Van’ın en önemli turizm merkezlerinden biri olan, 95 yıl aradan sonra ilk kez geçen yıl ibadete açılan Akdamar Kilisesi’nde adeta turist patlaması yaşanıyor.
Gevaş iskelesinden Van Gölü’nün eşsiz manzarasını seyrederek yaklaşık 20 dakika süren tekne yolculuğu ile ulaşılan Akdamar adası, başta Ermeniler olmak üzere Hristiyan alemi için ise ayrı bir anlam ifade ediyor.
Adada yer alan Ermeni Kralı 1. Gagik tarafından MS 915-921 yıllarında dört yapraklı yonca biçimli haç planı şeklinde inşa edilen Akdamar Kilisesi, bölgenin inanç turizmi açısından büyük önem taşıyor.
Kiliseyi geçen yıl yerli ve yabancı toplam 30 bin turist ziyaret ederken bu rakam bu yılın 7 ayında bile geride bırakıldı. Kilisenin 11 Eylülde ikinci kez ayine ev sahipliği yapacak olması nedeniyle geçen yıl ulaşılan turist sayısının ise bu yıl iki katına çıkması bekleniyor.
7 Ayda 37 Bin 500 Turist
Van Kültür ve Turizm Müdürü Muzaffer Aktuğ, geçen yılki ayinin ardından Akdamar Adası’na turistlerin yoğun ilgi gösterdiğini, dünyanın her yerinden yabancı turistlerin Van’a geldiğini belirtti.
Geçen yıl adayı 30 bin kişinin ziyaret ettiğini ifade eden Aktuğ, daha şimdiden geçen yılın ziyaretçi rakamlarını geçmiş durumda olduğunu, temmuz ayı itibariyle turist sayısının 37 bin 500 kişiye ulaştığını, yıl sonunda turist sayısının 2010 yılına göre 2 katına çıkarmış olacağını belirtti.
Adını Büyük Bir Aşktan Alıyor ‘Tamara ve Gevaşlı Çoban’
Akdamar Adası ve kilisesi, adını kilisenin rahibinin güzel kızı Tamara ile Gevaşlı çobanın aşkını anlatan bir efsaneden alıyor.
Efsaneye göre, Tamara’yı gören Gevaşlı çoban, güzel kıza aşık oluyor. Bu aşkı öğrenen ve karşı çıkan rahip ise çobanın adaya gelmemesi için elinden geleni yapıyor. Ama aşk, iki kıyı arasında gece olunca fener işaretleriyle devam ediyor.
Tamara, her gece eline aldığı fenerden yayılan ışıkla yerini belli ediyor. Feneri gören çoban, tekne ile ancak 20 dakikada ulaşılabilen adaya her gün yüzerek geçip Tamara ile gizlice görüşüyor. Bir süre sonra durumu fark eden rahip, fırtınalı bir gecede kızını odasına kilitleyip kendisi de kıyıda fenerle beklemeye başlıyor.
Fener ışığını gören genç, hemen suya dalarak karşıya ulaşmak için yüzmeye başlıyor. Gencin yüzdüğünü gören rahip, elindeki fenerle sürekli yer değiştiriyor. Fener ışığını yüzerek takip eden ve bir süre sonra yorgun düşen genç, ne ileri gidebiliyor ne de geriye dönebiliyor. Genç o an ”Ah Tamara” diye seslenerek suda boğuluyor.
O tarihten itibaren ise adaya ”Ahtamara” adı veriliyor. Adanın ismi bir süre sonra değişikliğe uğrayarak ”Akdamar” olarak anılmaya başlanıyor.
Trt.net.tr