Sabahattin Ali’den Yadigar

Filmler
Sibel Oral Uzun zamandır beklediğimiz bir filmdi Kar Beyaz. Selim Güneş’in Sabahattin Ali’nin Ayran adlı öyküsünden sinemaya uyarladığı Kar Beyaz’da, yönetmen öykünün özüne tam anlam...
EMOJİLE

Sibel Oral

Uzun zamandır beklediğimiz bir filmdi Kar Beyaz. Selim Güneş’in Sabahattin Ali’nin Ayran adlı öyküsünden sinemaya uyarladığı Kar Beyaz’da, yönetmen öykünün özüne tam anlamıyla sadık kalmamış. Elbette birebir uyarlama imkânsızdı; hele ki Ayran gibi diyalogların çok az olduğu bir öyküde, ama…
 
Farklı dönem, farklı bir kurgu

Sabahattin Ali, Ayran adlı öyküsünde Anadolu’da ailesinin geçimini yüklenmiş köylü çocuğunun, Hasan’ın, bir kış günü köyünden kilometrelerce uzaktaki tren istasyonunda ayran satmaya çalışmasını ve ekmek parası kazanamadan köye dönerken kurtlar tarafından parçalanmasını anlatır. 1938 yılında kaleme alınan bu öykü, Hasan’ın parçalanan bedeni gibi dönemin şartlarını, yoksulluğu, küçük bir çocuğun umudunu, hayata tutunma çabasını anlatır ve okuyan herkesin içini parçalar. Hikâyede zaman yoktur, diyalog ise çok azdır. Hasan’ın babası neden hapishanededir bilmeyiz. Hikâyenin yarısından fazlası Hasan’ın ayran satmaya çalıştığı tren istasyonunda geçer. Gelelim filme; film boyunca hikâye içerisinde önemli olan bazı kapalı kurgunun üzerindeki perdenin kaldırıldığı bölümlerle karşılaşıyoruz. Mesela Hasan’ın babası tutuklanıp jandarmayla birlikte karakola doğru giderken önünden geçtikleri evin içindeki radyodan 12 Eylül’ün sesini duyuyoruz. Yani filmdeki hikâye 1980’de geçiyor ve Hasan’ın babası da yasadışı birtakım eylemlere katılıyor. Üstelik filmde hikâyeye eklemlenen Kadir Dede’nin onu anarşiden koruma adına devlete ispiyonladığını öğreniyoruz. Anne dağ başındaki bir köyde yoksullukla boğuşan bir karakter ama ateş kızılına boyalı saçları maalesef her şeyin dengesini altüst ediyor. Ali’nin hikâyesi demiryolunda geçerken, film, arada kasabadan köye giden minibüslerin durduğu ıssız bir yol kenarında sürüyor ve burada da karşımıza başka bir hikâyesi olan Sinan karakteri çıkıyor.
 
‘Kar Beyaz’ın harikaları

Filmde bazı sahneler çok uzun tutulmuş. Yönetmenin fotoğraf sanatçısı olmasında bunun payı büyük. Bir yandan da filmde Sabahattin Ali’nin Ayran’ının aslında sadece kamerayla anlatılmış olduğunu söyleyebiliriz. Tüm bu yazdıklarımız elbette filmin başarısız olduğu anlamına gelmiyor. Hikâye daha incelikli bir şekilde işlenebilseydi daha iyi olacaktı. Filmin en büyük harikası; doğa, vahşi hayat koşullarına odaklanan kamerayla seyirciye muazzam bir görsel şölen sunması. Hem de bunu o kadar yalın yapıyor ki siz de Hasan’la beraber Artvin’in dağlarında kayboluyorsunuz. Bu arada Hasan’ı canlandıran Hakan Korkmaz bu rol için biçilmiş kaftan. Yürüyüşü, bakışları, rolsüz, oyunsuz duruşuyla çok başarılı… Filmin görsel şöleninin yanında müzikal anlamda da harikalar yarattığı ortada.

Selim Güneş’in yönettiği; Hakan Korkmaz, Sinem İslamoğlu, Gürsan Piri Onurlu, Ruhan Odabaş ile Kaya Akkaya’nın oynadığı film uluslararası alanda bir çok festivale katıldı. Türkiye’de katıldığı festivallerden ise ödüller aldı. İlk uzun metraj için şüphesiz başarılı olan filmin tek eksiği Sabahattin Ali’nin Ayran’ının verdiği o duyguyu veremiyor olması. [Taraf]