Ocak ayında yeni çıkan kitaplar

Kitap
Tuba Olgaç’ın haberi… Ocak ayı, yeni çıkan kitaplar açısından dopdolu bir ay oldu. İşte yayınevlerine göre, yeni çıkan ve önümüzdeki günlerde satışa sunulacak olan kitaplar…...
EMOJİLE

Tuba Olgaç’ın haberi…

Ocak ayı, yeni çıkan kitaplar açısından dopdolu bir ay oldu. İşte yayınevlerine göre, yeni çıkan ve önümüzdeki günlerde satışa sunulacak olan kitaplar…

ENSAR YAYINLARI

Namaz Dirilişe Çağrı, Ahmet Bulut, 158 Sayfa, 6 TL

Neden Namaz? Çünkü namaz, imandan sonra Rabbimizin en çok üzerinde durduğu bir ibadettir. Hz Peygamberin hayatının ayrılmaz parçasıdır.

Ocak

Namaz hayatın ta kendisidir. Hiç bir şekilde terkine izin verilmemiştir. Buna rağmen günümüz Müslümanlarının en çok ihmal ettiği kıymetini bilemediği bir ibadettir. Dolayısı ile karşımıza iki sonuç çıkıyor: Namazını kılamayanlar ve kıldığı halde gereken önemi veremeyenler.” 

Arapçayı Öğreten Kitap, Mehmet Maksudoğlu, 599 Sayfa, 22,00  TL.

Arapça hayatiyetini İslam sayesinde devam ettirebilmiştir. İnsanın insanca yaşamasını sağlayan İslam Medeniyetinin özsuyu, zarfı, kabı, gıdası olan eserler, fikirler Arapça ifade edilmiştir. Teknik sahadaki üstünlüğü eşyayı insana hükmeder hale getirmiş olan, maddi gelişmesinin yanında, manevi iflası görülen Batı Medeniyeti ise, gelişmiş yanını Hıristiyanlığa rağmen gerçekleştirmiştir. Arapça’nın, öğrenilmesi de İngilizcenin öğrenilmesinden daha kolaydır. İngilizce’deki “intonation” (cümle musikisi) derdi, Arapça’da yoktur. Arapça’da, İngilizce’de olduğu kadar “yazıldığı halde okunmayan harf” yoktur. Arapça’da kelimeyi ezberlemek mantıkidir; İngilizce’deki, kelimeyi kelime olarak ezberlemek mecburiyeti yoktur.

Arapça yüzyılların ilim dili, medeniyet dili, siyaset ve kültür dili olmuştur. İçinden geldiğimiz İslam Medeniyetinin önemli dillerinden biri olan Arapça öğrenilmesi kolay bir dildir. Ayrıca Prof Mehmet Maksutoğlu Türkiye’de Arapça öğreniminde tanınmış ve uzman bir isimdir.

Hz.Peygamber’in etrafındaki çocuklar ve gençler, Prof.Dr. Adem Apak, 192 Sayfa, 13 TL

Müslüman toplumumuzun çocuk ve gençlerine yönelik olarak hazırlanan bu kitap, Hz. Peygamber’in (s.a.v) çocuklar ve gençler ile ilgili mükemmel örnekliğinden davranış modelleri ortaya koyma, yeni nesillerin daha sağlıklı yetişmesinde mütevazı bir katkı sağlama umudunun bir neticesidir. Kitap üç ana başlık altında ele alınmıştır. Birinci Bölümde, Hz. Peygamber’in (s.a.v) çocukluğu ve gençliği hakkında muhtasar bilgiler vardır.

Kitabın bu kısmı, Allah Rasûlü’nün (s.a.v) risâletine kadar geçen hayatının kısaca özetlenmiş şekli olarak görülmelidir. İkinci bölümde ise, çalışmanın esasını teşkil eden Hz. Peygamber’in (s.a.v) çocuklar ve gençlerle ilişkileri, onun yeni yetişen nesillerle irtibatı, hayatından örneklerle sunulmuştur. Bu bahiste ayrıca çocukların ana-babalarıyla ilişkileri merkezinde özellikle Kur’ân’da zikri geçen bazı peygamberlerin çocuklarıyla ilişkileri ve onların çocuk yetiştirmedeki gayretleri takdim edilmektedir.

Kitabın üçüncü ve son bölümünde ise, gerek Mekke, gerekse Medine döneminde İslâm ile erken dönemde müşerref olan, ayrıca Müslümanlığın yayılmasına ve İslâmî ilimlerin gelişmesine mühim katkılar sağlayan çocuk ve genç sahâbîlerin hayatlarını ihtiva eden bir seçki sunulmuş, onların kısaca hayatları ve dine hizmetleri hakkında muhtasar bilgiler verilmiştir.

