Medeniyeti Onlar Getirdi

Turizm&Seyahat
Piramitler kurdular, yazının icat edilmediği bir dünyada bilgilerini ipe düğüm atma yöntemiyle kayıt altına aldılar. Savaşmak, tüm kıtayı ele geçirmek yerine sanata, astronomiye, dine ağırlık verdiler...
EMOJİLE

Piramitler kurdular, yazının icat edilmediği bir dünyada bilgilerini ipe düğüm atma yöntemiyle kayıt altına aldılar. Savaşmak, tüm kıtayı ele geçirmek yerine sanata, astronomiye, dine ağırlık verdiler. Caral medeniyetin en büyük merkezi, kutsal Caral-Supe şehri bu yıl Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu’nun (UNESCO) Dünya Kültür Mirası listesine eklendi. Caral, ayakta kalan piramitleri, ıssızlığın hüküm sürdüğü doğasıyla görülmeye değer.

Hürriyet gazetesinin haberine göre, Caral kutsal şehri, Peru’nun Barranca bölgesinde. Başkent Lima’nın 200 kilometre kadar kuzeyinde. Bir çöl terasından, Supe Nehri’nin yeşil vadisine bakıyor. Bu yüzden de Caral-Supe ismini taşıyor. Geç arkaik döneme ait yerleşimin geçmişi beş bin yıl öncesine uzanıyor. 66 hektarlık arkeolojik alanın, Kuzey ve Güney Amerika’daki en eski medeniyet olduğu düşünülüyor. Bu tez Orta And Dağları bölgesindeki yeni bulgular nedeniyle zaman zaman zayıflasa da Caral’ın önemi değişmedi. Yakın çevredeki 18 kentsel yerleşim alanından biri olan Caral, özellikle 6 geniş piramit yapısıyla, karmaşık ve anıtsal bir mimariye sahip. İyi korunmuş. Tasarımı ve mimarisinin karmaşıklığı çok etkileyici. Anıtsal taşları, topraktan platformlarla oluşturulmuş dağları, batık dairesel meydanları var. Caral’da bulunan “quipu”lar Caral toplumunun gelişmişliğini kanıtlıyor. Quipu, sistemi, yazının icadından önce kullanılan bir tür bilgi depolama yöntemi. İpler üzerine atılan düğümlerle bilgi depolanıyor. Bu sistem diğer And Dağları toplumlarında da görülüyor.

Caral’ın yerleşim planı, piramitler, elitlerin oturduğu evler dikkatle incelendiğinde şehrin törensel yönleri göz önüne çıkıyor. Toplumsal yaşamın güçlü bir dini ideoloji doğrultusunda biçimlendirildiği anlaşılıyor. Şehirde yerleşimin milattan önce 3 bin ile 2 bin 600 yılları arasında kurulduğu, en kalabalık döneminde 3 bin kişinin yaşadığı tahmin ediliyor.

İPE DÜĞÜMLE BİLGİ KAYDETTİLER

Caral-Supe aslında 1948 yılında keşfedildi. Ancak o günlerde bu keşif ilgi görmedi. Daha sonra Arkeolog Ruth Shady tarafından 5 bin yıllık piramitler ortaya çıkarıldığında şehrin gerçek değeri anlaşıldı. Tapınakların ardından amfitiyatro ve evler de gün ışığına çıkarıldı. Caral Uygarlığı’nca bölgede kurulan 30 yerleşimden en büyüğüydü Caral-Supe. Tahminlere göre, Mısır piramitlerinin yapımıyla aynı dönemlerde gelişen bir metropoldü. Kentteki ana piramit neredeyse dört futbol sahası genişliğinde ve 18 metre yüksekliğinde. And bölgesinde en geniş alana yayılan uygarlık olan Caral’ın, şehir tasarımında diğer medeniyetlere de örnek olduğu düşünülüyor.

Örneğin quipu sistemi daha sonra İnkalar tarafından kullanıldı. İnkalar bu bilgi sistemini daha da geliştirdi. Quipu’nun icadı İnkaların, Caral kültürünün bir bölümünü koruduğunu kanıtlıyor. Ancak arkeologlar buldukları quipu’nun İnkalarınkinden çok daha basit olmasından dolayı bu yöntemin o dönemlerde bir hesap sistemine ait olup olduğundan da emin olamıyor.

