Keşfedilmeyi Bekleyen Hazine

Turizm&Seyahat
Tarihi ve doğal güzellikleriyle adeta ”keşfedilmeyi bekleyen hazine” durumundaki Bosna Hersek, ziyaretçileri bekliyor. Fatih Sultan Mehmed‘in 1463’te Osmanlı topraklarına kattı...
EMOJİLE

Tarihi ve doğal güzellikleriyle adeta ”keşfedilmeyi bekleyen hazine” durumundaki Bosna Hersek, ziyaretçileri bekliyor.

Fatih Sultan Mehmed‘in 1463’te Osmanlı topraklarına kattığı, 1878 Berlin Kongresi‘yle Avusturya Macaristan İmparatorluğu’na bırakılan Bosna-Hersek, 400 yılı aşkın kaldığı Türk idaresinde Osmanlı’ya ait izleri Balkanlar’da en iyi koruyan ülke konumunda. Osmanlı’ya ait cami, köprü, han, hamam, kütüphane, medrese gibi yüzlerce eserin bulunduğu Bosna-Hersek, bu tarihi zenginliğinin yanı sıra adeta "cennet" gibi doğal güzellikleri de bünyesinde barındırıyor.

Ülkenin Türkiye’ye vize uygulamaması, Boşnaklarla Türkler arasındaki tarihi kader birlikteliği ve akrabalık ilişkileri de bu ülkeyi Türk turizmcileri açısından cazip hale getiriyor. Hafta sonu dahi gelip kısa süreli de olsa gezilebilecek Bosna-Hersek’te, bir hafta veya 10 günlük bir tatille buralardaki tarihi zenginlikler ve doğal güzellikler görülerek unutulmayacak bir tatil geçirilebilir.

BOSNA’YA NASIL GELİNİR?
Kışların soğuk ve karı yaşandığı Bosna, özellikle haziranda yağmurlu, temmuz ve ağustosta güneşli oluyor. Kışın kayak merkezleri için gelinebilecek ülke yazın kültür ve doğa meraklıları için her türlü seçeneği tatilciye sunuyor.

Bosna-Hersek tatiline ilk önce Saraybosna’dan başlanılabilir. Bu kapsamda uçak veya kara yolu tercih edilebilir. Bosna’nın Türkiye’ye mesafesi ve arada bulunan ülkeler de hesaba katılırsa bu ülkeye uçakla seyahat en iyi tercih olur. İstanbul’dan Saraybosna’ya THY’nin haftada 5 gün uçak seferi bulunuyor. Ayrıca Bosna Havayolları’nın yüzde 49’luk hissesini de geçen yıl THY’nin satın alması da dikkate alınırsa İstanbul’dan Saraybosna‘ya her gün uçak bulunuyor.

SARAYBOSNA’DA GEZİLECEK YERLER
Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna hem Avrupa’nın kalbinde oluşu hem de barındırdığı Osmanlı izleriyle ziyaretçilerinin her zaman hoşnut kaldığı bir şehir. Saraybosna adeta bir açık hava müzesi görünümünde yeşile bürünmüş, ortasından geçen Miljacka Nehri‘yle iki kısımdan oluşuyor. Orta Çağ’da bir kasaba olan Saraybosna, kentin kurucusu olan Gazi İsa Bey tarafından yapılan kentleşme çalışmalarıyla ”şehir” kimliği kazandı. Kentte 400 yılı aşkın Osmanlı döneminden kalan çok zengin tarih ve kültür mirası bulunuyor.

Bosna’yla ilgili turizm kataloglarının vazgeçilmez fotoğrafı, Sebil ve Başçarşı… Saraybosna gezisine Başçarşı’dan başlanabilir. Başçarşı’nın bitip Ferhadiye Caddesi‘nin başladığı yerde ise adeta farklı bir tarihle karşı karşıya geliyorsunuz. Burası Osmanlı’dan sonra yönetimi devralan Avusturya Macaristan İmparatorluğu döneminde inşa edilen binalardan oluşuyor.

Bir zamanlar ”Avrupa’nın Kudüs”ü olarak da adlandırılan Saraybosna’da her dinin kendi ibadethaneleri ayrı mimari tarzlarıyla bir başka güzellik katıyor kente.

DÜNYANIN KADERİNİ ETKİLEDİ
Saraybosna’da gezilirken farklı tarihe de tanıklık edilebilir. ”Miljacka Nehri” üzerinde kurulu Osmanlı eseri olan estetik, zarif, küçük sayılabilecek hatta benzerlerine Osmanlı coğrafyasında sıkça rastlanabilecek olan ”Latin Köprüsü”, geçen yüz yılda dünyanın kaderini etkiledi. Bu köprüyü dünyanın en ünlü köprülerinden biri yapan olay 28 Haziran 1914’te meydana geldi; Avusturya-Macaristan veliahdı Ferdinand ve eşi Hohenberg Düşesi Sofia, ayrılıkçı Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip tarafından burada öldürüldü. Suikast, 1. Dünya Savaşı’nın başlamasına da neden oldu. Köprüden sonra, hemen karşısında bulunan 1. Dünya Savaşı Müzesi de gezilebilir.

