İbrahim Karagül Yenişafak gazetesindeki yazısında Avupa’nın tavrını değerlendirirken : “ Türkiye düşmanlığından başka, seçmeni coşturacak hiçbir şey üretememek nasıl bir tükenmişlik?” diye soruyor. İşte o yazı…
Evet, içişlerimize karışanların içişlerine karışacağız! Evet, kötülükle başladığı yerde mücadeleye girişeceğiz. Evet, kendimizi Avrupa topraklarında, Avrupa şehirlerinde, Avrupa sokaklarında savunacağız!
Türkiye içindeki uzantılarını bir bir zayıflatıp, tasfiye edip, operasyon alanlarını daraltacağız. Onları bu ülkeye müdahale edemez, şehirlerimizde terör estiremez, kan dökemez hale getireceğiz. Evet, Türkiye’ye karşı kurdukları bütün oyunları tam da başladığı yerde, orada bozacağız!
Evet, bugüne kadar Avrupa Birliği diye yürüttüğümüz pazarlıklar sadece aldatmacaydı. Bizi almayacağınızı biliyorduk ama biz de zaten girme niyetinde değildik.
Siz batacaksınız, biz o enkaz altında kalmayız
Avrupa değerleri yerine ırkçılık ikame edilirken, faşizm şehirlerinizi rehin alırken, nefret politikaları aklınızı alırken sizin yanınızda, yakınınızda durmayacağız.
AB parçalanırken, birçok Avrupa ülkesi gerileme dönemine girmişken, bizler yüz yıl sonra yeniden yükseliş dönemi başlatırken bu yeni tarihi heba etme, sizin kötülüklerinize, batışınıza kurban etme niyetinde olmayacağız. Irkçılığa bulaşmanın çaresizlik olduğunu, çöküş işareti olduğunu, dibe vuruş olduğunu biliyoruz çünkü.
Artık değer üretemediğinizin ilanı olduğunu biliyoruz. Bu halde bize hiçbir faydanız olmayacağını, sadece yük, kambur olacağınızı biliyoruz. Parçalanma süreci başlamış bir birliğe yakın durmanın bizi de enkaz altında bırakacağını bilecek kadar derin tarihi tecrübeye sahibiz çünkü.
Biz Batı’da son noktaya vardık
Evet, biz size hiçbir zaman inanmadık, hiçbir zaman güvenmedik, hiçbir zaman da güvenmeyeceğiz. Bu, yüzyıllardır böyleydi, bundan sonra yüzyıllar boyunca da böyle olacak. Bizim AB’ye yaklaşma mücadelemiz de aslında yüzlerce yıllık Batı’ya yürüyüşümüzün devamıydı. Ve oraya vardık. Son noktaya vardık, amacımıza ulaştık.
Yaşlı Avrupa’yı kendi sorunlarıyla, açmazlarıyla, felaketleriyle, çöküşüyle baş başa bırakıyoruz. Yeni ve genç bir dünya şekilleniyor, yeni bir küresel güç haritası oluşuyor, dünyanın ağırlık merkezi çoktan değişti. Böyle bir dönemde, gözlerimizi kör edercesine hastalıklı bir bağımlılığa girmeyecek kadar akıllıyız.
Sizi, evinize aldığınız terör örgütleriyle baş başa bırakıyoruz
Artık sizi ırkçılığınızla, katliamcı geçmişinizle, yeryüzüne yaydığınız kötülüklerle kendi kıtanızda baş başa bırakıyoruz. Sizi karanlık geçmişinizle, kendi aranızdaki kavgalarla, Avrupa içi çatışma hazırlıklarınızla, belki yeni dünya savaşınızla baş başa bırakıyoruz.
Bugüne kadar ülkemizde, yakın çevremizde, coğrafyamızda besleyip büyüterek şehirlerimizi kana buladığınız, insanlarımızı katlettiğiniz o terör örgütleri artık sizin şehirlerinizde, apartmanlarınızda.. Sizi onlarla da baş başa bırakıyoruz.
PKK ile, DEAŞ‘la, PYD ile DHKP-C ile, FETÖ ile, istihbarat aparatlarınızla baş başa bırakıyoruz. Onları evinize çağırarak öyle büyük hata yaptınız ki, bütün Avrupa’yı rehin alan ırkçı dalgalardan çok onlardan darbe yiyeceksiniz.
