Ahmet Taşgetiren Star gazetesindeki yazısında İslam dünyasının durumu ve Trump’ın Suudi Arabistan ziyaretini değerlendirirken: “Kendi ülkesinde anormal bulunan bir kişinin bizim coğrafyamızda “Normal”i inşa etmeye kalkışması, belki de tarihin en garip cilvelerinden biri.” diyor. İşte o yazı..
“İslam dünyasının İslam Dünyası olabilme mücadelesi…” deyip duruyordum ya…
“Türkiye’de ve İslam Dünyasında neler oluyor?”başlıklı sayısız konferans verdim bu konuda. “Büyük Hesaplaşma yaşandığını” söyledim. Bunun bir boyutunda “Türkiye’nin Türkiye olma mücadelesi” bulunduğunu yazdım, söyledim. “100 yıllık parantezin kapatılması” bununla ilgiliydi. “Alt alta üst üste boğuşmalar”dan söz ettim. “Bir patlama olur, kimin düşeceği belli olmaz, dikkatli olmak lazım” dedim.
“Arap baharı”ile başlayan umutlar vardı. İslam coğrafyasında sömürgeci güçlerin eyalet valisi gibi hareket eden diktatörlükler yıkılıyor, Müslüman halklar kendi yönetimlerini seçiyorlardı.
Cezayir’de İslami Selamet Partisi’ne yönelik darbenin, Türkiye’de Refah Partisi’ne yönelik post modern darbenin 1990’larda kaldığı zannediliyordu.
Ama Mısır’da halk iradesinin iktidarı sadece 1 yıl dayanabildi. Mursi’yi devirdiler. Amerika devirenleri “Demokrasiyi kurtarmak” gerekçesiyle kutsadı.
“Suriye’de Esed devrilince kim iktidara gelecek?”sorusunun cevabı Mısır benzeri bir kadroyu işaretlediği için Esed’in kalmasına göz yumuldu ve Suriye iç savaş bataklığına döndürüldü.
Nükleer müzakerelerde Türkiye’nin göğsünü gererek savunduğu İran’ın aklı Irak ve Suriye’de bulandırıldı ve Türkiye ile dostluğun çok uzağına,“Pers tutkusu”na savruldu.
Ve şimdi kendi memleketinde gerçekten “Başkan” olup olmadığı tartışılan kişi, Suudi Arabistan’ın başşehri Riyad’a gelip, sihirli küre etrafında Suudi Kralı ile Mısır’ın diktatörünü buluşturup, 280 milyar doları silah alımı için olmak üzere 550 milyar dolarlık dudak uçuklatan bir anlaşma ile “Yeni Ortadoğu denklemi”nin fotoğrafını veriyor.
Trump – Kral Salman – Sisi…
Müthiş fotoğraf.
Sonra Telaviv – Kudüs.
Sonra Vatikan.
Amerika’dan bakınca nasıl okunuyor bu fotoğraf bilmem, ama bizim coğrafyamız için gerçekten iç acıtıcı.
Erbakan Hoca merhum, D-8 için Malezya – Nijerya arasını birbirine kavuşturmaya can atıyordu. İran, Suudi Arabistan, Mısır’ı yan yana oturtmak zorun zoruydu. Ak Parti iktidarında bir hayli çaba gösterilmişti Erbakan Hoca’nın yapamadığını yapmak için…
Ama gelin görün ki İran’ın Pers hesaplarına sınır yok, Suudiler’in “Şia kaygısı” ile İsrail’i İran’a tercih etme tavrına sınır yok, İhvan – Hamas çizgisine karşı körfez civarına sıralanmış krallıklar dünyasında kolay aşılmaz rezervler var vs…
Bu manzaraya baktığımızda “İslam dünyasının İslam dünyası olması ideali” sona ermiş olmuyor kuşkusuz. “100 yıllık parantez” ya da onun güncellenmesi, bu coğrafyanın “Normal”i değil asla. Kendi ülkesinde anormal bulunan bir kişinin bizim coğrafyamızda “Normal”i inşa etmeye kalkışması, belki de tarihin en garip cilvelerinden biri.
Türkiye’nin bu coğrafyanın “Normal”ini araması yanlış değildi. Türkiye’nin kendi içinde “Normal”i araması yanlış olmadığı gibi. Zaman zaman Mısır’ın Türkiye’nin 1960’larını yaşadığını ifade etmişimdir. Bazı İslam ülkeleri oralara bile gelmiş değildir.
Sisi – Kral – Trump fotoğrafı…