Atlı Tramvaydan Metrobüse, Ulaşımın Hikayesi

Dünya Hali
Bir zamanlar ulaşımın atlı arabalar ve kayıklarla sağlandığı İstanbul’da günümüzde toplu ulaşım, otobüsler, metro, tramvay, füniküler ve vapur gibi ulaşım araçlarıyla yapılıyor. AA muhabirine bi...
EMOJİLE

Bir zamanlar ulaşımın atlı arabalar ve kayıklarla sağlandığı İstanbul’da günümüzde toplu ulaşım, otobüsler, metro, tramvay, füniküler ve vapur gibi ulaşım araçlarıyla yapılıyor.

AA muhabirine bilgi veren İETT kurum tarihi araştırmacısı Filiz Acar, İstanbul’da 18. yüzyılda ulaşımın atlı arabalar ve kayıklarla sağlandığını, 1871 yılında Azapkapı-Ortaköy hattında hizmete alınan atlı tramvayların toplu ulaşımın miladı kabul edildiğini söyledi.

Acar, İstanbul’da ilk bilet uygulamasının tramvayla başladığını dile getirerek, ”İlk tramvaylar olan atlı tramvayların vatman, biletçi ve vardacı olmak üzere üç personeli vardı. Atlı tramvay hizmete girmeden önce şehirde yaşayan insanlar araç trafiğine alışık olmadığından vardacılar, ellerinde ‘nefir’ denilen bir borazan ile atların önünde koşarak yayalara kenara çekilmeleri anlamında ‘varda’ diye bağırıyorlardı” diye konuştu.

Daha sonraki adım olarak Londra’nın ardından dünyanın en eski ikinci metrosu olan Tünel’in 1875 yılında hizmete açıldığını anlatan Acar, ”O zamanki adıyla Galata Tüneli’nde, daha önce sur içinde yaşayan ancak ulaşımla ilgili araç yetersizliğinden dolayı bu bölgelere ulaşamayan Müslüman halkla Galata bölgesinde yaşayan halk arasında bir tür kaynaşma meydana gelmesi sağlandı” dedi.

Acar, tünelin ilk açıldığı zaman çift vagonlu sistemle çalıştığını aktararak, birinci ve ikinci mevki olarak ayrılan öndeki vagonda insanların seyahat ettiğini, arka vagonda ise hayvan ve yük taşındığını kaydetti.

Türkiye’nin ilk elektrik fabrikasının Silahtarağa’da kurulduğunu, 1914 yılında da tramvaylara elektrik verildiğini ifade eden Acar, ”Böylece ulaşım sistemi biraz daha rayına giriyor. Ağırlıklı olarak sur içi bölgesinde hatlar. Bilete ilişkin ise şöyle bir uygulama var. Her tramvay vagonuna sadece bir asker ücretsiz binebiliyor. İkinci ya da üçüncü asker vagonun içinde değil de, dışarda asılmak suretiyle seyahat edebiliyordu. Ayrıca ‘paso’ ve ‘indirimli kart’ uygulamaları var. Bugünküne benzer bir uygulama. O zaman da ‘mektepli pasosu’na sahip öğrencilere indirim yapılıyor. Bunun dışında bir de ‘genel paso’, o zamanki tabiriyle ‘amele pasosu’, ‘malul pasosu’ var. Bunlara ek olarak da bir de Kızılay’da çalışanlar için indirimli tarife uygulanıyordu. İlk zamanlarda askerlere tanınan indirim uygulaması daha sonra polislere de tanındı. 1916 yılında da abonman karneleri (toplu bilet) piyasaya sürüldü” şeklinde konuştu.

Acar, Balkan Savaşı dolayısıyla İstanbul tramvay şirketinin tüm atlarının askere alındığını ve Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine kentte ulaşımın sekiz ay süreyle durduğunu anlattı.

Tramvaylar hizmete girdiğinde vagonun bir perde ile ayrıldığını, kadınların vagonun ön tarafında, erkeklerin ise arka tarafta seyahat ettiğini dile getiren Acar, ücretlendirmede bir ayrımın gözetilmediğini, bu uygulamaya 1923 yılında çıkarılan bir kanunla son verildiğini kaydetti.

Acar, İstanbul’a ilk otobüslerin 1926 yılında geldiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü.

