En Yakın Arkadaşım Evleniyorda, Bana Ne Oluyor

Yabancı Sinema
Çocukluk arkadaşı evlenirken, ‘Baş nedimelik’ pozisyonunu şımarık bir burjuva kadınına kaptırma tehlikesiyle mücadele etmek zorunda kalan Annie’nin hikâyesini anlatan ‘Ne...
EMOJİLE

Çocukluk arkadaşı evlenirken, ‘Baş nedimelik’ pozisyonunu şımarık bir burjuva kadınına kaptırma tehlikesiyle mücadele etmek zorunda kalan Annie’nin hikâyesini anlatan ‘Nedimeler’, ‘The Hangover’ın kadın versiyona tadında bir komedi.

Düğün öncesi erkekler dağıtır da, kadınlar dağıtmaz mı? Kendine özgü komedi anlayışıyla Hollywood’un son döneminde öne çıkan isimlerden biri olan yapımcı-yönetmen Judd Apatow, janrına uygun bir komedi olan ‘Nedimeler’de (Bridesmaids), ‘The Hangover’ın dişi versiyonunu önümüze atıyor. Hoş bu kez Apatow sadece filmin yapımcısı ama kamera arkasında daha önce de kimi projelerde birlikte çalıştığı yönetmen-oyuncu Paul Feig var. Öyküyü ise filmin başrolünde de karşımıza çıkan Kristen Wiig’le Annie Mumolo üstlenmiş.
Evet, bu kez ‘yaratıcı ekip’ üzerinden meseleye girdik ama, ‘Nedimeler’in derdini anlayabilmek için, galiba çerçeveyi iyi tanımlamak gerekiyor. Lakin sırada yine o klasik güzergâh var. Yani önce kısaca öykü: Eski ilişkisinin küllerini bir türlü soğutamayan, arada bir pek de bir şeyler paylaşmadığı bir adamla, Ted’le yatıp kalkan (ki biliyorsunuz Batılılar bu türden bir paylaşıma ‘Fuck buddy’ diyor) Annie, çocukluk arkadaşı Lillian’ı ‘evlilik kurumu’na kaptırmak üzeredir. Yakın dostunu bu mutlu gününde elbette yalnız bırakmayacak, ‘Nedimeler’den biri olaçaktır. Lakin Lillian’ın son dönemde tanıştığı genç, güzel ve zengin Helen ortaya çıkacak ve zaten hayatında zikzaklar yaşayan Annie’nin dengesini alt üst edecektir. Ortada, Annie ve Helen’la birlikte toplam beş nedime vardır ve grubu Lillian’ın bu iki eski ve yeni arkadaşları orasından burasından çekiştirecektir. Annie, kâğıt üzerinde birçok avantaja sahip olan Helen karşısında yavaş yavaş cephelerini kaybedecek ve yaşadığı krizler büyüyecektir…

Günümüz komedileri böyle

Bazı filmler, koca bir tarihin özetlenmesi yolunda bir fırsat yaratıyor. ‘Nedimeler’, kuşkusuz böylesi bir derlemeyi hatırlatacak türden önemli bir viraj değil ama değişen bir anlayışın ifadelerinden biri olduğu muhakkak.

Malum ‘komedi’, yedinci sanatın en eski türlerinden biri. Hatırlayalım, ‘sessiz sinema’yı ayakta tutanlar, elbette komedyenlerdi. Buster Keaton’ından Laurel Hardy’sine, Mack Sennett’inden Charlie Chaplin’ine; sanat zorlu etapları bu unutulmaz komedyenlerle aldı. Gelişme ve sonuç bölümünde de, peliküle hep komedyenlerin gölgesi ağırlıklı olarak düştü. Çoğumuz sinemayı, kendi emekleme ve tanışma döneminde hep komedyenlerle tanıdık ve sevdik. Dışarıda da ve içeride de. Lakin artık ‘bambaşka zamanlar’dayız ve Jerry Lewis’ler, Peter Sellers’lar derken, kök kurudu. Çoğunlukla Jim Carrey, peşi sıra bir tutam Adam Sandler ve Ben Stiller, “Hop, n’oluyor?” demeye kalmadan, maçı tek başına alacak yıldızlardan vazgeçilir olundu. ‘The Hangover’ serisi, ‘Horrible Bosses’ ve dahi ‘Nedimeler’ gibi filmler de bu yüzden hasıl oldu. ‘Yapı mühendisliği’ lisanıyla söylersek, yükler tek bir kolondan çok, kirişler vasıtasıyla birden çok kolona dağıtıldı, taşıyıcılar çoğaldı. Beğenirsiniz beğenmezsiniz, artık ‘günümüzün komedisi’ böyle.
İçeriye göz atarsak, bizim coğrafyamızda ise hâlâ eski usul revaçta. Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar tek başına yer aldıkları filmleri taşıyorlar. Bir öykü boyuncu kaleyi koruyanlar da onlar, defansı ayakta tutan, hücuma çıkıp golü koklayan ve atan da… Benimse hem bir eleştirmen, hem de klasik anlamıyla bir sinemasever olarak en azından içerisine ilişkin bir derdim tasam yok. Dışarıda ise, kuşkusuz bütün yeni dönem örneklerinin yarım başarılar olduğu kanaatindeyim. Bir Jupp Apatow filmi olan ‘Funny People’ın ise komedi ve hüznü son derece başarıyla harmanlaması sonucu, ‘özel bir çaba’ olduğu düşüncesindeyim.

