Emrah Serbes’in polisiye romanından uyarlanan dizi ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’nde başkomiser Behzat Ç.’yi canlandıran Erdal Beşikçioğlu ile dizi setinde buluşup Hakkari Yüksekova’daki askerliğinden konservatuvar günlerine derin bir muhabbet yaptık. İşte gerçek bir Ankaralıdan Ankaralı kahramanıyla ilgili ipuçları…
Yasemin CANDEMİR’in röportajı
Dört hafta önce başlayan ve sessiz sedasız reyting listesinin üst sıralarına tırmanan bir dizi var; Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi. Emrah Serbes’in romanından uyarlanan dizide Behzat Ç’yi, daha önce Vali Recep Yazıcıoğlu’nu oynayan Erdal Beşikçioğlu canlandırıyor. Dizinin yayınlanan dört bölümünde seyirciyi avucunun içine alan, hatta hakkında “yeni Yılmaz Güney” yorumu yapılan Beşikçioğlu ile Ankara’da dizi setinde buluştuk. Karşımda oynadığı karakterden ötürü serseri mayın, yarı deli, konuşmaktan sıkılan birini bulmayı bekliyordum, yanılmışım. Alçakgönüllü, oynadığı rolle bütünleşen ama kaptırmayan, kendi söylemiyle “anarşist ruhlu” bir adam buldum.
Köprü’deki rolünüzde sistemi, Behzat Ç.’deki rolünüzde ise adaleti eleştiriyorsunuz Erdal Beşikçioğlu, bu durumdan ne kadar memnun?
Çok memnunum. Muhalif olmak her daim iyidir. Aktif olarak muhalif bir adamım. Muhaliflik her daim taze kalmayı sağlar. Ama neler yaptığımı söyletmeyin bana şimdi.
ANKARALILAR SİSTEMİ SORGULAR
Behzat Ç., nam-ı diğer Ankaralı komiser, Türk seyircisine adeta güç verdi. Ankara’yı ideolojik olarak diriltti. Siz de rolünüzün hakkını çok güzel veriyorsunuz doğrusu. Kasımpaşalılığa karşı Ankaralılığı dayatıyorsunuz adeta. Size göre nasıl bir adam Behzat Ç.?
Ankaralılara kimse Kasımpaşalılığı dayatamaz. Dayatılsa da Ankara buna izin vermez. Önemli olan kişinin nereli olduğu değil, sistem karşısında gösterdiği tepkidir. Ankaralılar başkentli olmalarından dolayı sistemi her daim sorgulayan, kontrol eden insanlardır. Açık gördükleri anda direkt tepki verirler. Son zamanlarda Ankara halkı sansürleniyor, İstanbul başkentmiş gibi gösteriliyor. Behzat Ç. de sisteme karşı çıkan bir adam. Hayatta kaybetmiş, haksızlıklara karşı mücadele etmeyi düstur edinmiş biri. Bir vicdanı var. Askeriyeden atılmış, polis olmuş. Kendi de ekibi de Ankaralı. En sevmediği şey, Avrupa Uyum Yasası.
Kadınlara hiç güvenmiyor Behzat Ç., neden?
Niye güvensin kadınlara. İlk karısı banka müdürünün kızı, hortumlarla büyümüş bir hanımefendi. Behzat Ç.’de aldığı polis maaşı ile evini kendisi geçindirmek istiyor. Eve her daim baba parası girince evlilikleri yürümüyor. Eski eşi de gidip bir psikologla birlikte oluyor. Mahalleden sevdiği bir kız var ama o da polis olduğu için Behzat Ç.’yi reddetmiş. Tek güvendiği insan kızı. Ama o da intihar etti.
Kızı öldükten sonra onu hayata bağlayan ne kalıyor?
Behzat Ç. kızının öldüğünü kabul etmiyor. Yarı psikopat gibi görünmesinin en büyük nedeni bu. Kızının öldüğünü biliyor ama o fotoğrafı beyninden siliyor. Kafasında olup bitenleri dizi ilerledikçe siz de göreceksiniz. Onu hayata bağlayan haklının hakkını korumak için mücadele etmesi.
EŞİ ELVİN DE BEHZAT Ç. ROL ALIYOR
Eşiniz Elvin Beşikçioğlu da sizinle aynı dizide rol aldı.
Biz Elvin’le konservatuvara giriş sınavlarında tanıştık. O da Devlet Tiyatroları’nda oyuncu. Sınav sırası beklerken arkadaşlarıma dönüp “Bu kızla beraber olacağım” demiştim. Karım oldu. 11 yaşında bir kızımız var.
Behzat Ç.’nin kızının öldüğü sahneden nasıl etkilendiniz?
Dört bölüm çektik. Benim için en fena sahne oydu. Nasıl çekeceğimi aylarca düşündüm. Serdar Akar’ın kurduğu mizansen beni de seyirciyi de gerçek duyguya taşıdı diye düşünüyorum. Dizide gerçekten zor sahneler var.
