“Aşktan yaratıldı âlem, taştan değil
Âdem aşktan yaratıldı, et ve kandan değil”
Bir kemal derecesi düşünün; aşkta, akılda, ilimde, hikmette… Bunların tek tek emsallerini sunmak mümkün olabilir alnından öpülesi tarihimizde. Peki, kemalâtı, bunların hepsini kuşatmış olan bir isim düşündüğümüz zaman? İşte bu yüzden ne mutlu bize ki örnek verilecek bir isim gelebiliyor aklımıza; Mevlana Celâleddin-i Rûmî.
İlahi menşeli sevgisinden doğan, insanı yüceltme adına birlik ve bütünlük çağrısına, “Ne olursan ol gel” diyerek davet eden ve dünya çapında “Aşk Peygamberi” diye tanınmaya ve tanıtılmaya devam eden Mevlana hazretlerine bizim biçtiğimiz değer ne kadar? O ve onun gibi birçok kutlu değerlerimizi bilme adına, “yeterince anlamaya çalışıp anlatabiliyor muyuz?” sorusu, aklımızın unutulmayacaklar listesinde yazılı dursun, tabiatımızda var olan ataletimizi kamçılamaya her zaman ihtiyaç duymalı ve bir şeyler yapmalıyız.
Bu alanda Tiyatro Külliyen tarafından özenle hazırlanan ve sergilenen, “Nar-ı Aşk, Mevlana” adlı oyun, düşüncelere mesaj vermek amacıyla, izleyicilerini tekrardan selamlamaya geliyor.
Oyunda, Muhammed Celâleddin’in, düşünce dünyasındaki sorularının cevaplarını, gittiği şehirlerde ve girdiği çeşitli ilim dergâhlarında bulamayışıyla arayışları daha da artar ve çıkılmaz bir hal içine girer. Bir gün, Muhammed Celâleddin’in Mevlana oluşunun kıvılcımını parlatan Şems’in gelmesiyle, olaylar ve yaşantılar artık yavaş yavaş değişir ve gelişir.
Oyunu yazan ve yöneten Osman Doğan, başrolünde de yer alıyor. Bunun için özel sema eğitimleri alan usta eğitmen, ekip olarak oyuna hazırlanma sürecinin yaklaşık, “2 yoğun yıl” olduğunu söylüyor. Modern sinema efektlerinin gölge oyunlarıyla olan usta birleşimi, bu oyuna emek veren herkesin hassasiyetini gösteriyor.
Oyunla ilgili detaylı bilgi almak için facebook.com/tiyatrokulliyen adresi ziyaret edilebilir.