Şeytan, insanlara vesvese verip, onları günaha çağırarak yoldan saptırmak ister. “Gücünün yettiklerini sesinle ayart/yerinden çekip at” ifadesindeki “ve-stefziz”kelimesi; ‘istefezze’ kalıbından emir olup, ‘birinin temkin ve metanetini yok ederek kararsız kılmak, yerinden çekip atmak’ demektir.
Bir görüşe göre “süvariler ve yayalar”dan kasıt, şeytanın her türlü hileleridir; bir diğerine göre de Allah’a isyan yoluna koyulan ve şeytanın görevini sayısız şekillerde ifa eden insanlar ve cinlerdir. Şeytanın, kendine uyanların mallarına ortak olması, insanlara gasp, hırsızlık, tefecilik gibi haksız işler yaptırarak onlara haram servet kazandırmasıdır. Haram kazanan şeytanın öğüdüne uyup, onunla ortaklık etmiş olduğu için bu ortaklık kazandığı mal için de söz konusudur.
Diğer görüşe göre burada Câhiliye Araplarının hayvanlarının ve zirai ürünlerinin bir kısmını cinlerin ve meleklerin sembolleri saydıkları putlarına ayırmaları, onların hizmetine harcamaları şeklindeki uygulamaları kastedilmiştir. Aslında putperestlik şeytanın teşvik ettiği bir inanç şekli olduğu için putperestler putlara adadıklarını da şeytanlara adamış, böylece onu mallarına ortak yapmış sayılırlar.
Daha uygun görünen diğer bir yoruma göre burada insanların mânevî hayatlarına saldırıp tahrip etmeye çalışan şeytan, atlıları ve yayalarıyla bir yeri yağmalamaya gelen eşkıyaya benzetilmiştir. Bu eşkıya, işgal ettiği yerin halkının zayıf karakterlilerini kendi tarafına çekip hükmü altına alır, onların mallarına ve evlâtlarına ortak olur.
“Mallarına, evlâtlarına ortak ol” ifadesi, şeytan ile takipçilerinin arasındaki ilişkiyi açıklayan çok anlamlı bir cümledir. Şeytan hiçbir çaba harcamaksızın, kendisine uyanların mal, kazanç ve evlatlarına ortak olurken; günah, isyan ve kötü davranışların cezasını paylaşmada, onlara ortak olmaz.
Şehid Seyyid Kutub’a göre; 64. âyette ‘şeytanın insanları saptırma ve kuşatma, kalplere, akıllara ve duygulara egemen olma yöntemleri’ canlandırılıyor: ‘Bu büyük bir savaş meydanıdır. Burada bağırtılar, atlılar, piyadeler, savaşların ve meydan okuyuşların metoduna uygun olarak kullanılıyor. Burada “ses”, düşmanın sabrını taşırmak ve onları sağlam kalelerinden dışarı çıkarmak için kullanılıyor. Veya kurulmuş olan tuzağa, planlanmış olan taktiğe ulaşmaları için onlara bir süre tanınıyor. Tahrike kapılıp ortaya çıktıklarında atlılar onları yakalıyor ve piyadeler etrafını kuşatıyor!’
Müşrikler, mallarından ve ürünlerinden putlara pay ayırdıkları gibi çocuklarına da Abdüllât, Abdüluzzâ, Abdulharis gibi putlara bağlı isimler verir, onları putperest olarak yetiştirirlerdi. Âyetteki ifadeyle bu, şeytanın mallarında ve çocuklarında onlara ortak olmasıydı. Daha genel olarak insanlar, mallarını haram yollarda harcamak, evlâtlarını da bâtıl inanç ve kötü ahlâk üzerinde yetiştirmekle bu konularda şeytanı kendilerine ortak yapmış olmaktaydılar.
“Onlara çeşitli vaatlerde bulun!” ifadesi; şeytanın onları boş başarı vaatleriyle kandırması ve onları boş ümitlerle oyalaması anlamına gelir.
Allah’a bağlılıklarından dolayı 65. âyette “benim kullarım” diye anılan kişiler, Allah’ın kendilerine verdiği akıl, irade gibi yüksek melekelerini gerektiği şekilde kullanarak hak yolunda sebat eden ve bu yolda Allah’ın desteğini kazanan insanlar olup bunlar üzerinde şeytanın nüfuz kuramayacağı, dolayısıyla bu insanların şeytana karşı koyarken ondan daha güçlü olacakları belirtildi. Böylece hem insanın üstünlüğüne vurgu yapıldı hem de ona ümit ve cesaret verildi.