BBC Türkçe’nin haberine göre gazetenin ulusal güvenlik muhabiri ve Twitter profilindeki bilgiye göre gazetenin geçici İstanbul büro şefi Dion Nissenbaum imzalı analizde ordunun gücünü, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi rakiplerini gözden düşürmesiyle” canlandırdığı yorumu yapılıyor.
“1960 yılından bu yana dört sivil hükümeti deviren Türk ordusu, uzun bir süre orduyu kendisine karşı tehlike oluşturan bir rakip gibi gören Erdoğan’ın yanında, yeniden önemli bir aktör olarak ortaya çıkıyor” denilen analizde yer alan ifadelerin bir kısmı şöyle:
“Erdoğan’ın siyasi muhalifleri gözden düşürme adımlarıyla – kendi seçtiği başbakanı iktidar çekişmesi sonucu bu ay zorla görevden aldı – Türkiye’nin generallerinin de Erdoğan’ın küresel etkisini yayma girişimleri için daha büyük bir rol üstlenmelerinin de önü açıldı.”
“Türk generaller Erdoğan’ı Suriye’ye ordularını gönderme niyetinin karşında duruyor, Kürt isyancılara karşı tartışmalı bir askeri operasyon yürütüyor ve Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nı şüpheli gören Batılı müttefikleriyle olan ilişkisini koruyor. Siyasetten uzak durarak, ulusal güvenlik kararlarında merkezi bir oyuncu olarak yeniden ortaya çıktılar.”
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, geçen yıl Aralık ayında Şırnak’ı ziyaret etti.
Gazeteye konuşan güvenlik analisti Metin Gürcan da, “Türk ordusu, frene basmak isteyen tek aracı. Erdoğan’a karşı denetim ve denge yaratıyor” yorumunu yapıyor.
Wall Street Journal, ordunun Suriye’ye karşı tavrıyla ilgili de şunları yazıyor:
“Ordunun, Cumhurbaşkanı’nı en açık şekilde denetim rolü üstlendiği mesele Suriye. Eski Türk yetkilileri ve Erdoğan’ın müttefiklerinin söylediğine göre, Erdoğan geçen sene savaştan kaçanlara güvenli bölge oluşturulması için Türk ordusunu Suriye’ye göndermeyi tartışırken, ordu liderleri ise güçlü çekincelerini dile getirdi.”
‘Kilis’e saldırılar tartışmayı alevlendirdi’
IŞİD’in Kilis’e roket saldırıları düzenlemesine karşı Erdoğan’ın orduyu Suriye’ye gönderme tehdidinde bulunduğu ve tartışmanın geçen hafta yeniden alevlendiği belirtiliyor.
Gazete Suriye’ye ordu gönderme tartışmalarıyla ilgili de şunları aktarıyor:
“Erdoğan’ın müttefikleri ve ABD’li yetkililer, Suriye’ye çok sayıda muharip birlik gönderme konusunda orduyu ikna etmenin hala çok zor olduğunu söyledi. Eğer Türkiye, ABD ve diğer NATO müttefiklerinin desteği olmadan hareket ederse ordu, askerlerinin Rus jetleri tarafından bombalanmasından ve uluslararası toplumun kınamasından korkuyor.”
EDAM savunma analisti Can Kasapoğlu da “Genelkurmay çok gerçekçi. Türkiye silahlı kuvvetlerinin ne yapıp ne yapamayacağını biliyor. Maceracı değiller” diyor.
Gazete, Türk ordusu ve Cumhurbaşkanlığı basın bürosunun ilişkilerine dair konuşmayı reddettiğini belirtiyor.
WSJ analizinde, “Konuya yakın isimlerin aktardığına göre Türk ordusunun etkisini yeniden inşa etmesi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda generallerin, Erdoğan’ı devirmeye çalışabileceği endişeleri de doğdu” deniyor ve Türkiye’deki darbe tartışmaları aktarılıyor:
“Askeri darbe spekülasyonları Mart ayı sonunda, Türk medyasında Obama yönetiminin Erdoğan’ı devirmeye çalıştığına ilişkin haberler yer almasıyla canlandı. ABD Dışişleri Bakanı sözcüsü John Kirby bir gazetecinin darbe iddialarına ilişkin sorusuna “‘Türk hükümetini devirmeye mi çalışıyoruz? Sorunuz bu mu? Bu öyle saçma bir iddia ve suçlama ki yanıt vererek onurlandırmayacağım bile’ yanıtını verdi.”
