Fatma Barbarosoğlu Yenişafak gazetesindeki “Empati yoksunu ebeveynleri” konu aldığı ikinci yazısında: Törenlerde temsili olarak şehit düşen çocuklar için gösterilen “ruh sağlığı bozuluyor” tepkisinin dijital oyunlardaki katliamlara neden sessiz kaldıklarını soruyor.
I-
Hafta başından beri 23 Nisan etkinlikleri üzerine konuşuluyor. Anaokulu öğrencilerinin canlandırdığı “kahraman asker rolü”, bazı haber bültenlerinde tekrar tekrar yayınlandı.
Önce haberi alıntılayalım:
Kayseri’de yapılan 23 Nisan kutlamaları sırasında anaokulu öğrencilerinin eline silah verilerek çatışma sahnesi canlandırıldı. Gösteride bir anaokulu öğrencisi çatışmada hayatını kaybeden bir askeri canlandırdı. Skandal görüntüler tepki topladı.
Törende Şükrü Malaz İlköğretim Okulu Anasınıfı öğrencilerinin ‘Kınalı Kuzular’ ve ’15 Temmuz’ gösterisinde, temsili bir çatışma anı sergilenerek, bir askerin “şehit olması” canlandırıldı. Rolü gereği vurularak “şehit olan” anaokulu öğrencisinin üzerine Türk bayrağı örtüldü.
Gösteri, salonu dolduran veliler tarafından alkışlanırken bazı protokol üyeleri 23 Nisan kutlamalarında çocuklara oyuncak bile olsa silah verilmesine tepki gösterdi.
23 Nisan kutlamaları kapsamında çocukların canlandırdığı “kahramanlık” gösterilerinin hiç de pedagojik olmadığı konuşuluyor uzmanlar tarafından. Aman ne güzel. Çocuklarımızı önemsiyoruz. Duygu dünyalarının yıpranmaması için seferberiz.
Acaba?
Küresel markaların, çocukların ruh dünyasını tarumar eden dijital oyunlarına karşı ulusal medyamızın, pedagoji derneklerimizin, uzmanlarımızın sesini bu kadar üst perdeden duyabiliyor muyuz?
Hayır!
Çocuklarının görüntülerini vidyo paylaşım sitelerine yükleyen aileler için bu yaptığınız çocuk haklarına aykırı diyor muyuz?
Hayır.
Şiddet, teknolojik bir alet üzerinden yansıyınca sorun yok öyle mi?
II-
Philip Dick’in “Bıçaksırtı” romanını bilir misiniz? Yapay insanlara (androitler) karşı insanların mücadelesini anlatır. Görünüşte ikisini birbirinden ayırmak imkansızdır. Kimin kim olduğunu öğrenmek için empati testine müracaat edilir. Androitler empati testini geçememektedir.
Empati en genel tanımı ile kendini güçsüzün yerine koymak. Onun hissettiklerini hissetmeye çalışmak.
Güçsüzü ben ilave ettim. 1980’li yıllarda psikoloji eğitimi almış biri olarak bizim zamanımızda tarifin sadece kendini muhatabının yerine koymak olarak öğretildiğini söylemeliyim.
2000’li yıllarda kişiler kendilerine muhatap olarak sadece güçlü olanları aldığı için (sanal yakınlık reel yakınlığın yerine geçiyor giderek…) güçsüzün hissettiklerini hissetmek kısmını empati tanımı içinde bulundurmak gerektiğine inanıyorum.
Philip K. Dick, insanlarla makine insanları ayıran şeyin duygular olduğu üzerinden gitmek istemiş. (Romanın ilerleyen sayfalarında işlerin o kadar da kolay yürümediğini göreceksiniz elbette.) Romanın yayınlandığı tarihte “dünya insanının” empati yitimine dair çok fazla gözlemimiz yoktu.
Cep telefonu aracılığı ile ebeveynlerin …