İstanbul’dan Konya’ya, Antalya’dan Mardin’e mini bir Türkiye’nin sergilendiği festivale Amerikalılar adeta akın etti. Selçuklu, Osmanlı, Hitit, Roma gibi medeniyetleri simgeleyen kapılardan geçerek festival alanına giren ziyaretçiler, İstanbul Boğazı’nın dev maketinin önünde fotoğraf çektirmek için birbiriyle yarıştı.
Maraş dondurmasının servis edildiği standın önünde uzun kuyruklar oluşturan Amerikalılar, bir yandan yöresel yemekleri tatma imkânı bulurken, bir yandan da hat, çini, ahşap ve ebru sanatlarını yakından tanıdı. Organizasyonu gerçekleştiren Pasifik Enstitüsü Başkanı İbrahim Barlas, amaçlarının kültürlerarası diyaloğu teşvik etmek ve bunu sürekli hale getirmek olduğunu söyledi.
Orange County’de yaklaşık 50 dönümlük bir arazide kurulan festival alanına İstanbul, Konya, Mardin, Van, Antalya, Isparta ve Burdur’u simgeleyen dev maketler taşındı. Mevlânâ Müzesi, Mardin Taşevleri, Aspendos Antik Tiyatrosu, Van Akdamar Kilisesi olağanca ihtişamıyla festival alanındaki yerini aldı. Dolmabahçe Sarayı’nın kapısından giriş yapılan İstanbul bölümünde, üç boyutlu Kız Kulesi, İstanbul Boğazı ile Sultanahmet Camii’nin silüeti, içerideki konuklarda İstanbul’da gezintiye çıkmışlar hissini uyandırdı. Antalya bölümünde ödüllü Ankara halk oyunları ekibinin gösterileri izleyenleri büyülerken, Mardin ve Van bölümlerinde de o yörelere ait konserlere ilgi büyüktü. Müziğin ritmine kendini kaptıran Amerikalı öğrenciler, davul eşliğinde dans etti. Mantı, döner, börek, gözleme, baklava gibi Türk yemekleri ve tatlılarını yeme imkânı bulan Amerikalılar, özellikle Maraş dondurmasının servis edildiği standın önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Otantik Türk kahvehanelerinde günün yorgunluğunu atan ziyaretçiler, 3. Ahmet Çeşmesi’nin kopyasında da ayran, şerbet gibi geleneksel Türk içeceklerinden tattılar. Çocukların da unutulmadığı festivalde, hazırlanan dev çocuk parkında eğlenceli ve öğretici aktivitelere yer verildi.
Festivalin ilk gününe en büyük ilgi çocuklardan geldi. Ty Walley adlı 11 yaşındaki öğrenci, festivale ilk kez, okul gezisi kapsamında katıldığını anlattı. Anadolu tarihinden çok etkilendiğini söyleyen Walley, Topkapı Sarayı’nı ve Mardin’i çok beğendiğini dile getirdi. Gruptaki öğrencilerden biri de Aspendos Antik Tiyatrosu’ndan çok etkilendiğini söyledi.
Festivalimiz marka haline geldi
Organizasyonu düzenleyen California merkezli Pasifik Enstitüsü’nün Başkanı İbrahim Barlas, 2009’da düzenlenen ilk festivale 30 bin, ikinciye 40 bin kişinin katıldığını belirterek, bu yıl 60 bin kişiyi hedeflediklerini ifade etti. "Festivalimiz ciddi bir marka haline geldi." diyen Barlas, festivalde yaklaşık 400 kişinin gönüllü olarak çalıştığını dile getirdi. Los Angeles’ta yaşayan Anadolu kökenli geniş bir kitlenin bulunduğuna, Ermeni’si, Süryani’si, Arap’ı, Kürt’ü her milletten insanın burada yaşadığına işaret eden Barlas, "Anadolu kökenlerini bir araya getiren bir festival yapıyoruz. Akdamar Kilisesi, Mardin Süryani İlahi Korosu, İstanbul Yahudi Müzesi gibi etkinlikler düzenliyoruz." şeklinde konuştu.
Türkçe, Kürtçe ve Ermenice şarkılara büyük ilgi
Festivalde sahne alan Ermeni asıllı sanatçı udi Yervant, seslendirdiği Türkçe, Kürtçe ve Ermenice şarkılarla Türk ve Ermeni dinleyicilerden büyük ilgi gördü. Hareketli türkülerde sanatçıya eşlik eden yabancılar, festivale neşe kattı. Diyarbakırlı Ermenilerden olduğunu söyleyen Yervant, "Kültür insanlara toprakla bulaşır, kanla değil. Ben Diyarbakırlıyım, biz bu kültürün çocuklarıyız. Hiçbir zaman doğduğum yeri unutmadım. Bedenim burada yaşıyor ama yüreğim hep doğduğum topraklarda." dedi. Sanatçının, sadece sanatını icra etmenin ötesinde topluma kardeşlik ve sevgi aşılaması gerektiğini dile getiren Yervant, en çok arzuladığı şeyin Türkiye ile Ermenistan’ın ortaklaşa bir şey yapması ve sınırların açılması olduğunu söyledi. Yervant, "Birileri elini taşın altına koymalı, ama görüyorum ki elini taşın altına koyan çok az insan var. Bunu çoğaltmamız lazım." temennisinde bulundu