PINAR YAYINLARI

Mekkî Ayetlerde Sosyolojik Unsurlar, Hikmet Koçyiğit, 312 Sayfa, 15 TL

Günümüz tefsir çalışmalarında Kur’ân’ın mesajının güncelleştirilmesine yönelik çabaların artış kaydettiği gözlenmektedir. İşte bu noktada Kur’ân’ı tefsir etmede sosyolojinin, ayetleri daha aktüel biçimde anlamaya uygun bir ortam oluşturduğu söylenebilir.

Bu kitapta da bütün bu düşüncelerden hareketle sosyolojik veriler kullanılarak Kur’ân’ın başka açılardan da yorumlanabilmesinin imkânı, bazı ayetlerin sosyolojik perspektiften hangi sosyal olgulara tekabül ettiği araştırılmaya çalışılmıştır. 

“Kitab, Tefsir ve Sosyoloji arasında köprü kuran, daha doğrusu bu konuda daha ileri araştırma yapacak olanlara Kur’ân temelli malzemeler için ışık tutan bir çalışmadır ve bu açıdan orijinaldir. İlkler ne kadar orijinal olsa da geliştirilmeye ve daha ileri götürülmeye müsaittir. Bu yüzden elbette eksikleri olacaktır. Fakat önemli olan Rahmetli İsmail Fârûkî’nin ortaya koyduğu ve belki de uğrunda şehit olduğu o şahsiyetli projeye küçük de olsa bir katkıda bulunmuş olmasıdır. Umarız bu katkılar birikir ve Müslümanlar bir gün kendi gerçek evrensellerine ulaşırlar da, batının sahte evrensellerinden kurtulurlar.” Prof. Dr. Lütfullah Cebeci

Keşke Bilselerdi, M. Kürşad Atalar, 208 Sayfa, 12 TL

İslâm insanlığa ne vadediyor? Adalet İslâm dışında tanımlanabilir mi? Bilgi ne anlama geliyor?  İtaat hangi şartlarda oluşur?

Mülkiyetsizlik hakkındaki söylemlerin görmezden geldiği olgular  neler? Bu ve benzeri sorular yanında İslâmcılık, medeniyet,  yabancılaşma vb. konularda kaleme alınan yazılardan oluşan Keşke Bilselerdi, İslâm’ın anlaşılması, toplumsal  ve düşünsel sorunlara ilişkin  eleştirel bir tablo sunuyor.

 “Evet, biz Müslümanlar daha çok ‘bildikçe’ daha iyi bir ‘eleştirel bakış’a sahip olacağız. Daha iyi eleştirel bakışa sahip olduğumuzda da fikri seviyemiz daha da yükselecek ve Allah’ın izni ile sorunlarımıza doğru çözümler bulmamız daha kolay olacak” diyor M. Kürşad Atalar. Elbette o, sadece entelektüel bilgiden, malumattan, enformasyondan bahsetmiyor,  salih ameli ortaya çıkaracak bilgiden bahsediyor.  

Bu vesile ile İslâm’ı “çağın insanının idrakine söyletmek” için, Hakikat iddiamızı ‘ispatlı’ bir şekilde dillendirmek gerektiğini her dem hatırlatan kitabın niçin Keşke Bilselerdi adını aldığı da anlaşılmış olur.

Kur’an Perspektifiden Üç Kral İki Peygamber, Cengiz Duman, 448 Sayfa, 17,50 TL

Spesifik olarak günümüz Türkiye’sinde İslami camiada başlatılan; İslam sosyalizmi, insanların ekonomik yönden eşitliği, kenz (servet yığma) gibi siyasal, sosyal ve iktisadi açıdan polemik ve spekülasyon konularında, Süleyman ve Davud kıssaları ve onun mesajları önemli bir örneklik arz etmektedir. Dolayısıyla Türkiye’deki İslami camianın aktüel gündemi açısından bakıldığında, Davud (as) ve Süleyman (as) peygamberlerin kıssaları, daha bir önem arz etmektedir.

Kıssaların doğru anlaşılması konusunda sahih bir metodoloji geliştirilememiş olması, bu alanda keyfi ve İsrailiyyat’a dayalı yorumların yapılmasına, böylece Kuran’ın yarısından fazlasını oluşturan Kuran kıssalarının doğru bir biçimde anlaşılamamasına yol açmıştır.

Biz bu kitapta, geleneksel hale gelmiş bu yanlış yaklaşımları terk ederek, Kuran perspektifinde, önceki ilahi kitapların verilerinden yararlanma yöntemini benimseyerek, Kur’an’da anlatılan Talût, Davud ve Süleyman kıssalarının; Kur’an’ın nüzul yapısı ve derlenmesi gereği oluşan parçalı, dağınık ve mücmel/kısa anlatımlarını, yine Kur’an perspektifinde Tevrat’ın Talût, Davud ve Süleyman kıssalarının tarihsel anlamdaki verileri ile mufassallaştırarak; biyografik, kronolojik ve diğer tarihsel detayları ile yüklü bir biçimde sunduk.

