Esad’ın Düşüşü, İki Ülke İçin Mükemmel Fırsat!

Olaylar
İsrail’in Arap ve İslam ülkeleriyle olan ilişkilerinde merci sayılan Prof. Zaki Şalom’un yaptığı yeni bir çalışmada, Suriye’de şu an yaşananların, İsrail ile Türkiye arasında ortak s...
EMOJİLE

İsrail’in Arap ve İslam ülkeleriyle olan ilişkilerinde merci sayılan Prof. Zaki Şalom’un yaptığı yeni bir çalışmada, Suriye’de şu an yaşananların, İsrail ile Türkiye arasında ortak stratejik iş birliği konusunda yeniden bir ortak zemin bulmak için gerçek bir başlangıç olabileceğini söyledi.

İbrani devlette stratejik konularda ve özellikle de İsrail’in Arap ve İslam ülkeleriyle olan ilişkilerinde merci sayılan Prof. Zaki Şalom’un yaptığı yeni bir çalışmada, Suriye’de şu an yaşananların, İsrail ile Türkiye arasında ortak stratejik iş birliği konusunda yeniden bir ortak zemin bulmak için gerçek bir başlangıç olabileceğini söyledi.

Bu iş birliğine dayalı olarak iki ülke arasında yeniden bir stratejik ittifak inşa edilebilir. Şalom, söz konusu iş birliğinin, Suriye’de gelecekte istikrarsız bir ortam yaratabilecek bölgesel olumsuzlukların sonuçlarına karşı durmak için artık acil ve gerekli olduğuna işaret etti.

Şalom, İbrani devletin, Suriye’yi ve Suriye’deki olayları istismar edebileceğinden söz ederek bu olayların ışığında Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin fark edilir bir şekilde gerilediğine işaret etti.

İsrailli profesör buna ilaveten, Türkiye’nin şu an Suriye ile olan sınır bölgesinde bazı askerî adımlarda bulunma, Suriye topraklarına sızma ve Suriye cehenneminden kaçanlara güvenli bir bölge bulma imkânlarını araştırdığını belirtti.

Ancak İsrailli araştırmacı buna karşılık Türkiye’nin, Beşar Esad rejimine karşı Suriye halkının yanında durmasının altındaki gerçek nedenleri sorguladı ve şu soruyu sordu:

Türkiye’nin bu tutumu, Ankara’nın çıkarlarını korumayı mı amaçlıyor yoksa bunun, Beşar Esad rejimine alternatif bir yönetim bulma konusunda katkıda bulunmaya kadar giden başka boyutları mı bulunuyor?

Moshe Dayan Stratejik Araştırmalar Enstitüsünden Profesör Şalom, bu çalışmasında, İbrani devletin bu dönemde Türkiye ile ilişkilerini eski hâline getirme konusunda ısrar etmesinin nedenlerine değindi.

Şalom bu önemli çalışmasında, İsrail’in, Suriye rejiminin zayıflaması karşısında, Türkiye’nin güçlenmesinin, uzak vadeli bölgesel etkilerinin olacağını düşündüğünü belirtti.

Suriye, Orta Doğu bölgesinde kilit bir ülke ve İran İslam Cumhuriyeti bölgeye yönelik benimsediği tutumlarında bu ülkeye güveniyor. Dolayısıyla Suriye’de hâkim olan Baas Partisi rejiminin zayıflamasının ve düşürülmesinin otomatik olarak İran’ı ve bölgedeki müttefiklerini zayıflatacağı anlamına gelir. Bu müttefiklerin en başında Lübnan’daki Şii Hizbullah geliyor.

Şalom’a göre Esad’ın düşürülmesi, Suriye’de bulunan işgal altındaki Golan Tepelerinin geleceğiyle ilgili gelecekte Şam ile yapılacak yeni müzakerelerde İsrail’in konumunu güçlendirecektir.

Profesör, Ankara-Tel Aviv ilişkilerini gözden geçirdi ve son yıllarda özellikle de dökme kurşun operasyonundan sonra bu ilişkilerin bütün düzeylerde ciddi gerginlikler yaşadığına dikkat çekti.

AK Parti hükûmetinin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın döneminde Türkiye’nin bölgesel rolünün büyümesiyle iki ülke arasındaki güçlü stratejik ittifak sarsılmaya başladı. Tel Aviv, iki ülke ilişkilerinin gerilmesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı suçluyor.

Tel Aviv, sorunları gidermeye çalıştı ancak İsrail’in 2010 yılında Mavi Marmara gemisine saldırması ve bunun sonucunda 9 Türk’ün şehit düşmesi ve İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’un, Türkiye’nin İsrail Büyükelçisini küçük düşürmesi durumu daha da karmaşık hâle getirdi.

Şalom ayrıca, İsrail’in Akdeniz bölgesinde Türkiye’ye alternatif bulma çabalarında başarısız olduğuna işaret etti. Bundan dolayı Tel Aviv’deki yetkililer tekrar Türkiye’yi memnun etmeye yöneldiler.

Profesör Şalom, özellikle Suriye’de Arap baharı devriminin yayılmasının, iki ülke arasındaki ilişkilerin eski hâline gelmesi için mükemmel bir fırsat olduğu değerlendirmesinde bulundu. Zira Suriye’de şu anda olup bitenler, Türkiye ve İsrail’e doğrudan yansımaları bulunuyor.

İsrail’in, stratejik öneme sahip olmasına rağmen Türkiye’ye öfke duyması için birçok neden ve gerekçe var. Ancak Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemde İsrail’e yönelik eğilimi ve politikası, İsrail’in Türkiye’ye yönelik umut duvarında derin çatlakların oluşmasına neden oldu.

Buna karşılık Türkiye’nin de İsrail’e öfke duyması için birçok nedeni var. Bunun en önemlisi, İsrail’in, Suriye ile olan müzakerelerinde Türkiye’yi ara buluculuğa karıştırmasıydı. Zira İsrail yönetimi, Golan Tepelerinden çekilme ve 1967 yılında geçerli olan sınırlara geri çekilme konusunda Suriye ile anlaşmaya varma imkânının olmadığını biliyordu.

Şalom’a göre Türkiye’nin ara buluculuğu bir sonuç elde edilmeksizin beklendiği gibi başarısız oldu. Bu da Türk yönetiminin kötü hissetmesine neden oldu ve Türkiye ile İsrail arasında gerginlik yarattı. Bu olaydan itibaren iki ülke arasındaki ilişkiler gerilemeye başladı. Bunun sonucunda Ankara, yeni stratejik müttefikler aramaya başladı. Bu durum, Türkiye’nin Tahran ile stratejik yakınlaşmasını açıklıyor.

Şalom, Ankara ile Tahran arasındaki ittifakın, İsrail’in, İran nükleer programına son verme ve bölgedeki gruplarla (Hizbullah ve Hamas) savaşma konularındaki fırsatlarını azaltacağı değerlendirmesinde bulundu.

Araştırmacı sonuç olarak her iki ülkenin sorunları göz ardı etmeleri, yeni bir sayfa açmaları ve derhâl stratejik ittifak yolları aramaya başlamaları gerektiğini söyledi.

El Kuds El Arabi