Fisk, Şimon Peres’in Başbakanlık için yarıştığı dönemde İsrail Hava Kuvvetleri tarafından Güney Lübnan’da bulunan Kana köyüne gerçekleştirilen ve 16’sı çocuk 28 sivilin hayatını kaybettiği saldırıya değindiği yazısına şu başlığı attı:
“Şimon Peres barışçı değildi. Kana’da akan kanların ve yanan bedenlerin görüntüsünü hiçbir zaman unutamayacağım.”
Fisk, Peres’in katliamın ardından yaptığı “acı sürpriz” açıklamasını yalan olarak nitelendirirken, Birleşmiş Milletler’in (BM) İsrail’e defalarca kampın mültecilerle dolu olduğunu söylediğini hatırlattı.
Sözcü’nün haberine göre Fisk’in makalesinden dikkat çeken noktalar şöyle:
— Dünya Şimon Peres’in öldüğünü duyduğunda “barış yapıcı” sloganları attı. Fakat ben Peres’in öldüğünü duyduğumda, kan, yangın ve katliamı düşündüm. Sonuçlarını gördüm: Parçalanmış bebekler, çığlıklar içindeki bebekler, için için yanan bebekler. Kana adı verilen bir yerdi ve yarısı çocuk 106 bedenden çoğu şu anda 1996’da İsrail bombalarıyla parçalara ayrılan BM kampının altında yatıyor. Güney Lübnan köyünün hemen dışında BM yardım konvoyundaydım. O bombalar başlarımızın üzerinden geçti ve mültecilere gitti. 17 dakika sürdü.
— Selefi İzak Rabin suikasta kurban gidince miras aldığı Başbakanlık için yarışan Şimon Peres, seçim günü öncesi Lübnan’a saldırarak askeri faaliyetlerini artırma kararı verdi. Nobel Barış Ödülü ortağı, Hizbullah tarafından Lübnan sınırından atılan Katyuşa füzelerini bahane etti. Oysa Hizbullah roketleri, İsrail devriyesi tarafından bırakıldığından şüphelendikleri bir bubi tuzağıyla Lübnanlı küçük bir çocuğun öldürülmesine misillemeydi. Önemi yoktu.
— Birkaç gün sonra İsrail askerleri, Kana yakınlarında saldırıya uğradı ve misilleme olarak köye ateş açtı. İlk bombaları Hizbullah tarafından kullanılan bir mezarlığı vurdu; geri kalanları doğrudan yüzlerce mültecinin sığındığı BM Fijian ordu kampına gitti. Peres, “birkaç yüz kişinin o kampta toplandığını bilmiyorduk, bizim için acı bir sürpriz oldu” dedi.
— Bu bir yalandı. İsrailliler Kana’yı 1982 istilasından yıllar sonra işgal etmişti. Kampın videolarına sahiptiler, hatta 1996 katliamı sırasında kampın üzerinde drone uçurdular. Bu gerçeği bir BM askeri bana drone görüntülerini verene ve fotoğrafları Independent’ta yayınlayana kadar inkâr ettiler. BM kampın mültecilerle dolu olduğu konusunda defalarca İsrail’i uyardı.