Ünlülerin Tarikatı Çöküyor

Dünya Hali
Müritlerine göre bir din, dışarıdan bakanlara göre bir tarikat, en son kanıtlara göre ise dev bir dolandırıcılık şirketi! 1953’te bilimkurgu romanları yazarı L. Ron Hubbard tarafından kurulan Sc...
EMOJİLE

Müritlerine göre bir din, dışarıdan bakanlara göre bir tarikat, en son kanıtlara göre ise dev bir dolandırıcılık şirketi! 1953’te bilimkurgu romanları yazarı L. Ron Hubbard tarafından kurulan Scientology Kilisesi, Hollywood yıldızlarının tarikatı olarak biliniyor. Çünkü kişisel gelişim uygulamaları ile ‘uzaydan gelen’ birtakım bilgileri buluşturan bu tuhaf inanç sistemi, popülerlik kazanmak için yıllardır ünlüleri kullanıyor.

Akşam gazetesinden Mine Akverdi’nin haberine göre, Hubbard’ın ardından şimdiki lider David Miscavige de, ‘ünlüler merkezi’ adlı özel ikna birimiyle popüler isimleri bünyesine katmayı sürdürüyor. Tom Cruise’dan John Travolta’ya, Christie Alley’den Juliette Lewis’e, Sony Bono’dan Priscilla Prestley’e pek çok Hollywood yıldızı tarikatın üyeleri arasında. Ancak bu reklam stratejisine rağmen tarikat, son dönemde ciddi biçimde kan kaybediyor. Çünkü dolandırıcılıkla, tacizcilikle, şantaj yapmakla suçlanıyor. Son dönemde aralarında ünlü isimlerin de bulunduğu pek çok üyesinin ayrılması ve ayrılanların tarikatın kirli çamaşırlarını ortaya sermesiyle dibe vuran Scientology, şimdilerde davaların, protesto gösterilerinin ve nefret oklarının hedefi.

DOLANDIRICILIKTAN SUÇLU BULUNDU

Scientology’nin çöküşü son bir yıl içerisinde kendini gösterdi. Önce imajı sarsıldı. Tarikatın yüzü olan Tom Cruise‘un, kariyerinden evliliğine hayatının her aşamasında, yaptığı her röportajda Scientology’yi öne çıkarması tepki çekti. Karısı Katie Holmes‘u da zorla üye yaptığı söylendi. Ardından Cruise’un yeni doğan bebeğinin plasentasını yiyeceği söylentisi alay konusu oldu. Bebekleri Suri’ye tarikatın meyvesi muamelesi yapılması ise bardağı taşıran son damlaydı. Tüm Scientology üyeleri ‘kaçık’ olarak damgalandı.

Ama asıl büyük darbe dolandırıcılıkla geldi. Üyelerinden hem katıldıkları kurslar için hem de ‘bağış’ adı altında ciddi paralar alan tarikat, büyük bir servete sahip. 159 ülkede 6 bin kilisesi ve milyonlarca müridi olan tarikatın dünyanın dört bir yanında gayrı menkulleri var. Ancak cepleri boşaltılan üyelerin artık birer birer ayrılıp tarikatı şikayet etmesiyle Scientology Kilisesi mahkemelik oldu. Çeşitli ülkelerde Scientology’nin bir din değil tam bir para tuzağı olduğu yönündeki suçlamaları değerlendiren polis, soruşturmalar başlattı. Sonunda ekim ayında, Fransa’daki Scientology Kilisesi yöneticileri ‘organize şekilde dolandırıcılık yapmak’tan suçlu bulundu. 4 yönetici, üyeleri dolandırdıkları gerekçesiyle hapse mahkum oldu. Tarikatın genel merkezi ise 595 bin dolarlık para cezasına çarptırıldı. Fransa’daki Scientology Kilisesi kapatılmanın da eşiğinden döndü. Aynı şekilde Belçika’daki Scientology Kilisesi için de dolandırıcılık sebebiyle ciddi bir soruşturma başlatılmış durumda.

Son olarak bundan iki hafta önce Avustralya da Scientology’ye karşı ayaklandı. Avustralya Parlamentosu’ndaki görüşmelerde Scientology’nin dini değerlerin arkasına sığınan bir suç örgütü olduğu ifade edildi. Ve ‘dünya çapında suiistimal ve suç hareketleri sergilediği’ gerekçesiyle hakkında soruşturma açıldı. Avustralya’daki son olayın ardından şu günlerde Scientology’ye yönelik öfke dalgası ve protestolar tüm dünyaya da hızla yayılıyor.