Güzel Ahlak, İbn Teymiyye, 15 TL, 368 Sayfa 

Güzel ahlâk, ferdin yetişmesinde ve toplumun ıslahında İslam’ın dayandığı en önemli esaslardandır. Toplumun esenliği, yapısının kuvveti, konumunun yüceliği ve evlatlarının izzeti ahlâki değerlere tutunmasına bağlıdır. Tıpkı çöküşünün toplumdaki çözülmenin, ahlâksızlığın ve fesadın yaygınlaşmasının da övülmüş ahlâkı devre dışı bırakmaya ve ondan uzaklaşmaya bağlı olduğu gibi.

Tarih bize ilerleyen ve gelişen her medeniyetin; kuvvetli kişilikler, kesin kararlar, büyük gayeler, övülmüş ahlâklar ve üstün tavırlara sahip birbirine kenetlenmiş aileleri ve birbirine bağlı evlatları sayesinde başarılı olduğunu gösterir.

İslam’ın ve Müslümanların tarihe yeniden müdahil olmaya başladığı bu zamanlarda, insanlığa umut olabilecek ahlaki örnekliklere de ihtiyaç vardır.

Üstad İbn Teymiyye’nin bu eserinin, her yönüyle fesada boğulmuş dünyaya yeni bir diriliş umudu verecek güzel ahlakı kuşanmış şahsiyetler inşasında yol gösterici olacağını umut ediyoruz.

TİYO YAYINLARI

Şiir Resitali, İsmet ÖZEL, 128 Sayfa, 35 TL

Şair İsmet Özel’in 2011 yılında verdiği Şiir Resitallerinin görüntü kayıtları DVD-Kitap olarak TİYO Yayıncılıktan çıktı. İki bölüm olan Şiir Resitalinde aşağıdaki şiirler okunuyor.

Birinci Bölüm

Partizan / Sebeb-i Telif / Kuşun Ölümü / Bakmaklar / Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak / Bakır Tenli Yapraklar / Yıkılma Sakın / Amentü / Aynı Adam / Bir Devrimcinin Armonikası / Kız Kulesi Beyaz İken / Of Not Being a Jew / Mataramda Tuzlu Su / Yaşamak Umrumdadır / Kanla Kirlenmiş Evrak

İkinci Bölüm

Savaş Bitti

 

 

Ve’l – Asr, İsmet Özel, 272 Sayfa, 15 TL

“Nankör ve müstağni insanın bilmedikleri yanında bildikleri de var. O neyi, nerede ve nasıl yapacağını bilir. Ama yaptıklarının sebebini sordurtmaz.

Niçin sorusunu soranlara düşmanlık gösterir. Çünkü yaptıklarının kendisine verilenleri kötüye kullanmak suretiyle yapıldığının ayan beyan oluşuna katlanamaz.

Hümanizm böyle bir istiğnadır, bize hakkı tavsiye etmez, çünkü yanmamış evi ulular, yüceltir; bize sabrı tavsiye etmez, çünkü biz evi yanmış olanlara katılmaya, yanmayan evden bizim hissemize düşeni vermeye hiç niyeti yoktur.”

Küfrün İhsanı Olmaz, İsmet Özel, 360 Sayfa, 22 TL

“Eğer biz mümin isek; mümin olan eğer bizler isek nereden belli olur bu? Bellilik anlamadadır. Mümin olarak anlamışlar arasına katılmışızdır.

Ne anladık? Kâfirlerin en istemeyecekleri hâdisenin, en çok karşılaşmaktan çekindikleri hâdisenin bizim ormanı fark etmemiz, bizim ormanı görmemiz olduğunu anladık.

Türkiyede Müslümanlıkmış gibi bilinen şeyin devlet tarafından milleti itaate icbar etmek, milleti İslâmla terörize etmek için tahkim edilmiş kalıplar olduğunu geç de olsa öğrenebildim. 

Gerçek Müslüman, hayatın ne demek olduğunu bildiği için ekstradan bir dinî hayat nedir bilmez. Ekstradan bir dinî hayat edinmeyen Müslümanların bugün nasıl bir mesele karşısında olduğunu izaha “küfrün ihsanı olmaz” ibaresini dile getirmek yetmez; bu ibareyi şuur katına çıkarma zarureti vardır.

Küfre en rahat hareket tarzı temin eden bir emir-kumanda zincirine rapt olunmakla Müslüman kalınmayacağı bilhassa öğrenilmelidir.”

TİMAŞ YAYINLARI

Aişe (r.a.), Sibel Eraslan, 344, 17,5 TL

O, babası Peygamberimizin en sadık dostu Hz. Ebubekir olan, Teymoğulları gibi seçkin bir ailenin en ince terbiyesiyle yetişmiş, çok küçük yaşlarından itibaren zekâsıyla ışıl ışıl parlayan, Peygamberimizin (asm) “Seni kördüğüm gibi seviyorum” dediği annemiz; Hazreti Aişe. 