Dizideki rolü kabul etmenizde adaletin şu anda içinde bulunduğu durumun etkisi var mı?
Var tabii, olmaz olur mu? Oldukça mıncıklanmış bir sistemin içine sürükleniyoruz ve “Ya ne oluyor bir dakika” demek gerekiyordu. Bu yüzden senaryo karşıma geldiğinde “Hayır” demedim.
SAN FRANCISCO SOKAKLARI’NI KAÇIRMAZDIM
Polisiye film sever misiniz?
En sevdiğim polisiyeler Chuck Norris filmleriydi. San Francisco Sokakları’nı kaçırmazdım. Magnum’a takılmıştım.
Çekimler Ankara’da ama siz zaten Ankara’da yaşıyorsunuz değil mi?
Aynen öyle. İstanbul insanı çok çabuk tüketen bir şehir. Ankara’da hayat başka türlü akar. Babam memurdu. Burada doğdum. İlkokulun bir kısmını burada okudum, liseyi ve konservatuvarı da Ankara’da bitirdim. Sonra Diyarbakır’a gittim. Dört yıl devlet tiyatrosu sanatçısı olarak Diyarbakır’da yaşadım. Askerliğimi Hakkari Yüksekova’da yaptım.
Dağda savaştınız mı yani?
1998 yılında asteğmen oldum, tim komutanıydım. Savaştım tabii. Arkadaşlarımın öldüğünü de gördüm. Daha fazla ayrıntı vermeyeceğim.
Nefes filmini beğendiniz mi?
Çok beğendim. Bire bir gerçeği yansıtıyor. Hatta orası öyle bir cehennem ki filmde anlatılandan fazlası vardı.
YILMAZ GÜNEY’E BENZETİLMEK GURUR VERİR
Senaryo bazen sizi de şaşırtıyor mu?
Emrah Serbes akıcı yazan bir arkadaş. Romandaki detayları bir tek Ankaralılar bilebilir.
Behzat Ç.’nin yükselememesini neye bağlıyorsunuz?
Tabii ki sisteme karşı olmasına. O işini para kazandığı için yapmıyor ki. Vicdanı ile hareket ediyor. Çocuklar organ mafyasının eline düştüğü zaman kurtarmak için emir beklemiyor. Vicdanı ne söylerse onu yapıyor.
Sizin için söylenen “Yeni çirkin kral” tanımlaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yılmaz Güney’e benzetilmek haddim mi? Yakıştıranlara teşekkür ederim ama bunun düşüncesi bile utandırıyor beni.
Ankaralı Başkomiser Behzat Ç.’nin insanların içinde “umut ışığı” doğurmasına seviniyor musunuz yoksa bu durumu trajikomik mi buluyorsunuz?
Ne kadar zor bir soru bu. Yarattığımız karaktere ters düşecek şeyler de söylettirebilirsiniz. Dört dörtlük bir adam değil Behzat Ç. Vicdanı ile yaşayan bir adam ne kadar doğru davranabilir ki. Hata yapmaya çok açık biri. Dürüst olduğu için bir umut ışığı doğurmuş olması muhtemel.
Hanefi Avcı, kitabında Emniyet Teşkilatı’nda ciddi bir cemaatleşmeden bahsediyor. Behzat Ç. bu anlamda bir ışık yakmış olabilir mi?
Taraf tutmadığı, sisteme her daim muhalif bir adam olduğu için bir ışık yakmış olabilir. Behzat Ç., kendisini dar bir çerçeveye oturtmak isteyen herkese karşı. Kitapta benim en sevdiğim sözü, polislere “faşistler” diyen birine söyledikleriydi; “Faşistler değil, cinayet masası”.
MAĞRUR DEĞİL MAĞDURU OYNUYORUM
Hem mağdur hem de mağruru oynamanın zorlukları neler?
Behzat Ç.’nin mağrur olduğunu düşünmüyorum. Bence mağduru oynuyorum. Serdar Akar’la konuşurken çıktı karakter. Daha rolün hakkını verebilmiş değilim.
Sizi Bir Delinin Hatıra Defteri oyununda seyreden bir daha unutamıyor. Hâlâ sahneleniyor mu oyun?
İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi’nde sahneliyoruz oyunu. Kapılarımı kapatıp perdelerimi indirip hastalıklı bir durumda oynamaya çalışıyorum. Beklerim.
Serdar Akar’la çalışmak nasıl?
Barda filminde tadı damağımda kalmıştı. Devamı bugüneymiş. 10 numara adam Serdar.
Kurtlar Vadisi Filistin filminde de oynuyorsunuz değil mi?
Film vizyona girince konuşuruz ama orada Mavi Marmara gemisinde İsraillilere bakıp “Haydi saldırın” diyen komutanı oynuyorum.