AYRILANLAR SIRLARI AÇIKLIYOR

Tepkilerin giderek büyümesinde tarikattan ayrılan üyelerin tüm kirli çamaşırları göz önüne sermeye başlaması de önemli rol oynuyor. Amerikalı aktör Jason Beghe’in ardından tarikatı terk eden Hollywood ünlülerinin de sayısı artıyor. Geçen haftalarda iki Oscar’lı yönetmen Paul Haggis‘in ayrıldığını açıklaması Scientology’nin çöküş sürecine tuz biber ekti. Haggis’in 35 yıldır üyesi olduğu tarikattan ayrılırken yaptığı suçlamalar medyaya bomba gibi düştü. Haggis yaptığı basın açıklamasında, Scientology’yi homofobik olmakla ve üyelerinin ilişkilerini sınırlandırmakla suçladı. ‘Üyelerimizi bağlarını koparmaya zorlamıyoruz derken göz göre göre yalan söylüyorlar’ diyen Haggis ekliyordu: ‘Üye olmayanlarla ve Scientology’yi eleştirenlerle tüm bağlarımızı kesmemizi söyleyen bir kural var. Nitekim karımın anne ve babası tarikattan ayrılınca bizim de onlarla görüşmemiz yasaklandı. Tüm bağlantımızı kesmeye zorlandık. Karım büyük acılar çektiği halde kurala uyduk.’

Tarikatın, ayrılan üyelerine çamur atması ve onları kişisel bilgilerini yayınlamakla tehdit etmesi gibi uygulamaları olduğunu da dikkat çeken Haggis sözlerini şöyle tamamlıyordu: ‘Bu açıklamalarımdan sonra bazı arkadaşlarımın benimle ilişkiyi keseceğini, bazı kişilerin artık benimle çalışmayacağını biliyorum. Ama kararımı verdim, artık bu grubun içinde yer alamam… Ayrılmak için bu kadar beklemiş olmaktan utanç duyuyorum.’

Hollywood ünlülerinin de ayrılmaya başlamasıyla Scientology’nin bu çöküşü durdurması artık iyice zorlaşmış görünüyor. Davalar, protestolar ve ifşalar devam ederse Hollywood tarikatının pek yakında dibe vurması içten bile değil.

Ayrılanlar tarikatın kirli çamaşırlarını ifşa ediyor

Avustralya’daki Scientology Kilisesi’nin eski yönetim kurulu üyesi Carmel Underwood tarikat içerisinde yapılan çocuk istismarlarının örtbas edildiğini ileri sürdü. 1980’lerin ortasında tarikat üyelerinden birinin üvey kızına tecavüz ettiğini ancak kilise yetkililerinin kızı ifadesini değiştirmesi için ikna ettiğini söyledi.

Eski üyelerden Aaron Saxton işkence ve şantaja maruz kaldığını, bir defasında da ev hapsinde tutulan bir kadın üyeye işkence yapmaya zorlandığını ileri sürdü. Hamile kalan kadınlara kürtaj olmaları için baskı yapıldığını söyleyen Saxton, tarikat kurallarına uymayanların da çalışma kamplarında ağır işlerde çalıştırıldığını iddia etti.

Tarikattan ayrılan Paul Schofield, iki kızının ölümüne dair bazı bilgilerin saklanmasında tarikatla iş birliği yaptığını itiraf etti.

Tarikattan ayrılan yüksek rütbeli iki yönetici Marty Rathbun ve Mike Rinder, tarikat lideri David Miscavige‘in üyeleri sürekli taciz ettiğini, bir yaşlı üyeyi dövdüğünü söyledi. Kendilerinin de başka üyelere şiddet uyguladıklarını itiraf ettiler. Tarikat içerisinde bir iç adalet sistemi uyguladığını da dile getiren iki eski yönetici, üyelerin sürekli kontrol altında tutulduğunu, emirlere uymayanlarınsa kişisel bilgilerinin ifşa edeceklerini söyleyerek sürekli tehdit edildiğini söyledi.

Scientoloyg Kilisesi‘nin Los Angeles merkezinde 15 yıl çalışmış olan Marc Headley, Amerika’da yeni yayınlanan ‘Blown for Good: Behind the Iron Curtain of the Church of Scientology’ kitabında tarikatı sistematik taciz ve suiistimalle suçladı.