı belirtildi.
Gerekçeli kararda, “Devlet İstihbarat Hizmetleri ve MİT Kanunu”nda, MİT’in, telekomünikasyon kanallarından geçen dış istihbarat, milli savunma, terörizm ve uluslararası suçlar ile siber güvenlikle ilgili verileri toplayabileceğine yönelik hükümlerin yer aldığı ifade edildi.
MİT’in üretilen istihbaratı gerekli kuruluşlara ulaştırmakla yükümlü olduğunun bildirildiği gerekçeli kararda, MİT tarafından teşkilata özgü teknik istihbarat usul araç ve yöntemleri kullanarak “ByLock” uygulamasına ait verilere ulaşıldığının, dijital materyallerin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığıyla paylaşıldığı aktarıldı.
“ByLock”taki mesajlaşma şekillerinin anlatıldığı gerekçeli kararda, mesajlaşma içeriklerinde, FETÖ’nün faaliyetlerini devam ettirebilmesi için yapılması gerekenlerin anlatıldığı kaydedildi.
Gerekçeli kararda, “ByLock” üzerinden FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in talimatlarının iletildiğinin ve Gülen’den “HE” koduyla “Hocaefendi” olarak bahsedildiği belirtildi.
“ByLock”un sesli görüşme özelliğinin de bulunduğunun ifade edildiği gerekçeli kararda, uygulamanın gizliliğine olan güvenden dolayı bazı örgüt mensuplarınca, örgüt toplantılarının gerçekleştirileceği adreslerin ve yapılacak organizasyonların uygulama üzerinden paylaşıldığına işaret edildi.
“ByLock, FETÖ üyelerinin kullanımına sunuldu”
FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından örgüt mensuplarının “ByLock”a ilişkin beyanlarda bulunulduğunun hatırlatıldığı gerekçeli kararda, “ByLock”un global bir uygulama görüntüsü altında FETÖ’nün, örgüt mensuplarının kullanımına sunduğu kaydedildi.
Gerekçeli kararda, “ByLock”a ilişkin şu tespitlerde bulunuldu:
“ByLock uygulamasının global bir uygulama görüntüsü altında münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanımına sunulduğu sonucuna varılmıştır. ByLock iletişim sistemi, somut delillerle kanıtlandığı üzere, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle, örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacaktır.”
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin gerekçeli kararında, Özçelik ve Başer’in FETÖ mensuplarının kullanımı için oluşturulan ByLock’u kullandıklarının altı çizildi.
“Etik ilkeler de göz önünde bulundurulmalı”
Sanıkların FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi oldukları ve örgüt liderinin talimatı doğrultusunda hukuka aykırı verdikleri kararlarla görevlerini kötüye kullandıklarının anlaşıldığı vurgulanan gerekçede, hakim ve savcıların anayasa ve yasalarla açıkça verilen görev ve yetkilerin yanında, bu görev ve yetkilerin kullanılması sırasında uyulması gereken etik ilkelerin de göz önünde bulundurulması gerektiği kaydedildi.
Gerekçede, sanıkların, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacı doğrultusunda ve örgüt faaliyeti kapsamında, tam bir örgütsel organizasyon ve gizlilik içerisinde hareket ettiği ifade edildi.
Sanıkların, aynı örgüt mensubu oldukları ve örgüt faaliyeti kapsamında bazı suçları işledikleri iddiasıyla yedi faklı soruşturma dosyasında soruşturulan 63 şüpheliyle ilgili hakimin reddi ve tahliye taleplerini mutad işleyiş ve uygulama dışına çıkıp mesai saati dışında, denetim mekanizmalarını bertaraf edecek, olayı oldu bitti fırsatçılığı içerisinde sonuçlandıracak şekilde karara bağladığı vurgulandı. Ayrıca söz konusu eylemlerin, hakim ve savcılık görevinin ifasında yapılabilecek rutin hatalardan ibaret olmadığının altı çizildi.
Gerekçede, şu tespitlere yer verildi:
“Sanıkların yargılanma sebebi, verdikleri kararların içerikleri ya da yargısal takdir hakları ile ilgili değildir. Aksine, müsnet suçlar yönünden örgütsel mensubiyetleri nedeniyle örgüt liderinin talimatı üzerine harekete geçerek,örgütün amacı doğrultusunda, örgütsel bir güç gösterisi anlamına gelen, sözde hukuku kullanarak, tutuklu diğer örgüt mensuplarını himaye etme adına mevcut hukuk düzenine başkaldırı mahiyetindeki tamamen kötü niyetli hukuka aykırı usul ve üsluplarıdır.”
Açıklanan nedenlerle FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak ve bu örgütün faaliyeti kapsamında görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçlarından mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği belirtilen gerekçede, “Sanıkların sözde örgütsel güç gösterisi ile ortaya koyarak toplumda oluşturdukları infial, bu örgütteki konumları, tahliyelerini temin etmeye çalıştıkları, aynı örgüte mensubiyetleri nedeniyle ceza soruşturmasına muhatap olan şüphelilerin sayısı ve soruşturma konusu suçların niteliği nazara alınarak takdiren asgari hadden uzaklaşılmıştır.” denildi.
“ByLock” kullanımını FETÖ üyeliği sayan bu karar, diğer mahkemeler için de yol gösterici nitelik taşıyacak.