Yunus’u bizzat okuyordum ve feyz alıyordum

Filmler
Devrim Evin’i Fetih 1453’de hayat verdiği Fatih Sultan Mehmet rolüyle tanıdık, bu günlerde ‘Yunus Emre, Aşkın Sesi’ filminde canlandırdığı Yunus Emre rolüyle beğeni kazanıyor. Devrim Evin ile ‘Yunus E...
EMOJİLE

Devrim Evin’i Fetih 1453’de hayat verdiği Fatih Sultan Mehmet rolüyle tanıdık, bu günlerde ‘Yunus Emre, Aşkın Sesi’ filminde canlandırdığı Yunus Emre rolüyle beğeni kazanıyor. Devrim Evin ile ‘Yunus Emre, Aşkın Sesi’ filmini, oyunculuk kariyerini, Türkiye sinemasını ve gelecek planlarını Sinefesto.com’a anlattı. 

Sizi hep tarihi karakterlere can verirken görüyoruz. Tarihi filmlerde oynamak artık özel seçiminiz haline mi geldi? Yoksa yapımcılar /  yönetmenler  Fatih’deki başarınızdan sonra tarihi karakterler mi önerdiler?

Fetih 1453’ de Fatih Sultan Mehmed gibi önemli bir karakteri oynadıktan sonra en az onun kadar önemli ve hiç oynanmamış bir karaktere can verebilmek arzusundaydım. Yunus Emre bu anlamda gelen projeler içinde benim kalbimi çalan oldu. Dolayısıyla böyle özellikle tarihi karakterler oynayacağım başka da oynamayacağım gibi bir hedeften değil, nitelikli ve kalıcı olabilecek karakterleri özellikle sinema da -ki , sinema kalıcı bir sanattır- tercih ediyorum.

Yunus’u bizzat okuyordum ve feyz alıyordum..

Fatih’de olduğu gibi Yunus Emre rolünde hakkını vermişsiniz. Filmden önce Yunus Emre’ye ilginiz var mıydı?

Teşekkür ediyorum. Ben 1978 doğumluyum ve ortaokul lise dönemimizde Yunus Emre zorunlu okumalarımız arasındaydı. Yasaklanmadan, hiç bir dizesine müdahale edilmeden. Ve Yunus’u Anadolu’nun bu güzel nefesini halk ozanını okuyup, ondan feyz almamak mümkün değildi. Özetle sadece ilgim yoktu bizzat okuyordum ve feyz alıyordum.

Role hazırlanırken Yunus Emre hakkında nasıl bilgilendiniz? Mesela Fatih’e çalışırken 50 kitap okuduğunuzu söylemiştiniz. Neler okudunuz? Yunus Divan’ını okudunuz mu?

Yunus Emre’nin Risaletün Nushiyye (iyi öğüt kitabı) ve tüm divanını hatta Yunus ve dönemine ait 13.yy Anadolu coğrafyasında ki siyasi durum kültürel yapı vs. çok okudum.

Yunus Emre’yi çalışırken bu konuyla ilgili çalışmaları olan bilim adamları ya da sanatçılarla görüşme ve istişare etme şansınız oldu mu?

Bu konuda Yunus’un kendi yazdıkları ve bir önceki soruda cevapladığım gibi dönemin yaşayış biçimine dair bir çok yazılı kaynaktan yararlandım.

Yunus Emre’nin en çok hangi şiirini etkileniyorsunuz?

Tek bir şiirle sınırlandıramam kendimi. Bir tanesi şu mesela 

Ne ekersen biçersin

Döktüğünü içersin

Bir gelirsin bir geçersin

Dünya kimseye kalmaz

ya da

Cennet dedikleri

Birkaç köşkle birkaç Huri

İsteyene ver onları

Bana Seni Gerek Seni

Yunus Emre’nin çekim sürecinde ilginç şeyler yaşandı mı? Özel anılarınız var mı? 

