Nedret Ersanel’in Yenişafak gazetesindeki yazısı…
Küresel, bölgesel, yerel kümelerin kesişme noktasına baştan oturan Ankara kendini yeniden tarif ediyor…
Bu tarif, “bağımsız” Türkiye’nin, pek az aksi ihtimalin kaldığı ortamda “büyük başarı mümessilliği”nin işaretini veriyor.
10 Aralık 2016’da İstanbul-Beşiktaş’ta, Vodafone Arena yakınında ve Maçka Demokrasi Parkı içinde iki ayrı bombalı intihar saldırısı meydana geldi…
38 emniyet personeli ve 8 sivil şehit oldu, 166 kişi yaralandı. 2 canlı bomba da öldü.
17 Aralık 2016’da, Kayseri’de, bomba yüklü araçla düzenlenen terör saldırısında 14 asker şehit oldu, 55 kişi yaralandı. Bir seri gözaltının ardından, 12 Ocak’ta, hedef alınan komando tugayının 4 askerinin gözaltına alındığı ortaya çıktı…
19 Aralık 2016’da, Ankara’da, Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov’a saldırı düzenlendi. Büyükelçi hayatını kaybetti. Ankara Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli saldırgan Mert Altıntaş öldürüldü…
Soruşturmada, Altıntaş’ın mezun olduğu İzmir’deki polis okulunda birlikte öğrenim gördüğü 4 polis hakkında ‘FETÖ bağlantılı’ raporu hazırlandığı, 2015 yılında emniyet içindeki paralel yapılanmayı inceleyen istihbarat birimlerince hazırlanan raporda, Altıntaş’ın da yer aldığı 5 polis hakkında idari inceleme istendiği, ancak raporun sümenaltı edildiği belirlendi. (16/01, Akşam.)
2017 yılının ilk saatlerinde İstanbul-Ortaköy’deki Reina’da 39 kişinin hayatını kaybettiği saldırı düzenlendi. Zanlısı Pazartesi gecesi yakalandı.
2016 yılı kötü bir yıldı… Daha ilk ayı Sultanahmet’teki canlı bomba saldırısı ile başladı, 15 Temmuz’da dünyada emsali görülmemiş bir hale yükseldi.
İşte yukarıdaki dört terör saldırısı ile birlikte 2017’ye kadar sirayet etti…
TERÖRLE MÜCADELENİN SON PUZZLE’I…
Bu olayların tamamı, FETÖ, PKK/PYD, DAEŞ, DHKP-C ve bir seri yavru terör örgütü eliyle gerçekleşti.
Bu örgütlerin hepsi saldırıları tek tek üstlenseler de, eylemleri “organize” gerçekleştirdiler…
Bu organizasyonu da adını/sanını artık herkesin bildiği, hatta kabinedeki bir çok bakan tarafından adıyla, sanıyla zikredilen ülke(ler) eliyle gerçekleştirdi.
Saldırganın canlı yakalanması, bu örgütlerin arasındaki “bağ/network/şebeke”yi belirgin hale getirmesi noktasında “son aşama” sayılabilir! Başarı katmerli çünkü başka istihbarat örgütlerinin elinden de alınmış oldu.
Kısaca, dört olayın bağlantıları, failleri, yolları/yordamları bütünüyle ortaya çıkarıldı, çıkarılıyor. Bu puzzle’ın son parçası gibi!
Çünkü, güvenlik ve terörle mücadelenin “tamamlanmış” haritası da, bölgesel ve küresel puzzle’ın eksik parçasını oluşturuyor…
Yani…
Değişen küresel/bölgesel şartlar ile Türkiye’nin “her terör saldırılarını çözme/çökertme noktasının buluştuğu yerdeyiz!..
RANDEVU!..
ABD Başkanlık seçim kampanyası süresince hissettiğimiz ama seçimin ardından neredeyse elle tutulan “korku kokusu”, küresel iklime yayılmış bulunuyor.
ABD seçim sandığına Rus siber/istihbarat servisleri eliyle müdahale edildiği iddiası ile Karlov suikastı arasında, bununla Suriye’deki ittifak ve Astana sürecinin potansiyelleri hakkında…
Hatta, Türkiye ve Rusya Trump yönetimini Suriye çözümüne katkıya davet ederken, Beyaz Saray’ın, “bize Astana daveti gelmedi” sözleri ile.. Doğu Avrupa’ya Soğuk Savaş’tan bu yana görülmemiş NATO askeri yığınağı arasında “izah edici ilişki” görülmezse…
Hangi randevudan ve yerinden bahsettiğimiz anlaşılamaz…
Önemli bir terör saldırısının fail ve bağlantılarının ortaya çıkarılması bu denli yüksek jeo-politik oluşum yaratabilir mi?
Eğer, on yıllar, onbinlerce insan ve trilyonlarca doların yatırıldığı, karşılığında misliyle sonuç alınacak plan çökmesin diye bu silahların horozları kaldırıldıysa, evet.
Olan da bu zaten.
Donald Trump’ın Reina katilinin yakalanması ile eş zamanlı süren Avrupa Birliği ve NATO’ya yönelik eleştirileri, bunu Alman Bild gazetesine yapmış olması, kullandığı “modası geçmiş, köhne” ifadelerinin muhatabının aslında daha çok Berlin, genel olarak Avrupa’nın “yaşlı ülkeleri” olması…
Sonunda da iş gelip, Obama’nın da şikayetçi olduğu, Avrupa’yı korumanın bedeline geliyor. Trump da Avrupa’ya “pamuk eller” cebe diyor.
NATO da Amerika gibi yaygın ve güçlü müesses nizama sahip. Amerika’daki ile de iltisaklı
Obama yönetiminin Varşova’da yaptığı NATO zirvesi ve ardından gelen askeri yığınak, büyük umutlar ve nobel barış ödülü bağlanan Başkan’ın yenilgisini gösteriyordu.
Peki Trump bu savaşı kazanabilecek mi?
İngiltere Başbakanı ile Rusya Dışişleri Bakanı’nın dün çakışan basın toplantılarında söyledikleri..
Başbakan May; “AB’den ayrılıyoruz ama Avrupa’dan ayrılmıyoruz”. Yani? Almanya’dan ayrılıyorlar yani ve Trump da destekliyor.
ABD ordusu Norveç’te? ABD-Miami’de yaşanan son saldırı?
Öyle veya böyle; Türkiye bu kaos ortamında canı en yanmış, hepsiyle savaşmış ve yenmiş ülke olarak “önemli bir başarının mümessili” görünüyor…
İlginç olan…