“Zillet ittifakı” diyerek yola çıktılar;
Tutmadı!..
“Beka meselesi” haline getirmeye çalıştılar;
ABD, Kudüs’e elçi atarken, Golan Tepelerini İsrail toprağı olarak ilan ederken, Fırat’ın doğusunda PKK/YPG cirit atarken verdikleri cılız tepki… Ege’de 18 ada ve 1 kayalığımızın Yunan tarafından işgal edilişi, Papaz Bartholomeos’un “ekümenik” olarak kabul edilişi… Tank palet fabrikamızın Katar ordusuna devri… Memlekette ekonomik kriz zirve yaparken, kurdukları tanzim çadırları… İthal patates, ithal kuru soğan…Millet gördü ki; “beka meselesi” değil koltuk meselesiymiş…
O da yemedi!..
“Bay Kemal”;
Millet güldü geçti!..
Meral Akşener’e “içeri attırırım” tehdidi;
Meğer meydan sanıldığı gibi boş değilmiş!..
“Terörist”, “vatan haini” suçlamaları;
Millet, Dolmabahçe mutabakatını imzalayanların fotoğraflarını unutmamıştı… “Sayın Öcalan”dan gelen mektupları meydanlarda nasıl okuttuklarını, “sazcı kardeşi”, “akil”leri, hala hatırlıyordu. Kürdistan’a çakılan selamları, Kandil röportajlarını, megri megrileri, Türk düşmanı Şivan Perver ile çapulcu başı Barzani’nin kafasına dökülen gül yapraklarını, el ele çektirilen hatıra fotoğraflarını, Habur rezaletini, terörist PYD/YPG’li Salih Müslim’in Ankara’da ayaklarına serilen kırmızı halıyı, Türk semalarına çekilen sözde Kürdistan bayraklarını, FETÖ’ye devlet katlarında çekilen peşkeşlerini, şerefli Türk askerlerine yapılan işkenceleri, karalamaları, iftiraları, terörist ilan edilerek kodese tıkılan Genelkurmay Başkanı’nı, parsel parsel satılan yerleri, “ülkene dön muhterem hoca efendi, seni çok özledik” diye kimlerin salya sümük ağladığını hiç ama hiç unutmamıştı…
Dip dalgası patlama noktasına geldi!..
Sahte fişlemelerle muhalefet adaylarını “terörist” ilan ettiler;
Millet bir daha gördü ki; seçim öncesi İçişleri, Adalet, Ulaştırma Bakanlarının istifa edip yerlerine bağımsız isimlerin geçmesi ne kadar önemli uygulamaymış…
Ama o da yemedi!..
Sahada bileğini bükemedikleri, milletin gönlünde yer eden adaylara belden aşağı vurmaya kalktılar, çocuk pornocusu, cinsel tacizciler üzerinden iftira kampanyası başlattılar;
Millet, “Hadi oradan. Siz önce dönün bir aynaya bakın” dedi!..
Maaşlı elemanlarını duvar yazısına çıkardılar. Kürtçe sloganlar yazdırarak, rakipleri üzerine PKK’lı çamuru atmaya kalkıştılar;
Millet, hemencecik hatırlayıverdi, Hükümet Konaklarından kimlerin T.C tabelalarını bayram ederek kaldırttığını, And’ımızın okullarda okutulmasını kimlerin yasaklattığını, terörle mücadele eden Mehmetçiğin nasıl kışlalara tıkıldığını…
O da tutmadı!..
Tavşan adaylar çıkardılar, muhalefetin oyları bölünsün diye… Fonladılar da fonladılar…;
Millet, sonradan olma muhteremleri sokakta görünce yüzüne dahi bakmadı!..
Sahte gazete bastırıp PTT’li kara propaganda yapmaya kalkıştılar;
Evlerine tuvalet kağıdı alamayanların işine pek de yaradı!..
Oy için öğrenciyi dersten çıkarıp mitinglere götürmeye kalkıştılar… Üniversiteliye rüşvet verip sahte diploma vaat ettiler;
Türk genci, önderi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Gençliğe Hitabını hatırladı!..
Bakan beyler, kendilerine oy vermeyeceklere meydanlarda en ağır hakaretleri savurdu. Milletine, “adi” dedi;
Kibir abidelerine ders verme vakti yaklaşmıştı. Millet, sessizce, sandıkta şamar atma, had bildirme vakti için geri saymaya başladı!..
Oy uğruna orta oyunu oynadılar. Tiyatro günü nedeniyle yayınlanan, ülkenin en ünlü sanatçılarının da yer aldığı klibe, Erdoğan’ın mesajını sanatçılardan habersiz eklediler;
Müjdat Gezen’in, Metin Akpınar’ın nasıl derdest edildiği, eleştiriye tahammül bile edemeyenlerin özel tiyatrolara nasıl çöktüğü, güncel bir eleştiriyi dile getiren Güldür Güldür‘ün nasıl linç edildiği hala hafızalarda taptaze yerini koruyordu!..
Doktor Devlet Bahçeli, hayatı boyunca yapmadığı sayıda miting düzenledi, televizyon programlarına çıktı;
Millet, daha önce neden yan gelip yattığını anladı. Rakamların nasıl konuşturulacağı sandık tutanaklarıyla gösterilmesine karar kılındı!..
Son gün,”beka”nın yemediğini görünce söylem değiştirip seçimi “millî güvenlik” meselesi haline getiremeye çalıştı Doktor Devlet Bahçeli;
Millet yine hatırladı, bebek katili Öcalan’ın idam cezasından onun imzası sayesinde kurtulduğunu!..
Bu seçim kampanyasında, şantaj, iftira, tehdit, karalama, manipülasyon, dezenformasyon, kara propaganda, kanal a haberleri, yalamalar, yalakalar;
Tutmadı!..Tutmadı!..Tutmadı!..
Gerçekleri yüzlerine söylemeye cesaret edebilen kendi anketçilerini bile buhar ettiler. Ekmek kapılarından biri olan yandaş kanallara çıkmalarını yasakladılar…Bugüne böyle geldik. Seçime 2 gün kaldı. Peki, AKP son gün çaresi olarak neye başvuracak?..AKP, seçim karargahında görev yapan bir kaynağımdan bilgi aldım. Ankara için şunları söyledi;
“Cumartesiyi Pazar gününe bağlayan gece saat 01’den sonra tüm okulların önleri ve tüm bulvarlarda belediye, tüm partilerin afişlerini indirecek. Sonra sadece Tayyip Erdoğan’ın resimlerini asacaklar. Sandığa gidenlerin, son göreceği kişi o olsun istiyorlar. Böylelikle, Mehmet Özhaseki’yi değil reisi oylatalım diye karar aldılar. Özellikle, Sincan, Keçiören ve tüm taşra ilçelerde, tüm okul duvarlarında bu yapılacak. Kararsız seçmen bizim için çok önemli…”
AKP’li kaynağımın anlattığı bu son dakika hamlesi, bence, sadece Ankara’da değil, başta İstanbul olmak üzere -iktidar açısından sıkıntılı- pek çok yerde uygulanabilir. Aman dikkat!.. Muhalefet adayları soğukkanlılıklarını kaybetmemeli. Provokasyon kokan tuzaklara düşmemeliler. Taraftarlarını sakinleştirip, hukuk ile mücadeleden de geri durmamalılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, milletin gönlüne kalbine resmettiği adayları oradan kazıyamazlar. Millet, artık bıktı!.. Gerginlik ve kaos istemiyor…Huzur istiyor!..