Engin ardıç Sabah gazetesindeki yazısında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tatışmaya açılan “müfredat değişikliği”ne muhalefetin tepkisini konu ediyor…
Müfredat değişiyormuş… Ota bota Öztürkçe isim uyduran Türk Dil Kurumu şu kelimeye, pardon, sözcüğe münasip, pardon uygun bir alternatif bulamadı.
Yeni okul müfredatına göre “Atatürkçülük ünitesi” daraltılıyormuş.
Muhalif basın söylüyor.
Eh, gerici iktidar ya, daraltır tabii. CHP iktidara gelebilse, genişletecek!
Nasıl daraltılıyormuş?
Eskiden ismi “çağdaş Türkiye yolunda adımlar” olan ünite, şimdi “Atatürkçülük ve çağdaşlaşan Türkiye” oluyormuş…
Vay be, daralmaya bak daralmaya!
Memur gazeteleri bu “daralmaya” ağıt yakıyorlar.
“Atatürk ilke ve inkılapları” da daraltılmış…
Nasıl daraltılmış, şapka mı çıkarılmış programdan, Latin alfabesi mi?
Yok canım, “tek üniteye” indirgenmiş.
Buna üstelik “Türkiye’de demokratikleşme çabaları” da eklenmiş ki, gericiliktir.
(Ufacık çocuğun kafasını demokrasiyle niçin karıştırıyorsunuz, yetmiş yaşına gelince öğrenir.) CHP iktidara gelince inşallah kırk sekiz üniteye çıkarır bunu. (Başkanlık sistemine geçmiyor muyuz, Kılıçdaroğlu kazanınca astığını asar, kestiğini keser. Bizi de içeri atar ne güzel.)
“Atatürk’ün çocukluğundan itibaren detaylı anlatımlar” da kaldırılmış.
En korkunç gericiliktir bu.
Çocuklarımız artık küçük Mustafa’nın kızkardeşi Makbule’yle birlikte çiftlikte kargaları nasıl kovaladığını öğrenemeyecekler… Büyük bir kayıptır.
Matematik dersinde ne kadar kuvvetli olduğunu da…
Matematik hocasının ona “senin de adın Mustafa, benim de adım Mustafa, bu böyle olmaz” dediğini de… (Bunun niçin böyle olmayacağını ilkokula başladığım günden beri anlayabilmiş değilim.) İkisi de Mustafa ya, karıştırıyorlarmış…
Matematik öğretmeniyle öğrencisini “karıştırmak” için kaç IQ gerekiyor? O zamanlar yeterli protein tüketilemiyordu belki de, imparatorluk çöküyordu ya…
Hiç üzülmeyin, CHP iktidara gelince bu gericiliğe dur diyecektir. Yani, Atatürk’ün çocukluğunu daraltmak yerine genişletecektir.
Acaba, Atatürk’ün bir üvey babası (Ragıp Bey, ünlü Fikriye Hanım’ın da amcası) ve üvey kardeşleri olduğu da öğretilecek midir?
Ve de, Ali Rıza Bey’in ölümünden sonra yeniden evlenmekte acele eden Zübeyde Hanım’ın “hap kadar çocuğun üzerine üvey baba getirmesini” Atatürk’ün bir türlü affedemediği?
Hayatı boyunca da Zübeyde Hanım’la yıldızının hiç barışmadığını öğretecek misiniz?
Akaretler’deki evden apar topar arkadaşı Salih Fansa’nın Tepebaşı’ndaki evine, oradan da hemen karşıdaki Pera Palas’a, annesiyle kavga ettiği için taşındığını?
Hatta o kadar ki, Zübeyde Hanım’ın cenazesine de gitmediğini ve kendisini temsilen yaverini gönderdiğini? Öğretecek misiniz?
Müfredat aha böyle …
yazının devamını okumak için….