Büyük bir hadis rivayetçisi, Müslümanların öğretmeni, Efendimizin bazen sıkıntılı bazen neşeli zamanlarda “Konuş ey Hümeyra” diye seslendiği, meleklerin selam verdiği kadın…

Sibel Eraslan bu kutlu kadını müminlerin annesi Hazreti Aişe’yi yazdı. Onun sonsuz bir bağlılık, feda ve aşk dolu hayatından tüten misk kokusunu hissedebilmek için…

Beş Vakit İnsan, Senai Demirci, 192 Sayfa, 8 TL

“Namaz miracındır; çünkü aradan perdeleri kaldırır, bedeninin her zerresini rıza makamında tutar. Miracındır namaz; çünkü aradan mesafeleri kaldırır, alnını Rabbinin yakınlığında tutar.

Namaz miracındır; çünkü aradan sözleri kaldırır, kalbini sessiz ve sonsuz bir makbuliyetin sıcacık kucağında tutar. Namaz miracındır; çünkü aradan ikiliği kaldırır, olduğun hali göründüğün halle bir tutar, göründüğün hali olduğun halle bir tutar.

Miracındır namaz; zamanın üzerindeki hükmünü kaldırır; kalbini zamanlar üstüne çıkarır, kalıbını tükenişlerden ve yitişlerden uzak tutar.Namaz miracındır; meyveye durmuş ağaçlar gibi, seni sonsuz sevinçlerin, sınırsız umutların, gölgesiz mutlulukların, pürüzsüz huzurların, lekesiz neşelerin baharında tutar. 

Miracındır namaz; seni İblis’e karşı meleklerin safında, Nemrut’a karşı İbrahim’in yanında, Firavunlara karşı Mûsa’nın tarafında, nankörlere karşı Muhammed Mustafa’nın [asm] yerinde tutar.”

Beş Vakit İnsan, her vakit solup düşen “an”larımızı yeniden yeşertecek bir vaha sunuyor…

Doğal Ebeveynlik, Adem Güneş, 208 Sayfa, 14 TL 

Bugün çocuklarda karşılaşılan problemlerin çoğunun temelinde, çocuğun kendi gibi olmasına izin verilmemesi yatar.

Çocuk içinde hissettiği coşkuyla sağa sola koşacak olsa “Bu çocuk hiperaktif mi ne, bir türlü yerinde durmuyor” ikazlarının, bir şeyleri merak edip birkaç soru sorsa “Amma meraklısın sen de yani…” diye alaya almaların, kendisi için seçilen bir kıyafetin rengini beğenmediğini söylese “Sana elbise alanda suç zaten” şeklindeki bastırmaların, bir yemeğin damak tadına uymadığını ifade edecek olsa “Sende de hiç zevk yokmuş” gibi aşağılamaların normal kabul edildiği bir toplumda, çocuğun kişiliğini koruma mücadelesi her anne babanın insanlık görevidir.

Bu kitapta çocukların davranışları “öğrenme”sinin değil “edinmesi”nin, bir başkasını taklit ederek değil kendi “irade”sini ortaya koyarak istenen davranışları kazanmasının yolları üzerine ufuk açıcı bir anlayışla karşılaşacaksınız.

Adem Güneş, çocukları ceza ve mükâfat kıskacına almadan, onlara insan olmanın değeri yaşatarak ebeveynlik etmenin mümkün ve değerli olduğunu dolu dolu bir içerikle aktarıyor.

Doğal Ebeveynlik, duygularındaki özgürlüğü davranışlarında disipline dönüştürebilen, “kendisi olabilen” çocukların anne babalarının yeni yol arkadaşı…

Osmanlı Tarihi Kayı: 1 – Ertuğrul’un Ocağı, Ahmet Şimşirgil, 232 Sayfa, 15 TL

Televizyon programları ile yediden yetmişe tarihi sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil; Osmanoğulları’nın serüvenini kitaplarla anlatmaya devam ediyor. Şimşirgil, tamamen ilmî kaynaklardan beslenerek ve her yaştan tarih severin kolaylıkla okuyup anlayabileceği bir üslupla hazırladığı KAYI serisiyle tarihimizi önyargısız ve objektif bir şekilde okuyucunun değerlendirmesine sunuyor. 

Serinin ilk kitabı KAYI I: Ertuğrul’un Ocağı’yla yazar, Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunu, bir devlet hâline gelme merhalelerini, Ertuğrul Gazi, Osman Gazi, Orhan Gazi, I. Murad, Yıldırım Bayezid Han ve Çelebi Mehmed’in saltanat yıllarını dönemin en önemli kroniklerinden faydalanarak nefis bir üslupla değerlendiriyor.

