Kaderinin Peşinde Koşan Adam

Film Eleştiri
Ali Erden 2007’de Altın Kitaplar’dan Klon İsa adlı romanı çıkan 1960 Nice doğumlu yazar Didier van Cauwelaert’in 2003’te Fransa’da yayımlanan Hors de Moi/Benim Dışımda ro...
EMOJİLE

Ali Erden

2007’de Altın Kitaplar’dan Klon İsa adlı romanı çıkan 1960 Nice doğumlu yazar Didier van Cauwelaert’in 2003’te Fransa’da yayımlanan Hors de Moi/Benim Dışımda romanından uyarlanan Kimliksiz filminin hikâyesini, bir insanın başına gelecek en iyi şey veya en büyük felaket olarak yorumlayabilirsiniz. Havaalanında valizler Türk taksi şoförünün taksisine yüklenirken, bir çanta unutuluyor ve bilinmezlere doğru gerilimli bir yolculuk başlıyor. Harris, Bosnalı kadın şoför Gina’nın (Diane Kruger) arabasına atlıyor. Hızlı giden araba köprüden soğuk sulara uçuyor. Gina, Harris’i ölümden kurtardıktan sonra kayıplara karışıveriyor. Hastanede gözlerini açan Harris, birçok şeyi hatırlamıyor, ama hatırladıkları onu bir cangılın içine çekiyor. Kendisinin Harris olduğunu kanıtlamaya çabalarken bir Dr. Harris (Aidan Quinn) daha ortaya çıkıyor ve üstelik Liz de onu tanımıyor. Hastanede hemşire Gretchen’den (Eva Löbau) eski Stassi ajanı Ernst Jürgen’in (Bruno Ganz) adresini alan Harris için sisler yavaş yavaş dağılmaya başlıyor ve Gina’yla beraber gerçekliğe ulaşıyor kendisini Harris sanan kahramanımız: Kendi kaderini ve kimliğini ele geçirdikten sonra, Gina’yla beraber Kanada’ya doğru mutluluğa uçuyor.
 
Holywood’da bir göçmen

Yönetmen Collet-Serra, kendisi de Hollywood’da bir göçmen olduğu için, Kimliksiz adlı filmindeki tüm göçmenlere sıcak bir sevgiyle yaklaşmış. Filmin başlarında Türk taksi şoförünün kulaklığı takılmış cep telefonuyla Türkçe konuştuğunu işitince insan mutlu oluyor. Hollywood’un en büyük film stüdyosu Warner Bros’un gösterişli bir filminde Türkçe kelimeler duymak insana hoş geliyor. Yönetmen, Berlin’de Türklerin yoğun yaşadığı Kreuzberg’den Türklere sıcak selam göndermiş. Kazadan sonra şoförlüğü bırakan Bosnalı göçmen Gina, bir Türk kafeteryasında garsonluk yapıyor, Türklerin kaldığı apartmanda yaşıyor. Yönetmen, tüm göçmenleri ve Almanları iyi yansıtmış. Filmin bütün ‘kötü adam’larının hepsi Amerikalı. Araba takip sahneleri de bu filmin heyecanlı armağanlarından. Collet-Serra, bir Avrupalı olmasına rağmen, Hollywood’un bir zamanlarki tadını veriyor heyecanlı araba takip sahneleriyle. Basklı kameraman Flavio Martinez Labiano’nun sinemaskop çerçeveleri çarpıcı. Filmde, suikast timinin başı Cole’un (Frank Langella) Jurgen’i ziyaret ettiği sahne akıllarda kalabilir. Suikast timinin görevi, Profesör Leo Bressler’in (Sebastian Koch) dünyada açlığı önleyecek GDO’lu olmayan tohum projesine finans sağlayan Suudi Prens Shada’yı (Mido Hamada) yok etmek. Bunun arkasında da GDO’lu tohum üreten Amerikalı şirketler olduğunu tahmin edebiliyorsunuz. Bu filmin en iyi taraflarından biri de Berlin’i bir karakter gibi yansıtabilmesi. Canlı, nefes alan külrengi bir şehir burası. Büyük Yunan usta Theo Angelopoulos, 2008 yapımı I Skoni tou Hronou/Zamanın Tozu filminde Berlin’e ‘ölümün ve yenilenmenin şehri’ demişti. Son jenerikte kamera bu muhteşem şehrin üzerinden bir kuş gibi uçup gidiyor işte.

1952 doğumlu Kuzey İrlandalı büyük oyuncu Liam Neeson’ın bu filmdeki performansını seyretmek heyecan verici.
 
Oyunculuklar harika

Steven Spielberg’ün Oscarlar kazanmış 1993 yılı yapımı Schindler’s List/Schindler’in Listesi, Neil Jones’un 1996 yapımı Micheal Collins/Özgürlüğün Bedeli, Ridley Scott’ın 2005 yapımı Kingdom of Heaven/Cennetin Krallığı filmlerinde unutulmaz kompozisyonlar yarattı Neeson. Bu filmde büyük bir oyuncu daha var: 1941 Zürih doğumlu İsviçreli oyuncu Bruno Ganz. Theo Angelopoulos ustanın 1998 yapımı Mia Aioniotita kai mia Mera/Sonsuzluk ve Bir Gün’deki yazarla, Oliver Hirschbiegel’in 2004 yapımı Der Untergang/Çöküş’ündeki Hitler performansları hemen akla geliyor Ganz’ın. 1976 doğumlu Alman oyuncu Diane Kruger da övgüyü hak ediyor. Kusursuz İngilizce ve aynı zamanda Fransızca konuşan bu etkileyici oyuncu, Kimliksiz filminde Türkçe konuşmaya bile gayret göstermiş. Bu mükemmel oyuncu, Alman, Fransız ve Amerikan sinemasında önemli yapımlara yüzünü armağan ediyor. Quentin Tarantino bile onun büyüsünün altında kalmıştı 2009 yapımı Inglourious Basterds/Soysuzlar Çetesi filminde. Bu filmde, John Ottman ve Alexander Rudd’un ortak müzikleri, yer yer gerilim filmleri tadı verse bile, bazı anlarda da dingin tınıları seyircilere yollamışlar. Watcha Clan’ın Tchiribim/Şiribim ve Kevin W. Buchholz-Jessie Shapiro ikilisinin Streets of Istanbul şarkıları da kulağa hoş geliyor. [Taraf]