Ceylan: Türk Sineması Yükselişte

Filmler
Dünyaca ünlü Türk yönetmen Nuri Bilge Ceylan, Türk sinemasının son 2 yılda büyük yükseliş gösterdiğini, kalite anlamında ciddi bir gelişme sağlandığını vurguladı. 16. Altın Koza Film Festivali Ulusal ...
EMOJİLE

Dünyaca ünlü Türk yönetmen Nuri Bilge Ceylan, Türk sinemasının son 2 yılda büyük yükseliş gösterdiğini, kalite anlamında ciddi bir gelişme sağlandığını vurguladı.

16. Altın Koza Film Festivali Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması’nın jüri başkanlığını yapan Nuri Bilge Ceylan, yaptığı açıklamada, Cannes Film Festivali’nde de jüride yer aldığını, profesyonel bir organizasyon olmasına rağmen sıcak bir ilişki ortamının yaratılamadığını belirtti.

Altın Koza‘nın daha sevimli ve sıcak bir festival olduğunu ifade eden Ceylan, Türk sinemasının geçmişini ve geldiği noktayı değerlendirdi.

Türk sinemasının son dönemlerde gişe başarısı ve kalite açısından önemli bir yere sahip olmaya başladığını vurgulayan Ceylan, şunları kaydetti:

”Ancak, bunu yeniden bir yükseliş gibi kıyaslamamak gerek. 60-70’li yıllarda televizyon yoktu. O dönemde halkın sinemaya gitmekten başka seçeneği bulunmuyordu. Bu nedenle 60-70’li yılları sinemada yükseliş gibi görmemek lazım. O yıllarda iyi filmlerden çok, kötü, ısmarlama, sipariş filmler yapılıyordu. Sadece nabza şerbet veren filmler yapıldı. Sadece bir yılda 200 film çıkartıldı.

Son dönemdeki hareketlenme ise başlı başına bir yükseliş. Son 1-2 yılda tüm rekabete, televizyona rağmen, gençlerin sinemada aktif olarak yer almasıyla hem gişe hem kalite anlamında ciddi bir gelişme olduğunu düşünüyorum.”

Ceylan, Türk sinemasının sadece Avrupa ve ABD sinemasıyla kıyaslanamayacağını veya benzetilemeyeceğini savundu.

Türk sinemasının tek düze bir bakışla film yapmadığını ifade eden Ceylan, şöyle devam etti:

”Türkiye bence Güney Kore gibi her dalda film üreten bir ülke, sadece tek tip film üretiyor diyemeyiz, çeşitlilik var. Böyle olması bir bakıma sinema sanayisi açısından sağlıklı denilebilir. Sanatsal anlamda derinleşmeyi hedefleyen bir sinemanın çok seyircisi olmaz.

Bunun yanında seyirciye yönelik sinema daha farklı olmalı. Ben çeşitliliği sektörün sağlığı açısından önemli buluyorum. Sanatsal, konvansiyonel sinemanın dışındaki sinema içinde bir alan açılmış oluyor. O yüzden gidişatı iyi görüyorum.”

Ceylan, Adana’nın değerleri arasından gösterdiği ve Altın Koza’da adına özel ödül verilen Yılmaz Güney’in ”çok önemli bir sinema insanı” olduğunu vurguladı.

Bunun sadece Türkiye’de değil, dünyada da etkili bir düşünce olduğunu dile getiren Ceylan, ”Yabancı bir dergide, ünlü yönetmen Alejandro Gonzales Inarritu’nun Yılmaz Güney’in ‘Yol’ filmini izledikten sonra sinemaya başladığını yazıyordu. Bir film bir insanın hayatını değiştirebilir. Bir tek laf, söz bile, öyle bir yere dokunur ki yeni bir başlangıç yapabilir. Ben de çok küçük şeylerden sinemaya başlamışımdır. Güney de bu anlamda sadece politik açıdan değil, sinemasal açıdan da çok önemli bir yönetmen” dedi.

JÜRİ BAŞKANLIĞI VE ELEŞTİRİLER

Ceylan, jüri başkanlığının zorluğunu henüz yaşamadığını, jüride konuştukça fikirlerin geliştiğini, bunun da kendisini olumlu etkilediğini belirtti.

Jüriye gelecek eleştirileri baştan kabullendiklerini ifade eden Ceylan, şunları söyledi:

”Bu işin doğası böyle. Biz de yarışmacı oluyoruz, bizim de başımıza benzer şeyler geliyor. Nasıl biz doğal karşılıyorsak, herkesin öyle karşılaması gerekir.

Kendi ülkende jüri olmanın en büyük zorluğu burada. Küçük bir camia, tanıdığımız, sevdiğimiz arkadaşlarımızın filmlerini değerlendiriyoruz. Ama oyunun kuralı böyle, yapacak başka bir şey yok. Arkadaşlığı, dostluğu kenara bırakıp, profesyonel düşünmek zorundayız. 9 kişi var. Jüri belirli bir ortalama alıyor. Biraz düşman kazanmak zorunda kalıyor insanlar.”