Ayrıca her padişahın bilinmeyen yönleri, kılıçtan keskin sözleri, şiirleri, hocaları, dostları/düşmanları ve imar faaliyetleri tek tek anlatılıyor.

Bu kitapta; adaleti, şefkati ve hoşgörüsüyle kalpleri kazanan; yiğitliği, cesareti ve mertliğiyle dosta güven, düşmana korku salan; dünya siyasetini yönlendiren; kültür ve medeniyet hamleleri ile göz kamaştıran Osmanlı’nın kuruluş hikâyesini bir tarih ziyafeti tadında okuyacaksınız. 

Pertev Bey’in Üç Kızı, Münevver Ayaşlı, 192 Sayfa, 13,5 TL

Sultan Abdülhamid tahttan indirileli birkaç sene olmuş, İttihat ve Terakki Cemiyeti devletin her kanalında etkin rol oynamaya başlamış, İtalyanlar ani bir baskınla Trablusgarp’ı almıştı. Ufukta Balkan Savaşı’nın kara bulutları görünüyor, Osmanlı her cepheden bozgun ve yenilgiyle dönüyordu. Mağlubiyet ve sefalet…

Bir devrin çöküşü, yeni bir devrin başlangıcı, yaşanan acılar, aniden türeyen sınıflar, yeni hayat tarzıyla estetiğin ve zarafetin eriyip gitmesi, bir neslin kaybı…

Münevver Ayaşlı, Pertev Bey ve ailesinin konaklarda, yalılarda; mürebbiyeler, lalalar, dadılarla süren ışıltılı hayatlarının, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sinyallerini vermesiyle altüst oluşunu, duygusal, gerçekçi ve cesur bir üslupla kaleme alıyor. Miralay Pertev Bey’in ailesi üzerinden, toplumsal bozulmuşluğu tahlil ediyor.

Tarihsel gerçekliğe yaslanan; okuru Osmanlı’nın son günleri üzerine düşünmeye davet eden Pertev Bey’in Üç Kızı, Münevver Ayaşlı’nın nehir roman olarak kaleme aldığı serinin ilk halkası…

REMZİ YAYINLARI

Kaygı’dan Korkuya, Prof.Dr. Özcan Köknel, 360 Sayfa, 20 TL

Prof. Özcan Köknel’den kaygı ve korku konusunda tüm bilinmeyenler…

Herkes mutlu olmak için çaba gösterir.

Bireysel ya da toplumsal nedenlerle bu çaba yetersiz kalırsa ruh sağlığı bozulur.

Ruh sağlığını bozan nedenler de kaygı bozukluklarına yol açar.

Bu kitap, kaygı bozukluğuyla baş etmenin yolları ile ruh sağlığına, mutluluğa ulaşmak konusunda ipuçları veriyor… 

Prof. Köknel’in açıklamaları psikolojik birçok soruna ışık tutuyor.

 

Diyabetik Ziyafet, Aslı Sargın, 96 Sayfa, 20 TL

Diyabetlilere ilginç tatlı ve içecek tarifleri…

Yemek yapmaya olan ilgisi kendisine diyabet teşhisi konulmasıyla Aslı Sargın’ı diyabetik tatlara yöneltti. Diyabetik yemeklerin ve de özellikle tatlıların sınırlı olması Sargın’ın bu konuda uzun yıllar sürecek bir araştırmaya başlamasına neden oldu.

Sargın, bu kitabın en önemli amacının ‘Bu tatlının da diyabetiği olur mu?’ sorusuna, hazırladığı tariflerle yanıt bulmak olduğunu belirtiyor.

Diyabetik Ziyafet isimli kitap değerlendirilmiş, kitapta önerilen diyet menüleri hekim ve diyet uzmanlarının önerdiği miktarlarda alınması koşuluyla diyabetik hastaların tüketmesine engel bir durum bulunmamıştır.

Yeditepe Yayınları

Haçlı Seferleri Zamanında DOĞU ve BATI, Claude Cahen, 2.Baskı, 408 Sayfa, 23 TL

Haçlı Seferlerinin ilanından itibaren, Türkler, Haçı kabul etmiş olan Batılılarla sürekli temas halinde oldular. Bu temas sadece savaş meydanlarındaki bozgunlar veya zaferlerden ibaret değildi. Haçı kabul ederek savaşmaya gelen Batılılar ve Doğu’ya yerleşmiş olan Latinlerin Türklerle diplomatik, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda da ilişkiler geliştirdikleri bir realitedir. Bu gerçeğin bilinmesine ve Haçlıları ilk karşılayanların Türkler olmasına rağmen Haçlı Seferleri tarihine ilişkin ülkemiz tarihçileri arasında büyük bir kayıtsızlık görülmektedir.

