Elazığ’ın Palu ilçesindeki bazı kadınlar, unutulmaya yüz tutmuş sedef kakma sanatını günümüze taşıyor.
Kaymakamlık tarafından açılan kursta, Gaziantep’ten gelen usta öğretici eşliğinde tarihin derinliklerinden gelen, gösterilen ilgi Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde zirveye ulaşan sedef işleme sanatı kadınların elinde hayat buluyor.
Özellikle Fatih Sultan Mehmet ve 2. Abdulhamit’in de hobileri arasında yer alan ve ‘sedefkarlık’ olarak nitelendirilen sedef kakma sanatı kapsamında kadın kursiyerler, kılıç, kama, sandık ve rahle gibi birçok ürüne sedef işliyor.
Genelde erkeklerin yaptığı sedefkarlık kursuna katılan kadınların ürettiği ürünler, yurt içi ve yurt dışından talep görüyor.
Palu Halk Eğitim Merkezi Müdürü Orhan Turgut, kadınlara sedef kakma sanatını öğreterek aile bütçesine katkı sunmalarını hedeflediklerini söyledi.
Projeyi İŞKUR ortaklığı ile hayata geçirdiklerini ifade eden Turgut, ‘Bu ürünlerimize bazı Avrupa ülkelerinden, sosyal medya üzerinden yoğun talep var. Kursun tamamlanmasıyla kendi işini kuracak olan kursiyerlerimiz aile bütçesine büyük katkı sunacaktır.’ diye konuştu.
Sedef kakma sanatına gönül veren ve 40 yıldır bu işi yapan Arif Koçman, bu sanatın yaygınlaşması için Gaziantep’ten gelerek kurs verdiğini söyledi.
Selçuklu döneminde ilgi gören fakat Osmanlı döneminde zirve yapan sedef kakma sanatının saraylarda, konaklarda ve camilerde yoğun olarak kullanıldığını belirten Koçman, şöyle konuştu:
‘Padişahlardan da bu işi yapan sanatkar sedef ustaları vardır. Sedef, ev eşyalarında, mobilyalarda, süs eşyalarında, rahle, çeyiz sandığı, baston, kılıç, hançer gibi birçok gereçte kullanılabiliyor. Padişahların da kendi özel eşyalarında kılıç ve yay gibi malzemelerinde kullandığını görüyoruz. Kendileri de bu işin ustalığını yapmıştır.’
Sanatın bazı yörelerde yoğun olarak bilindiğine işaret eden Arif Koçman, şunları kaydetti:
‘Bu ürünler tamamen deniz ürünüdür. Tatlı sulardan topladığımız midye kabuklarını kullanıyoruz. Bunun dışında Arap ülkelerinden gelen renkli sedefler var. Bizim buradaki sularımızdan çıkmıyor ama dışarıdan getirip kullanıyoruz. Bu işin yayılması için bunu Palu’ya getirdik. İstek ve yetenek bir araya gelince, sanatın gelişmesi de hızlanıyor. Ayrıca, erkeklerin yoğunlukta yaptığı bu sanatın kursunu özellikle kadınlara yönelik açmamızdaki amaç da kadınlarımızın el işlerindeki becerisini bu işte de ispatlamalarını sağlamak.’
‘Cumhurbaşkanımıza özel işlemeli rahle yapacağım’
Kursiyerlerden 23 yaşındaki Zarif Kaya, sedef kakmanın ismini ilk duyduğunda merak ettiğini ve kursa geldikten sonra büyük keyif aldığını söyledi.
Sedef kakmanın birçok aşamasının olduğunu işaret eden Kaya, şunları aktardı:
‘Önce çizim yapıyoruz, daha sonra tel işleme, oyma, sonrasında sedefi işleyip yerine yerleştirme işlemi var. Yakma ve cilalama ile son buluyor. Biz bu işin devam ettirilmesini istiyoruz. Yaptığımız ürünler bizi heyecanlandırıyor, mutlu oluyoruz. Bununla beraber talepler geliyor. Diğer illerin yanı sıra yurt dışından da talep gelmesi bizi daha da mutlu ediyor.’
19 yaşındaki Yağmur Açık ise babasının ilgisi dolayısıyla kursa katıldığını ifade ederek, ‘Geçenlerde Cumhurbaşkanımızın Kur’an-ı Kerim okuduğunu izledim ve bu çok hoşuma gitti. En büyük hedefim, Cumhurbaşkanımıza sedef işlemeli güzel bir rahle hediye etmektir.’ şeklinde konuştu.
‘Kendi atölyemi kurmak isterim’
Sedef kakma sanatını felsefeye benzeten 23 yaşındaki Derya Sayar da ‘Osmanlıdan günümüze gelen büyük bir zanaattır. Osmanlı padişahları da boş zamanlarında böyle bir zanaatle uğraşmak istemişler. Yaptıkları ürünleri de başka ülkelerin devlet başkanlarına hediye etmişlerdir.’ dedi.
Kursa kaydolduğunda başta ne yapacağını bilmediğini ifade eden Sayar, şöyle konuştu:
‘Aslında hammaddesinde tahta olan bir şeyin sonradan başkalaşması gibi bir şey. Bunu felsefeye benzetiyorum. Hiç bir şey yokken bambaşka bir şey olmak. Vizyonumu soracak olursanız, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaptığım eserimin bulunmasını arzuluyorum. Devletimizin de desteği ile böyle bir işi devam ettirmek, kendi atölyemi kurmak isterim. Devletimiz zaten desteği sağlıyor. Anadolu kadını olarak bunu devam ettirmek, tarihten gelen bu sanatı en üst köşelere taşımak istiyorum.’