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde ”dünyanın ilk tramvayı” Saraybosna’da faaliyete geçirildi. Modernize edilerek günümüzde de kullanılan bu tramvayla, Saraybosna turu yapılabilir.

Saraybosna’yı ziyarete gelenler, ayrıca, kentin müzelerini, tiyatrosunu, sanat galerilerini ve günümüzde halen işlevini sürdüren, Osmanlı’dan kalan tekkeleri, savaşta yaşamını yitiren şehitlerle, Bosna-Hersek’in ilk cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç‘in mezarının bulunduğu Kovaçi‘deki şehitliği de ziyaret edebilir.

Saraybosna’nın su kaynağı olan ve kente yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki İgman Dağı’nın eteklerinde bulunan mesire alanı ”Vrelo Bosna”da da doğayla başbaşa gezinti yapılabilir.
1992-1995 arasındaki savaşta 43 ay boyunca kuşatma altında kalan Saraybosna’da, savaşın bütün izlerini de görmek mümkün. Hala birçok evin duvarında mermi ve havan topu izleri savaş günlerini hafızalarda saklı tutturuyor.

Bosnalıların 3 yıl boyunca dünyayla tek bağlantıları olan Ilıca’daki "umut tüneli" de Saraybosna’yı ziyaret edenlerin ihmal etmediği bir yer.

Geceyi kentte geçirecek olanlar, akşam da kenin bütün güzeliğinin göründüğü ”Beyaz Tabya” civarındaki kafe ve restoranlarda hem yemek ve kahve içip kentin büyüleyici manzarasını buradan izleyebilir.

KONYİÇ VE LUBLANİTSA
Saraybosna’dan sonra ülkenin güneyinde kalan ve ”Hersek” olarak adlandırılan bölge ziyaret edilebilir. Saraybosna‘dan Hersek bölgesinin en önemli kenti Mostar’a doğru yola çıkıldıktan yaklaşık 1 saat sonra Konyiç kentinde mola verilip, bir süre burası gezilebilir. Neretva Nehri’nin büyüleyici güzelliğiyle ikiye ayrılan kenti, bir ”gerdanlık” gibi Osmanlı eseri tarihi Konyiç Köprüsü birleştiriyor.

Osmanlı’nın yaptırdığı ve geçen yıl TİKA tarafından restore edildikten sonra açılışı yapılan Konyiç Köprüsü, burada mutlaka ziyaret edilmesi ve görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Konyiç’e gelenler, burada yetkili makamlardan izin almaları halinde kentin yakınlarında bulunan Tito’nun kimyasal silah saldırısına karşı yaptırdığı ”meşhur” sığınağı da gezebilir.

Konyiç kenti ziyaretinin ardından, Mostar’a doğru hareket edilirken yaklaşık 20 dakika sonra rafting yapmak ve teknelerle Neretva Nehri’nde gezinti yapmak isteyenler, Lublanitsa kentinde mola verebilir. Burada Neretva Nehri’nin genişlediği alanda, tekne turu yapma imkanı bulunurken, kentin yakınlarındaki vadilerde ve kanyonlarda ise rafting heyecanı yaşanabilir.

Bu kentin bir başka özelliği ise Alman Nazi ordularıyla, eski Yugoslavya‘nın lideri Tito’nun Partizan birlikleri arasında yaşanan savaşın izlerinin hala korunması. Alman birliklerinin havaya uçurduğu vadi üzerine kurulu tren yolu, hala o haliyle korunuyor.

MOSTAR
Saraybosna’dan güneye doğru ilerlerken, Ljublanica‘dan sonra yaklaşık 45 dakika sonra artık "rüya kent" Mostar‘dasınız… Neretva Nehri’nin ”zümrüt yeşili” renginin izlemeye doyum olmayan güzelliğinin yanı sıra tarihi evleri, camileri, konakları ve savaşta havaya uçurulduktan sonra yeniden inşa edilen ”Mostar Köprüsü”yle ünlü olan bu kentte geceyi geçirmek en iyi tercih olabilir.

Anadolu erenlerinin "Buna Nehri"nin kaynağında kurduğu Halveti Tekkesi, taş evleri, kalesi, camisi ve hamamıyla "ressamların ilham kaynağı" Poçitel, görülmesi gereken yerler arasında.