Batı da ise kabul etmesi güç olsa da Haçlı Seferlerinin her yönüyle iyi tanın tarihsel bir olay olduğu söylenemez. Yüzyıllarca ruhban sınıfına mensup araştırmacıların adeta tekelinde kalan Haçlı Seferleri Kilise ve Hıristiyanlığın övünç vesilesi olarak görüldü. Modern zamanlarda ise Haçlı Seferlerini hoşgörüsüzlük veya karanlık bir girişim olarak görme eğilimi gösterenler olduğu gibi bu seferlere Fransa’nın Doğu’daki kültürel etkisinin şafağı diyenler de görüldü. 

Haçlı Seferleri elbette Batı Hıristiyan tarihinin bir parçasıdır. Ama bu seferler aynı zamanda Ortadoğu tarihine de ait hadiselerdir. Dil ve üniversite disiplinlerindeki farklılıklar bu seferleri Doğu ve Batı’nın ortak tarihi olarak incelenmesine ne yazık ki çoğunlukla izin vermiyor.

Latin Doğu üzerine doktora teziyle kariyerine başlamış olan Claude Cahen, Akdeniz ve İslam dünyası üzerine yaptığı çalışmalarla haklı bir şöhretin sahibi olmuştur. Haçlılar Çağında Doğu ve Batı adlı eseriyle Claude Cahen eşsiz bir sentezi sunuyor ve olay ve olguları karşılılık prensibine uygun olarak siyasi-askeri gelişmelerin akışıyla birlikte, ekonomik, kültürel, ticari, sosyal bağlamlarından koparmadan inceliyor.  

Sorularla Osmanlı İmparatorluğu V, Erhan Afyoncu, 7. BASKI, 186 Sayfa, 14 TL

• Çelebi Mehmed

• Yıldırım Bâyezid

• Şark Meselesi

• Osmanlı İmparatorluğu’nda Gayrimüslimler

• Osmanlı İmparatorluğu’nda Kapitülasyonlar

• Osmanlı –İran Savaşları (1578-1639)

• Osmanlı-Avusturya Savaşları(1593-1606)

• Osmanlı İmparatorluğu’nda Şehzadelik

• Kadızâdeliler

• Osmanlı İmparatorluğu’nda Türkmenler

• Kanuni’nin Son Seferi

• 1715-1718 Savaşları ve Pasarofça Antlaşması

KÜRE YAYINLARI

Sosyolojinin Felsefi Kökenleri, Ted Benton, Çev: Ümit Tatlıcan, 265 sayfa20 TL 

Felsefe nedir? Felsefe ve sosyal bilimler arasında nasıl bir ilişki vardır? Sosyologların niçin felsefe öğrenmeleri gerekir?

Araştırmacıların büyük ölçüde mutabık olduğu bir sosyoloji tanımı var mıdır? Doğa bilimlerine kıyasla ‘sosyal bilimler’ veya ‘beşeri bilimler’de neden ‘sürekli devrim’ olarak adlandırılabilecek bir durum söz konusudur? Bilimsel teorilerin kaynağı nedir?

Ted Benton Sosyolojinin Felsefi Kökenleri ’nde, bu önemli ve bir o kadar da zor sorulara cevaplar arıyor ve felsefenin sosyal bilimler açısından önemine ilişkin son derece başarılı ve değerli bir giriş yapıyor. Felsefi problemlerin sosyoloji ve diğer sosyal bilimlerdeki temel sorunlarla ilişkilerini ortaya koymayı ve felsefeci olmayanların da felsefi fikir ve argümanları kavramalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Bunu yaparken de Marx, Durkheim, Kant, Weber, Comte, Kopernik ve Newton gibi sosyal bilimlerin, felsefenin ve doğa bilimlerinin önde gelen kuramcılarının çalışmaları üzerine yoğunlaşıyor.

Bölüm ve Disiplin ( 100. yılında Şikago Okulu), Andrew Abbott, Çev: Suna Ihlamur Öner, 333 Sayfa, 28 TL

Andrew Abbott, Şikago Okulu’nun sosyolojisinin bu ayrıntılı analizinde modern akademisyenliğin ortaya çıkışındaki temel konuları “bilim okulları”na ve bu tür okulların kendilerini zaman içerisinde nasıl yeniden ürettiklerine özel bir önem atfederek inceliyor.

Okulların ortaya çıkışındaki önkoşullar nelerdir? Bu okullar katı kurallar olarak mı yoksa esnek yapılar olarak mı varlıklarını sürdürmektedir?

Bunlar dergi editörlüğü ya da makale yazma gibi akademik hayatın gündelik faaliyetlerinden okul haline nasıl dönüşmektedir?

