Gökhan Özcan’ın Yenişafak gazetesindeki yazısı…
”Evladım; Allah’ın rahmeti üzerinize olsun! Bilir misiniz, insan Allah’ın Rahmeti’nin tecellîgâhı olduğunu nasıl anlar?” dedi. “Hayır efendim, bilmiyorum” diye cevap verdim. “Ne zaman sizde Allah’ın bütün mahlukatına karşı bir muhabbet uyanır da hiç bir karşılık beklemeksizin onlar için hayırlı duada bulunursanız, biliniz ki o anda siz Allah’ın Rahmeti’nin temerküz ettiği ve dağıldığı müstesnâ bir tecellîgâhsınız. Bu idrâke kavuştuktan sonra, sakın unutmayın oğlum, bu idrâkin ilelebed muhâfaza edilebilmesi için insanın bunun mes’uliyetinin gerektirdiği şuur ve vekarla hareket etmesi gerekir”
(Gel de Çık İşin İçinden/ Ahmed Yüksel Özemre/ Kubbealtı Neşriyatı)
Denilir ki gökyüzüne bakmanın 10 yararı vardır: Üzüntüyü hafifletir, vesveseyi azaltır, korku hissini giderir, Allah’ı (c.c) hatırlatır, kalpte Allah’ın (c.c) azametini uyandırır, kötü düşünceleri bertaraf eder, sıkıntıya iyi gelir, aşk acısına teselli verir ve o dua edenlerin kıblesidir.”
(Yaratılış Hikmetleri/ İmam Gazzâlî/ Nefes Yayınevi)
“Yâ Rab! Kulun için sebepler daraldı, önünde kapılar kapandı, doğruluk ehlinin yolunda yürümek onun için imkansız oldu, derdi, tasası, gamı arttı, ömrü nihayete erdi de geniş makamlara, safiyet ve huzura götüren kapı hâlâ ona açılmadı. Günleri gelip geçti ama nefsi gaflet meydanlarında otlamakta, kötü şeyleri elde etme peşinde hâlâ, ve Senden umulur ki başa gelen bu musibetleri gideresin ey Kendisine dua edildiğinde icabet eden, ey hesabı hızlı gören, ey Rablerin Rabbi, ey şânı yüce, ey Kerîm ve ey Vehhâb!”
(Kalbin Nûru- Abdülkâdir Geylânî’den Hikmetli Sözler/ Tarık Velioğlu/ Hayykitap)
“Bir adamın az, biraz yıldız bilgisi vardı. Gör ki gururundan başı dönmüştü. Bir gün, gönlü istekle, kafası gururla dolu olduğu halde kalktı, uzak yollardan Guşyar’ın yanına vardı. İlim ve irfan sahibi biriydi Guşyar. İltifat etmediği gibi konuğuna bir tek harf bile öğretmedi.
Ümidini kesen adam geri dönmek için hazırlanmıştı ki; yüce bilge ona öğüt verdi; “Sen kendini bilgiyle dolup taşmış sandın. Dolu kaba başka ne sığar? Kuru söz ve iddia ile dolu olduğun için bak şimdi eli boş dönüyorsun. Ama boş gelseydin, yeni bilgilerle dolup dönecektin.
“Sadî gibi ol, boş açıl ufuklara ve ancak marifetlerle dolduktan sonra dön yuvana.”
(Bostân ve Gülistân/ Sadî Şirâzî/ Beyan Yayınları)
“Bir keresinde adamın biri Muhyiddin İbn Arabî (ks) Hazretleri’ni görmeye geldi ve…
önceden de kendisine, Allah’ın varlığına bin bir delil bulduğuna dair haber gönderdi. İbn Arabî Hazretleri adamla görüşmeyi reddetti ve, ‘Bin bir delili varsa demek ki bin bir şüphesi varmış! Benim Allah’ın varlığıyla ilgili hiçbir şüphem yok’ dedi”