Hazırlayan: Fazilet Bayır
Hayaller ülkesi burası, masallar ülkesi burası. Öyle ya adı bile Monaco Prensliği. Denizden yükselen dev kayalıkların üzerine kurulan, surlarla boylu boyunca çevrelenmiş bir prenslik. Dev bir masal sahnesi olmalı burası. Kenara köşede saklanıyor olmalı camdan pabuçlu prensesler ve korkusuz prensler.
KISACA MONACO
Fransa’nın Alpes Maritimes eyaletinin içerisinde, Akdeniz sahilinde, yer alan Monaco, Akdeniz kıyısında yer alan bir bağımsız bir şehir devleti. Monaco şehir devletinin uzunluğu 3350 metredir. Monaco’nun genişliği en fazla 1000 metreyi bulurken en dar yerde 245 metredir. Monaco 4 bölgeden oluşuyor. Şehrin en eski yerleşim yeri olan Monaco Ville, nüfusun en fazla olduğu Monte Carlo, La Conamine ve büyük kısmı denize beton doldurularak oluşturulmuş bir semt olan Fontveille.
Dünyada nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu yer de yine Monaco. Ufacık bir şehre o kadar çok şey sığdırılmış ki. Stadyum, lunapark ve casinolardan oluşan lüks içinde yüzen bir kampus ve Formula yarışlarının yapıldığı bir keskin virajlı Monte Carlo yolları.
Monaco’nun en önemli özelliklerinden birisi de ilginç bahçeleri. Monaco’da yeşil alana ayrılacak alan kalmadığı için birçok binanın tepe kısmına çatı yerine botanik parkını andıran zevkli bahçeler yapılmış. Gündüz sahilden bakıldığında taş yığını gibi gözüken Monaco, bu yemyeşil bahçeler sayesinde yüksek yerlerden bakıldığında ise enfes bir görünüme sahip oluyor.
Dünyanın Vatikan’dan sonra en küçük devleti olan Monaco’nun şüphesiz ki en büyük özelliği çok küçük olmasına rağmen gelirlerinin çok fazla olması. Monaco dünyanın en zengin ve güzel kentlerinden biri, tabi bir de en pahalı.
Bu yüzden Cote d’Azur’un en gösterişli tatil noktalarından biri olan Monaco’da, sadece dünyanın en nüfuzlu insanları mesken sahibi olabiliyor.
KISA AMA UNUTULMAZ BİR YOLCULUK
Genel bilgileri sıraladıktan şimdi size bu masal tadındaki, rüya aromalı, zengin düşlerinin canlı hali olan Monaco’ya seyahatimi anlatmaya geçebilirim.
Nice’ten Monaco-Monte Carlo’ya uzanan yol, bir insanın hayatında görebileceği en keyifli en eğlenceli yollardan biri.
Sahilden tepelerin etrafını dolaşa dolaşa yaklaşıyorduk Monaco’ya. Kıvrım kıvrım, bakımlı, sarının hakim olduğu ışıklarla donanmış yollardan geçtik. İstikamet Monte Carlo. Manzara gerçekten olağanüstü. Araçtan dışarı baktığınızda tarifsiz bir güzellik var karşınızda. Kayalıkların üzerindeki perili bir şato gibi görünen Monaco Prensliği, çoğu müstakil, doğa ile barışık bakımlı, sakin evler, şehrin zenginliğinin en büyük delili olan her metresi ışıklandırılmış devasa bir yat limanı ve tüm bunları izleyebilmenin eşi olmayan keyfi.
Hayatımın en güzel ve keyifli yolculuğunu, Monaco limanından, Monte Carlo’ya uzanan bu 15 dakikalık süreç içerisinde yaptım. Tarif etmek bile öyle zor ki, sanki bu dünyada değilim, bambaşka bir boyutta geziniyorum. Animasyon bir film içinde gezinir gibi. Böyle bir tat bıraktı bu kısacık süre.
Bu yolculuk Monte Carlo’yu gezmekten daha eşsiz ve gizemli geldi bana.
Akşamla demlenen Monaco, bu yolculukta en pırıltılı hali ile ayaklarınızın altında. Yatlar, sahil, evler hatta deniz bile zevkli seçimlerle ışıklandırılmış. Lunapark ve yat limanında mavi neon ışıklar hakim. Işıklar sayesinde akşam vakti bu inişli, çıkışlı, asalet ve zenginliğin aktığı bu şehir devleti yekpare bir bütün oluyor.
Işıl ışıl bir kente rağmen birçok evde hayat yokmuş gibi gözüküyor. Öğreniyorum ki, sahipleri yılın belli dönemlerinde uğruyorlarmış burdaki evlerine. Tabi daha çok yaz aylarında ancak sahipleri ile buluşuyormuş bu sus pus evler.
LÜKSÜN HAKİMİYETİ VE MONTE CARLO
1,95 km karelik Monaco Prensliği’nin Fransızca ismiyle "Principaute de Monaco"nun, nüfusu en kalabalık ve en gözde yeri Monte Carlo. 25 binin üzerinde insan burada yaşıyormuş. İrili ufaklı tepecikler hakim Monte Carlo’ya.
Monako Prensliği’ne gelir kaynağı sağlamak amacıyla, Monte Carlo dünya zenginleri için lüks ve görkemli bir kumar merkezine dönüştürülmüş. Kumarhane başta olmak üzere turizm ve inşaat Monaco’nun en büyük gelir kaynakları. Monaco’nun vatandaşları, Monte Carlo’daki birkaç farklı kesime hitap eden yüksek casino gelirleri sayesinde çok az bir vergi ödüyorlar.
Bu kampüs içerisinde 1878 yılında yapılmış bir bir opera binası (Grand Théâtre de Monte Carlo), yakınlarında da Uluslararası Spor Kulübü bulunuyor.
Monte Carlo’da casinoların yakınındaki terastan görünen büyük bir lunapark var. Teras yanında ise ünlü markaların teşhir yerleri ve sanat eserlerinin satıldığı tek katlı galeriler var.
Monte Carlo’da geziyoruz. Gezinen Ferrariler, üzerinde taksi yazan Mercedes’in en baba modelleri sus pus ama tertemiz, loş sokaklar, kokuları birbirine karışan türlü türlü bitkiler. Kumarhanelerin ve Hotel de Paris’in bulunduğu meydan insan kaynıyor. Casinoların bulunduğu kampüs içerisinde çok düzenli, fıskiye ve havuzla ferahlatılmış bir park bulunuyor. Buralar meydana nazaran çok daha sakin yerler. Ufak bir alanda kurulmuş olsa da gezmesi gerçekten çok keyifli.