Yazar, aynı zamanda, sosyal bilim araştırmalarındaki yön değişikliklerini analiz ediyor ve Şikago Okulu’nun farklı safhalarını karakterize eden entelektüel rekabet ve öğretim kadrosu arasındaki çıkar siyasetini gözler önüne seriyor. Ayrıca disiplinin ana dergisi olan American Journal of Sociology’nin zengin tarihinin izini sürüyor ve bu tarih üzerinden modern disiplinlerde akademik yayıncılığın gelişimini inceliyor.

Reddediyorum, Per Petterson, Banu Gürsaler Syvertsen, 248 Sayfa, 20 TL

Metis Edebiyat’ta daha önce yayımladığımız At Çalmaya Gidiyoruz ve Lanet Olsun Zaman Nehrine’nin ardından Norveçli yazardan yine çok seveceğiniz bir roman.

Çocukluk arkadaşı olan Tommy ve Jim, 35 yıl sonra tesadüfen karşılaşırlar. Birbirlerini son gördüklerinde Tommy’nin annesi onları terk etmiş, baba dayağından kurtulmak isteyen Tommy ailenin tamamen dağılmasına yol açmıştır. Dindar annesiyle yaşayan Jim ise eğitimine devam etmiş, sosyalist olmuştur. İki genç sarsılmaz görünen bir dostlukla bağlıdırlar birbirlerine. Ancak bir gün yaşadıkları görünüşte önemsiz bir olay Jim’in bu arkadaşlığı hak etmediği endişesi duymasına yol açacak, açılan küçücük çatlak onları yıllar sonra çok farklı kişilere dönüştüren büyük bir yarığa dönüşecektir. 

İnsanlık durumu üzerine, dostluk, şiddet ve yıkım üzerine, hayatın yakıcı sorunları üzerine büyülü sadelikle yazılmış harika bir roman…

Kıyısız, Türker Armaner, 136 Sayfa, 12.50 TL

Kıyısız, Türker Armaner’in 9 öyküsünü bir araya getiren 1997 tarihli ilk kitabı. Uzun bir aradan sonra yeniden okur karşısında..

“Yaşam, uzun bir karabasandan sonraki birkaç saniyede de başlayıp bitebilir…

Neresinin dışarısı neresinin içerisi olduğunu bilemediğimiz zamanlar olur. İki tarafı da kullanılabilen yağmurluklar gibi, bir içeriyi, bir dışarıyı uygun görürüz kendimize. Biriyle yakın, çok yakın olmak istersiniz. O kadar ki, bir iken ayrılmış gibisinizdir. Yeniden başlangıç durumuna; insanların, sözlerin, tortuların olmadığı o başlangıç durumuna dönmek istersiniz.

Ama artık bir değilsinizdir. Dahası, onun bu başlangıç durumuna dönmek istemediğini fark edersiniz; bir olduğunuz durumu hatırlamıyordur bile.

O zaman, ikiliği sona erdirmek için ondan da kurtulmak istersiniz. Doğal diye dayatılan, iki olmaktır. Sizse hep bir olmayı özlersiniz.”

DERGAH YAYINLARI

İslam’da Müsamaha, Haz: Süleyman Uludağ, 87 Sayfa​​

İnanç, kanaat veya fikir ve sanat için daire ne kadar dar olursa, bu alana ne kadar fazla kısıtlamalar ve sınırlamalar getirilirse ilim adamları ve sanatkârlar o kadar çok verimsizliğe ve kısırlığa mahkûm edilmiş olur. Bundan en fazla zarar gören de toplum olur. Bunun için düşünce hürriyeti ve serbestisi bilim bakımından da sanat bakımından da son derece önemlidir. Gazzâlî işte bu eserde mümin âlimlerin, mütefekkirlerin, hakîmlerin, âriflerin ve sanatkârların ne kadar geniş bir alanda fikir ve kanaatlerini açıklama ve savunma hakkına sahip olduklarını göstermiştir. 

Osmanlı İzmir’ind İthalat, A. Mesud Küçükkalay, 539 Sayfa

Çalışmanın kapsadığı dönem dünya ve Osmanlı iktisat tarihi açısından son derece önemli ve endüstri toplumuna geçişin özelliklerinin belirginleşmeye başladığı bir dönemdir. Avrupa’da Napolyon Savaşları bitmiş ve Sanayi Devrimi’nin sonuçları belirginleşmeye başlamıştır. Bu dönem aynı zamanda Avrupa’da yaklaşık yüz yıllık bir gelir artışı sürecinin başlangıcına işaret eder. 

Bu çerçevede çalışmanın amaçlarından biri toplu olarak ilk kez değerlendirmeye alınan bir dizi arşiv belgesi ile bu dört temel alandaki dönüşümü izlemek, nedenlerini saptamak ve sonuçlarını ortaya koymaktır. Ek olarak bu çalışmanın bazı talî amaçları da vardır. Bunlar; söz konusu dönemde Osmanlı tüketim alışkanlıklarını ve bu alışkanlıkların dönüşüm trendini saptamak, Osmanlı’nın satın aldığı mallarda ülke içi sanayinin ihtiyaç duyduğu malları belirlemek, Osmanlı tebaasının ticarete ve deniz ticari taşımacılığına olan katılımını ortaya çıkarmaktır.

