Uçurumun Kenarından Hayata Bakış

Turizm&Seyahat
Tarih öncesi dönemde yırtıcı hayvanlardan ve düşmanlardan korunmak isteyen insanlar, yüksek yerlere taş taşıyıp barınak yapıyor, mağaralara sığınıyor, kayalıkları yontarak akıl ermez yapılar ortaya çı...
EMOJİLE

Tarih öncesi dönemde yırtıcı hayvanlardan ve düşmanlardan korunmak isteyen insanlar, yüksek yerlere taş taşıyıp barınak yapıyor, mağaralara sığınıyor, kayalıkları yontarak akıl ermez yapılar ortaya çıkarıyorlardı. Kıyı kentlerinin insanları denizden gelebilecek tehlikelere karşı, yüksek dağların tepelerinde yoğun yerleşim yerleri oluşturdular, sağlam zemine çoğu zaman taş malzemeyle yapılan sağlam yapılar inşa ettiler.

Günümüze gelebilen yapılar çevreden izole edilmiş yaşayışların ürünü olduğundan hem özgün mimari tarzlara sahip olabiliyor, hem de birçok istilaya uğramış topraklarda var olduğundan farklı kültür geleneklerini yansıtan zengin bir alan oluşturabiliyorlar. Korunma amaçlı yapılan evlerin çoğu bugün müthiş manzaralara ve özgün duruşlara sahip olduğundan dünya çapında ilgi topluyorlar. Eski yaşayışlar ve her zaman uzak durulan uçurumlar insanlarda merak uyandırıyor.

Bugünse, düşünceler uçlara kaydıkça modern evler artık uçurumun kenarına doğru yaklaşıyor. İnsanlar "yeni" şeylerin ya da keşfedilmemişlerin peşinde. İnsanlardan ya da kendilerinden kaçıp doğadan kendilerine kucak açmalarını istiyorlar, el değmemiş topraklarda müthiş yapılar ortaya çıkararak doğaya güç gösterisinde bulunuyorlar yahut kent yaşamından uzaklaşıp kalabalıklara yüksekten bakıyorlar. Uçurumlar, boşluk kalmamış modern yaşam alanlarından kafalarını çıkarıp sonsuz doğaya doğru nefes almak isteyenler için bir hazine.

Uçurumun Kenarındaki Kentler
Ronda, İspanya

 

Deniz seviyesinden 750 metre yükseklikteki dağlık bir bölgede yer alan Ronda, Malaga kentinde uçurum kenarındaki bir kasaba. Hıristiyan güçlerin "Reconquest" döneminde Ronda’yı Müslümanlar’dan alması üzerine Ronda, etrafını saran doğal korunaklarından ötürü, çok sayıda tüccarın uğrak yeri olmuş. Ancak daha sonra Müslümanlar’ın yaşadığı eski mahalle akın halinde gelen tüccarlara dar gelince, birçok tüccar kendini El Tajo’nun diğer sırtındaki çadır kasabalara atmış. Bu iki bölgeyi birleştiren ilk iki köprü ise 18. yy’da yerini Puente Nuevo’ya bırakmış. 91 metre yüksekliğindeki köprünün geniş gövdesi, bir zamanlar hapishane, sonraları ise restoran olarak kullanılmış olsa da, şimdi müze görevi görüyor.


 

Akdeniz’in 70 metre üzerindeki Korsika Adası’nın güney ucunda yer alan Bonifacio adanın en büyük kasabası. Adanın en güney ucunda yer alan bu bölüm Akdeniz’in sularıyla ve adanın rüzgârıyla biçimlenmiş. Yüzyıllar önce donanma limanı olarak kullanılmış ancak günümüzde çok pahalı yatların olduğu bir marina olarak kullanılıyor.

Sana’a, Yemen


 

Arap Yarımadası’nın Afrika’ya bakan güney ucunda yer alan Yemen tarihin en eski gökdelenlerine ev sahipliği yapıyor. Osmanlı’nın en son kaybettiği vilayeti olma özelliğiyle de bilinen Yemen’in başkenti Sana’a 1984 yılında dünya miras listesinde yerini aldı.Yeni yapılan evleri de aynı şekilde inşaa edildiğinden 400 yıllık Sana’a evleri değişmeden günümüze kadar gelmiş durumda. Bazalt taşıyla yapılıp duvarları süslenen evlerin pencerelerindeki vitraylar güneş ışığını bir çok renkten süzüp içeri yansıttığından evin içi rengarenk mekanlara dönüşüyor.

Manarola, Cinque Terre, İtalya

İtalya’nın en tehlikeli zemininde yer alan Cinque Terre’deki Manarola kasabasının ne kadar zamandır ayakta olduğunu söylemek güç, ancak Antik Romalılar’dan kalan metinler burada kutlamalarda içilen şarapların üretildiğini gösteriyor. Yüzyıllardır insanların engebeli ve dik araziye yaptığı evler birbirinden farklı renkleriyle ve düz teraslarıyla ünlü. Tren yoluyla ve gemiyle ulaşımın sağlandığı bölge turistler için de çekim bölgesi.

Castelfollit de la Roca, İspanya

Lav akıntılarıyla şekillenmiş bu yer Katalonya’nın en küçük kasabalarından biri. Yeraldığı bazalt kayalıklar deniz seviyesinin 50 metre yukarısında ve uçurum kenar uzunluğu yaklaşık bir kilometreyi buluyor.

Mardin

Kurulduğundan bu yana birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Mardin kenti, temel yapı malzemesi için taş ve bezeme için sarı kalker taşının kullanıldığı, çeşitli motiflerle süslenmiş geleneksel evleriyle bilinir. Evleri, 4 m. yüksekliğe ulaşan duvarları çevirir ve sokaktan ayırır. Bu duvarlarla sert iklime karşı korunma sağlanır. Yazlık denilen iç avlu veya bahçede, eskiden ahır olarak kullanılan, günümüzde ise depo işlevi gören mekanlar yer alır.