‘Nedimeler’ özeline gelince; filmi ait olduğu dönemin özelliklerini üzerinde fazlasıyla taşıyor. Daha çok durum komedilerine yükleniyor, yer yer gülmecenin arasına hüznü de katıyor ve ana karakteri Annie’yle polis memuru Nathan’la olan yakınlaşması dolayısıyla ‘Romantizm’e de göz kırpıyor. Filmdeki uçakla Vegas’a yolculuk bölümü, özellikle de uçuş sırasında Annie’nin yer yer ‘The Hangover’ın sarsak kahramanı Alan’ı (yani Zach Galifianakis’in canlandırdığı karakter) aratmayan ‘yıkıcılığı’ muhteşem. Ama ‘Brezilya lokantası’ bölümündeki kusma sahneleri çok çok fazla kitsch ve bence güldürmüyor, hatta seyirciyi de kusturuyor diyebilirim.

Yeni Meg Ryan Kristen Wiig

Performanslar açısından da Annie’yi canlandıran Kristen Wiig’i çok beğendim, hafiften de Meg Ryan tadı buldum (lakin Ryan daha güzel ama daha biblo, Wiig ise daha ulaşılabilir ve daha insani). Polis memuru Nathan Rhodes’ta İrlandalı aktör Chris O’Dowd çok başarıydı. Lillian’daki Maya Rudolph gerçek bir karakter oyuncusu, burada da ‘karakterliydi’. Helen’deki Rose Byrne ‘Troy’dan, ‘28 Hafta Sonra’dan, ‘Marie Antoniette’ten, ‘Damages’ dizisinden, yani her bir yerlerden gözümüze aşina ama en çok da Nicolas Cage’le karşımıza gelen ‘Knowing’le son ‘X-Men: First Class’tan aşina. Burada da, ‘Başarıya mecbur burjuva kadını’nı gayet iyi oynuyor. Annie’nin annesini ise Jill Clayburgh canlandırıyor. 1944 doğumlu bu usta oyuncuyu, biz gençliğimizde en çok Paul Mazursky’nin 1978 tarihli, Woody Allen tadları taşıyan ‘An Unmaried Woman’la tanımıştık (ki bu film bizde 1983 yılında gösterime girmişti). Clayburgh’ün muhteşem oynadığı bu, boşanma sonrası pusulasını şaşıran modern kadın güzellemesinde canlandırdığı Erica, ‘Nedimeler’de canlandırdığı karakterin kızı olan Annie’ye çok benziyordu, yeri gelmişken bu nostaljik rüzgârı da estireyim dedim. Son bir bilgi notu: Filmde olaylı uçak yolculuğunda Annie’nin yanına oturan yolcuyu da, filmin diğer senaristi Annie Mumolo oynuyor.

Sonuç? İnişli çıkışlı bir komedi sizin için uygun bir seçenekse, bu bayram tatilinde ‘Nedimeler’ için salonun yolunu tutabilirsiniz. İyi seyirler efendim…

BUNLAR DA VAR
Hayvan Bakıcısı Haftanın çocuk seçeneği… Hayvanat bahçesinde çalışan iyi kalpli bakıcı Griffin, hayatında bir kız bulmanın tek yolunun hayvanat bahçesinden ayrılmak olduğuna karar verir. Çok sevdikleri bakıcılarının bu kararı üzerine paniğe kapılan hayvanlar en büyük sırlarını, insan gibi konuşabildiklerini açıklarlar. Üstelik Griff’e flörtün hayvanlara has özelliklerini anlatarak ona yardım ederler. Frank Coroci’nin yönettiği ‘Hayvan Bakıcısı’nda (The Zookeper) Kevin James ve Rosario Dawson başrolde. Hayvanları seslendirenler arasında Adam Sandler, Sylvester Stolene gibi ünlü isimler var.