Gazetede Suriye’ye yönelik gelişmeler ve Türkiye’deki muhalefetin tavrının Esed’in işine nasıl yansıdığı şöyle dile getiriliyor:
Türkiye’de Suriye krizi ile ilgili yeni bir etken sahneye çıkıyor. Bu durumun, önümüzdeki dönemde Türkiye hükümetinin manevra kabileyetini azaltacak, ve krize çözüm bulmasını güçleştirecek olumsuz yankıları olacaktır. Bu etken, ”Yeni ulusalcılar” ve ”İran’ın destekçileri” olarak bilinen gruplar arasında varılan uzlaşı. Zaten İran, başlıbaşına Ankara’nın karar alma mekanizmalarını etkileyebilecek bir sorun olarak duruyor.
İki ülke ilişkileri son döndemde daha önce görülmemiş bir şekilde bozuldu. Türkiye İran’daki Bağlantısızlar Zirvesine katılmadı hatta temsilci bile gödermedi. Ardından Türkiye’de İran’a casusluk yaptığı belirtilen bir hücre çökertildi. Bu ay, Türkiye’nin hüsnü zannına dayalı olarak geliştirilmek istenen ikili ilişkilerin bitişi oldu.
Garip olan, Türkiye hükümeti ve destekçilerinin geneli İran ile ilişkilerin geliştirilmesini gereksiz gördüğü anda Türkiye muhalefeti İran’a ve söylemine yaklaştı.
”İran dostları” ve ”Yeni Ulusalalcılar”ı birleştiren ne ortak strateji anlaşyıları ne de programları ve birbirlerini olan sevgiydi onları birleştiren tek şey Adalet ve Kalkınma Partisine karşıtlıkları oldu. Öyle ki bunlar daha yakın zamana kadar birbirlerinin düşmanıydı. Her ikisi , Türk hükümetini İran ve Suriye konusunda eleştirerek zayıflatabilecekleri düşüncesinde birleşti.
Bazı gözlemciler bu durumu, ”Gerçekten hükümetin canını sıkmaya başlayan bir durum, yapıcı bir siyaset izlenmiyor, bunlar İran ve Suriye hükümeti için bir manivela görevi görüyorlar. ” sözleri ile değerlendirdi.
İran ve Suriye yönetimi ile söylemleri benzerlik arzeden muhalefet, Türkiye’yi onların konuşmasına benzer tarzda, Amerika’nın planını uygulamakla suçladı. Bunlar, Erdoğan’ın Şam’a karşı düşmanca bir siyaset izlediğini savundu. Erdoğan ise bunlar için ”Baasçı muhalefet” benzetmesi yaptı.
Söz konusu muhalifleri dinlediğimizde sanki Suriyeli ya da bir İranlı yetkilinin konuştuğunu sanırsınız. Türkiyeli bir yetkili yoktur sanki karşınızda. Bunlari Türkiye hükümetinin, topraklarında barındırdığı insanlara mülteci değil terörist derler. Hükümeti silahlı teröristlere destek olmakla suçlarlar. Hatta konu ile ilgili parlamentoda açıklama isterler.
Ayrıca bunlar, daha önce Türkiye’de ayrımcılık yoktu, şimdi o da başladı diye yakınıyor. Türkiye’de önemli görevlerdeki laiklerin sözlerinin Esed ve İran rejimi ile mutabakatını görünce, kendi kendine sormaktan başka çaren kalmıyor, Bunlar nasıl oluyorda işlenen bunca cinayetleri görmezden gelebilirler, neye dayanarak bu kadar rahat konuşabiliyorlar. En sonunda anlıyorsun, bu sözleri sarfeden siyasetçi ve gazeteciler Alevi.
Bu durumun iyi olduğunu düşünen gözlemciler yaşananların bu insanların maskesinin toplum önünde düşürüldüğünü düşünüyor.
Bunlar şimdi İran ve Suriye tarafından görevlendirilebiliyorlarsa gelecekte bu böyle olmayacak. Artık Türk halkı bunları tanıyor.