Arkamıza yaslanıp, AB’nin çözülmesini seyredeceğiz
Biz de ibretle seyredeceğiz. AB çözülmesini, Avrupa içi çatışmaları, güvenlik sorunlarınızı, ekonomik buhranlarınızı, etnik karmaşanızı seyredeceğiz. Yüz yıl sonra, tarihin dönüşünün, gücün dönüşünün ve bu büyük kırılmanın ana aktörü olmanın keyfini süreceğiz.
Çok yakında birbirinizle uğraşmaktan yeryüzünün başka bölgelerine bakacak haliniz kalmayacağını biliyoruz. İki dünya savaşı çıkarmış bir coğrafyanın yeniden büyük buhranın ana cephesi olacağını şimdiden seziyoruz.
Yeni Roma olacaktınız, Nazizme teslim oldunuz
16 Nisan öncesi neden paniklediniz? Neden Türkiye’de bir halkoylaması sizi bu kadar telaşlandırdı? Neden topyekun saldırıya geçtiniz, neden Müslümanları, yabancıları vuruyorsunuz? Türkiye düşmanlığından başka, seçmeni coşturacak hiçbir şey üretememek nasıl bir tükenmişlik?
Yeni Roma imparatorluğu kuracaktınız, dünyaya model olacaktınız, kendinizi koruyamayacak hale geldiniz. Koca imparatorluk hayali, yeni bir ırkçı dalgaya, yeni Nazizm salgınına kurban edildi. Bütün emeğiniz, yılların çabası bunun için miydi, İslamofobik, antisemitik faşizme teslim olmak için miydi?
Türkiye’yi teslim alacaktınız, olmazsa imha edecektiniz..
Biliyoruz, bizden korkuyorsunuz. Türkiye’nin büyümesinden, güç kazanmasından, kendi yolunu çizmesinden, yıldız ülke olarak öne çıkmasından ürküyorsunuz. Coğrafyamız paramparça edilirken, bu fırtınanın ortasından yeni bir tarihi yükselişten endişe ediyorsunuz.
Bu yüzden Gezi olaylarını planladınız. İstihbarat elemanlarınız sokaklarımızda terör eylemleri düzenledi. Erdoğan’ı devirip Türkiye’yi teslim alacaktınız. Bu yüzden PKK üzerinden yıllardır kanımızı döküyorsunuz. Bu yüzden FETÖ üzerinden 17 Aralık senaryosuna tam destek verdiniz hatta bu işi kurguladınız.
Bu yüzden 15 Temmuz’da ülkemize açıkça saldırdınız. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük saldırıyı yaptınız. Bu ülkeyi teslim almak, olmazsa imha etmek için her yolu denediniz.
Yenildiniz, kaybettiniz, savunmaya çekildiniz!
Türkiye içinde başaramadınız. Şimdi topyekun saldırıya geçtiniz. Nereden? Doğrudan kendi ülkenizden. Ülke olarak, AB olarak saldırıya geçtiniz. Ama bu bir yenilgidir. Yenildiniz! Türkiye içinde yapamadığınız için kendi ülkenizde savunma pozisyonu aldınız.
Bize oradan hiçbir şey yapamazsınız. Türkiye’yi böyle durduramazsınız. Çok çok bizden uzak durursunuz, kaybeden siz olursunuz.
Zararı yok, zaten bu boşluk artık kapanmaz. Son bir ayda yaptıklarınızdan sonra AB defteri bu ülke için ebediyyen kapanmıştır. Sadece bunun ilan edilmesi kalmıştır.
Korkularınızla yüzleşin: Siz çökerken biz yükseleceğiz..
Önceleri İstanbul‘da, Ankara‘da, Diyarbakır‘da, Anadolu’nun her köşesinde oyun kuruyor, iç savaş senaryoları uyguluyorlardı. Şimdi kendi ülkelerinde, topraklarında, şehirlerinde Türkiye ile mücadele ediyorlar. Neymiş, o kadar güçlenmişiz!
Ne yaparlarsa yapsınlar…