Anadolu’nun 4 bir tarafında 4 mevsimde çektik filmi.Yaklaşık 12 şehir ve yollar.Van Ulupamir’de kırgız köyünden tutunda Nevşehir, Kırşehir, Ankara, Kapadokya ,Hacı Bektaş ,Aksaray , İzmit Kartepe de Kayseri Erciyes’te ..Her biri birbirinden farklı kültürleri yaşam biçimlerini barındıran zengin Anadolu coğrafyasında çok mütevazi bir çekim süreci geçirdik.Halkımızla içi İçe evlerinde çay içip yemek yedik çok zaman ve tabii bir anda Fatih Sultan Mehmed’i oynayan aktör orada onlarla çay içerken çok heyecanlanıyorlardı.Bense onlarla orada çay içebiliyor olmaktan müthiş etkileniyorum.Anlatılmaz yaşanır.

Sinemaya geçişimde popüler olmamak ne avantajdı, ne dezavantaj…

Son yıllarda ana akım Türk sineması dizilerin yarattığı starları sinemaya taşımayı tercih ediyor. Sizin kariyerinize baktığım zaman tv’de çok yer almadığınızı görüyorum.  Bu sizin için sinemaya geçişte bir avantaj mıydı? Yoksa dezavantaj mıydı?

Ne avantajdı ne de dezavantajdı. Ben zaten Fetih1453’de oynadığım dönemde 14 yıldır oyunculuk yapan bir oyuncuydum. Bu 14 yılın son 10 yılı ise şehir tiyatroları devlet tiyatrolarında ve Avrupa’da bir çok ülkede devam ediyordu. Sadece sinemada bir rol geldi. Ben de oyunculuk sanatını icra eden ve bu işe yatırım yapmış bir oyuncu olarak özverili bir şekilde 3 yıl o işe kendimi adadım ve ardından başarı geldi.

Sahne  sanatı daha çok yorar zorlayıcıdır.Ciddi anlamda bir sporcu disiplininde olmanız gerekir…

Sizce dizi oyunculuğuyla sinema oyunculuğu arasında fark var mı? 

Dünyanın her yerinde oyunculuk okulu denilir. Sinema tv ya da sahne diye ayrılmaz .Oyuncu bir karakter nasıl yaratılırI çalışır. Bu ister sinemada ister  tv de isterse sahne de olsun yöntemi aynıdır. Sadece tekniği farklıdır .Bu teknik ise işin en kolay kısmıdır. Zor olan karakteri yaratma aşamasıdır. Benim için sinema sahne-tv hiçbir fark yok. Sadece sahne  sanatı daha çok yorar zorlayıcıdır.Ciddi anlamda bir sporcu disiplininde olmanız gerekir.Hele ki benim şu an sahnede oynadığım tek kişilik 6 metre ağaçta ki Lazaritsa oyunu gibi eserler için.

Türkiye’de sinema  yapımı dediğimiz taraf  sadece kazanacağına odaklı maalesef…

Yeni Türkiye sinemasına baktığımız zaman (özellikle 2000 sonrası arthouse  Türk sinema) sizce nasıl bir yere doğru koşuyor. Oyunculuk adına nasıl buluyorsunuz? Türkiye’ de dünya çapında kariyer yapabilecek oyuncular var mı?

Ne yazık ki Türkiye sineması diye bir şey henüz konuşabilecek durumda değiliz.Ne yazık ki hala ticari filmlere boğulmuş bir yapı var. Arthouse diye tabir edilen işlere baktığımızda Nuri Bilge Ceylan, Reha Erdem gibi bir kaç yönetmen dışında nerdeyse bu işlere imza atan ve yurt dışında ciddi festivallere filmlerine sokabilen yönetmenler de yok. Umuyorum ki artar.oyunculara gelince; az üretim yapılıyor dolayısıyla oyuncular da bu tip filmlerde oynayabilme şansını yakalayamıyor.Bu anlamda Türkiye’de bir çok hikayenin olduğunu bu hikayeleri çekebilecek yönetmenler olduğunu ve bu hikayelere nefes verecek özel oyuncular olduğunu düşünüyorum.Sadece yatırımın  bu tarafa yönelmesi gerekiyor.Bu da işin yapım ayağıyla ilgili. Türkiye’de yapım dediğimiz taraf sadece.

Röportajın devamını okumak için tıklayınız…