“Bu açıklamaya rağmen Erdoğan’ın müttefiklerinin ‘ABD’nin Cumhurbaşkanı’nı devirmek için gizli planlar yaptığı’ kaygısı devam etti. Erdoğan’ın Washington ziyareti sırasında ordu, darbe iddiaları için ‘Hiçbir yasa dışı, emir-komuta hiyerarşisi dışı oluşum ve/veya harekete taviz verilmesi söz konusu değildir’ açıklaması yaptı.”
“Birçokları bu açıklamayı, Türkiye’nin generallerinin, Erdoğan iktidarı döneminde yüzlerce askerin hapse atılmasına neden olan, yeni jenerasyon darbeci suçlamalarından kaçınmaya çalıştığının işareti olarak gördü.”
“EDAM savunma analisti Can Kasapoğlu, ‘Türk siyasetine günlük askeri müdahaleden kendilerini uzak tutmaya çalışıyorlar’ dedi.'”
“Erdoğan ve İslami eğilimli Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 yılında parlamentoda zaferini ilan ettiğinde durum böyle değildi. Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkede, Erdoğan’ın yükselişi laik ve askeri elitlere ağır darbe vurdu.”
“Ordu, 2007’de AKP’nin kurucularından Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olarak atanmasıyla başlayan siyasi tartışmaya müdahalede etme tehdidinde bulundu.”
‘ABD ve diplomatlardan Akar’a övgü’
Wall Street Journal’daki analizde, darbe planları suçlamasıyla yüzlerce asker, akademisyen ve siyasetçinin hapse atıldığı hatırlatılıyor ve muhalifler davalar için ‘göstermelik’ eleştirisini yapsa da verilen cezaların “Türk ordusunu etkisizleştirdiğini” yazıyor.
Geçen ay mahkeme kararlarının bozulduğunu hatırlatan gazetenin analizinde yeni dönemle ilgili şu yorum var:
“Yeni jenerasyon Türk askeri yetkilileri yeniden inşaya doğru ilerlerken, Türkiye’nin IŞİD’le mücadelede yakın çalıştığı ABD ve NATO’yla da güçlü bağlar oluşturdu.”
“ABD’li bir yetkili, ‘Ordular arası ilişki ABD hükümetinin Türkiye’yle geleneksel olarak sahip olduğu en güçlü ilişki. Belki de şimdi, hiç olmadığı kadar güçlü’ dedi.”
“Türk ordusu IŞİD’le mücadelede hayati bir rol üstleniyor. Erdoğan ve Türkiye’nin generalleri geçen yıl ABD ve müttefiklerine İncirlik üssünü hava saldırıları için kullanmalarına izin verdi. Türkiye, IŞİD’in Avrupa başkentlerinden terörist göndermek için kullandığı yolu kapatmak için sınıra binlerce askerini gönderdi.”
Hulusi Akar, NATO’da da farklı görevlerde hizmet verdi.
“ABD ordusu ve diplomatlar, Türkiye’nin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı ordunun etkisini arttırdığı için övüyor. İngilizce konuşan Akar, askeri mevkidaşlarıyla yakın ilişkiler kurduğu NATO’da farklı görevlerde hizmet etti.”
Wall Street Journal, Hulusi Akar’ın geçen hafta sonu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın düğününde nikâh şahidi olduğunu da kaydetti ve Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlık görevini bırakma kararı almasının ardından da Akar’la görüştüğünü hatırlatıp haberi Davutoğlu’nun şu sözleriyle sonlandırdı:
“Çevremizde birçok kriz bölgesinde, birçok devlet ciddi güvenlik problemleri ile karşı karşıyayken Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik içinde ve demokratik sistem içinde geleceğine parlak bir şekilde bakıyor olmasının en asli unsurlarından birisi Silahlı Kuvvetlerin milli niteliğidir.”
“Gerek terörle mücadele gerekse son dönemde bölgemizde ortaya çıkan istikrarsızlıklar sebebiyle Suriye ve Irak’ta üstlenilmesi gereken vazifeler konusunda silahlı kuvvetlerimiz her zaman güç ve kapasitesiyle devletimizin kudretini temsil etmiştir.”