Rumeli Türkülerinin Mavi Şehri

Turizm&Seyahat
Yazan: Fazilet Bayır Çalın davulları çaydan aşağı Mezarımı kazın belden aşağı Suyunu da dökün boydan aşağı Aman ölüm zalim ölüm üç gün ara ver Al başımdan bu sevdayı götür yâre ver Selanik Selan...
EMOJİLE

Yazan: Fazilet Bayır

Çalın davulları çaydan aşağı
Mezarımı kazın belden aşağı
Suyunu da dökün boydan aşağı

Aman ölüm zalim ölüm üç gün ara ver
Al başımdan bu sevdayı götür yâre ver

Selanik Selanik viran olasın
Taşını toprağını seller alasın
Sen de benim gibi yarsız kalasın

Selanik deyince acı ve sitem yüklü bu türkü gelir aklıma. Bu yazıyı okurken açın bu türküyü, dinleyin. Balkan Harbi zamanında yaşanan ölüm tadında ayrılıkları anlatır Selanik türküsü. Bu türküye dair rivayet edilen hikayelerden biridir Mustafa ile Nazife’nin hikayesi.

Selanik paşalarından Hamit Bey’in kızıdır Nazife. Fakir ve yiğit, civan bir delikanlıdır Mustafa. Birbirlerine sevdalıdır iki genç. Hamit Bey, harbin yaklaştığını bildiğinden kızını bir an evvel baş göz etmek ister. Kızını İstanbul’da görev yapacak binbaşısı ile evlendirmeye karar verir. Haber tez duyulur. Nazife ile bir kez konuşmaz Mustafa. Haber vermeden sevdiceğine, acısını kalbine gömmek için, cepheye yazılır. Gazi döner gittiği cepheden. Kırklareli’nde bir hastanede tedavi görürken bir arkadaşı rastlar Mustafa’ya. Nazife’nin üzüntüsünü anlatır. Yumuşar Mustafa’nın yüreği. Bir türkü yakar Mustafa. Bakmadan yarasına, acısına yola koyulur yârini görebilmek için. Nazife’nin düğününün kurulduğu gün bu türkü ulaşır Selanik’e, bir de tedavisini yarıda bırakıp yârin yoluna düşen Mustafa’nın cansız bedeni. Kına evinde sazlar çalarken, aşağı mahalleden gelen salanın sesi bile duyulmaz.

Yıllar yılı süren o çilelerle, türlü zulümlerle devam eden tehciri, Türk’ün bir zamanlar yurdu olan bu güzel topraklardan koparılışını hatırlatır bana bu türkü. Deniz kıyısına kurulu, gündüz rengarenk, gece ışıl ışıl bir şehir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’in doğduğu şehir, cephelere koşan, yiğit, cesur, gözünü budaktan sakınmayan Mustafaların şehri…

KOYU MAVİ DENİZ VE GÜN BATIMINA KUCAK AÇAN ALTIN RENKLİ KUMSAL

Balkan Savaşları sırasında Osmanlı hakimiyetinden çıkıp, Yunanistan sınırlarına dahil edilen Selanik, Yunanistan yolculuğumun ilk durağıydı. Akşamüzeri vardım Selanik’e. Yumuşak iklimi, güneşin de etkisiyle altın rengine bürünen kumsalı ve koyu mavi berrak deniziyle karşıladı beni şehir.

“Sun Beach” isimli Selanik’i özetleyen konforlu bir otele yerleştikten sonrası sıra çevrede kısa bir keşif turuna geldi. Sahile ulaşmak sadece birkaç dakikamı aldı. Kordon boyunca devam eden otantik kafeler ve rengârenk lambalarla süslenmiş restoranlar bu kısa yolculuğu daha keyifli kıldı doğrusu. Bu keşif sonrası deniz manzarası eşliğinde bir kahve içmek de yol yorgunluğuna birebir.

Doğan yeni günle beraber bu ferah şehri geziyoruz. Bu şehir sahil şeridiyle İzmir’i anımsatıyor.

Gündüz ayrı gece ayrı güzel olan şehirlerden biri Selanik. Gündüz denizin dingin mavisi ve olgun şehrin sükûneti hâkimken şehre, gece ise bunun tam tersi bir hayat yaşanıyor şehirde. Suskun gündüze inat, hızlı bir hayat var geceleri Selanik’te. Güneşin batmasıyla farklı bir çehreye bürünen Selanik, İstanbul’un İstiklal Caddesi gibi canlı, kalabalık ve ışıl ışıl.

‘KIZIL’A BENZEYEN BEYAZ KULE

Selanik’in en önemli turistik yerleri Beyaz Kule ve Arkeoloji Müzesi. Selanik’in Beyaz Kulesi ve Alanya’daki Kızıl Kule’ye çok benziyor. Beyaz Kule Selanik şehrinin en önemli simgesi sayılıyor. Kanuni Sultan Süleyman döneminde inşa edilen kuleye Yunanlar “Leukos Pirgos” diyorlar. Türklerin, Yunanlıları esir aldığı, hapishane olarak kullanılan bu kule, o zamanlar “kanlı kule” olarak biliniyormuş. Selanik Yunanistan yönetimine geçince, kulede bir nevi vaftiz töreni yapılmış ve kule beyaza boyanmış. Fakat zaman içerisinde kule eski rengine dönmüş.

Turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerlerden biri olan kulenin içini görmek istiyorsanız ışıklandırılmış sarmal merdivenlerden geçmeniz gerekiyor. Pek de kısa sayılmayan bu hapishane içi yolculuk, hem yoruyor hem de ürkütüyor. Fakat bu yürüyüşte demir parmaklı küçük pencerelerden Selanik’i izlediğinizde tüm yorgunluğunuza değiyor.

SELANİK ARKEOLOJİ MÜZESİ

İhtişamlı girişi ile göze çarpan Selanik Arkeoloji Müzesi, teknolojik altyapısı ve donanımı ile Yunan tarihinin hazinelerini keyifli bir seyirle görebileceğiniz zengin bir müze. Diğer müzelerden farklı olarak girişte, sizinle ilgili bilgiler veri bankasına aktarılıyor. Bu veriler sayesinde müzeye gelenler hakkında istatistikî araştırmalar yapılıyor. Verilere göre müzeyi en çok İtalyanlar, Almanlar ve Fransızlar ziyaret ediyor. Komşu ülke olmasına rağmen Türkiye ise bu listede yirmi küsurlu sıralarda yer alıyor. Bu haliyle beni düşündürüyor, milletçe tarihle pek aramız yok sanırım.

Ege Denizi’nin tarihine ve Yunan mitolojisine ait dokümanlar ve yakın coğrafyaya ait tarihi eserler de Selanik Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Kral mezarlarından çıkan altın işlemeli eşyalar, Yunan düşünürlerinin, Yunan tanrılarının büstlerini görebilirsiniz. Ünlü Atlas heykeli de bu müzede bulunuyor. Doğu Avrupa ve Balkanların en büyük arkeoloji müzesi olan Selanik Arkeoloji Müzesi’ni gezmek için 6 Euro ayırmanız yeterli.

Müzeleri seviyorsanız size iyi bir haberim var. Selanik’te bu müze dışında Bizans Kültür Müzesi, Musevi Müzesi, Antik Yunan Müzesi ve Etnografya Müzesi de bulunuyor.