PİRAMİTTE FLÜT BULUNDU

Caral’da hiç bir savaş aleti, silah bulunmadı. Kolu, bacağı kesilmiş iskelete de rastlanmadı. Shady’nin buldukları, Caral’ın ticaret ve zevk üzerine kurulu şefkatli bir toplum olduğunu ortaya koyuyor. Piramitlerden birinde Güney Amerika akbabası ve pelikan kemiklerinden yapılmış 32 flüt, lama ve geyik kemiklerinden yapılmış 37 kornet bulundu. Arkeologlar ayrıca uyuşturucu ve afrodizyak olduğu tahmin edilen bazı maddelerin kullanıldığına dair kanıtlara rastlandığını söylüyor. Bir bebek iskeletinin boynunda bulunan taş boncuklu kolye, takı işçiliğinin geliştiğini gösteriyor. Dokuma tarağı ve bitkilerden yapılmış dokuma çantalara karbon yaşı testi uygulandığında M.Ö. 2627 yılına ait oldukları anlaşıldı. Çantaların, piramitlerin yapımında taş taşımak için kullanıldığı düşünülüyor. Tüm bu veriler şehrin kuruluş tarihinin kesin olarak belirlenmesine ışık tuttu.

BALİNA OMURUNDAN CİLALI SANDALYE

Caral Uygarlığı döneminde Supe Vadisi’ndeki şehirlerde toplam 20 bin kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. Diğer şehirler Caral ile benzerlikler gösteriyor.

66 hektarlık alana yayılan Caral’da iki bölge var: Merkez ve kenardaki yerleşimler. Anıtsal mimari yapılardan ilk açığa çıkanlara bakılırsa, merkezde dört kümelenme yer alıyor: Seçkinlerin konutları, kule seviyesinde iki dairesel plaza, büyük kitlelerin toplanabileceği alanlar… Merkezin çevresinde takım adalar gibi kümelenen, kenar yerleşimlerde ise sıradan halkın yaşadığı konut grupları konumlanmış.

Merkezdeki sosyal amaçlı büyük yapılar taştan, çimento benzeri bir harç kullanılarak yapılmış. İkincil ünitelerin bazılarında duvarlar kerpiçten. Kaliteli kille sıvanmış, kırmızı, beyaz ya da sarıya boyanmış. Diğer bölgelerde kullanılan işlenmiş taş bloklu binaların renklendirilmesi, içinde bulunulan döneme göre değişiyordu. Bazı duvarlar ahşap ve kamışın birbiriyle örülmesiyle desteklenmiş.

Sosyal amaçlı büyük yapılardan Galeri Piramiti’nde balina iskeletinden çıkarılmış omurlardan yapılmış, parlatılmış sekiz sandalye bulundu. Sandalyeler, binanın toplantı mekânı olarak kullanıldığının net kanıtı.

TÜM BULUŞLAR KENDİ ESERLERİ

Caral toplumunun bir önemli özelliği de, dünyanın geri kalan bölümüyle herhangi bir bilgi alışverişi yapmadan Amerika’daki ilk uygarlığı kurması. Mezopotamya, Mısır ve Hint medeniyetleri ise birbiriyle bilgi alışverişi içindeydi. Farklı alanlardaki bulguları birbirinden alıp geliştirdi.

Caral’daki tüm arkeolojik çalışmalar Peru Hükümeti’nce kurulan Ulusal Kültür Enstitüsü’nce yürütülüyor. Bu enstitü Özel Caral-Supe Arkeolojik Projesi’ndeki tüm kazıların planlamasını, kontrolünü yürütüyor. Hükümete danışmanlık hizmeti veriyor. Ayrıca elde edilen bulguları kayda geçiriyor.

  • Universitas terbaik Tapanuli
  • tutorial dan tips zeverix.com
  • https://insidesumatera.com/
  • https://prediksi-gopay178.com/
  • https://margasari.desa.id/
  • https://sendangkulon.desa.id/