Silik Fotoğraflar, M. Orhan Okay, 309 Sayfa

Silik Fotoğraflar, sadece bir portreler kitabı değildir. Çoğu, tasvir edilen şahısların vefatı veya ölüm yıldönümleri vesile edilerek yazılmış, bazılarında da başka vesilelerle yazılırken arada bir veya birkaç kişinin portresini yeri geldiği için çizmek gereği duyulmuştur. Bu yüzden bir yazıda birden fazla kişilerin tanıtıldığı gibi bazı şahsiyetler de birkaç yazıda farklı özellikleriyle tekrar edilmiştir.

Türk Dînî Düşüncesinin Teşekkül Devri, Fatih M. Şeker, 293 Sayfa

Türk dînî düşüncesinin teşekkül devri; Türklerin kendilerini İslâmiyet’te aradıkları döneme tekabül eder. Devir, geçmişe bakarak geleceğe akar. Eksen değiştirilen bu dönemeçte gidilen istikâmeti gözden kaçırmadan gelinen aşamaya dikkat kesilir. Mazi tabiî şekilde İslâm’ın çerçevesi içine alınır. Güç ve kudret devşirebileceğimiz menbâların hayat bulduğu bu başlangıç noktası, Selçuklu ve Osmanlı’ya hâliyle günümüze kaynak vazifesi görür. Zihniyet dünyamızın ve hayat felsefemizin oluştuğu İslâmlaşma süreci etrafında kaleme alınan elinizdeki çalışma, dînî düşüncenin teşekkül devrini dolduran meselelerin, bugünümüzün çerçevesine girebilecek bir mâhiyete ve aktüelliğe sahip olduğuna dikkat çekmektedir. 

Nur, Mustafa Kutlu, 207 Sayfa

Günümüz Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden, usta hikâyeci Mustafa Kutlu’nun yeni kitabı Nur, okurlarıyla buluşmak üzere raflardaki yerini aldı.

Bir hakikat yolculuğu olarak tanımlanabilecek olan hikâyede, Genç bir mimar olan Nur’un iç sıkıntılarına çare bulmak için çaldığı kapılar ve yol üstünde tanıştığı insanlar anlatılıyor. Ana karakterin etrafında şekillenen resimde yerlerini alan her bir kişiyi, Mustafa Kutlu bir ressam edasıyla tek tek gözümüzün önünde canlandırıyor:

Genç ve heyecanlı bir mimar olan Sinan, babası Kadırgalı hamal Ali, ağabeyi delikanlı Demirci Cemil, hasta kardeş Çiçek, onun yavuklusu Cüneyt, Nur’un babası Raci bey… ve daha birçok kişi bu küçük hikayede yerlerini alıp bize bir insanlık durumunu anlatıyorlar. 

Günümüz insanının değişmeyen “boşluk” probleminin bir kişiyi merkeze alarak anlatımı olan bu kitap, Mustafa Kutlu okurları için hem tanıdık bir hikâye özelliği taşıyor hem de uzak diyarların bir masalını anlatıyormuş gibi bizi başka insanların dünyasına götürüyor.

Üss-i İnkılap, Ahmet Mithat Efendi, Haz:İdris Nebi Uysal, 539 Sayfa

Bütün bir Tanzimat ve Servet-i Fünun devirlerini ve hatta Meşrutiyet devrinin de ilk yıllarını eserleriyle dolduran Ahmet Mithat Efendi’nin birden çok sıfatı vardır: Gazeteci, hikâye ve roman yazarı, tarihçi, ilahiyatçı, felsefeci… O, bütün bu alanlarda ciltler dolusu eseri bulunan, edebiyattan coğrafyaya, müzikten dinler tarihine hemen her konuda kalem oynatmış ve okuyucularını her alandan haberdar etmek isteyen bir gazeteci, bir ansiklopedisttir.

Üss-i İnkılap, Ahmet Mithat Efendi’nin sanatçı özelliğinin dışında bir “vakanüvis” kimliğiyle okurun karşısına çıktığı bir kitaptır. Eser, bir tarihçi titizliğiyle değil, bir gazeteci merakı ve romancı rahatlığı ile yazılmıştır. Yazar, iki cilt halinde neşrettiği bu çalışmasında Kırım Harbi’nden başlayarak Sultan II. Abdülhamit’in tahta geçtiği ilk seneye kadar olan dönemin manzarasını resmetmiş, bu çalkantılı dönemin siyasi olaylarını, ekonomik gelişmelerini ve bunların toplum hayatına yansımalarını kaleme almıştır.