Batılıların derdi, Ermeni meselesi değil!

Yazarlar
Yusuf Kaplan’ın Yenişafak gazetesindeki yazısı… Önce şunu iyi bilelim: Batılıların derdi, Ermeni meselesi filan değil. ERMENİ MESELESİ BAHANE! Ermeni meselesi, bahane. Bunu, Ermenistan da ...
EMOJİLE

Yusuf Kaplan’ın Yenişafak gazetesindeki yazısı…

Önce şunu iyi bilelim: Batılıların derdi, Ermeni meselesi filan değil.

ERMENİ MESELESİ BAHANE!

Ermeni meselesi, bahane. Bunu, Ermenistan da biliyor, Batı’da diaspora’da yaşayan Ermeniler de. Ama bu, onların da işine geliyor, tabiî ki

Batılıların tek kaygısı var: Yeniden tarih yapma emareleri gösteren Türkiye’nin durdurulması.

Ermeni meselesi, yeniden tarih yapacak bir aktör olabileceğini gösteren Türkiye’nin köşeye sıkıştırılması için bulunmaz bir fırsat.

Ermeniler, Batılıların umurumda bile değil. Yüz yıl öncesinde kalmış gibiyiz. O yüzden yüzyıl önceki dünya dengeleri açısından bakıyoruz Ermeni meselesine de, Batılıların Ermeni meselesi üzerinden Türkiye’ye “yüklenmeleri’ne de.

Bakış açımızı belirleyen kavramlar da, geliştirdiğimiz perspektifler ve yaptığımız tahliller de yüzyıl öncesine ait.

0 yüzden Ermeni meselesinin boyutlarını da, bugün Batılıların Ermeni meselesini kendi güç ve hegemonya mücadelelerine nasıl malzeme yaptıklarını da ve nihayet Batılı güçlerin Türkiye’yi vurmak için Ermeni meselesini nasıl ayartıcı şekillerde kullandıklarını da görmekte zorlanıyoruz.

BATI, HERKESİN YAŞAYABİLECEĞİ BİR DÜNYA KURAMADI

Meselenin özü ve püf noktası şu: Wallerstein’in dediği gibi, “bildiğimiz dünyanın sonu”nu yaşıyoruz: Batı uygarlığı, insanlığa adalet, hakkaniyet ve barış armağan edecek derinlikli entelektüel kodlardan da, böylesi bir tarihî tecrübeden de yoksun.

Batılılar, yalnızca kaba güç’le dünya üzerinde hegemonya kurdular. İnsanlığa, farklı dinlerin, kültürlerin, etnisitelerin birlikte, barış içinde yaşayabilecekleri bir dünya sunamadılar.
Ekonomik devrimleri, siyasî devrimleri ve “aydınlanma” devrimlerini yaptılar; reformlara ve rönesanslara imza attılar; ama bütün insanlığın insanca, hakça, barış ve karşılıklı kültürel alışveriş işinde yaşayabileceği bir dünya kuramadılar.

BATI UYGARLIĞI: İNSANLIĞA SALDIRININ ADI

Tam tersine, bütün medeniyetlerin kökünü kazıdılar. Bütün dinleri hadım ederek fosilleştirdiler, antropolojik malzemeye dönüştürdüler. Sonuçta bütün dinleri ve medeniyetleri tarih dışına ittiler. Ve dünyayı köleleştirdiler.

Bu, insanlığa, insanlığın medeniyet birikimine yapılan bir saldırı oldu.

İşin ürpertici ve ayartıcı tarafı da şu/ydu: Batılılar, bir yandan bütün medeniyetlerin kökünü kazırken, öte yandan “uygarlık, özgürlük ve insan hakları” sloganları attılar.

Modern dönemde, “dünyaya uyarlık armağan ediyoruz” diyerek, dünyayı sömürgeleştirdiler, dünyanın kaynaklarını talan ettiler, böylelikle dünya üzerindeki hegemonyalarını pekiştirdiler.
Şu an içinden geçtiğimiz postmodern süreçte ise dünyaya “insan hakları ve özgürlükler” sloganı ile çeki düren vermeye çalışıyorlar.

Ama dünyanın hiçbir yerine özgürlük ve insan hakları götürmediler. Aksine diktatörlerle, uydu yöneticilerle ve elitlerle, uzaktan yönlendirdikleri medya ve sivil toplum örgütleriyle ülkeleri içeriden karıştırarak hegemonyalarını sürdürmeye çalışıyorlar.

BATI, İMHA VE İFSAD EDER; İSLÂM İHYA VE İNŞA

Bu okumadan çıkarılabilecek ilke şu: Batı uygarlığı, işgal, imha ve ifsad ederek varlığını ve hegemonyasını sürdürüyor.

Oysa İslâm medeniyeti, önce gönülleri fethediyor, ardından ihya ve inşa ediyor. Batı uygarlığı gibi kendini dayatmıyor, başkalarının varolma, kendi olarak yaşama ve insanlığa katkıda bulunma haklarını yok etmiyor.

Bunun örneklerini başta peygamberimizin (sav) Medine modeli olmak üzere, Medine’den süt emen bütün İslâm medeniyeti havzalarında gördük.

OSMANLI, AŞILAMADI VE ANLAŞILAMADI

En gelişmiş, en olgunlaşmış ve en son örneklerini ise Osmanlı medeniyet tecrübesiyle bütün insanlığa sunduk. Ve küresel ölçekte ilk büyük ve aşılamamış adalet, hakkaniyet ve sulh düzenini armağan ettik insanlığa.

O yüzden Osmanlı, aşılamamıştır. Osmanlı anlaşılamadığı için aşılamadığı da anlaşılamamıştır. En çok da Osmanlı’nın çocukları tarafından yanlış ve çarpık anlaşılmıştır!
Osmanlı’nın aşılamadığını, en iyi büyük tarihçiler gördüler. Ve Toynbee gibi büyük tarihçiler, daha önce de paylaştığım gibi, çöküş asrında bile, “Osmanlı, insanlığın geleceğidir,” demekten çekinmediler.

BATI, ERMENİ MESELESİNİ, TÜRKİYE’YE VURMAK İÇİN KULLANIYOR!

İşte bu tarihî gerçekleri Batılılar, hiç şüpheniz olmasın ki, bizden daha iyi biliyorlar ve o yüzden Türkiye’nin yeniden Osmanlı ruhu ve misyonuyla kuşanmaya başladığını gördükleri için Ermeni meselesini bahane ederek Türkiye’yi vuruyorlar.

Ama bu yolun dönüşü yok. Türkiye, 100 yıllık tarihte tatile son verdi ve yeniden tarih yapabilecek bir yolculuğa doğru yelken açmaya karar verdi.

Çeyrek asırdır Almanlar, Türkiye’nin altını oyuyor. İngilizler, tuzak kuruyor. Yahudiler, kumpas üstüne kumpas tezgâhlıyor.

Türkiye’nin stratejik akla ve tarihî derinliğini harekete geçirmeye ihtiyacı var. Hata yapma lüksü yok Türkiye’nin. Tarihî derinliğiyle kuşanmalı, geleceğe iyi hazırlanmalı.

yazının devamını okumak için…

  • Universitas terbaik Tapanuli
  • tutorial dan tips zeverix.com
  • https://insidesumatera.com/
  • https://prediksi-gopay178.com/
  • https://margasari.desa.id/
  • https://sendangkulon.desa.id/