Yok edilen tarih beyazperdede

Görsel Sanatlar
Uluslararası Amsterdam Film Festivali’ne katılan Amerikalı Brent Huffman, Al Jazeera Türk’ten Nevin Sungur’un sorularını cevapladı. 2001 yılında Taliban’ın, Afganistan’ın Bamyan Vadisi’nde yer a...
EMOJİLE

Uluslararası Amsterdam Film Festivali’ne katılan Amerikalı Brent Huffman, Al Jazeera Türk’ten Nevin Sungur’un sorularını cevapladı.

2001 yılında Taliban’ın, Afganistan’ın Bamyan Vadisi’nde yer alan binlerce yıllık dev Buda heykellerini havaya uçurması bütün dünyada şok etkisi yaratmıştı. Uluslararası kurumlar, sivil toplum örgütleri büyük tepki göstermiş, medya bu olaya günlerce yer vermişti.

Bugünlerde, Afganistan’ın başka bir bölgesi Mes Aynak’ta benzer bir tarih katliamı yaşanmak üzere. Ancak bunu durdurmak için şu ana kadar atılmış ciddi bir adım yok. Sadece çok az sayıda arkeolog her türlü zorluğa ve tehlikeye karşı hiç durmadan gece gündüz çalışarak Mes Aynak’ı kurtarmak için uğraşıyorlar.

Yönetmenliğini Amerikalı Brent Huffman’ın yaptığı 2014 tarihli “Saving Mes Aynak” (Mes Aynak’ı Kurtarmak) filmi de işte bu olağanüstü mücadeleyi anlatıyor.

Mes Aynak, Kabil’e yarım saat uzaklıkta yer alan yaklaşık 40 kilometrekare büyüklüğünde bir alan. “Küçük bakır kuyusu” anlamına gelen Mes Aynak, binlerce yıl önce İpek Yolu üzerindeki en önemli büyük şehirlerden biri olmuş. Bugün ise Orta Asya’nın en eski Budist kalıntılara sahip arkeolojik sit alanı. Arkeologlara göre değeri ölçülemeyecek kültürel bir hazine. Ancak değeri milyon dolarlarla telaffuz edilen yer altındaki başka bir zenginlik nedeniyle artık geleceği tehdit altında.

Kalıntıların bulunduğu tepenin altında yaklaşık 5.5 milyon ton bakır cevheri bulunduğu tahmin ediliyor. Çin, dünyanın en büyük bakır madenlerinden biri olarak kabul edilen bu alanın işletilmesi için, 2005 yılında Afgan hükümeti ile 3 milyon dolarlık bir anlaşma imzalamış bulunuyor. Bu Afganistan’ın tarihindeki en büyük yabancı yatırım.

“Bu kadar büyük paralar söz konusu olunca kimse tarihsel zenginlik umursamıyor. Burada varolanlar, Afgan hükümeti ve Çin devletine göre sadece kaya, toz, toprak. Kimsenin de burada olup bitenle ilgilenmeyeceğini düşünüyorlar. Bu tavır beni çok rahatsız etti. Bütün dünyanın burada yaşananlardan çok geç olmadan haberdar olması ve bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek bu filme başladım” diyor yönetmen Huffman.

Arkeologlara göre kazının tamamlanması için en 25 yıllık bir çalışma yapılması lazım ancak kendilerine verilen süre önümüzdeki yıl içinde doluyor. Maden şirketinin faaliyetlerine başlaması ise orada dev bir çukurun açılması demek, bu da Mes Aynak’ın tamamen yok olması anlamına geliyor.

Logar bölgesi, ülkedeki Taliban tehlikesinin en yoğun olduğu yerlerden biri. Kazı alanına da zaman zaman saldırılar düzenlendiğini söyleyen Huffman, çekimler sırasında büyük sıkıntı yaşadığını anlatıyor.

Röportajlar kısmında da UNESCO ve Dünya Bankası başta olmak üzere bir çok resmi kurumdan olumsuz yanıt almış. Amerikalı yetkililer de kendisiyle konuşmak istememiş: “Benim ülkem Afganistan’da çok kötü şeyler yaptı ve geride bir harabe bıraktı. Şimdi, bir an önce oradan çıkmak istiyor ve bu nedenle hiçbir şeye bulaşmak istemiyorlar. Çin gibi zengin ülkelerin Afganistan’a girmiş olması Amerika’nın işine geliyor.”

Hufmann, film şimdiye kadar beklediği etkiyi yaratmadığı için biraz hayal kırıklığına uğramış. İnsanları, özellikle de Amerikalıları harekete geçirmenin en büyük zorluk olduğunu söylüyor ama bu durum onu yıldırmamış. İnternet üzerinde bir imza kampanyası başlatmışlar. Toplanan imzalar ise Afganistan’ın yeni seçilen devlet başkanı Eşref Gani Ahmadzai’ye ulaştırılacak.

Brent Huffman, bu filmin aslında Afganistan’ın geleceği ile ilgili bir hikaye anlattığını söylüyor:

“Eğer Mes Aynak bu şekilde yok edilirse, bu durum başkaları için de örnek oluşturacak. Zengin ülkeler Afganistan’ın kaynaklarını istedikleri gibi tüketerek geriye zehirli kraterlerle dolu bozkırlar bırakacaklar ve sonuçta kaybeden yine Afganlar olacak.”