Köstebek Yılın En İddialı Filmi

Filmler
KÖSTEBEK Orijinal adı: Tinker Tailor Soldier Spy Yönetmen: Tomas Alfredson Oyuncular: Gary Oldman, Mark Strong, John Hurt, Tom Hardy, Colin Firth   Bugün vizyona giren ve yılın en iyilerinden bir...
EMOJİLE

KÖSTEBEK Orijinal adı: Tinker Tailor Soldier Spy
Yönetmen: Tomas Alfredson
Oyuncular: Gary Oldman, Mark Strong, John Hurt, Tom Hardy, Colin Firth
 
Bugün vizyona giren ve yılın en iyilerinden birisi olacağı su götürmez ‘Köstebek / Tinker Tailor Soldier Spy’ın açılış sahnesinde, ‘Sirk’ olarak adlandırılan İngiliz Gizli İstihbarat Servisi’nin şefi Control, güvendiği elemanlarından Jim Prideaux’u makamına çağırır. Ondan istediği Macaristan’da üst düzey bir askerle buluşup teşkilatın içine sızan köstebeğin kim olduğunu öğrenmesidir. Jim’in Macaristan’daki görevi başarısızlıkla sonuçlanır.

Ön jenerik öncesi bu giriş, film hakkında seyirciye de birçok ipucu veriyor aslında. Hem Control’un makam odasındaki hem de Macaristan’daki atmosfer fazlasıyla belirsiz bir dünyanın içine girildiğini daha ilk elden koyuyor seyircinin önüne.

Kendisi de İngiliz Gizli Servisi için bir süre çalışmış John le Carre’nin aynı adlı romanından uyarlanan, 1979’da dizi olarak BBC tarafından çekilen hikâye; ‘Soğuk Savaş’ın hüküm sürdüğü ama ortada görünen bir düşmanın da olmadığı 1973 yılında geçiyor. 
 
Kanımıza girmişti!

Macaristan’da yaşanan başarısızlığın ardından Control ve sağ kolu olan George Smiley görevlerinden uzaklaştırılıyor. Ancak, Sirk’in en tepesinde bir Sovyet casusu olduğu bilgisinin doğrulanması üzerine Smiley bu köstebeği bulmak üzere yeniden göreve çağrılıyor. Film, Smiley’in kurduğu ekiple birlikte kısa süre önce birlikte çalıştığı arkadaşlarından hangisinin ‘Köstebek’ olduğunu araştırdığı, geri dönüşlerle tamamlanan bir öykü anlatıyor.
‘Gir Kanıma’yla tanıdığımız Tomas Alfredson’un ABD’deki bu ilk işinde oldukça başarılı olduğunu söylemek gerek. Gerçi hikâyenin ruhu ve filmin senaristleri Bridget O’Connor ve Peter Straughan’ın kalemlerinin de bu başarıda payının olduğunu teslim edelim. Ama Alfredson filmin atmosferini öylesine güçlü kuruyor ki, bir süre sonra Smiley ile izleyici arasındaki mesafe giderek daralıyor. Her şeyin iyi eğitilmiş casusların insanüstü özellikleri sayesinde tıkır tıkır çözüldüğü geleneksel casus hikâyelerinin aksine, filmin karakterlerinin içine atıldığı bilinmezlik duygusu filmin ruhuna da işliyor.

Film yalnızca ‘Sirk’in içinde olup bitenlere odaklanmadan, Sovyetler Birliği’nin istihbarat alanında İngiltere üzerinde kurduğu hegemonyanın yarattığı tekinsiz ortamın; İngilizlerin bu nedenle ABD’ye yanaşma ve artık onların kontrolüne girme sürecinin karakterler üzerinde yarattığı etkiyi de başarıyla aktarıyor.

Film boyunca yüzünü hiç görmediğimiz Sovyet casus Karla’nın başta Smiley olmak üzere teşkilatın bütün ajanları üzerinde yarattığı korku ve saygı; finalde köstebeğin yaptığı şeye bir meşruiyet de kazandırıyor aynı zamanda.

Film bir yandan da casuslar dünyası değişirken iki farklı kuşağın yaklaşımlarını koyuyor ortaya. İstanbul’da bir Sovyet casusunun karısı Irina’ya âşık olan Ricki Tarr, Smiley ile bağlantı kurduğunda Irina’nın hayatına karşılık ‘köstebeğin kim olduğu’ bilgisini pazarlamaya çalışıyor. Bu durum büyük aşkla bağlandığı, asla unutamadığı ve belki de kendini adadığı mesleği yüzünden karısı Ann’i kaybeden Smiley düşünüldüğünde yeni kuşağın değerlerindeki dönüşüm hakkında da fikir sahibi olmamızı sağlıyor.

Yeri gelmişken filmin İstanbul sahnelerine de dikkat çekici birkaç şey söylemek gerek. 1973 yılında geçen hikâyenin çekildiği birkaç farklı şehirde yönetmen ‘geniş planlar’ kullanmaktan imtina etmemiş. Belli ki bu şehirlerde ‘siluet’ aynen korunuyor. Oysa İstanbul bölümlerinde (muhtemelen arkada yükselen gökdelenleri kadraja almamak için) mümkün olduğu kadar yakın plan kullanılmış ya da yeniden yaratılan sokaklarda çekim gerçekleştirilmiş.

Filmin oyunculuklar açısından da yeterince tatmin edici olduğunu belirtelim. Control’de John Hurt, Jim Prideaux’te Mark Strong, genç ajan Peter Guillam’da Benedict Cumberbatch, Ricki Tarr’ı canlandıran Tom Hardy ve sirk yönetiminde yer alan ‘şüphelileri’ canlandıran Toby Jones, Colin Firth ve Ciarán Hinds işlerinin hakkını veriyor.

Ama Smiley karakteri ile kariyerinin en parlak performanslarından birisini ortaya koyan ve gecikmiş bir biçimde ilk kez Oscar’a aday gösterilen Gary Oldman’a ayrı bir şapka çıkarmak gerekiyor. Son dönemde abartılı oynadığı eleştirilerine hedef olan Oldman’ın, bu kadar sakin bir role kattığı derinlik, filmin en güçlü yanlarından birisi. Orijinal müzik ve uyarlama senaryo dallarında da aday gösterilen yapımın, film ve yönetmen ödülleri için aday gösterilmemiş olması ise Akademi jürisinin yeni bir ayıbı olsun.

Bitirirken bir uyarı yapmak boynumuzun borcu: Oldman’ın canlandırdığı Smiley’in en büyük özelliği sabırlı olması ve gözlem yeteneği. Filmi izlerken Smiley gibi sabırlı ve iyi bir gözlemci olmakta fayda var. Tıpkı bir matruşka gibi açılan ve içinden ne çıkacağı belli olmayan hikâyeyi kaçırmamak için bu şart. Konu casusluksa, hele böylesi bir filmde ‘ayrıntılar’ çok daha fazla önem kazanıyor!

Radikal