Osmanlı ya da Türk denince ilk akla gelenlerdendir Türk hamamı. Geçmişi Romalılara kadar uzanan hamamlar, Türklerin İslamiyeti kabul etmeleri ve İslam dininin temizliğe verdiği önemle birlikte, kültürümüzde önemli bir yer edinir kendine. Türk halkı için hamama gitmek adeta bir ritüeldir. Belki de bu yüzdendir ki, hamama gitmek için bahanesi çoktur eskilerin… Gelin hamamı, damat hamamı, adak hamamı, şirket hamamı, hamamda kız beğenme gibi bahanelerle hamama gidilir, türlü eğlenceler düzenlenir.
Hamamların tarihi oldukça eskilere dayanır. Arkeolojik çalışmalarda farklı tarihlere uzanan hamam kalıntıları bulunmuş olsa da, günümüz hamamlarına çok benzer işlevler gören, içi ısıtılan, sıcak su akan binaların yaygın olarak ilk kez M.Ö. 5. yüzyılda Atina‘da kullanıldığı kabul edilir.
İlk başta farklı bir banyo türü olarak çıkan Türk banyosu daha sonra kurumsallık kazanır ve kendi geleneğini oluşturur. Türk banyosunun yapıldığı, yıkanılan yer anlamına gelen hamam kelimesi eklenince Türk banyosu adı Türk hamamı olarak isim değiştirir.
Kamusal alandaki ilk genel hamam 1584’de III. Murat‘ın annesi Nurbanu Sultan‘ın Mimar Sinan‘a yaptırdığı Çemberlitaş Hamamı‘dır. Bunun ardından kısa zamanda hamamların sayısı artar. 16. yüzyılın sonunda sadece İstanbul’daki hamam sayısı 300’ü genel, 4 bin 536 özel olmak üzere beş bine yaklaşır.
TÜRK HAMAMLARI VE ÖZELLİKLERİ
Türk hamamları başlıca üç kısma ayrılır:
Soyunma yerleri
Geniş bir sofa ve çevresinde bölmeli şekiler bulunur. Yıkanan kimseler, bu sekilerde uzanıp dinlenirler.
Yıkanma yerleri
Soğukluktan geçilerek girilen hamam kısmına denir. Burası da bazı bölümlere ayrılır: Kurna başı denilen herkesin teker teker yıkandığı yer, halvet adı verilen kapalı ve yalnız başına yıkanma hücreleri. Bir de üzerine uzanıp ter dökülen göbek taşı bulunur. Burası, hamamın mermer kaplı zemininden daha yüksek yapılmış ve çeşitli geometrik şekillerde olabilen yerdir.
Isıtma yeri – külhan
Hamamın altında olup burada ateş yanar. Ateşten yükselen alev ve duman, mermer zeminin altındaki özel yollardan, duvar içlerinden geçer, tüteklik adı verilen bacadan çıkar.
Külhandaki ocağın üzerinde sıcak su kazanı, onun da üzerinde soğuk su deposu bulunur. Ocağın dip kısmındaki birkaç kanal, hamamın yıkanma yerinin ortasındaki göbek taşının altına kadar uzanır. Ocakta yanan odunların tesirli alev ve dumanları, bu kanallardan göbek taşının altına gider. Bu taşın altındaki karanlık yer çok ısındığından buraya cehennem denir.
Türk hamamlarının bir değişik tarafı da, buhar banyosu esasına dayanan Fin hamamı oluşlarıdır. Bugün tüm dünyada özellikle sporcular, çabuk terleyerek, çok kilo vermek için bu hamamlardan faydalanılmaktadır.
Hamamların sağlık bakımından faydaları
Hamamlar, uzun müddet kalmamak şartıyla, sıcak su ve sabunla yapılacak vücut temizliği için iyi bir yıkanma ve temizlenme yerleridir. Hamamda terleyen vücudun, bir bez veya süngerle ovularak yıkanması, vücutta kan dolaşımını kolaylaştırarak insana rahatlık verir.
Hamamlarda yıkananların adabı muaşeret kaidelerine uyması gerekir. Hamamda fazla kalmak, sıcaktan soğuğa, soğuktan sıcağa zaman zaman çıkmak da vücuda zararlı olabilir. Sağlık sorunları olan kişilerin çok sıcak suda yıkanmaları tehlikelidir.
‘HAMAM SEFASI’
Eskiden yıkanmak için hamama gidenler, bunu tam bir festival havası içinde gerçekleştirirmiş. Hamama, havlu, fırça, kına, sürme, bir kalıp Girit sabunu ve sedef kakmalı nalınlarıyla beraber ve hizmetkarlar eşliğinde gidilirmiş. Bu törensel hazırlık, hamamda bir kaç saatin değil, neredeyse bir günün geçirilmesinden kaynaklanır. Ayrıca hamam sefasına eşlik edecek yiyecek, içecekler de ihmal edilmez… İşte Anadolu halkının hamam kültürüne Gaziantep’ten bir örnek:
GAZİANTEP HAMAM KÜLTÜRÜ
Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi Gaziantep, hamam sayısı ve hamam kültürü açısından zengin bir ilimiz. Eski Antep evlerinde banyo olmadığı için insanlar yıkanmak için hamamlara gider ve bu gidişler bir festival havası içinde gerçekleştirilirdi. Antep hamamları genellikle dış avlu, orta avlu, iç avlu ve sıcak suyun ısıtıldığı külhan olmak üzere dört bölümden oluşur. Hamama giden insanların hamamda yıkanma programları da, terleme ve keselenme, birinci su ile yıkanma, yemek yeme ve ikinci su ile yıkanma olmak üzere dört aşamadan oluşurdu.
Hamama gidildiğinde bütün gün kalınacağından hamam eşyalarının yanı sıra yemek için malzemeler de hamama götürülürdü. Hamamda yemek için özel bir menü olmaz, gidenlerin durumuna ve mevsime göre değişiklik gösterirdi. Genelde hamamda çiğ köfte, kısır, malhotalı köfte ve benzerleri yapılır ve bunun için de köftelik malzeme götürülürdü.
Ayrıca maş piyazı, lolaz piyazı, karpuz ve üzüm hamama götürülen yiyeceklerdir. İnsanlar birinci su ile yıkandıktan sonra artık yemek zamanı gelmiştir. İnsanlar dış avluya çıkarak halıların veya kilimlerin üzerine oturup evden getirmiş oldukları yiyecekleri birbirlerine ikram ederler.
İnsanlar hamama gitmek için çeşitli fırsatları kollarlar ve değişik sebeplerden dolayı hamama giderlerdi. Bunlar, Nevse hamamı, gelin hamamı, damat hamamı, adak hamamı, şirket hamamı ve hamamda kız beğenme.
Nevse hamamında Nevse emi denilen Gaziantep’e özgü bir kuvvet macunu yapılır. Bu macun hem yenilir hem de romatizmal hastalıklar için vücuda sürülebilen şifa verici bir merhem olarak bilinir. Ayrıca gelin hamamında oğlan evinden gönderilen lahmacun, dolma ve baklava gibi yiyecekler yenilerek eğlenceler düzenlenir.