Fatih Kızılhan yazdı
Yıllar önce tüm çocukları ekranlara kitleyen Pokemon çizgi dizisi, şimdi de telefonlarımıza ve tabletlerimize “Pokemon Go” adı altında oyun olarak geri döndü.
Yazıyı yazmamdaki temel amaç, kısa sürede oyuna büyük ilgi gösterilmesi oldu. Evet belki bir Ash ya da Rocket takımı değiliz; ama 7’den 77’ye herkesi telaşla Pokemon yakalama trendi sardı bile… Şu sıralar, sosyal medyada haberlerin yanı sıra araya iliştirilen Pokemon Go diyaloglarını okumadan geçemiyorum. Özellikle nadir cinsteki Pokemonları yakalamak için, bulunduğunuz şehrin ücra köşelerine gitmeniz gerekiyor. Hal böyle olunca, bir nebze de olsun insanlar yaşadıkları yerleri yeniden keşfediyor, sokağa çıkıp oksijen almak da yanınıza kâr kalıyor.
Oyun daha çok taze, yeni güncellemeleri gelecektir diye düşünüyorum. Sözlüklerde Pokemon Go ile ilgili bir sürü başlık açılmış durumda. Keşfedilmeyi bekleyen Pokemon Go oyuncular arasında rekabeti kızıştıracağa benziyor. Oyunun temel mantığına gelince, yattığınız yerden oynayamazsınız! Bir keşiş, veya gezgin edasıyla bol bol yürümeniz gerekiyor.
Yüzlerce Pokemon her an her yerden çıkabiliyor. Örneğin, su cinsi Pokemonlar daha çok denize kıyısı olan yerlerde, ya da havuz kenarında bulunuyor. “Augmented Reality” denilen bu yöntem sayesinde oyunun gerçeklik payı en üst düzeye çıkartılmak istenmiş. Mesela, yeşil alanlarda bitki cinsi Pokemonları yakalayabilirsiniz. Oyunda savaş, transfer gibi özellikler de bulunuyor. Şuan için oyun tamamen ücretsiz.
Günün sözü: “Seni seçtim Pikachu”