”Otobüsler tramvayların çıkamayacağı yokuşlu bölgeler için takviye amaçlı getiriliyor ve ilk deneme seferleri bir yıl sonra yapılıyor. 1940’lı yılların sonuna kadar filodaki otobüs sayısı 10’u geçmiyordu. 1950’li yılların sonunda tramvayların hizmetten kaldırılmasıyla otobüs sayıları artıyor. İstanbul nüfusu artınca da çözüm olarak 1970’li yıllarda ilk körüklü otobüslerimiz geliyor. Kapasiteleri şehre yetişemediği düşünülerek elektrikli tramvayların hizmetten kaldırılmasıyla 1960 yılında troleybüsler devreye giriyor. Bunlar da bir süre görev yaptıktan sonra 1980 yılının başında görevden alınıyor. Bundan sonra otobüsler ağırlıklı olarak hizmet veriyor.1993 yılında İstanbullular ilk çift katlı otobüslerle tanıştı. Aynı yıl doğalgazlı otobüsler sefere başladı. 2007 yılında da metrobüs hizmete alındı.”

Filiz Acar, Cumhuriyetin 10. kuruluş yıl dönümü kutlamaları için Atatürk’ün verdiği emirle, tüm tramvay ve otobüs filosunun eksiksiz sefere çıktığını aktardı.

Kadın biletçi dönemi

Filiz Acar, toplu ulaşımda biletçi uygulamasına da değinerek, 1959 yılında otobüslerde daha nezih bir hava oluşması ve küçük münakaşaların önüne geçilmesi amacıyla kadın biletçilerin göreve başladığını dile getirdi.

Eğitimden geçirilen ve ”hostes” olarak tanımlanan kadın biletçilerin Şişli ve Levent bölgesinde çalıştığını anlatan Acar, ”O dönemde özellikle kadın biletçilerin olduğu otobüsleri tercih eden yolcular vardı. 5 yıl kadar görev yapan kadın biletçiler, erkek biletçilerin aynı koşullarda çalışma talepleri nedeniyle tasfiye edildi. Erkek biletçiler de 1970’li yılların sonuna kadar devam etti” diye konuştu.

Acar, daha sonra kumbaralı sisteme geçildiğini, bunun için kağıt bilet basıldığını ifade ederek, kumbaraya atılan biletlerin tekrar kullanılmaması için yakılarak imha edildiğini kaydetti.

İlerleyen yıllarda güvenli bilet uygulamasına geçildiğini aktaran Acar, şöyle devam etti:

”Bir dönem yasal olmayan yollarla basılan biletler söz konusu oldu. Bu da işletmeye ciddi oranda zarar anlamına geliyordu. Bu nedenle özel bir boyayla taklit edilemeyen bilet geliştirildi. Bir süre bu devam ettikten sonra 1995 yılında ilk denemesi çift katlı otobüslerde yapılan elektronik bilete (akbil) geçildi. Daha sonra da bu uygulama bütün sisteme yaygınlaştırıldı. Ardından kara, deniz ve raylı ulaşım sistemleri birbirine entegre edilmek suretiyle tek bilet uygulaması devreye alındı. Böylece bütün araçlar aktarma alır-verir duruma geldi. 2008 yılında da taklit edilmesi mümkün olmayan güvenlikli kart olan ‘beşibiryerde’ sayesinde kağıt bilet tarihe karıştı. Akbilden sonra ise daha kolay kullanımlı elektronik kart devreye girdi. Şu anda akbil ile birlikte kullanılan elektronik kart, vatandaşlarımız daha avantajlı duruma geldiklerini gördükleri zaman tek başına kullanılabilir. Ayrıca 2006 yılında özürlüler ve refakatçileri için ‘Beyaz Kart’ devreye alındı.”

Acar, elektronik kartta akbilin bütün özelliklerinin bulunduğunu vurgulayarak, ”Elektronik kartın akbile göre bazı artı özellikleri var. İşletmecilik açısından biz verileri anında alabiliyoruz, günlük olarak bütün hareketleri kontrol etme şansımız var. Dolayısıyla hat optimizasyonu dediğimiz otobüs dağılımlarını ve sefer sayılarını bu şekilde daha kolay ayarlayabiliyoruz. Bir de elektronik kart ileride şehir kart konseptine dönüştürülerek, büyükşehir belediyesinin hizmet yelpazesinde çeşitli alanlarda kullanılabilecek” ifadelerini kullandı.

Filiz Acar, tarihsel süreçte fiyat ayarlamasının yapıldığı dönemlerde biletlerin renginin ve şeklinin değiştiğini, bu nedenle bugüne kadar çok sayıda bilet basımının yapıldığını sözlerine ekledi.

AA